• Sonuç bulunamadı

Garib-nâme‟de Hadislerin Kullanılması

BÖLÜM 2: GARĠB-NÂME‟NĠN ġEKĠL ve MUHTEVA ÖZELLĠKLERĠ

2.1. Garib-nâme‟nin ġekil Özellikleri

2.1.3. Garib-nâme‟de Hadislerin Kullanılması

Garib-nâme‟de Ģekil özellikleri bakımından dikkati çeken bir baĢka özellik ise kıssaların içinde hadislere yer verilmesidir. Yalnız eserin içerisinde hadislerin kullanım yoğunluğu ayetlerinki kadar değildir. Yinede eserde kayda değer miktarda hadis bulunmaktadır. Hadislerin kıssalar içindeki kullanımı ayetlerin kullanılıĢı gibi iki türlüdür. Bunların ilkinde hadisler, kıssa (alt konu) baĢlıklarının oluĢumuna doğrudan veya dolaylı olarak etki etmektedir. Dolayısıyla kıssa ya hadisi açıklar niteliktedir veya hadis, kıssada anlatılan konulara bir dayanak teĢkil etmektedir.

Hadislerin ikinci tür kullanımına gelince; burada da hadisler kıssanın içerisine yerleĢtirilerek kullanılmıĢtır. Ayetlerin kullanılmasında da açıkladığımız üzere, kıssanın içine serpiĢtirilen hadislerin bu Ģekilde kullanılmasındaki amaç, müellifin kıssa içinde verdiği nasihatleri veya örnekleri ya da kıssadan sonunda çıkarılacak yargıyı ve hikmeti

57

41

açıklarken sarf ettiği sözlerin doğruluğunu teyit etmektir. Bu noktada Garib-nâme‟de hadislerin kullanımıyla ilgili örnek sunmak istiyoruz.

Ġlk olarak hadislerin kıssa baĢlıklarının oluĢumuna etkisiyle ilgili örnekleri sunalım. Birinci bölümün üçüncü kıssasında konu baĢlığını bir hadisin oluĢturduğunu görmekteyiz. Bu hadis, باذع ةقرفلاو ةحمر ةعاملجا “Birlik rahmettir. Ayrılık azaptır”58

hadisidir. Birler bölümünde genel itibariyle birlik ve beraberlik Ģuuru üzerinde durulur. Onun için ÂĢık PaĢa, bu bölümdeki kıssalardan birini de bu hadis-i Ģerife ayırmıĢtır. Kıssada bu hadisin genel bir Ģerhi yapılmaktadır. Hadisin kıssa baĢlığında kullanımı ise aynen Ģu Ģekildedir.

“ÜÇĠNCĠ DÂSĠTÂN BÂB-I EVVELDEN BU HADĠSĠ KĠ EL-CEM‘ATÜ RAHMETÜN VE’L

FURKATÜ ‘AZÂBÜN BEYÂN ĠDER VE MÜTABA„ATA TAHRĠZ VE TAHRĠK KILUR”

BeĢinci bölümün birinci kıssasında da bir hadisin açıklaması yapılmaktadır. Bu hadis te Hz.Peygamber (s.a.v.) Ģöyle buyurmaktadır. ةقلعم ةزوجك لاا للها ةمظع فيفوضرلااو تاوامسلا ام “Gökler ve yerler Allah‟ın azameti yanında ancak asılı bir ceviz gibidir.” Bu hadisin baĢlıkta kullanılmasının sebebi Ģudur: Müellif bu kıssada Âlemi Suğrâ ve Âlemi Kübrâ dan çeĢitli örnekler verir. Yani insan vücudunun hem yüce âlem hem de süflî âlemle simetrik yaratıldığını anlatmaya çalıĢır. Kıssada âlemin beĢ katmandan oluĢtuğu insan vücudunun da beĢ katmandan teĢekkül ettiği ve cevizinde beĢ tabakası olduğu anlatılır. Dolayısıyla bu üç Ģeyin tüm katmanlarının birbirine benzediği ve hem yüce âlemin, hem süflî âlemin, hem de insan vücudunun dolayısıyla kâinatın simetrik yaratıldığı anlatılmaya çalıĢılmıĢ; neticesinde de bu hadisin zahirî manasından faydalanılmıĢtır. Kıssanın baĢlığı ve baĢlığın içindeki hadisin kullanımı Ģu Ģekildedir.

