• Sonuç bulunamadı

Gelecek Zaman Eki ve Görünüş İşlevi {-AcAk}

2.2. TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE ZAMAN EKLERİ VE DİLBİLGİSEL GÖRÜNÜŞ

2.2.2. Gelecek Zaman Eki ve Görünüş İşlevi {-AcAk}

Türkiye Türkçesinde gelecek zamanın, tarihsel dönemleri ve bugünkü yazı dili açısından ele alındığında -IsAr, -AsI, –AcAk vs. ekleriyle işaretlenmiş olduğu bilinmektedir.

17 Vinematik (2013.09.02). “Anektarlar koltuğun altında kalık. Beni ara.” Video dosyası. Link:

https://www.youtube.com/watch?v=mKq1_E7_YKM

18 Muğla’nın Milas ilçesinde “Allah henüz izin vermedi” anlamında kullanılmaktadır. Kaynak kişi Doç. Dr. Mustafa Sarıca.

-AcAk’ın zaman eki olmayıp, birincil görevinin kiplik işaretleyiciliği olduğunu savunan araştırmacılar (Csató ve Johanson, 1998: 215; Demir ve Yılmaz, 2003: 188; Aydemir, 2010: 46; vd.) ile, bu ekin kesin gelecek zaman eki (Ergin, 1997: 302; Kornfilt, 1997: 341; Kononov, 1988: 345; Korkmaz, 2009: 623-636; vd.) olarak kullanıldığını savunan araştırmacılar vardır.

Demir ve Yılmaz (2003), -AcAk ekinin zaman eklerinden ayrılarak kip eklerine yakın olmasının sebeplerini şu şekilde açıklamaktadır:

“Dilde zaman konusuna fiilin gösterdiği oluş ile konuşma anı arasındaki ilişki açısından bakılacak olursa, oluş ile konuşma anı aynı, yani eş zamanlı olabileceği gibi oluş önce, konuşma anı daha sonra gerçekleşebilir. ‘Ali şimdi uyuyor.’ cümlesinde uyuma anı ile konuşma anı aynı, “Ali dün uyudu.” cümlesinde Ali’nin uyuması konuşma anından önce, “Ali yarın uyuyacak.” cümlesinde ise Ali’nin konuşma anından sonra uyuma ihtimali ifade edilmektedir. Son sözü edilen durumda, öncekilerden farklı olarak gerçekleşmiş bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden gelecek zaman, bir niyet bildirme biçiminde algılanır ve bu yönüyle zaman eklerinden çok kiplere yaklaşır.” (Demir ve Yılmaz 2003: 188).

Aydemir (2010) ekin sadece kip ve zaman işlevine yer verirken, Uzun, Türkiye Türkçesinde gelecek zaman eki olarak kullanılan -AcAk’ın vakanın geçmişte olmaması gibi bir şart taşıdığı ve aktardığı vakaların gerçekleşmemiş olduğu için bunlardaki görünüşün de sürme özelliğinde olduğunu belirtir (Uzun, 1998: 7).19

Bağçevan’ın (2015) çalışmasında ise taranan ve incelenen cümlelerde -AcAk ekinin basit yapılarda görünüş işlevi belirtmediği tespit edilmiştir.

İçinde bulunduğumuz andan öncesi geçmiş; sonrası ise gelecek olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda gelecek henüz gerçekleşmemiş, aslında var olmayan bir zaman dilimidir. Henüz var olmayan bir zaman diliminde, henüz gerçekleşmemiş bir eylemin bitmişliğinden, bitmemişliği / sürmesinden veya hâl / sonucundan bahsetmek diğer bir deyişle, basit çekimlerde gelecek zamanı bildiren eklerin görünüş işlevlerini tespit etmek oldukça güç görünmektedir. Ancak bağlamdan hareketle, ekin basit yapılarda bitmemişlik / sürme veya hâl / sonuç görünüş türünü işaretleme eğiliminde

