• Sonuç bulunamadı

Geceyi Gündüze, Gündüzü Geceye Katan Allah

BÖLÜM 2. FÂTIR SÛRESİNİN TAHLİLİ

2.1. Tevhid Delilleri ve Kudret Tezahürleri

2.1.1. Kudret Tezahürü Olarak Hilkatteki Çeşitlilikler

2.1.1.6. Geceyi Gündüze, Gündüzü Geceye Katan Allah

Fâtır sûresi 9. Âyetin konusu, öldükten sonra dirilme idi. Buna açık misal ve benzetme olarak da yağan yağmurla yerin yeniden bitkilerin yeşermesine imkân verir duruma getirilmesi gösterildi. Verilen bu misallere bakıldığında, Allah (c.c)’ın kudretinin yeryüzündeki tecellilerine dikkat çekildiği ve ardından da bunun insanın dirilişiyle mukayese edildiği görülmektedir. Aşağıdaki âyet-i kerîme de ise, Allah (c.c)’ın kudretinin gökteki tecellilerine dikkatler çekilmektedir.

“O gâh gündüzü kısaltarak geceyi uzatır, gâh geceyi kısaltarak gündüzü uzatır. Güneş ve Ay’ı emri altında hizmete koşturan da O’dur. Bunlardan her biri belirlenmiş bir vâdeye kadar akıp gider. İşte bütün bunları yapan, Rabbiniz olan Allah’tır. Hâkimiyet

103 Kutub, age, VI/111.

35

O’nundur. Ey müşrikler Sizin O’ndan başka yalvardığınız putlar ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.” (Fâtır, 35/13)

Bu âyeti kerîmenin benzeri Lokman sûresi 29. âyette de geçmektedir. Ancak orada “ecel” lafzı, (ila) harfi ile kullanılırken, burada (li’ecel) şeklinde (lam) harfi ile gelmektedir. Buradaki lam harfi cerrinin de nihayete delalet açısından ila harfi cerriyle aynı manada olduğu söylenmiştir. İki ayet arasındaki bu fark Kur’ân’ın nizamındaki sanatsallığı gösterirken, maksat olarak her ikisi de aynı manaya delalet eder.105

Bu âyette ve gece ile gündüzün söz konusu edildiği diğer bazı âyetlerde gecenin gündüzden önce zikredilmesi dikkat çekicidir. 106

Râzî bu sıralamadaki hikmeti, meydana gelmelerindeki kronoloji yönünden ince bir şekilde izah etmektedir. Zîra gece, karanlık, yokluk ve cehalete işaret ederken gündüz tam tersine aydınlık, varlık ve bilgiye delalet eder. Aydınlık gelmeden önce karanlık, varlık olmadan önce yokluk, bilgiden önce de cehalet vardır. Yani karanlık, yokluk ve cehalet; aydınlık, varlık ve bilgiye göre önceliklidir. Bu sebeple söz konusu ayetlerde gece, gündüzden önce zikredilmiştir.107

Yine bu ayette güneşin aydan önce zikredilmesi, ayın ışık kaynağının güneş olması dolayısıyladır.108

Bu şekilde farklı yorumlar bulunsa da esas ifade edilmek istenen şey güneş ve ayın Allah’ın kendileri için takdir ettiği vazife ile insanların menfaatine sunulmuş olduğudur. Bu ve buna benzer ayetler son ilmî gelişmelerle daha iyi anlaşılır olmuştur. Kur'ân’ın nazil olduğu devirde dünyanın âlemin merkezi olduğuna inanılır, güneşin dünya etrafında döndüğü kabul edilir ve dolayısıyla gündüz ve gecenin art arda gelmesi güneşin hareketine bağlanırdı.109

Hâlbuki aşağıda meallerini sunacağımız âyetlerde Kur'ân gündüz ve gecenin art arda gelmesinde güneşin böyle bir hareketinden bahsetmemekte, bilakis dikkatleri yerin hareketlerine çekmektedir:

“Allah geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örttü.” (A’raf, 7/54).

