• Sonuç bulunamadı

1.3. Finansal Performans

1.3.3. Finansal Performans Türleri

1.3.3.1. Geleneksel Finansal Performans

1.3.3.1.2. Finansal Tablolar, Finansal Analiz ve Geleneksel

Şirketlerin performans değerlemesi, yaygın olarak finansal analiz ile yapılır. Finansal performans kâr, üretkenlik, çıktı ve büyüme gibi farklı bağlamlar altında ele alındığından dolayı, performans değerleme sürecinde finansal rasyo (oran) kullanmak hem şirketler hem de ilgili sektörler için uygun olmaktadır. Gelir tablosu ve bilançolardaki verilerden elde edilen finansal oranlar firma performansını belirlemede anahtar göstergeler olarak kabul edilmektedir (Yalçın vd. 2012: 350). İşletme yöneticilerinin sağlıklı kârarlar alabilmesi için finansal tabloların iyi yorumlanması gerekmektedir.

Finansal tablolar eksikliklerine rağmen yönetim kararlarının işletme performans ve riskini nasıl etkilediğini ortaya koyabilir. Finansal analizle işletmenin güçlü ve zayıf yönleri saptanmadan geleceği planlamak ve öngörmek mümkün değildir (Aydın, 2014: 85).

Finansal tablolar bilgi kullanıcılarının gereksinim duyduğu bilgiyi içerir. Aynı zamanda bu tablolardan hareketle bir kanaat sahibi olmak, bunu amaca göre kullanabilmek ve hızlı, isabetli (sağlıklı) karar verebilmek için finansal analiz gereklidir. Çünkü finansal tablolar yüzlerce rakam içerir ve bunların ne anlama geldiği ancak finansal analizle anlaşılabilir. Finansal analizin üç temel amacı vardır (Saraç, 2015: 8):

1. Faaliyet sonuçlarının değerlemesi,

2. Karar ve planlarda yönlendirici faktör olması,

3. Maliyet, kapasite ve fiyatlandırma politikalarının gözden geçirilmesi amaçları.

Finansal analiz firmaların çeşitli kategorilerde (karlılık, likidite, faaliyet, risklilik, değer yaratımı) sıhatlilik düzeyinin belirlenmesi ve sağlıklı karar

alınabilmesi için kritik önemdedir. Her türlü firma içi başarı ve başarısızlık finansal tablo analizi ile ölçülebilmektedir. Diğer taraftan işletmelerin performans ölçümünde en yaygın kullanılan teknik “oran analizi” tekniğidir.

Oran Analizi ve Önemi

Oran analizi tekniği belirli bilanço ve gelir tablosu kalemlerinin birbirleriyle anlamlı şekilde oranlanması ile işletmenin likiditesi, mali yapısı, faaliyet etkinliği, karlılığı ile büyüme ve borsa performans durumu analiz edilir. Kârlılık oranları en çok kullanılan oran türüdür. Çalışmalarda kullanılan yaygın oran türleri şunlardır (Brigham ve Houston, 2014: 117; Saraç, 2015: 16):

 Likidite Oranları

 Finansman Yapısı Oranları  Faaliyet Oranları

 Kârlılık Oranları

 Büyüme ve Borsa Performans Oranları

Oran Analizinin Üstünlük ve Kısıtları

Oran analizi dayandığı veriler, girdiler sağlıklı hesaplandığı sürece yararlı ve anlamlı sonuçları verir. Tek bir orana bakılarak bir firmanın mali durumunu, faaliyet sonuçlarını ve başarılarını tamamen ölçmeye olanak yoktur. Gelişmelerin farklı yönlerini ortaya koyan oranlar hesaplanmalı; ekonomi ve sektördeki gelişmeler de dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Oranlar farklı dönemlerle karşılaştırmalı olarak analiz edildiğinde gelişmelerin yönünü hatta başarımın/performansın yeterli olup olmadığını gösterirler ( Akgüç, 2007: 103-104).

Oran analizi, bilanço ve gelir tablosunun gerçekten de en kapsamlı ve derinlikli analizi olmasına rağmen, yine de firma hakkında veremediği bilgiler de vardır. Sadece oran analiziyle firmanın mevcut ve gelecekteki performansı hakkında tam bilgi sahibi olmak mümkün değildir. Oran analizinin başlıca sınırlılıkları (kısıtları) şöyle özetlenebilir (Saraç, 2015: 16):

 Kayıtdışılık veya “bilanço makyajlama” tekniklerinin kullanılması: Finansal tablolar gerçeği ne kadar yansıtıyor? Rakamlar olduğundan daha iyi (olumlu) veya kötü (olumsuz) gösterilebilir.

