• Sonuç bulunamadı

HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMALAR

4.1.1. Araştırmanın Model

Araştırma, nitel araştırma geleneği çerçevesinde oluşturulmuştur. Nitel araştırma, kuram oluşturmayı temel alan bir anlayışla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı ön plana alan bir yaklaşımdır. Nitel araştırmanın herkes tarafından kabul gören bir tanımını yapmak güç olsa da, nitel araştırmayı görüşme, gözlem, odak grup görüşmesi, doküman/belge ve resim analizi gibi nitel veri yaratma yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlamak mümkündür (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 39).

Günümüzde salt nicel düşünceye zaman zaman şüpheyle yaklaşılmaktadır. Çünkü bu düşünce insanları ve olguları anlamaya veya niteliklerini kavramaya yönelik bir çaba göstermeksizin onları test eden, ölçen, deney veya hesap konusu yapan bir yaklaşım sergilemektedir (Mayring, 2000: 1). Oysa nitel araştırmada toplanan veriler nicel araştırmada olduğu gibi sayılara indirgenmez. Her ne kadar nitel yöntemlerle toplanan veriler üzerinde bazı sayısal analizler yapmak mümkün ise de, nitel araştırmada temel amaç, araştırılan konu ile ilgili okuyucuya betimsel ve gerçekçi bir resim sunmaktır. Bunun için de toplanan verilerin ayrıntılı ve derinlemesine olması ve araştırmaya konu olan bireylerin görüş ve deneyimlerinin mümkün oluğu ölçüde doğrudan sunulması, araştırma sonucunda ulaşılan sonuçların geçerlik ve güvenirliğine ilişkin önemli göstergelerdir (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 48). Geçerlik, bir göstergenin ilgili olunan inşanın anlamını gerçekten yakalayıp yakalamadığını bildirirken;

güvenilirlik, verilerin başka bir araştırmacı tarafından yinelenebilirlik derecesini

göstermektedir. Güvenilir bir gösterge, yapılmış olan bir çalışmanın başka bir araştırmacı tarafından aynı biçimde tekrarlandığında, aynı veya benzer sonuçları vermesi ile ilgilidir (Kuş, 2007: 33-34). Dış gerçeklik elde edilen sonuçların benzer gruplara aktarılabilirliğine, iç

geçerlik ise araştırma sonuçlarına ulaşırken izlenen sürecin çalışılan gerçekliği ortaya çıkarmadaki yeterliğine ilişkindir. Dış güvenirlik, araştırma sonuçlarının benzer ortamlarda aynı şekilde elde edilip edilemeyeceğine, iç güvenirlik ise başka araştırmacıların aynı veriyi kullanarak aynı sonuçlara ulaşıp ulaşmayacağına ilişkindir. Nitel araştırmanın temel özellikleri geçerlik açısından araştırmacıya önemli stratejiler belirleme fırsatı sunmaktadır. Burada araştırmacının esnek olması ilkesi geçerlik konusunda önemli bir kazanımdır. Araştırmacı araştırma sürecinde gerekli gördüğü takdirde yeni stratejilere başvurabilir, görüşmeye yeni sorular ekleyebilir, daha önce planlanmayan yeni görüşmeler yapabilir, elde ettiği bilgileri teyit etmek amacıyla farklı veri toplama yöntemleri kullanabilir. Benzer şekilde, araştırma alanına olan yakınlık, yüz yüze görüşmeler yoluyla ayrıntılı ve derinlemesine bilgi toplama, gözlemler yoluyla doğrudan ve olayın gerçekleştiği doğal ortam içinde bilgi toplama, uzun süreli bilgi toplama, elde edilen bulguların teyit edilmesi için alana geri gidebilme ve ek bilgi toplama olanağının olması nitel araştırmada geçerliği oluşturmayı sağlayan önemli özelliklerdir. Nitel yaklaşım her araştırmacının olayları algılama ve yorumlama biçiminin farklı olabileceğini kabul eder. Dış güvenirliğin sağlanması için araştırmacının alabileceği en önemli önlem, gerek araştırmanın temel aşamaları, gerekse araştırma sürecindeki kendi konumu ve yaklaşımı konusunda ayrıntılı ve açık bilgi vermesidir. Böylece araştırmacı, elde ettiği sonuçların topladığı verilere bağlı olduğunu ve kendi varsayımlarının ya da önyargılarının sonuçları etkilemediğini göstermiş olacaktır. Böylece araştırmacı dış güvenirlik konusunda okuyucuya güven verebilir ve sonuçların inandırıcılığını arttırabilir. İç güvenlik konusunda da araştırmacı, araştırmaya yaklaşımını ve araştırmanın çeşitli aşamalarında (veri toplama, veri analizi) yaptığı kontrolleri açık bir biçimde tanımlamalı ve okuyucuya araştırmanın tüm aşamalarında güvenirliğe yönelik hangi önlemlerin alındığını açıklamalıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 256-264).

