• Sonuç bulunamadı

KÜRESELLEŞME OLGUSUNUN KAVRAMSAL AÇIDAN İNCELENMESİ

1.4. Küreselleşmenin Boyutları

1.4.4. Ekonomik Küreselleşme

1.4.4.2. Finansal Küreselleşme

Bugün finans piyasaları hiç şüphe yok ki en fazla küreselleşmiş piyasalardır (Went, 2001: 32). Finans piyasalarında küreselleşme, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra yoğunlaşan finansal hareketleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Savaş sonrası yıllarda, finansman ihtiyacını yerel piyasalardan karşılayamayan ülkeler ile elinde fon fazlası bulunan ülkeler arasındaki ilişkiler çeşitlenmiş ve yoğunlaşmıştır. Deregülasyon politikaları ve finansal yenilikler sayesinde uluslararası finans piyasalarında iş görmek olağanlaşırken, yeni dışa açılan ülkelerin iç mali piyasalarına giriş ve çıkışlar da kolaylaşmış ve hızlanmıştır (DPT, 1995: 22).

Başlangıçta uluslararası sermaye piyasaları geniş ölçüde banka kredileri ile ilgili işlemlerden oluşurken, 1982'de yaşanan dünya borç krizi ve bankaların kredi değerlendirmelerindeki değişmeleri banka kredilerinin toplam işlemler içerisindeki nispi önemini azaltmıştır. Krediler yanı sıra menkul kıymetlere dayalı eurotahvil, yabancı tahvil, futures, swap, opsiyonlar gibi sermaye piyasası alet ve işlemleri yaygınlaşmıştır (DPT, 1995: 22).

Bankalar, 20. yüzyılın son yarısında kendilerini göstermeye başlayan ve bağımsız güçler olarak dünya ekonomisinin önemli bir parçasını kontrolleri altına alan küresel sistemin yeni aktörleridir. Bu kuruluşlar, mal ve hizmetler ekonomisinin egemenliğine son veren, para ve kredinin yarattığı sembol ekonomisinin simgeleri olarak küresel ekonomik arenada olduğu kadar siyasal alanda da başlı başına aktörler haline gelmişlerdir (Arıboğan, 2001: 185). Bankaların büyük ekonomik güçler olarak dünya sahnesine çıkış süreçleri eski tarihli olmakla birlikte, modern ulus ötesi bankalar olarak küresel bir bakış açısıyla faaliyetlerine girişmesi oldukça yenidir. İlk küresel bankacılık örneği Colonial Bank, Anglo-Egyptian Bank ve National Bank of South Africa’nın birleşmesiyle oluşturulan Barclays Bank olmuştur. Ayrıca

İngiliz İmparatorluğu’nun büyüklüğü ve Londra’nın bir finans merkezi olması gibi faktörler, Londra merkezli diğer bankaların (Grindlay Bank, Chartered Bank) da kolonilerde ve diğer bölgelerde hizmet vermesi sağlanmıştır (Channon, 1990: 1-2). Bu ilk bankalar belirli ülkeler veya bölgelerde yerel bankacılık hizmetlerini yürütmek ve İngiliz İmparatorluğu ile olan ticareti kolaylaştırmak amacıyla faaliyette bulunan kuruluşlardır (Arıboğan, 2001: 186).

Günümüz küresel bankalarının ilk ortaya çıkışları 1960’lı yıllarda gerçekleşmiş ve kısa bir sürede Amerikan bankalarının tekelinde olan küresel bankacılık sektörü hızla yayılmaya başlamıştır. 1970'Ii yıllar, başta büyük ve güçlü finansal piyasalarda (ABD, İngiltere ve Japonya) daha sonra Latin Amerika ülkeleri ve birçok gelişmekte olan ülkelerde uygulanan istikrar ve “Yapısal Uyum Politikalarına” bağlanan finansal serbestleşme (financial liberalization) politikaları ile sınırlayıcı düzenlemelerin kaldırılması (deregulation) ve sermaye piyasalarının liberalleşmesi, finansal küreselleşme sürecinin hızlanmasında (Eser, 1995: 12) ve iletişim devrimine bağlı olarak da neredeyse bütün saat dilimlerinde sürekli işleyen küresel bir finans ağının ortaya çıkmasında (Adda, 2010: 102) etkili olmuştur. 1980'li ve 90’lı yıllar, gelişmiş ülkelerde enflasyon oranlarının düştüğü, uluslararası bankacılıkta kâr marjlarının azaldığı, bankalar arası rekabetin arttığı bir dönemi yansıtmaktadır (DPT, 1995: 24). Para ve kambiyo rejimlerinin serbestleştirilmesi, finansal araçların çeşitlenmesi (futures, options, swap vb.) ve kurumsal yatırımcıların ortaya çıkması bu döneme rastlar. Ayrıca bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin bu alana uygulanması (EFT, ATM) bu süreci hızlandırmıştır (Eser, 1995: 12).