 Kıyaslama sorunu: Firma birçok alanda faaliyet gösterdiğinde hangi sektör ortalaması ile karşılaştırılacağı belirsizdir.

 Öte yandan “sektör ortalaması” her zaman en iyi kriter olmayabilir.  Mevsimsel/konjonktürel etkiler oranları saptırabilir.

 Farklı muhasebe uygulamaları ve değerleme teknikleri mukayeseyi anlamsız kılabilir.

 Firmanın gelecekteki muhtemel performansını değerlendirmede dikkate alınması gereken “finansal olmayan” faktörler de vardır (müşteri, ürün, tedarikçi, rekabet, beklentiler, mevzuat ve düzenleyici kurumlar boyutu ).

Tek bir orana hatta oranlar kümesine bakılarak bir firmanın mali durumu, faaliyet sonuçları ve başarımını ölçmeye olanak olmaması çok kriterli boyutun gerekliliğini ortaya koymaktadır. Diğer yandan analiz açısından yararlı olan çok sayıda oran da değildir; az sayıda fakat anlamlı oranlar hesaplanmalıdır. Gerektiğinden fazla oran hesaplanması, gelişmelerin değerlendirilmesine katkıda bulunmaktan çok, tersine ilişkilerin kavranmasını bile zorlaştırabilir. Oran hesaplamak analizin mekanik yönüdür. Önemli olan hesaplanan oranların yorumlanması, değerlendirilmesidir. Oranlar yorumlanırken belli ölçülere gereksinim vardır. Bunlar (Akgüç, 2007: 101-104):

 İlgili firmanın geçmiş faaliyet dönemlerine ilişkin oranlar (Burada firmanın geçmiş dönemi ya da dönemlerdeki başarımı (performansı) ölçü olarak kabul edilerek gelişmelerin olumlu ya da olumsuz yönde olması konusunda değer yargılarına ulaşılır).

 Benzer firmaların ya da sektörün tipik (standart) oranları (tipik oranlardan sapmalar daha derinliğine inceleme için bir uyarı göstergesidir).

Oran analizi, bir firmanın dönemsel ve firmalarla karşılaştırılması bakımından performans değerlemesinde önemli bir kıyaslama ölçütü olduğu gibi aynı zamanda sektörel ya da spesifik sınıflamalarda ayırt edici bir fonksiyona da sahiptir. Örneğin imalat sektöründeki firmalar için kullanılan geleneksel başarı oranları ile bankacılık sektörü performans oranları birbirinden farklı olabilmektedir. Hatta geleneksel/konvansiyonel bankalar ile katılım bankaları arasında bile oranlar ayırt edici bir fonksiyona sahip olabilmektedir (Parlakkaya ve Çürük, 2011: 404).

Finansal oranların belki de en kritik yönü, hisse fiyat veya getirilerini açıklayabilme gücüyle ilgilidir. Nitekim temel analiz teorisinde yer bulan yatırımcının hisse seçimi kararında finansal oranlar da kullanılmaktadır. Yerli ve özellikle yabancı literatürdeki pek çok çalışma baz alınan seçkin oranların hisse senedi fiyatlarını açıklamada önemli bir role sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır (Parlakkaya ve Kahraman, 2017: 47-50).

Hisse fiyatlarının oluşumu sadece finansal oranlarla izah edilmemektedir. Borsa’da alıcının almaya ve satıcının satmaya razı olduğu noktada oluşan fiyat, firma içi, sektörel ve ekonomik pek çok faktörden etkilenir. Finansal performans müdahale (kontrol) edilebilir içsel performansı; hisse fiyatı müdahale edilemez dışsal bir performansı ifade eder. Adeta farklı ama benzer (ilişkili) evrenlerde oluşan bu iki performans boyutu birbiriyle etkileşimlidir.

Diğer taraftan borsanın Fama (1970) tarafından ortaya konan etkin piyasalar hipotezine ne kadar yakın olduğu da sağlıklı fiyatlamada önemli bir değerlendirme ölçütüdür. Fama, piyasaya ulaşan bilgi tüm aktörler tarafından anında öğrenilir ve bu nedenle piyasadan olağanüstü gelir elde etmek mümkün olmaz iddiasını savunur (Gürbüz ve Şahbaz, 2017: 94).