• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.1 Osmanlı’da Fetva Müessesesi

2.1.3 Fetva Mecmuası

Fıkıh ilminin bir alt şubesi olan “İlmü’l-fetâvâ” fetvaları konu alan bir ilim dalıdır. Fetâvâ ilmini “cüzî vakalar hakkında fakihlerin verdikleri hükümlerin kendilerinden sonraki yetersiz kişilerin işi kolay olsun diye rivayet edildiği bir ilimdir” şeklinde tanımlayan Taşköprülüzâde Ahmed Efendi böylece bu ilmin amacını açıklar.179

Mecelle Mazbatası’nda ise fetâvâ kitapları “hâdiselerin fıkhî kaidelere tatbikine dair verilmiş olan fetvaları hâvî eserler” olarak tanımlanmıştır. Fetâvâ ilmine dair fıkıh tarihi boyunca muhtelif tarz ve ebatlarda sayısız eser yazılmıştır. Özen, bu kitaplarda bir araya getirilenlerin onları derleyenlerin sonraki nesillere aktarma lüzumu gördükleri, seçilen ya da elde etme imkânı bulunan fetvalardan oluştuğuna dikkat çeker.180

Osmanlı hukuk eğitiminde Hanefî hukuku her zaman başat bir rol oynamıştır. Bedir, bu ilginin daha çok Vikâye, Hidâye, Siraciyye gibi temel hukuk metinlerine ve şerhlerine olduğunu belirtir. Bu eserlerden pek çok nüsha kopyalanmış ve Osmanlı müderrisleri bu eserlerin üzerine hâşiyeler yazmıştır.181 Uzunçarşılı, Osmanlı müftülerinin yararlandığı başlıca eserleri Mecdüddin Abdullah Musulî’nin (1284) el- Muhtar fî fürûi’l-Hanefiyye, İmam Ebi’l-Berekât Hafızüddin Nesefî’nin Kenzü’d- dekayık, Burhanüş-şeria Mahmud’un Vikâyetü’r-rivâye fî Mesaili’l-hidaye, İmam Muzafferüddin Ahmed’in Mecmau’l-bahreyn ve Mülteka’n-nehreyn, İmam Ebi’l- Hüseyin b. Muhammed el-Kudurî’nin Muhtasarü’l-Kudurî ile bunların şerh ve haşiye ve diğer Hanefî fıkhına ait eserler olarak belirtir.182

178 Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 256-258. 179 Özen, a.g.m., s. 252.

180 Şükrü Özen, “Genel Özelikleri Açısından Osmanlı Fetva Mecmûaları”, Mecmûa: Osmanlı

Edebiyatının Kırkambarı, haz. Hatice Aynur ve diğer., İstanbul: Turkuaz, 2012, s. 327-328.

181 Bedir, “Bir Fakih Olarak Ebussuûd”, s. 19. 182 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 173.

16. yüzyıla gelindiğinde ise iki tür gelişme gözlenir. Öncelikle müftü, kazasker ve o seviyedeki diğer âlimlerin ilgisi bu temel hukuk metinlerinden Hanefî geleneğinde vâkıat/nevâzil/fetâvâ adıyla bilinen daha zengin ve geniş hukuk metinlerine yönelmiştir. Bedir bunun iki hususta gözlemlendiğini söyler. Buna göre birincisi geleneksel fıkıh birikimlerini yansıttıkları risalelerinde bu vâkıat eserlerine atıfların gittikçe artması, ikincisi ise vâkıatların çok sayıda nüshalarının kopyalanmasıdır. Nitekim vâkıat eserlerinin 1450’lerden önceye giden nüsha sayıları azken, nüshaların büyük çoğunluğu 1450’lerden sonra kopyalanmıştır.183 Osmanlı şeyhülislamları ve diğer ulemanın azımsanamayacak ölçüde referansta bulundukları bu kaynaklar daha çok Osmanlı dönemine kadar oluşmuş ve özellikle Orta Asyalı âlimler tarafından yazılan kitaplardır.