“DÂSĠTÂN-I EVVEL BĠġĠNCĠ BÂBDAN HĠKÂYET ĠDER. BU HADĠSTEN KĠ MA‘ASSEMÂVÂTĠ,

ĠLÂ ÂHĠRĠ “YERLER VE GÖKLER ALLAH’IN AZAMETĠNDE ANCAK ASILI BĠR CEVĠZ GĠBĠDĠR.” VE

TEMSĠL GETÜRÜR „ÂLEMÜ SUĞRÂ VE KÜBRÂ ANA YA„NĠ VÜCÛD-I ÂDEMĠ MUKÂBĠLE-Ġ „ÂLEM-Ġ „ULVÎ VE „ÂLEM-Ġ SUFLÎDÜR.”

Bu alıntıda da görüldüğü gibi kıssanın baĢlığında bir hadisin varlığı söz konusudur. BaĢlığın Osmanlıca kısmında hadisin ilk kelimesi verilip; hadisin devamıda var

58 Komisyon (ġuayb Arnavud vd.), el-Mevsû‘atü’l Hadîsiyye Müsnedü’l-Ġmam Ahmed b. Hanbel, XXX, 390-392 (h.no:18449-18450), Müessesetü‟r-Risale, Beyrut, 2008.

42

anlamında “ilâ âhir” kelimesi kullanılmıĢtır. Türkçe kısmında ise hadisin tam tercümesi verilmiĢtir. Ayrıca kıssanın içinde hadisin tam metni verilmektedir. Hadislerin kıssa baĢlığındaki kullanımıyla ilgili bu örnekleri yeterli görerek hadislerin diğer kullanımı olan kıssalar içerisinde kullanıĢına iliĢkin birkaç örnek sunalım.

Hadislerin kıssa içinde kullanımıyla ilgili olarak ilk örneğimiz altıncı bölümün dördüncü kıssasından olacaktır. Bu kıssada mürĢit ile müridin arasında altı Ģeyin var olduğu ve bunların üçünün mürĢidin müridi terbiye etmesi için mürĢitte bulunması gerektiği; diğer üçünün de müridin mürĢidine uyması ve onun emirlerini yerine getirmesi için müritte bulunması gerektiği anlatılmaktadır. ġeyhte bulunması gereken Ģartlardan birisi, onun insanlara yaratıcı gibi bakması ve hiçbir kiĢiye mahlûk gibi bakmamasıdır. ġeyhin insanlara yaratıcı gibi bakması demek insanların dıĢ görünüĢüne değil, iç görünüĢüne bakması demektir. ġeyh insanların makamlarına ve mevkilerine değil, onların gönlünden geçenlere ve düĢündüklerine bakmalıdır. Önemli olan insanların mal ve mülkleri değil, yaĢayıĢ ve durumlarıdır. Müellif, düĢüncelerini bu Ģekilde açıklarken bu düĢüncelerini bir hadisle de desteklemektedir. O hadis ise ; لا للها فا مكتاين و مكبولق ليا رظني لب مكلامعا ليا لاو مكسابل ليا لاو مكروص ليا رظني“ Muhakkak ki Allah suretlerinize, elbiselerinize ve amellerinize değil; kalplerinize ve niyetlerinize bakar.” hadisidir. Bu hadiste dikkatimizi çeken bir husus Allah‟ın insanların amellerine bakmayacağını ifade etmesidir. Hâlbuki bu dinin özüne uygun bir yaklaĢım değildir. Çünkü insanların amelleri, Allah katında önemlidir. Onun için zihnimizde bu rivayette bir yanlıĢlık olabileceği Ģüphesi oluĢmuĢtur. Hadisle alakalı çeĢitli kaynaklardan yaptığımız araĢtırmalar neticesinde hadisin farklı tarikleri olduğunu ve hadisin aslında ليا رظني لا للها ّفا مكلامعاو مكبولق ليارظني نكل و مكروص ليا لاو مكماسجا “Muhakkak ki Allah suretlerinize ve cisimlerinize bakmaz; lakin O kalplerinize ve amellerinize bakar.”59

Ģeklinde olduğunu gördük. Bu açıklamadan sonra hadisin kıssa içindeki kullanımına bakalım.