19 Uzun, N.E., Dilbilgisinin Temel Kavramları Türkçe Üzerine Tartışmalar, Ankara, 1998’den akt. Benzer, 2012: 183

olduğu söylenebilir. Örnekler kısmında bu durum ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Örneğin “Toplantıya Ali de gelecek, yoldaymış.” cümlesi ele alındığında Ali’nin “gelme” eylemini başlattığı fakat henüz sonuçlandırmadığı, eylemin şimdiki zamanda başlangıç ve bitiş sınırı arasında devam etmekte olduğu ve yakın bir gelecekte bitiş sınırına ulaşacağı gözlemlenmektedir. Diğer bir ifadeyle ek, bu cümlede bitmemişlik / sürme görünüşünü işaretlemektedir. “Birazdan yağmur yağacak” örneğinde ise konuşmacı konuma anında henüz başlamamış olan “yağmur yaması” eylemini bildirmektedir. Başlangıç sınırına henüz ulaşmamış olan bu eylem, konuşmacının havanın durumundan hareketle elde ettiği bir çıkarımdır ve ekin, hâl / sonuç görünüşü işaretlediği düşünülmektedir. Aşağıda basit yapılar başlığı altında daha fazla örnek verilmiştir. Diğer taraftan, birleşik yapılarda -AcAk ekinin görünüş işlevlerini tespit etmek daha kolay olmaktadır. İncelenen örneklerin hem –DI’lı hem –mIş’lı birleşik yapılarında ekin sadece hâl / sonuç görünüş türünü işaretlediği tespit edilmiştir.

Basit Yapılarda (fiil+-AcAk)

Bitmemişlik / Sürme Görünüşü Bildirenler

(46) Bak, ağlamaktan boğulacak. (Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali, s.24)

(47) Sizi tekrar görünceye kadar bu anları kafamda yaşatmaya çalışacağım. (İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali, s.75)

(48) Korkuyorum ki bu, ömrünün sonuna kadar böyle devam edecek ve sen dünyanın parmağını ağzında bırakacak bir iş beceremeden rahmeti rahmana kavuşacaksın. (İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali, s.18)

(49) Ama biliyorum, izin vermeyecek insanlar rahatça kendimizi yok etmemize. Arkadaş olacaklar. Âşık olacaklar. Sırdaş kesilecekler başımıza. Robinson'un bile yanına Cuma'yı veren dünya, üzerinde yaşayan bütün insanları tanıştırma gibi hastalıklı bir saplantıya sahipken uzak kalmamız çok zor olacak gündüzün ve gecenin seslerinden... Ve o yeri bulana kadar gideceğiz. (Kinyas ve Kayra, Hakan Günday, s.68)

Birleşik Yapılarda

III. Tip Geçmiş Zamanın Birleşik Yapılarında -DI fiil+AcAk+DI

Geleneksel gramerde gelecek zamanın hikâyesi olarak adlandırılan bu yapı aslında gelecek zamanı değil geçmiş zamanı anlatmaktadır. Bu yapıyla söz konusu hareketin, işin, olayın geçmişte (konuşma anından önce) gerçekleşmediği ifade edilmekte ve bu gerçekleşmeme ile ortaya çıkan durum dinleyiciye aktarılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu yapıda kurulmuş olan cümleler sadece hâl / sonuç görünüşü bildirmektedir.

Hâl / Sonuç Görünüşü Bildirenler

(50) Eğer araban hızla uzaklaşmasaydı, mutlaka üzerine atılacak, seni kurtaracaktım. (Harem, Ömer Seyfettin, s. 54).

Bu cümlede konuşan, konuşma anından önce gerçekleşmesi planlanan eylemi gerçekleştirememiş ve geçmişte kurtarılma eylemi gerçekleşmediğinden esaret durumu devam etmiştir.

(51) Abdi’nin öldürülmesini bir istiyordu ki, benden çok. Ona neydi oysa. Düşman benim düşmanım. Sen Abdi yanmadı, kaçtı dediğinde seni parçalayacaktı az daha. (İnce Memed, Yaşar Kemal, s. 229).

