• Sonuç bulunamadı

Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi, Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, nr.

2. BÖLÜM

3.1 Saʻdi Çelebi’nin Yapışdırma Fetva Mecmualarının Genel Özellikleri

3.1.1 Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi, Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, nr.

Kütüphanesi’nde bulunan yapışdırma fetva mecmuaları arasında en muntazam olanıdır. Her bir sayfada bir şukka mevcuttur. Mecmuanın cildi ebruludur, iç kapaklarında da ebru kullanılmıştır, sırtı bordo renktedir. Mecmua katalogda Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi olarak kaydedilmiştir.

250 Saʻdi Çelebi, Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi, Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, nr. 1073; Fetâvâ, Amasya Bayezıt İl Halk Kütüphanesi, nr. 05 Ba 439.

Zahriyesinde bulunan bir kayıtta Saʻdi Efendi’ye ait fetva mecmuası olduğunu ifade eden “Mecmûʻatü’l-fetâvâ li-Saʻdi Efendi” ibaresi yazılmıştır. Kaydın devamında “Bu cildin içinde olan fetvâlar 223 aded fetvâlardır merhûm müftî Saʻdî Çelebi (?) Efendi’nin virdüğü fetvâlardır kendi hatt-ı şerîfiyledir gâyet gereklü fetvâlar olmağın hıfz olundu.” yazmaktadır (Şekil-12).

Şekil-12: Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi zahriyesindeki kayıtlar.251

“Hıfz olundu” ibaresi nedeniyle bu kaydın şukkaları bizzat hıfz edip daha sonra bir mecmua tertip ettiği varsayılan mürettip tarafından yazıldığı düşünülebilir. Kayıttaki fetvaların gayet gerekli fetvalar olduğu ile ilgili ibare dikkat çekmektedir. Fetvalarla ilgili bu yargıya göre mürettip fetvaların öneminin farkında olan ve onlara gereksinim duyan bir kimse olmalıdır. Bu nedenle mürettibin bir fetva kâtibi, fetvâ emîni, müftü veya İslam hukuku ile alakadar bir ilmiye mensubu olduğu düşünülebilir.

Bu kayıt aynı zamanda Saʻdi Çelebi’nin döneminde fetvalarının önemli bulunduğuna da işaret eder. Kayıt, eseri satışa sunan bir satıcı tarafından mecmuanın

önemini vurgulamak amacıyla yazılmış da olabilir. Mecmuanın zahriyesinin sağ üst köşesinde eserin fıkıh hakkında olduğunu bildiren “fi’l-fıkh” kaydı yazılıdır. Bu kayıtların hepsi mecmuanın oluşturulduğu esnada veya sonrasında herhangi bir zamanda yazılmış olabilir.

Mecmuanın 2b ve 112b sayfalarında aynı mühür basılıdır. Mühürdeki tarihe göre bu mühürler mecmuanın oluşturulmasından daha sonra ilave edilmiş olmalıdır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde Şehid Ali Paşa koleksiyonundaki başka eserlerde de bu mühre rastlanmaktadır.252 Mühürde “Mimmâ vakafahu el-vezîr Şehîd Ali Paşa rahimehu’llâhu teʻâlâ bi-şarti en lâ yuhraca min hizânetihi 1130” yazmaktadır. 1130/1718 tarihli mühre göre mecmua Vezir Şehid Ali Paşa’nın (ö. 1716) kütüphaneden çıkarılmamak şartıyla vakfettiği kitaplardan biridir. Şehid Ali Paşa’nın Vefa’daki kütüphanesinden 1933 yılında Süleymaniye Kütüphanesi’ne nakledilen kitaplar arasında olduğu anlaşılmaktadır (Şekil-13).253

Şekil-13: Fetâvâ-yı Saʻdi Efendi’deki mühürler.254

Mecmuanın ne zaman derlendiği hakkında bir kayıt yoktur. Zahriyesindeki kayıt daha sonra düşülmedi ise Saʻdi Çelebi hakkında merhum dendiği için vefatından sonra

252 Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, nr. 1072, vr. 2a, 21b, 22b; nr. 2865, 1a, 8b, 88b; nr. 2866, vr. 2a, 83b; nr. 2867, vr. 2a; nr. 2868, vr. 2a, 157b.

253 Günay Kut ve Nimet Bayraktar, Yazma Eserlerde Vakıf Mühürleri, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1984, s. 86-87.

derlendiği düşünülebilir. İlk sayfasındaki Ebussuûd Efendi’ye ait fetvaların da sonradan eklenmediği varsayılırsa en erken 1545’ten sonra derlenmiş olmalıdır. Bu vakte kadar fetvalar yapıştırılmadan korunmuş olmalıdır.

Mecmuanın dış ölçüsü 200 mm × 143 mm, iç ölçüsü muhteliftir. Heyd’e göre fetva şukkalarının yaygın ölçüleri 9-10.5 cm genişlik ve 19-22.5 cm uzunlukta iken kimisi daha geniş (12-16 cm), kimisi daha kısa (15-17cm) veya daha uzun (25-31cm) olabilir.255 Şeyhülislam fetvalarının gerek kullanılan kâğıdın boyutları gerek şekli bakımından diğer belgelerden kolayca ayrıldığını belirten Kütükoğlu’na göre ise çoğunlukla 12-13cm x 25- 26 cm boyutlarında ince uzun kâğıtlar kullanılmıştır.256 Saʻdi Çelebi’nin mecmuasında yer alan şukkaların ölçüleri ise 14-16 cm genişlik ve 20 cm uzunluktadır. Mecmua oluşturulurken şukkaların bir miktar kesilmiş olması muhtemeldir, bu nedenle asıl ölçüleri daha uzun ve geniş olabilir. Bununla beraber bir sayfaya birden fazla şukka sığdırılmaya çalışılmadığı için bu mecmuadaki şukkaların ölçüsü diğer yapışdırma mecmualarındakilere göre esas ölçülerine daha yakındır.

