• Sonuç bulunamadı

Değer: Günahlardan Sakınma Değeri

Tanım: Günah kelimesi sözlükte “Suç, kabahat, hata, zulüm, israf, isyan, fesat, haram.” (DTS), “Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal.” (BTS) anlamlarına

gelmektedir. Terim anlam olarak “Dinin emir ve yasaklarına aykırı olarak yapılan ve bazı durumlarda işleyene dünyada yaptırım, ahirette ise azabı gerektiren söz, iş ve davranışlar.” (DTS) olarak tanımlanmaktadır.

İncelediğimiz bu eserin “Fi Beyân-ı Mebhâs-ı İctinâb-ı Me’âsî” bölümünde günahlardan kaçınma konusu ele alınmış ve çeşitli nasihatler ile günahlardan sakınmamızın gerekliliği üzerende durulmuştur. Mürşidî Efendi nasihati önce kendi nefsine yaparak okuyucu üzerinde daha etkili bir yol izlemektedir. Kendisine seslenerek nefsin yoluna girmemek gerektiğini ifade ederken, bu yolun insanı değer ve onur bakımından düşürdüğünü anlatmaktadır. Nefsin arzularına uymanın zararını dile getiren müellif, bu yolda giden kişiye şeytanın arkadaş olduğunu şöyle ifade etmiştir:

Ahmedi sen varma nefsin râhına İletür seni düşirür câhına Nefsin arzularına olma yakın K’ey hatarlıdur anın râhı sakın Oldı şeytân-ı la’în yârân ana Uyma ey cânım ziyân eyler sana

Dünya hayatı insanlar için bir imtihan yeridir diyen Mürşidî Efendi, burada sonsuza dek kalınmayacağını, insanın bir amaca yönelik olarak dünyaya gönderildiğini ifade eder. Dünyaya dünyalık için gönderilmediğimizi, dolayısıyla ahiret hayatı için hazırlık yapmamızın gerekli olduğunu dile getiren müellif okuyucusunu şöyle uyarmaktadır:

İşbu dünyâ oldı dâr-ı imtihân Geldi bu ten iklimine cism ü cân Gelmedin dünyâ içün dünyâya sen İdegör uhra içün sermâye sen Geldi bu uhrâ bâzârına bu nâs Kesb ider altun kimi kimisi pâs

106

Müellif, dünya hayatını bir tarlaya benzeterek kişinin bu dünyada ektiğini ahiret hayatında biçeceğini okuyucusuna hatırlatır. Bu sebeple insanların hayırlı işlerde bulunmalarını ve günah sayılabilecek kötü işlerden sakınmalarını tavsiye etmektedir. Ayrıca günaha yönelmede duyguların aklın önüne geçtiğini ifade eden Mürşidî Efendi, bu durumdan kurtulmak için aklın yol gösterici olması için Allah’a yalvarır.

Bu fenâ bir mezra’adur bâkîye Kul ne denlü ekdi bâkîde yiye Rabbenâ sen vir bize hayru’l-amel Tâ ki yarın rahmete ola mahal Her dü âlem bizlere virme ziyân Avnı kıl nef’ idelim her dü cihân

Rabbenâ yâr it bize aklımızı Virme düşman eline kalbimizi Nefsimiz meyyâledür kem işlere Kalb olıbdur kalbimiz teşvişlere

Bölümün sonunda nefis taşıyan her insanın günaha yöneldiğini ve bundan dolayı günah işlediğini ifade eden müellif, bu hatadan dönmek için Allah’ın rahmet kapısının açık olduğunu, işlenen her hatalı iş için tevbe edilmesi gerektiğini ifade eder. Allah’ın rahmetinin azabından daha fazla olduğunu hatırlatan Mürşidî Efendi, bu rahmet kapısından başka gidilecek bir kapı olmadığını dile getirerek insanların ümitsizliğine tevbe ilacını sunmuştur.

Bakma noksân işlerime yâ Kerîm Hüsn-i zannım var sana gâyet azîm Eylerem havfi velî çokdır recâm Her dü âlem dilerem afvı müdâm Eylemiş cismimi ismim i’vicâc17

Kapuna geldim ‘alîlem kıl ilâç Senden özge yok hakîmim varayım Mâsivâda yok işim yalvarayım Sır ile kıl rahmetin dermânını Gayriye şây18

itme sû-i hâlimi Kulların her derdine sensin hakîm Cümle illetden bizi eyle selim

Öngörülen kazanım/lar:

Kötü alışkanlık ve davranışlardan kaçınmaya özen gösterir. Ahlaklı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemini yorumlar.

17

i’vicâc: Eğri büğrü olma

107

Zararlı alışkanlıklardan ve ortamlardan kaçınmak gerektiğini açıklar.

Bu değerin günümüz toplum hayatındaki yeri ve önemi:

Dünyaya bir vazife ile gönderilen insan, boş yere yaratılmadığı gibi her işinde serbest ve keyfince yaşamak için de gönderilmemiştir. İnsanı yaratan kudret onu imtihana tabi tutmuş ve sonunda bir hesaba çekileceğini çeşitli vesilelerle bildirmiştir. Bu imtihandan başarılı bir şekilde çıkmanın yolu ise yaratılış gayesi olan kulluk görevine devam etmek, isyan ve günahlardan sakınmak ile olur. Yukarıda ifade edildiği üzere günah, yaratılışa aykırı, insanı hayırlı işlerden alıkoyan işleyene ceza gerektiren yasaklı bir davranıştır. Bu bakımdan kişi hayatında bu tür davranışlara yer vermemek için nefsiyle sürekli bir mücadele halinde olmalıdır.

İnsanı günahlara sevk eden çeşitli etkenler vardır. Bunlar kişinin kendi zaafları istekleri ve nefsine hakim olamayışı veya dış etkenlerden kaynaklı ortamının insanı günaha sürüklemesidir. Her iki durumda da insan yaratılış gayesini unutmadan yaşamalı ve bir gün bu hayatın biteceğine inanarak hayatına devam etmelidir.

Toplumsal hayatımızda bazen kul hakkına uymayarak, bazen yasaklı olana yönelerek hata yapabiliyoruz. Bu hatalarımızın sonucu, manevi huzursuzluk yaşamamıza sebep olduğu gibi ailemizde veya çevremizde olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Kötülüğün uzaklaştırılması, iyiliğin yapılmasından daha önemli olduğu gerçeğini untmayarak günah ortamlarından uzak durmak, kötü arkadaşlık ilişkilerine karşı dikkatli olmak bizleri günahlardan uzaklaştıracak unsurlardır.

Günahtan sakınmanın en önemli yolu, günaha giden yolları kapamaktır. Bir daha o günahı işlememek, o hataya düşmemek için Allah’a yalvarmak ve ondan yardım dilemektir. Bununla beraber nefsimize uyup hata işlemiş isek Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyerek tevbe etmeli ve günahlarımızın bağışlanması için yalvarmalıyız. “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer, 53) ayeti bizim için bir ölçü olmalı hayatımıza bir anlam katmalıdır.

108