• Sonuç bulunamadı

Değer: Adaletli olma

Tanım: Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, herkese kendine uygun düşeni verme, doğruluk.( BTS) anlamlarına gelen adalet, aynı zamanda zulmün ve haksızlığın zıddı olarak tanımlanmaktadır. Adaletli olmak ise bir kişinin dürüst davranışlar sergileyip haksızlığa ve zulme karşı koyması halidir.

İncelediğimiz bu eser “Fi Beyan-ı Mebhas-ı Hükümet” başlığıyla, devlet yönetimi hakkında adalet vurgusunu ön plana çıkarmaktadır. İnsanoğlunun bulunduğu her yerde ve zamanda adalet olgusunun varlığı ve bu kavramın toplumdaki karşılığı her zaman tartışılmıştır. Mürşidî Efendi de eserinde adalet değerini tanımlamış ve adil bir düzenin oluşmasında devlet yöneticilerine düşen görevleri hatırlatmıştır. Adaletin varlığı, insanlar arasında zulmün ve haksızlığın ortadan kalkmasına yardımcı olduğu gibi birey ve devlet arasındaki güvenin oluşmasına da katkı sağlayacaktır. Adaletli hâkimin hükmüne razı olan kişi de rahata kavuşacaktır.

Ahmedi söyle hükûmetten bize Var mı dermânı bizim derdimize Hükm-i hâkimdir ricâya merhemi Rahat bulır anun ile âdemi Hâkimi kullarına kılmış hakîm Tâ ki kul birbirine ola halîm Hâkimin hükmünde olmayınca nâs Birbirine cebr iderdi ‘âm u hâs

Mürşidî Efendi devleti yöneten hâkimin adaletle davranmasını, halkının rahatını kendi rahatından üstün tutmasını, yalan konuşmamasını, kendisini bir çoban bilip halkına hizmet etmesini istemektedir. Adaletli hâkim ancak bunları yaparsa hem kendisi hem de halkı huzur bulur diyen Mürşidî Efendi, âdil hâkimlerden de dünya menfaatine karşılık, ahiret menfaatini tercih etmelerini istemektedir.

Ger hükûmette bulundun fî-zaman Âdle yapış bulasın emn ü emân Hâkim olan kimse rahat olamaz Rahat olsa rahatı il bulamaz Söylemez kizbi hükümet eyleyen Pür-hacil olır yalanı söyleyen

82

Hâlık’ın kıldı seni halka çoban Aç cenâhın anlara ol sâye -bân

Eserin bu bölümünde, adil yöneticinin vasıfları çeşitli menkıbelerle de anlatılmıştır. Özellikle adalet timsali olarak bilinen Hz. Ömer ile Kocakarı hikâyesi üzerinden, adil yöneticinin davranış modeli örnek gösterilmiştir.

Hazret-i Ömer hilafet eyledi ‘Âlemi ‘adl ile rahat eyledi İrmesün halka günümde bir ziyân Giceler kendi olırdı pâsubân14 Giceler kendin ururdı zahmete Tâ ki halk ola emin rahat yata

Bölümün sonunda adil yöneticiler ile zalim hükümdarların, fani dünyadan göçtükten sonra nasıl anıldıklarına değinilmiş ve bundan ibret almamız istenmiştir. Ayrıca, mazlumun âhının yerde kalmayacağı ifade edilirken zulme uğramamak için de Allah’a dua edilmiştir.

Kemâl-i aklı olan âhı almaz Ki zira mazlum âhı yerde kalmaz

Sakın mazlum olanların âhından Ki red olmaz Huda’nın dergâhından

Hâkim-i zâlimden olma var ölüm Âhir demde imânı olır zulüm

Kanı anlar ki bu yer benim didi Galib olıp yer çeküb anı yedi

Ger dilersen ahrette saltanat Âhiret Sultanına gönder salât

Öngörülen kazanım/lar:

Bir değer olarak adalet kavramını ifade eder.

Adalet kavramının toplum hayatındaki önemini kavrar

Adaletin topluma yayılması için üzerine düşen görevleri bilir.

83

Bu değerin günümüz toplum hayatındaki yeri ve önemi:

İnsanda bulunan adalet duygusu, toplumsal yapı içerisinde güven ortamını oluşturan önemli bir değerdir. Çocukluktan ihtiyarlığa kadar her insan, fıtratındaki bu değeri korumakla görevlidir. Çünkü insanlar arasında güven duygusu, adaletin varlığıyla orantılı bir şekilde devam eder. Adalet değerinin toplum hayatında yaygınlaşması hem birey için hem de toplum için huzur kaynağıdır. Dolayısıyla toplumda âdil insanların veya yöneticilerin çokluğu bu değere katkı sağlamaktadır.

Devlet yönetiminde görev alanların adalet konusunda çok hassas olmaları gerekir. İncelediğimiz bu eserde âdil yöneticilerin, devleti ayakta tutan insanlar olarak vasıflandırılması ayrıca önemlidir. Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah, adalet kavramını ve adil insanları pek çok defa zikretmiştir. Konuyla alakalı olarak “De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti…” (Araf, 29), “Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin işlerden, kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz. (Nahl, 90) gibi birçok ayetle, hem bireysel anlamda insanlara hem de toplumdaki yöneticilere adil olma değerini hatırlatır. Hz. Peygamber’in Veda Hutbesinde “Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arab’ın, Arab olmayana, Arab olmayanın Arab’a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah katında en üstününüz, Allah’tan en çok korkanınızdır.” hadisi veya “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.” gibi birçok hadisi, bu değerin toplum hayatındaki önemini ortaya koymaktadır.

Adaletli olmanın davranış biçimine yansıması, çocukluk döneminden itibaren ailelerin çocuklarını eğitmesiyle alakalı bir değerdir. Henüz çocukluk döneminde bulunan bireyler, anlatılandan çok yaşananı örnek aldıklarından ebeveynlerin ve eğitimcilerin bu konuda hassas davranmaları gerekir. Çünkü çocuğa öğretilen bilgiler ve değerler taşa kazınan yazılar gibidir.

Sonuç olarak, insanların huzur ve mutluluk içinde yaşayabilmesi ve insanların geleceğe umutla bakabilmesi, adaletin toplum içinde yaşatılmasıyla mümkündür. İnsanlar sosyal yaşamlarında adaletli olmalı, hak etmediği bir şeye el uzatmamalı, kul hakkına dikkat etmelidir. Yapılan her bir haksızlığın insana bir şekilde döneceği de unutulmamalıdır.

84