• Sonuç bulunamadı

1.3. MÜKELLEF HAKLARININ TAR İ HSEL GEL İŞİ M İ

1.3.3. Fransa’da Mükellef Haklarının Tarihsel Geli ş imi

Fransa’da mükellef haklarının gelişimi İngiltere’den yaklaşık bir yüzyıl kadar sonra başlamış, Fransa’daki sosyal ve siyasal gelişme, İngiltere’dekine benzer bir yol

94 Çağan, a.g.e., s.19-20. 95

Çağan, a.g.e., s.21-24.

* Pul kanunu(1765) ile çeşitli hukuki işlemlere, belgelere ve gazetelere vergi konulmuştur

** Bu kanunları sömürgelerde çay, kağıt, cam, boya gibi maddelerin ithalat vergisi yükseltiliyor ve bu vergilerin İngiliz vergi memurlarınca toplanması öngörülüyordu.

izlememesine rağmen mükellef haklarının aynı aşamalardan geçerek doğup geliştiğini söyleyebiliriz96.Fransa’da devlet maliyesinde esas olan malikâne gelirleriyle ülkeyi

yönetmek olup, harp gibi olağanüstü dönemlerde halktan vergi toplamaktan ibaretti. Ancak, olağanüstü dönemde Kral’ın vergi toplayabilmesi ancak halk meclislerinin (Etats Generaux) onayıyla mümkündü97.

Halk Meclisleri(Etats Generaux), hakiki halk temsilcilerinden ziyade, soylu yada krala yarar ve çıkar sağlayan baronlar, burjuvalar, rahipler gibi imtiyazlı sınıfa mensup kişilerden oluştuğundan halkın oyunu ve rızasını almadan keyfi bir şekilde vergi toplayabiliyorlar, vergisel düzenlemeler konusunda fazla titiz davranmıyorlardı.18. yüzyıla kadar Krallar hükümranlık haklarını en geniş bir ölçüde kullanarak, diledikleri gibi vergi salma konusunda kendilerini özgür bulmuşlar, hatta zamanın ünlü devlet adamları, düşünürleri, şairleri, filozofları Kralların bu gücünü meşru görerek, “hükümdarların icra kuvvetine sahip oluşu hükümranlık esasını tabii bir sonucudur, yasama gücünün de tamamen kendisine ait olması gerekir” görüşünü savunmuşlardır. Lakin J.J. Rousseuau,Condorcet, Mirebeau, Mentesquieu gibi düşünürler, devlet gelir ve giderlarin tayinin ve tespit etme hakkının hükümdarlarda değil, millette olması prensibini her fırsatta savunmuşlardır 98.

Devrim öncesinde soylular ve din adamlarının dışındaki halk ağır bir vergi yükü altındaydı. Halkın onayı olmadan vergi alınması, devrin “ tabii hukuk” kuramına da ters düşmekle birlikte, İngiltere’de uygulanan demokratik düzen Fransa’yı da etkileyerek devrime giden yolu açan en önemli sebep olmuştur.99

1.3.3.1. Fransız Devrimi (İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci)

1789 yılında Kral tarafından arazi üzerine konulan bir vergi halk meclisin, ulusal meclis adı altında toplanmasına neden olmuş, krala kendi onayı ve rızası olmadan hiçbir vergi koyamayacağını bildirmiştir.1789 devrimi ile derebeylerin ve kilisenin sahip

96

Bedri Gürsoy, Kamusal Maliye II.Cilt Bütçe, A.Ü. S.B.F. Yayınları:486, Ankara, 1980, s, 63.

97

Gülay Coşkun, Devlet Bütçesi Türk Bütçe Sistemi, Turhan Kitapevi, Ankara, 1989, s,13-14.

98 Sayar, a.g.e., s.24. 99 Çağan, a.g.e., s.25.

oldukları vergilendirme yetkileri ve ayrıcalıkları elerinden alınmıştır.1789 yılında ilan edilen İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci’nin vergilendirmeyi ilgilendiren 13. maddesinde “Kamu gücünün sürdürülmesi ve idare giderleri için ortak bir vergi zorunludur. Bu vergi bütün yurttaşlar arasında eşit olarak dağıtılmalıdır.” hükmüne yer vererek mükellefler arasında genellik ve eşitlik ilkesini benimsemiştir100.

İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci’nin 14. maddesi ” Bütün yurttaşların kendileri ya da temsilcileri aracılığı ile ortak verginin gerekliliğini saptamak, buna serbest bir biçimde rıza göstermek, kullanılmasını izlemek, miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve sürelerini belirlemek hakları vardır.” hükmüyle mükelleflere, temsilciler arcılığıyla veya bizzat vergini gerekliliğini belirleme hakkını, rıza gösterme hakkını, vergileri izleme hakkını, vergilerin matrahını, sürelerini ve tahakkuk biçimi belirleme gibi birçok hakkı tanımlayarak daha sonra yapılacak olan bir çok anayasa da mükellef hakları teminat altına alınmıştır101.