105 İbn Âşur, age, XXII/281.

106 Bkz. Âl-i İmran, 3/27; A’raf, 7/54; Yunus, 10/24; Ra’d, 13/3; Hac, 22/61; Furkan, 25/47; Zümer, 39/5.

107 er-Râzî, age, IX/130. 108 el-Âlûsî, age, XXII/102.

36

“Gece insanlar için bir belgedir. Gündüzü ondan çekip çıkarırız da hemen karanlıklara gömülürler.” (Yasin, 36/37).

“Görmedin mi ki Allah geceyi gündüze, gündüzü de geceye katar.” (Lokman, 31/29). “Geceyi gündüze doluyor, gündüzü de geceye doluyor.” (Zümer, 39/5).

Bu âyetlerde gece ile gündüzün birbirini takip etme hadisesi açıklamaya ihtiyaç duyulmayacak şekilde anlatılırken bu meselede güneşin herhangi bir hareketi söz konusu edilmemektedir.110

Buradaki (îlâc), (katma-dolama), kelimesiyle, gecenin gündüze, gündüzün de geceye katılması, hem gece ile gündüzün devamlı surette birbirini takip etmeleri hem de senenin belli vakitlerinde gecenin ve gündüzün uzayıp kısalmaları anlatılmaktadır. Bu âyette kullanılan “gecenin gündüze ve gündüzün geceye girdirilmesi” deyimi iki türlü yorumlanabilir. Birinci yorum, şu iki çarpıcı doğal sahneyi gözümüzün önüne getirir. Sahnelerin ilki şöyle: Gece, gündüze girer. Aydınlık azar-azar kaybolur ve yerine ağır-ağır karanlık çöker. Böylece güneş batar, arkasından da karanlık gitgide koyulaşır. İkinci sahne de şöyle: Gündüz, geceye girer. Tanyeri ağarır. Aydınlık yavaş-yavaş ortalığa yayılır ve karanlık yavaş-yavaş dağılır. Sonunda güneş doğar ve aydınlık her yanı sarar.111

Zuhaylî, zamanların farklı-farklı oluşunun, Cenab-ı Hakk’ın mutlak kudretine delâlet ettiğini ifade etmektedir. Zira birini diğerine ilâve eder, dolayısıyla ilâve edilen daha uzun olur. Birinden eksiltmek suretiyle diğerinin zamanını artırır. Biri uzarken, diğeri kısalır. Sonra yaz ve kışa göre birbirinden alıp verirler. “Güneş ve Ay’a O buyurur. Her biri belirli bir zamana kadar hareket eder.” (Fâtır, 35/13; Lokman, 31/29) Güneş, Ay ve diğer gezegenleri ve sabit yıldızları iradesi ve kudretiyle O yürütür. Herbiri belirli bir ölçü, çizilmiş bir programla ve çerçevesi ya da son noktası belirli bir müddet zarfında hareket eder. Böylece senelerin sayısını ve hesabı öğrenilmektedir.112

Celal Yıldırım bu âyette, gece ile gündüzün düzenli şekilde oluşmasını, büyük enerji kaynağı olan ve dünyamızı aydınlatan güneşin hizmete verilmesini, dünyamız üzerinde

110 Karaçam, age, s. 243. 111 Kutub, age, VI/119. 112 Zuhaylî, age, XXII/244.

37

birtakım yararlı ve dengeli tesirleri olan, geceleri güneşin ışığını bize yansıtan ayın baş eğdirilmesini Allah (c.c)’ın kudretinin yüceliğine, erişilmezliğine, varlığının birliğine, eserinin benzersizliğine delâlet eden üç büyük belge ve delil olarak ardarda sırala-maktadır. Ayrıca âyette çok önemli bir noktaya değinilerek bize bilgi verilmektedir. Şöyle ki: Güneş ve Ay’dan her biri için belirlenmiş bir sürenin bulunduğu açıklanıyor ki bu daha çok kıyamet olayıyla ilgilidir. Sonra da Güneş ve Ay’ın bir yıllık hareket süresine işaret olabilir.113