Bankaların küresel düzeyde etkin hale gelmesi ve güçlenerek faaliyet alanlarının genişlemesi bu kuruluşlara siyasi bir nitelik de kazandırmış ve onları küresel arenanın bağımsız aktörlerinden birisi haline getirmiştir. Bugün küresel sermaye piyasasını denetimi altında tutan ve devletlerden şirketlere, şirketlerden örgütlere ve yasadışı örgütlenmelere kadar her aşamada mali kaynaklara hükmeden bankalar dünya üretim, ticaret ve yatırım sürecinde önemli roller üstlenmektedirler. Ayrıca sahip oldukları muazzam mali kapasiteleriyle bağımlı ilişkiler kurulmasını sağlamakta ve dünyanın en büyük ekonomik güçleri olarak (Tablo 1.6) küresel arenada aktif rol oynamaktadırlar (Arıboğan, 2001: 188).

Tablo 1.6. En Büyük Finansal Ulus Ötesi Şirketleri, (2010)

Sıra Finansal Ulus Ötesi Şirket Ana Ülke Ekonomisi

(Home Economy)

Aktifler (Milyon Dolar) (Assets)

1 BNP Paribas Fransa 2.670.738

2 Deutsche Bank AG Almanya 2.547.065

3 HSBC Holdings PLC İngiltere 2.454.689

4 Barclays PLC İngiltere 2.322.506

5 Credit Agricole SA Fransa 2.280.053

6 Royal Bank Of Scotland Group PLC İngiltere 2.266.270

7 Bank of America Corporation ABD 2.264.909

8 Mitsubishi UFJ Financial Group Japonya 2.184.364

9 JPMorgan Chase & Company ABD 2.117.605

10 Citigroup Inc. United States ABD 1.913.902

Kaynak: UNCTAD/HEC, 2010.

Tablo 1.6’daki verilere göre küresel bankacılık sektöründe Fransız, Alman ve İngiliz bankaları ilk altı sıraları paylaşmakta. Bu durum, 1970’li yılların bankacılık sektörünün lideri olan ABD ve 1990’lı yılların lideri olan Japon bankalarının 2010 yılında yedinci ve sekizinci sıralara gerilediklerini göstermektedir.

En büyük 50 finansal ulus ötesi şirketler, birleşme ve satın alma yollarıyla hem kendi varlıkları hem de faaliyet gösterdikleri ülke sayısı bakımından dünya finansal hizmetler sektörüne hâkim durumdadırlar. World Investment Report 2006 yılında ulus ötesi endeksi (transnationality index) ve uluslararasılaşma endeksine (internationalization index) ek olarak bir şirketin hem yabancı iştiraklerini hem de ev sahibi ülke sayısını belirlemek için coğrafi dağılım endeksini (geographical spread index) kullanmaya başlamıştır. Bu endekste büyük şirketler ve küçük pazar yapısı nedeniyle İsviçre’den olan şirketler yüksek değerlere sahiptir. Örneğin en büyük 50 finansal ulus ötesi şirketin ortalama 28 ülkede iştirakleri bulunurken, en büyük 5 finansal ulus ötesi şirketin ortalama 51 ülkede iştirakleri bulunmaktadır (UNCTAD, 2007: 26-27).

Şekil 1.6. En büyük Finansal Ulus Ötesi Şirketlerin Yabancı İştirakleri İçin Tercih Ettikleri Ülkeler (2005)

Kaynak: UNCTAD, 2007: 55.

Finansal faaliyetlerin küreselleşmesi ile sermaye, riskin düşük ve getirinin yüksek olduğu ülkelere kayarak sınır ötesinde dolaşmaktadır (Aktan ve Şen, 1999: 10-35). En büyük finansal ulus ötesi şirketlerinin yabancı iştirakleri için ev sahibi ülke tercihleri arasında (şekil 1.6) başta İngiltere, ABD ve Almanya gelmektedir. Gelişmekte olan ekonomiler arasında ise en tercih edilen ülkeler Brezilya, Hong Kong ve Meksika dır. Ayrıca vergi cennetleri olarak ta bilinen Cayman Adaları, Bermuda ve Bahamas tercih edilme oranları yüksek olan yerlerdir.