1789 ihtilal devresi önceleri mükellef haklarını vergilerin millet temsilcileri tarafından onanması hakkını teminat altına alınması olarak algıladığı halde kamu gelirlerinin yani vergilerin kullanılma şeklini ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Mükellef haklarının tek boyutlu olmadığı sadece gelire ilişkin ilkeler ve hakların olması siyasi iktidarı sınırlandırmadığı zamanla anlaşıldığından, vergilerin harcama boyutu ta ele alınarak harcamalarında millet meclislerince onaylanması prensibi kabul edilmiştir.Mükellef haklarının üçüncü boyutu ise vergilerin ve harcamaların belli bir süre ile onaylanması usulünün kabulüdür.1791 Fransız Anayasası vergilerin yıllık olacağı ilkesini kabul etmişler, giderler konusunda da kısa bir süre tereddüt ettikten sonra, bütün giderlerin yıllık olacağı esasını kabul etmişlerdir 102.

100

Ay, a.g.e., s.35.

101 Çağan, a.g.e., s.25. 102 Ay, a.g.e., s.36.

1.3.4. Almanya’da Mükellef Haklarının Tarihsel Gelişimi

Orta çağda, Almanya’da derebeylik sistemi vardı ve müşterek ihtiyaçlar emlak gelirleri ile gümrük resimlerinden elde edilen gelirlerle karşılanmaktaydı.103 Derebeylik sitemi, diğer Avrupa devletlerine göre daha uzun sürmüştür.16.yüzyılın ikinci yarısından itibaren prensler, diğer derebeyleri üzerinde vergilendirme yetkilerini kabul ettirerek düzenli bir biçimde vergi koymaya başlamışlardır104.

Kamusal ihtiyaçların artmaya başlaması ile kamu gelirlerinin artırılması gereği hissedilmiş, prensler tarafından vergiler saptanarak ruhban ve derebeylerinden oluşan Genel Meclislerin (Landstande) rızası alınarak vergiler tarh olunmuştur. Kamusal ihtiyaçlar genellikle emlak ve sanayi gelirleri ile karşılanmaya çalışılmış, yetmediği yerde genel meclislerin rızası ve oluru alınarak halktan vergi, resim ve v.b. adı altında para toplanmıştır.19. yüzyılda başlarında, genel meclislerin rızasına riayet edilmeksizin, keyfi ve indi kararlarla vergiler konmaya başlanması, Bavyera ve Saksonya gibi Alman Devletlerinde mükellef hakları konusunda ilk hareketler baş göstermiştir. Fransa’nın 1791 ve 1793 tarihli Anayasalarından ilham alan bir kısım Alman Devletleri “Landtag” ismini verdikleri bir nevi millet meclislerine kamu gelir ve giderlerinin miktarını tayin hakkını tanıdılar. Bu düzenleme ile milletin temsilcilerine vergilerin ve harcamaların miktarını belirleme hakkı tanımış ve teminat altına alınmış oldu105.

31.01..1850 tarihli Prusya Anayasası ile kurulan meşruti idare “Devlet gelir ve giderlerinin millet temsilcileri tarafından tayin ve tespiti” ilkesini açık ve kat’i bir şekilde kabul ederek mükellef haklarını teminat altına almış oldu.Gerçi zaman zaman diğer ülkelerde olduğu gibi Almaya’da da bir çok kez mükellef hakları çiğnemiş yani milletin rızası ilkesi hiçe sayılmıştır. Özellikle Bismarck’ın millet meclisinden geçiremediği Askeri Tahsisata ilişkin kanunu ayan meclisine sevk etmesi ve sadece Kral’ın tasdiki ile yetinerek yürürlüğe koyması en bariz örneğidir106.

103 Sayar, a.g.e., s.27. 104 Çağan, a.g.e., s.26. 105 Çağan, a.g.e., s.27. 106 Sayar, a.g.e., s.28.

1850 tarihli Anayasa’ya ve mükellef haklarına aykırı olarak, bu harekâtı yapmaya mecbur kalan Bismarck’ın savunması ise ”Millet meclisi yalnız başına bütçeyi tasdik hakkına haiz değildir. Yasama gücünü, Kral, Millet ve Ayan Meclisleri müştereken temsil ederler. İki meclis arasında herhangi bir ihtilaf çıktığı takdirde, bunun ne şekilde halledileceği anayasada tespit edilmediğine göre, en doğru yol bir anlaşmaya varmaktır. Bu kabil olmazsa, ihtilafın müddetince, devlet işlerini durdurmağa imkan olmayacağından, kuvvetli olan tarafın, görüşünü diğer tarafa kabul ettirilmesiyle mesel hallolunur.” şeklinde olmuştur.Bir dönem (1863- 1866) Bismarck’ın çıkardığı vergiler107, her ne kadar milletin hakiki temsilcilerinden oluşan Prusya Millet Meclisi’nce (Landtag) onaylanmasa bile vergiler tahsil edilmiş, harcamalar yapılmıştır. Kral Guillaume, halkın hoşuna gitmeyen ve kabul edilmeyen Bismarck’ın bu uygulamasından dolayı özür dilemek zorunda kalmış ve bundan sonra anayasa hükümlerine aykırı hareket edilmeyeceği hakkında teminat vermiştir108.