• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: GARĠB-NÂME‟NĠN ġEKĠL ve MUHTEVA ÖZELLĠKLERĠ

2.2. Garib-nâme‟nin Muhteva Özellikleri

2.2.2. Garib-nâme‟de ĠĢlenen Konuların Muhtevası

2.2.2.2. Birinci Bölüm Konularının Muhtevası

Müellifin birliler adını verdiği bu bölümde 10 kıssa yer almaktadır. Bu kıssalar muhteva bakımından genel itibariyle “birlik” kavramı üzerinde odaklanmıĢ, “ikilik” ve “tefrikadan” uzak durmayı öğütlemektedir.

Birinci bölümün ilk kıssasında Hz. Peygamber (s.a.v) ile sahabe-i kiram efendilerimizin bir olup düĢmana karĢı galip geldikleri kısa bir Ģekilde anlatılır. Kıssa, Hz. Muhammed‟in dünyaya geldiği zamanki toplumun anlayıĢına değinerek; o günkü insanların puta tapan bir kavim olduğu hususuna dikkat çeker. Kıssada Hz. Peygamberin, kavmini tek olan Allah‟a inanmaya davetine mukabil; kavminin onu yalanlayıp tebliğini reddettiği ve Hz. Peygamber‟e karĢı Ģiddetle karĢılık verdiğini anlatır. Müellif daha sonra asıl anlatmak istediği konuya gelerek; Hz. Peygamber‟in kendisine inanmayan kavmi karĢısında baĢarısını ve bu baĢarının kendi mesajına inanan ve aynı dava için canını ortaya koyan baĢta dört halife olmak üzere sahabenin birlikte hareket etmesiyle meydan geldiğine vurgu yapar. Müellif, buradan hareketle de düĢmana karĢı baĢarı elde etmenin ve her iki cihanda mutlu olmanın aynı duyguları paylaĢanların aynı yolda birlikte hareket etmeleriyle mümkün olacağı tespitini yapar.71

Birinci bölümün ikinci kıssasında ise birlik Ģuuru “Sizin yaratılıĢınız, diriliĢiniz ancak bir kiĢininki gibidir”72 ayeti ile açıklanmıĢtır. Kıssada âlemin yaratılmasından sonra Âdem‟in yani insanın yaratıldığı ve insan vücudundaki tüm organların birlikte hareket etmesi neticesinde vücudun tam bir nizam ve intizam içerisinde çalıĢtığı anlatılmıĢtır. Müellif, tüm diğer peygamberleri vücudun organlarına; Hz. Peygamber‟i de vücudun baĢına benzetir; tıpkı bir vücut gibi bütün peygamberlerin ve evliyaların aynı amaç ve hedef doğrultusunda hareket ettiklerini belirtir.73

Üçüncü kıssada باذع ةقرفلاو ةحمر ةعاملجا “Cemaat rahmet, ayrılık azaptır”74 hadis-i Ģerifinden hareketle birlik içinde olanların amaçlarına ulaĢtığı, ikilikten ve tefrikadan kimseye bir fayda gelmediği ifade edilir. Hadiste de belirtildiği üzere Allah‟ın rahmeti birlik içinde olanlaradır. Rahmeti kazanmak ise ibadetlerden geçmektedir ki bu ibadetlerden bazıları

71 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1,63-69.

72 Lokman, 38/21.

73 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1,71-85.

74

54

namaz gibi bedenle, bazıları zekât gibi malla yapılır. Bazılarını zengin, bazılarını fakir, bazılarını da tüm insanlar yapar. Allah rahmetini bu ibadetlere gizlemiĢtir. Bize düĢen rahmetin nerede gizlendiğini bulabilmektir. Hakiki manada bizi rahmete götürecek Ģey ise bir öndere tabi olmakla mümkündür. Çünkü gönüller bir yere bağlanmazsa Tanrı‟nın lütfuna mazhar olunmaz. Ġbadetler yalnız yapılabilir; ancak emirler birlikte yapılmak içindir. Çünkü Allah‟ın rahmeti topluluklar üzerine iner. Onun için Hz. Peygamber “birlik rahmet, ayrılık azaptır” buyurmaktadır. Ayrılık ve fitne ise kiĢiyi rahmetten uzaklaĢtırır.75

Bu bölümün dördüncü kıssasında ُرَصَبْلا َغاَز اَم “Onun gözü ĢaĢmadı”76

ayetindeki “basar: göz” kelimesinden hareketle iki gözün birlikte hareket etmeleri ve birlik içerisinde davranmaları konusuna yer verilmiĢtir. Ayetin manasıyla anlatılan konu arasında hiçbir benzerlik olmasa da müellif burada ayetteki “basar” kelimesinden hareketle gözlerin fonksiyonundan bahsedip onların tüm iĢlevlerinde birlikte hareket ettiği ve bu sayede bir intizam oluĢtuğunu iddia eder. Gözdeki bu düzenli çalıĢmanın insanda da olması gerektiği ve insanların da iĢlerinde birlik içinde hareket edip intizamdan ayrılmaması gerektiği fikri anlatılır.77