Fetâvâ-yı Kâdîhan ve Fetâvâ-yı Bezzâziyye bunlar arasında sayılabilir.184

16. yüzyılda Osmanlı âlimlerinin hukuk metinlerine olan ilgisindeki diğer değişim ise Osmanlı şeyhülislamları ve müftülerinin kendi fetvalarının derlenmesiyle oluşan fetva mecmualarındaki artışta görülmektedir.185 16. yüzyıl öncesinde mecmuası tespit edilmiş olan tek şeyhülislam Molla Alâeddin el-Arabî’dir.186 16. yüzyıla gelindiğinde bu yüzyılda görev yapmış şeyhülislamlardan Zenbilli Ali Efendi, İbn Kemal, Saʻdi Çelebi, Çivizâde Muhyiddin Mehmed, Ebussuûd Efendi, Hamid Efendi (ö. 1577) ve Hoca Saadeddin Efendi’nin (ö. 1599) fetvalarının derlendiği bilinmektedir.187 Daha sonraki dönemlerde Fetâvâ-yı Ali Efendi, Fetâvâ-yı Feyziyye, Behcetü’l-fetâvâ, Neticetü’l-fetâvâ gibi eserler en muteber kaynaklar olarak öne çıkmıştır. Özen, Osmanlı dönemine dair yaptığı fetva literatürü çalışmasında yüz altmışı aşkın fetva mecmuasının tanıtımını yapar. Türkiye Kütüphaneleri’nde katalog taramalarında üç yüze yakın müellifi belirtilmeyen fetva mecmuası bulunduğuna dikkat çeker. Bunlar arasında Osmanlı öncesi fetva kitaplarının

183 Bedir, “Bir Fakih Olarak Ebussuûd”, s. 19-20.

184 Özen, Taşköprülüzâde’nin Miftâhü’s-seʻâde’de bunların bir kısmının toplu bir listesini verdiğini ve sayılamayacak kadar çok olduğunu belirtiğini söyler. Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 338.

185 Özen, “Fetva Literatürünün Dönem, Coğrafya ve Mezhep Farklılıkları Açısından Mukayesesi”, s. 353. 186 Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 282-283.

187 Özen, “16. Yüzyıl Osmanlı Hukukunun Kaynakları”, s. 23; Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 259, 284-289, 365.

bilinmeyen nüshaları olabileceği gibi Osmanlı dönemi fetva kitapları da bulunabileceğini söyler.188

Osmanlı müftülerinin vermiş oldukları fetvaları bir eser halinde kendilerinin toplamış oldukları veya toplattırdıkları düşünülmektedir.189 Diğer bir görüşe göre şeyhülislamların verdikleri fetvalar çoğunlukla bizzat kendileri tarafından değil fetva kâtipleri veya eminleri tarafından derlenmiştir.190 Bunlar genellikle soru-cevap tarzında olduğu, çeşitli görüşlerden birini tercih edip aktardığı, aktüel meselelere temas ettiği için fıkıh kitaplarından daha kullanışlı kabul edilmişlerdir.191 Bir kısmı basılmıştır ve matbu olmayanlar da kütüphanelerde mevcuttur.192 Kâtip Çelebi’nin Keşfü’z-zünûn’unda “fetâvâ” adıyla kaydedilmiş yüz elli, zeylinde de kırk civarında eser bulunmaktadır. Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlılar devrinde Zenbilli Ali Efendi, İbn Kemal ve Ebussuûd’un fetva mecmuaları başta olmak üzere yüze yakın fetva mecmuasından söz eder, bu fetva mecmualarından yirmi altısı şeyhülislamlara aittir.193 Osmanlı öncesine ait olan fetva mecmuaları Arapça, Osmanlı döneminde derlenenlerin büyük çoğunluğu ise Türkçe olup Arapça olarak düzenlenenleri de bulunmaktadır.194

İbn Kemal, Arapça fıkıh kitaplarına müracaat edecek ilmi kudreti olmayan kadı naiplerinin Türkçe fetva mecmualarına başvurarak hüküm verebileceğini ifade etmiştir. Fetva mecmuaları yalnız ulemanın değil aynı zamanda halkın da şerʻî hükümleri öğrenebileceği bir kaynaktır.Nitekim İbn Kemal’e ait birçok fetva mecmuasının girişinde mecmuaları derleyenler, halkın şerʻî meseleler konusundaki bilgisizliklerini gidermek amacıyla bu mecmuaları kaleme aldıklarını ifade etmişlerdir. İslam hukuk tarihi boyunca derlenen fetva mecmualarının çokluğunu halk arasında bir kısım problemlerin mahkemeye intikal etmeden fetvalar vasıtasıyla çözmeyi tercih etmeleri açıklayabilir.195

188 Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 376. 189 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 173-174.