Bu cümlede parçalama eylemi mecaz anlamda kullanılmıştır. Uygulanması beklenen şiddet uygulanmamış ve kişi tek parça olarak hayatta kalabilmiştir. Şiddet görmemiş olma durumunu ifade etmektedir.

(52) Gazi bir sonraki istasyonda bekliyecekti. Bomboş cepleri, bomboş elleri ve yarım paket sigarasıyla bir sonraki istasyonda trene atladı, ilk defa seyahate çıkıyordu. Boyuna sigara içiyor, tükürüyor, âdeti olmadığı hâlde tırnaklarını yiyordu. (Avare Yıllar, Orhan Kemal, s. 10).

Bu cümlede aslında geçmişte belli bir süre devam etmesi planlanan bir eylemden bahsedilmektedir. Ancak henüz başlamamış olduğu için cümle bitmemişlik / sürme

görünüşü bildirmemekte, gerçekleşme anından önceki durum aktarılmaktadır. Bu nedenle cümle hâl / sonuç görünüşü bildirenler arasında yer almaktadır.

III. Tip Geçmiş Zamanın Birleşik Yapılarında -mIş fiil+ AcAk +mIş

Bu yapı, gramerlerimizde gelecek zamanın rivayeti olarak adlandırılmaktadır. Ancak taranan örnekler incelendiğinde gelecek zamandan ziyade, şimdinin bir durum analizi yapıldığı dikkat çekmektedir. Ancak şimdide ortaya çıkan bir eylem değil, bir durumdur. İncelenen örneklerin tümünün hâl / sonuç görünüşü bildirdiği tespit edilmiştir.

Hâl / Sonuç Görünüşü Bildirenler

(53) Bakkalın vitrine mandalladığı çıplak kadın resimlerini de koparıp yırttım. Haftalık, aşağılık dergileri, günahı, iğrençliği, çirkefi... Demek, bütün bu pisliği temizlemek bana düşecekmiş! (Sessiz Ev, Orhan Pamuk, s. 214).

“Bu pisliği temizleyecek kişi benim” okumasını elde edebileceğimiz bu cümle bir durum bildirmektedir. Konuşan durumun farkına o anda varmaktadır.

(54) Murat da çok seviyor Selim Amcayı. Büyüyünce onun gibi intihar edecekmiş. Çocukların yanında konuşursanız böyle olur işte. (Tutunamayanlar, Oğuz Atay, s. 548).

-AcAkmIş yapısından sonra gelen cümleden de yapının bir durumu tasvir ettiği anlaşılmaktadır. Bu cümlede çocuğun şu anki ruh hâli anlatılmaktadır. Başlamış bir eylem olmadığı için süren eylem değil, durumdur.

(55) Razı olmuş göründüm. Daha beter köpürdü. Vicdan azabı çekmesi için böyle yapıyormuşum. Geri dönsek de onun gitmek istemediğine inanmayacakmışım. Sesimi çıkarmadan dinliyordum. (Tutunamayanlar, Oğuz Atay, s. 356).

Konuşmacı, kendisi hakkında düşünülenleri aktarmaktadır. Demir’den (2012) farklı olarak Aydemir’in (2010) bahsettiği dolaylılık bu cümlede görülmektedir ve bunların hepsi birer durumu tasvir etmektedir.

(56) Sağ olsun sultan, o bizi fil eyledi de, filliğimizi bize öğretti de yaşamın ne olduğunu gördük. Yoksa şu dünyaya, ağaca kıç sürmeyi bilmeden, eşşek gelip bön gidecekmişiz. (Filler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Yaşar Kemal, s. 28).

Bu cümlede yine konuşmacının kendisiyle ilgili bilgilere Demir (2012)’in bahsettiği şekilde dolaylılıkla ulaştığı görülmektedir. Cümle, bir durum belirttiği için hâl / sonuç bildirenler başlığı altına alınmıştır.