Âlûsî “belirli müddet” kavramını kıyamete kadar anlamında dedikten sonra, bu kavramın güneş ve ayın toplam dönüş müddetleri veya bu deveranı bitiriş sürelerinin de kastedilmiş olabileceğini söyler ki, bu da güneş için bir yıl ay için ise bir aydır.114

Bu âyetin son kısmında Cenâb-ı Hak, ulûhiyyet sıfatına ters düşen şeyi zikretmiş ve “O'nu bırakıp taptıklarınız ise, bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar” buyurmuştur. Bununla beraber Allah Teâlâ, kendisinin kudret ve iradesiyle yaratmasına, güç ve kudretine dikkat çekmektedir. Allah Teâlâ, bu iki sıfatıyla, kendisinin ibadete layık tek ilah olduğuna delil getirmiştir. Bu tıpkı, “De ki: “insanların Rabbine, insanların melikine, insanların ilahına sığınırım” (Nas, 114/1-2) âyeti gibidir. Cenâb-ı Hak burada, önce rab ve melik oluşundan bahsetmiş, ilah ve ma'bût oluşunu bu iki vasfa bağlayarak (üçüncü olarak) zikretmiştir.115

Yeryüzü yaratıldığından beri Allah (c.c)’ın değişmez bir kanunu olarak gece ve gündüz birbirini takip etmektedir. İnsanların hayatlarını en güzel şekilde devam ettirebilmeleri için bu düzenin kurulmasının ve hiçbir zahmete katlanmadan kendilerine sunulmuş olmasının büyük bir nimet olduğu şu âyetlerde de vurgulanmaktadır:

“Rahmetinden ötürü Allah geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz, gündüzün O’nun fazlı kereminden arayasınız ve şükredesiniz.” (Kasas, 28/73).

“Biz uykunuzu bir dinlenme kıldık, geceyi bir örtü yaptık, gündüzü de çalışıp kazanma zamanı kıldık.” (Nebe, 78/9-11).116

113 Celal Yıldırım, age, X/4991. 114 el-Âlûsî, age, XXII/181. 115 er-Râzî, age, IX/22 .

38

Gündüz rızık arayışı ile aktif bir şekilde oradan oraya koşuşan insanlar için gece bir sükûnet ve dinlenme zamanıdır:

Bu âyet-i kerîmelerde de görüldüğü gibi hem gecenin varlığı hem de gündüzün varlığı ve bunların da sistemli şekilde birbirlerini izlemeleri insanlar için son derece önemlidir. Verimli ve sağlıklı bir yaşam için ne gündüzden ne de geceden vazgeçmek imkânsızdır. Bilimsel gelişmelerin aşama kaydetmesiyle sabit olmuştur ki, geceyi gündüze, gündüzü de geceye katma ifadesiyle anlatılan, gecenin ve gündüzün ardı ardına gelmesi meselesi dünyanın küre şeklinde olduğu ve kendi etrafında döndüğü gerçeğine de bir işarettir. Küre şeklinde olan dünyanın güneşe bakan tarafı gündüzken, diğer tarafı gece olur. Dünya döndükçe gece olan kısım güneşin karşısına gelir ve gündüz olur, gündüz olan yerler de geceye dönüşür. Böylece gece gündüze, gündüz de geceye katılmış olur. Dünya kendi ekseni etrafında bir tam dönüşünü 24 saatte tamamlar. 24 saatlik bir günde bazen gece ve gündüz eşit olurken genellikle de farklı olurlar. Kuzey yarım kürede kışın geceler gündüzden uzun sürerken yazın da gündüzler uzun geceler ise kısa olur. Böylece ayetin işaret ettiği diğer mana; yani gece ve gündüzün birbirlerine katılarak birbirlerinden vakit almaları gerçekleşmiş olur.