Bu bölümün beĢinci kıssasında müellif كبيج في ؾدي كلسا “Elini koynuna sok”78

ayetini bir önceki kıssadaki mantık çerçevesinde birlik ve beraberlik içinde yaĢama Ģuurunu vermek için anlatmaktadır. Müellif bu ayetteki “yed: el” kelimesinden hareket eder ve ellerin yaratılıĢındaki düzenden ve birbiriyle senkronize çalıĢmasından bahseder. Ġki elin birlikte hareket ettiğinde daha kuvvetli olacağına ve bir iĢi daha iyi yapabileceğine iĢaret eden müellif, buradan hareketle insanın ellerin fonksiyonundan ibret alması gerektiğini ve onlar gibi birlikte hareket ettiği ölçüde zor iĢlerin üstesinden daha rahat gelebileceğini anlatır.79

Birler bölümün altıncı kıssasında yine birlik içinde olmaya bir vurgu vardır. Müellif, bu kıssada da اًروُهَط ًءاَم ِءا َمَّسلا َنِم اَنْلَزْػنَاَو “Gökten arıtıcı su indirdik”80

ayetini kullanmaktadır. Bu

75 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1, 89-95.

76

Necm, 53/17.

77 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I,1, 97-99.

78 Kasas, 28/32.

79 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1, 103-105.

80

55

ayetle ilgili olarak müellif, yeryüzündeki sulardan bahseder. Suların bir kaynaktan çıktıktan sonra, çeĢitli kollara ayrılarak yeryüzüne dağıldığını anlatır. Su kolları birleĢmeyip tek baĢlarına mecralarına devam ederse yeryüzünün o engebeli arazilerini aĢamayıp asıl amaç olan bir denize ulaĢıp suyunu oraya bırakma idealine ulaĢamayacağını belirtir. Müellife göre suların amaçlarına ulaĢması için kollarını birleĢtirip yoluna daha gür bir Ģekilde devam etmelidir. Yeryüzündeki engeller ancak bu Ģekilde aĢılıp neticeye ulaĢılabilir.81

ĠĢte bu tespiti yapan müellif insanların da güçlerini birleĢtirmeleri gerektiğini ve amaçlarına ancak o zaman ulaĢabileceğini anlatır.

Yedinci kıssada toplulukların ancak bir kılavuza uyarak engelleri aĢacağı ve hedefine varacağı hususu anlatılmaktadır. Bu fikri anlatmak içinde kıssada kazların sürü halinde yaĢayıp bir kılavuza uyarak hedefledikleri menzillere ulaĢmaları örnek gösterilmektedir. Kazlar sürü halinde yaĢarlar ve uçarken de aralarından bir kılavuz seçerek toplu halde yol alırlar. Bu sayede dünyanın herbir tarafına giderler. ĠĢte insan da asıl menzili olan Allah‟a kavuĢabilmesi için topluluk halinde yaĢamalı ve kendisini O‟na ulaĢtıracak bir kılavuz bulmalıdır. Kılavuz halkı Allah‟a ulaĢtıran kiĢidir. Onun için insanı öteki âleme götürecek kılavuzu bulamayan kavimler azgınlık göstererek helak olmuĢlardır. Cenab-ı Hak Kur‟an‟da bu hususla ilgili olarak ْمِهِماَمِاِب ٍساَنُا َّلُك اوُعْدَن َـْوَػي “O gün imamları önderleriyle birlikte çağırırız”82

buyurarak insanları kılavuzlarıyla birlikte diriltip, kılavuzlarına göre onlara muamele edeceğini belirtmektedir.83

Sekizinci kıssada bir Arab‟ın hikâyesi anlatılmaktadır. Bu hikâyenin özünde de birlik kavramı vardır. Hikâye Ģöyledir. Bir Arap hacca gitmek ister ve yola koyulur. Derken kendisi gibi hacca gitmek için yola çıkan bir grupla karĢılaĢır. Bir miktar onlarla yolculuk ettikten sonra biraz da tembelliğinden olsa gerek, gruptan geri kalır ve yolculuğa tek baĢına devam eder. Yorulduktan sonra dinlenmek ister ve vakit de gece olmuĢtur. Bir yerde konaklar. Fazla erzağı yoktur ve konakladığı yerde üĢümeye baĢlar. Meğerse konakladığı yer deniz kıyısıdır. Denizinde etkisiyle iyice üĢür. Erzak çantasından kavdanlığını çıkarır. Amacı ateĢ yakıp ısınmak ve telef olmaktan kurtulmaktır. Kavdanlıktan ilk olarak kavı çıkarır. Kava ne yaptıysa boĢuna; kavdan bir türlü ateĢ çıkmaz. Arap kavdan çıkmayan ateĢi bu defa kavdanlığın içindeki taĢtan

81 ÂĢık PaĢa, a.g.e, I/1, 109-113.