Heyd yazılı bir Osmanlı şeyhülislamı fetvasının genellikle oldukça kalın kâğıtlara yazıldığını belirtir.257 Saʻdi Çelebi’nin Fetâvâ’sında da şukkaların kalın ve sert kâğıtlar olduğu görülür. Şukkalar iki kitap kapağı arasında muhafaza edilecek sayfalar niyetiyle değil fetva isteyenlerin eline verilecek müstakil belgeler olarak hazırlandığı için muhtemelen dayanıklı olması hedeflenmiştir.

Mecmuanın 2a yüzünde “varaka-i fetvâ aded 113” kaydı bulunur. Bu sayı şukkaların sayısını değil iki şukkanın sırtından yapıştırılarak oluşan yaprakların sayısını vermektedir. 113 yaprak olan mecmuada Saʻdi Çelebi’nin el yazısı ve imzasının bulunduğu 219 şukka mevcuttur. Bunlardan vr. 19a’da biri tamamlayıcı soru niteliğinde olan iki fetva bulunur. Saʻdi Çelebi’nin şukkalarından başka ilk sayfada Ebussuûd Efendi’ye ait biri tamamlayıcı soru üç fetvanın yer aldığı bir sayfa bulunur. Ebussuûd’un bu fetvaları ile beraber mecmuada toplam 223 tane fetva vardır.

255 Heyd, “Osmanlı’da Fetva Müessesesinin Bazı Tezahürleri”, s. 291. 256 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s. 343.

İlk sayfadaki sonunda “ketebehu Ebu’s-Suʻûd el-hakīr ʻufiye ʻanh” ibarelerinden Ebussuûd’a ait olduğu anlaşılan fetvalar asıl değil sûrettir. İlk fetvanın altında bulunan “Ebu’s-Suʻûd el-hakīr ʻufiye ʻanh” ibaresi Ebussuûd’un orijinal fetvalarındaki imzasına benzer görünse de Ebussuûd’un imzası değildir (Şekil-14).

Şekil-14: Saʻdi Çelebi’nin Fetâvâ’sının başında yer alan Ebussuûd Efendi’nin fetvaları.258

Mecmuayı özel kılan hususiyetlerinden biri şukkaların hemen hemen tamamına yakınında kâğıdın üzerine rîk/rıh serpilmiş olmasıdır. Rîk yoğun olarak davet, meseleye giriş cümlesi ve cevaba giriş cümlelerinin üzerindedir. Kâğıdın diğer kısımlarında yoktur veya daha azdır. Osmanlı’da resmî yazıların çabuk kuruması amacıyla belgelere rıh veya rîk denilen renklendirilmiş bir çeşit ince kum serpilmesine rastlanmaktadır. Aynı

maksatla Beç rıhı denilen daha kaliteli ve pahalı bir çeşidi olan yaldız kırpıntısı da kullanılmıştır. Nitekim padişah tarafından da bu rîk kullanılmaktadır.259 Dijital ortamın yanı sıra çıplak gözle yapılan incelemeye göre şukkaların üzerindeki rîk altın rengindedir, görünüşe göre Beç rıhıdır. Rîk izleri fetvaların çabuk kurumasına ihtiyaç duyulmasına işaret ettiği gibi değerli bir türünün kullanılması nedeni ile bu belgelere verilen önemi göstermektedir.

Mecmuada hem sayfalar hem de fetvalar Arap harfleri ile numaralandırılmıştır ancak numaralandırmada hatalar vardır. Bu numaralandırmaya göre 2a’dan 112a’ya kadar sayfalar 223, fetvalar 224’te biter. Vr. 55a’da fetva olmadığı için vr. 55b’deki fetvanın numarası 108 olması gerekirken 109 diye devam eder. Vr. 58b’de 114 olarak devam etmesi gereken sayfa numarası 116 yazılmıştır ve daha sonraki sayfalardaki numaralar da bu yanlışlığa göre sürer.

Fetvaların pek çoğunun üzerinde fetvaların konularını belirten ibareler yazılıdır. Vakıf, talak, nikâh, dava, kerâhiyye, edeb-i kadı gibi fetvanın konusunun fıkhın hangi alanından olduğunu belirten bu ibareler fetvaların asıl unsurlarından değildir. Mürettip veya okuyucu tarafından daha sonra yazılmıştır. Başlıklarda bir birlik yoktur. Benzer konudaki fetvalara, fetvanın konusuna veya gereken cezaya göre farklı başlıklar yazıldığı görülür.

113a ile 114b arasında “fihristü’l-kitâb” başlığı altında bir fihrist mevcuttur. Vr. 112b’deki mühürden sonraki sayfalara yazılmış olan fihrist mecmuanın aslına dâhil görünmemektedir. Fihristteki sayfa başlarında numaraların üstünde “fetvâ numerosu” şeklinde yazılmış modern başlıklar nedeniyle günümüze daha yakın bir dönemde oluşturulduğu düşünülebilir.