Nitel araştırmada olay ya da olguların parçalarına ayrıştırılarak çalışılması yerine, olay ve olgulara bütüncül bir yaklaşımın geliştirilmesi önem taşımaktadır. Bir bütünün, onu oluşturan parçaların toplamından daha fazla bir anlam ifade ettiği gerçeğinden hareketle, araştırma konusu bütüncül bir yaklaşımla belirlenir ve toplanan veriler yine bütüncül bir yaklaşımla analiz edilir. Bu yaklaşımın temelinde değişkenlerin kendi başına anlamlı olmadığı, her değişkenin ilgili diğer değişkenlerden etkilendiği ve bu birlikteliğin ilgili değişkene gerçek anlamı kazandırdığı varsayılır. Bu anlamda nitel araştırmacılar nedensellik ilkesini her araştırmada üzerinde durulması gereken bir ilke olarak görmezler. Nedensellik arayışı içinde olan bir nicel araştırmacı “ne” sorusu üzerine daha çok yoğunlaşırken (A, B ve C değişkenleri arasında ne tür bir ilişki vardır?), nitel araştırmacı bir duruma hâkim olan

değişkenler arasındaki ilişkilerin “nasıl” ve “neden” boyutlarını ortaya çıkartmaya çalışmaktadır. Böylece nicel araştırma bize yüzeysel fakat genellenebilir bir sonuç verirken, nitel araştırma neden-sonuç ilişkisinin açıklamasını sağlar, derinlemesine ve açıklayıcı bir anlayış kazandırır (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 54-55).

Nitel araştırmanın bir diğer temel özelliği ise, bilginin inşa edilmesi sürecinde izlediği yoldur. Belirli bir kuramsal yapıya bağlı olarak neden-sonuç ilişkilerini irdeleyen ya da tümdengelim ilkesine dayalı olarak belli bir kuramın uygulamaya aktarılmasını konu eden pozitivist yaklaşımın aksine, nitel araştırmada genellikle, doğruluğun veya yanlışlığın test edilmesi üzere önceden belirlenmiş bir kuram ya da hipotez belirleme gereği yoktur. Nitel araştırmada bilgiye tümevarım yöntembilimi kullanılarak ulaşılır ve araştırmacı topladığı tanımlayıcı ve ayrıntılı verilerden incelediği konuya ilişkin ana temaları ortaya çıkarma, topladığı verileri anlamlı bir yapıya kavuşturma çabası içindedir (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 59). Bu anlayışın gelişmesinde en önemli katkı Glaser ve Strauss’dan gelmiştir. Glaser ve Strauss (1967) kuramın, araştırma sürecinde sistematik olarak elde edilmiş olan verilere dayalı olarak keşfedilmesini önermişler ve ortaya attıkları bu kurama “yerleşik kuram” (grounded theory) ismini vermişlerdir. Kurama bu ismin verilmesindeki temel gerekçe, bilginin, sosyal gerçekliğin içerisinde saklı olduğuna dair varsayımdır. Araştırmacının temel rolü, sosyal gerçekliğin içerisinde yerleşik olarak duran bu bilgiyi, araştırma sürecinde toplamış olduğu verileri analiz etmek suretiyle keşfetmek ve ortaya çıkartmaktır (Özdemir, 2011: 326). Diğer bir deyişle yerleşik kuram, hipotez olmaksızın araştırma alanına gidilmesi, bu alanda ne olduğunun betimlenmesi, gözleme dayalı olarak neden öyle olduğunun açıklanması ve bunun formüle edilmesi süreçlerinden oluşmaktadır (Balcı, 1997: 17). Burada kuram oluşturma kavramını araştırmacının elde ettiği verilerden yola çıkarak araştırdığı konuyu açıklama, yorumlama ve anlam kazandırma süreci olarak açıklamak mümkündür. Araştırılan konuya ilişkin açıklamalar ve yorumlar benzer konuları anlamada ilgili bireylere yardımcı olduğu ölçüde araştırmacı amacına ulaşmış sayılır. Nitekim nitel araştırmanın ve nitel analizin nihai amacının kuram oluşturma ve buna bağlı olarak denenceler geliştirme olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Böylece bilimsel bilginin çeşitlenmesine ve zenginleşmesine hizmet edecek bu süreç, belirli bir alanda şu ana kadar geliştirmiş denencelere alternatif denenceler geliştirilmesi yoluyla çoklu bakış açılarına ulaşılmasına olanak sağlayacaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 47, 310).

Nitel araştırmada, araştırmanın dizaynı ve odağı üzerinde değişiklikler yapmaya elverişli ve esnek bir yapı vardır. Hipotez testi yapmak amaç olmadığı için nitel araştırma sert

ve kesin kurallara bağlı değildir. Gerekli durumlarda veri yaratma aşamasında araştırmanın planı üzerinde değişiklikler yapılabilir (Demir, 2009: 289-290). Buna göre önceden düşünülmemiş soruların araştırma sürecinde ortaya çıkması ve araştırmaya dahil edilmesi hem mümkün hem de gereklidir. Bu nedenle veri toplama ve kuram oluşturma aynı zamanda gerçekleşmelidir (Yıldırım ve Şimşek, 2011: 47).