82 Ġsra, 17/71.

83

56

çıkarmaya çalıĢır. Aynı muameleyi taĢa da yapar fakat taĢ da ona ateĢ vermez. Aynı iĢlemi bu kez kavdanlıktan çıkardığı çakmakla yapar ama ateĢe yine ulaĢamaz. Arap iyice üĢür ve çaresizlikten ağlamaya baĢlar. Arap bu halde de çözüm aramaktan geri durmaz. Derken ayrı ayrı denediği üç maddeyi birlikte dener ve ateĢ çıkar. Derhal çalı çırpıyla ateĢi besler ve kendini ısıtır. Sonra kendi kendine düĢünür. Yaratıcının ateĢi bu üç maddenin birlikte kullanılmasına bağladığını kavrar ve birlikten faydanın doğacağını anlar.84 Müellif bu hikâyeyi anlatarak birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapmıĢ oluyor.

Dokuzuncu kıssada da bir öncekinde olduğu gibi birlik beraberlik Ģuurunu pekiĢtiren güzel bir hikâye anlatılır. Bu hikâyede yeryüzüne hâkim olan bir hükümdarın otuz oğluna vermek istediği ders anlatılmaktadır. Hikâye Ģu Ģekildedir. Hükümdar yaĢının ilerleyip öleceğini anlar ve bu dünyadan göçmeden oğullarına bir öğüt vermek ister. Hepsine haber salar ve yanına gelmelerini ister. Ertesi gün çocukların hepsi babalarının yanına gelir. Babaları çocuklarına vereceği öğüdü güzel bir örnekle açıklar. Hükümdar baba, her bir çocuğuna birer ok verir ve okları kırmalarını ister. Güçlü olan çocuklar çok rahat bir Ģekilde okları kırar. Baba bu kez her bir çocuğun eline otuz ok verir ve bu otuz oku bir anda kırmalarını ister. Çocuklar kuvvetleri de yerinde olmalarına rağmen ne kadar çaba sarf etseler de o otuz oku kıramazlar. Sonra baba lafa girer ve çocuklarına anlatmak istediği öğüdü Ģöyle açıklar: “ Çocuklarım her birinizin eline bir ok verdim ve o oku çok rahat kırdınız; fakat elinize otuz ok verdiğimde ne kadar kuvvetli de olsanız o okları kıramadınız. Size tavsiyem odur ki otuzunuzda birlikte olun. Eğer her biriniz ayrı ayrı yollardan giderseniz tıpkı o tek ok gibi size gelecek bir güç karĢısında yok olursunuz. Fakat o otuz ok gibi birlikte hareket ederseniz, hangi güç size isabet ederse etsin sizi kırıp yok edemez. Onun için birlikten ayrılmayın”85

Müellif bu hikâyeyi anlattıktan sonra insanlara ondan ibret almalarını ve birlik içinde hareket etmelerini tavsiye etmektedir.

Bu bölümün son kıssasında da Hz. Peygamber (s.a.v.)‟in ةعبرا ءآقفرلا نًخ “ArkadaĢın hayırlısı dörttür.”86

hadisinden hareketle yine içeriği “ayrılıktan uzak durup birlikte hareket etme” olan güzel bir hikâye anlatılır. Bu hikâyede biri Arap, biri Acem, biri

84 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1, 121-127.

85 ÂĢık PaĢa, a.g.e., I/1, 131-137.

86

57

Türk, biri de Ermeni dört arkadaĢ birlikte yolculuk yapar; yolculuk esnasında bir miktar para bulurlar ve bir müddet sonra bir yerde konaklarlar. Sonra karınları acıkınca hepsinin canı üzüm çeker. Bu dört kiĢiden hepsinin canı üzüm çekmesine rağmen birbirinin dilini bilmemeleri neticesinde, sanki her biri farklı bir Ģey istiyormuĢ gibi aralarında anlaĢamayıp kavgaya tutuĢurlar. Bu dövüĢü izleyen ve her birinin dilini de anlayabilen bir kiĢi onları ayırır; ellerinden parayı alıp o para ile onlara üzüm alıp getirir.87 Müellif bu hikâyeyi anlattıktan sonra okuyucuya Ģu mesajı verir. Herkes ayrı ayrı yollardan giderek tek bir amaç için çalıĢabilir; ancak bu ortak amaçta birleĢme diğerinin geldiği yolu reddetme ve yok sayma sonucunu doğurursa bırakın birleĢmeyi, aynı dava uğrunda ayrılık ve kavga dahi söz konusu olabilir. Onun için bir bilen nezaretinde aynı amaç için çaba sarf etmek, o amacın gerçekleĢmesini sağlar.

Böylece birinci bölümdeki on konunun muhtevası ana hatlarıyla açıklamaya çalıĢtık. ġimdi ikinci bölüm konularının muhtevasını vermeye çalıĢalım.