190 Özen, “Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü”, s. 253. 191 Atar, “Fetva”, s. 495.

192 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 173-174.

193 Atar, “Fetva”, s. 495; Kâtip Çelebi, Keşfü’z-Zunûn, III, s. 974-983, IV, s. 1278-1296; Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhu’l-meknûn fi’z-zeyl alâ Keşfi’z-zunûn an esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn, tsh. Kilisli Rifat Bilge, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1947, c. II, s. 155-158, 439.

194 İpşirli, “İnsan Hakları ve Sosyal Hayat Açısından Osmanlı Fetvaları”, s. 108.

195 Ahmet İnanır, Şeyhülislâm İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Kanûnî Devrinde Osmanlı’da Hukukî

2.2 Osmanlı Fetva Mecmuaları Çeşitleri

Örsten, fetvanın kurumsallaşmaya başlamasına paralel olarak özellikle orijinal fetvaların biçiminde belli bir tarzın oluşmasına karşın fetva mecmuaları için aynı durumdan söz edilemeyeceğini söyler. Fetva mecmuaları çeşitli tercihler ve etkenler sonucunda farklı özellikler göstermektedirler.196 Bir fetva mecmuasında bir araya getirilen fetvalar, şeyhülislam, taşra müftüsü veya başka bir âlime ait olabilir. Fetvaların orijinallerinin bir araya toplanması sonucu oluşan mecmualar olduğu gibi fetvaların kopyalarının yazılması sûretiyle oluşturulmuş mecmualar da bulunur. Fetvaların hangi yollarla bir araya getirildiği ve derlenen fetvaların orijinal veya sûret olması fetva mecmuasındaki fetvaların kaynak değerini de belirleyeceği için önemlidir. Osmanlı fetva mecmualarının sınıflandırılmasına dair çok fazla çalışma yoktur.

Yörükan, fetva mecmuaları arasında çeşit olarak bir gruplandırma ve isimlendirmeye gitmez ancak fetvanın muteber sayılması için fetvanın müftünün imzasını taşıması gerektiğine, taşımıyorsa fetvanın müftüye aidiyetinin araştırılması gerektiğine dikkat çeker.197 Düzenli, Şeyhülislam Ebussuûd Efendi’nin fetvalarını incelediği eserinde Ebussuûd’un günümüze ulaşan fetvalarını şukkalar ve müstakil mecmualar olarak iki grupta ele alır. Müstakil mecmuaları ise mukaddimeli ve mukaddimesiz olarak değerlendirir.198

Osmanlı tarihi boyunca oluşmuş olan fetva literatürüne dair içerik ve derleyenlerin statülerini dikkate alarak yapılan bir sınıflama Özen’e aittir. Osmanlı tarihi boyunca Fetâvâ veya Mecmûatü’l-fetâvâ adı altında oluşan literatürü başlıca iki gruba ayırır. Buna göre doğrudan soru olarak sorulmuş ve şeyhülislamlar veya müftüler tarafından cevap verilmiş fetvaların derlendiği mecmualar “aslî fetva mecmuaları”dır. Bir soru oluşmasına gerek olmadan kadı ve müftülere başvuru kaynağı olarak el kitapları şeklinde klasik

196 Seda Örsten, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Fetvâ Mecmuaları”, Türk Hukuk Tarihi

Araştırmaları 4 (2007 Güz): 33.

197 Yusuf Ziya Yörükan, “Bir Fetva Münasebetiyle Fetva Müessesesi, Ebussuud Efendi ve Sarı Saltuk”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2-3 (1952): 141.

Hanefî literatüründen derlenmiş meseleleri nakledenler ise “menkûl fetva mecmuaları”dır.199 Bu başlıca iki tür kapsamındaki mecmualar da kendi içerisinde farklı özellikler gösterirler.