Bakmaya hiç kimsenün ol cismine Bakmaya hiç kimsenün piĢesine Ġlla baka cism içinde hıĢmına Ġlla baka gönli endiĢesine

59

43

Bakmaya hiç kimsenün ol malına Ġnna’llâhe lâ-yenzuru ilâ suveriküm Ġlla baka dirliğine halına Velâ ilâ libâsiküm velâ ilâ a‘mâliküm

Bel yenzuru ilâ kulûbiküm veniyyâtiküm

UĢbudur oldidügüm Hak bakıĢı Halk gözinde baylar „izzet gerek ĠĢid imdi nicedür halk bakıĢı Yohsulından gizlenüp „uzlet gerek Halk gözi gökçeği hoĢ görmek diler Çirkinin redd eyleyüp sürmek diler Halk bakıĢı böyle-durur mutlaka Bu bakıĢla kimse ne irmez Hakk‟a60

Verdiğimiz örnekte de görüldüğü gibi kıssanın içerisinde beyitlerin manasına ve akıĢına uygun olarak ve aynı perspektifte hadisler kullanılmıĢtır.

Hadislerin kıssaların içinde kullanılmasının diğer bir örneğini de sekizinci bölümün ikinci kıssasında görmekteyiz. Bu kıssada ÂĢık PaĢa Kudüs‟ü, Hz. Peygamber‟in Miraca çıkıĢı ve miraç esnasında gördüğü harikulade olayları anlatmaktadır. Bir hayli uzun olan kıssanın son kısımlarında ise müellif, ne kadar da anlatsa Kudüs‟ün güzelliğini tam anlamıyla anlatamayacağını belirtir. Müellif, kiĢinin bizzat gidip oranın mükemmelliğini kendisinin temaĢa etmesini ve o zaman ne demek istediğinin daha iyi anlaĢılacağını ifade eder. Zaten o beldelere gidenlerin o kutsal yerleri dilden düĢürmediğini belirtir. ÂĢık PaĢa, bir kimsenin bir Ģeyi dilden düĢürmemesini o Ģeyi çok sevdiğine bağlar. Kendisinin de bu halde olduğunu ve Kudüs‟ü dilinden düĢürmediğini söyler. Bu hali de bir hadisi Ģerifle dile getirir. O hadis هركذ رثكا ائيش بحا نم “Kim bir Ģeyi severse onu çokça anar”61

hadisidir. Bu kullanım kıssada Ģu Ģekildedir.

ÂĢuk‟un gönli ana „âĢık-durur Anun-ıçun söyleyidür dil-ile Canı ol ev hakkına sadık-durur ġerh idüben vasfını kıldan kıla

60 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/2, 745.

61 Bu söz aslında hadis değildir. ّلجو ّزع الله ركذ ُدعُب الله دعُب ةملاع و الله ركذ بح يلاعت الله بح ةملاع hadisinin Ģerhinde böyle bir ifade vardır. Bu söz, kaynağını hadisten alan bir kelam-ı kibar olsa gerektir. Bkz. Münâvî, a.g.e., IV, 320, h.no:5450.

44

Sevgü nesne dilden eksilmez olur Men ehabbe Ģey’en eksera zikruhu Sevgüsüz hergiz dile gelmez olur

Hadislerin Garib-nâme‟deki kullanımları bu Ģekildedir. Gerçi birçok kıssada bol miktarda hadis kullanılmıĢtır; ama biz eserin Ģekilsel özellikleri hakkında bilgi verdiğimizden dolayı bu kadarına temas ettik. Asıl konumuz da hadisler olmadığı için yukarıda verdiğimiz örnekleri yeterli görmekteyiz.