• Sonuç bulunamadı

Fert Açısından Yaygın İslam Din Eğitiminin Değerlendirilmesi

II. KURSLARIN BAŞARISINI DEĞERLENDİRME

1. Fert Açısından Yaygın İslam Din Eğitiminin Değerlendirilmesi

Saf haliyle kendi kendini yetiştirme gücüne ve yeteneğine sahip olmayan insanoğlu, mutlaka düzenli bir eğitime muhtaçtır. Eğitim, bir süreç olarak tanımladığı

için “insan bir şeye kademe-kademe, tedricilikle kemale erişmektedir”.297 Bu süreçte

eğitimin en temel görevi bireyin kendini ve gerekirse çevresini, tüm insanlığı saadete

götürecek bir tarzda yetiştirmektir.298 Bu sırada birey ancak çevresine pozitif enerji

dağıttığı zaman eğitimin kendi hedefine ulaştığı anlaşılmaktadır. Bir başka anlamda fert mutlu ve sevinçli zamanlarında mütevazı, sinirli ve sıkıntılı zamanlarında da sabırlı ve gayretli olmasını bilmesidir. Böylece insan eğitilerek insan formatına getirilebilen ve

eğitimin meydana getirdiğinden başka bir şey değildir.299 Nitekim eğitim temelde

bireyin ruh ve beden kabiliyetlerinin tümünü bir arada geliştirmeyi hedef alması gerekir. Şayet bireyin belirli duygu ve kabiliyetini geliştirmeyi hedefleyip diğer duyguları göz ardı edilip gelişmesine yardımcı olmadığında, bireyi iç huzurdan mahrum etmekle beraber onu çevresine faydalı bir fert olmasına da engeller koymaktadır. Eğer çevremize ve ülkemize faydalı, duyarlı bireyler yetiştirmek istiyorsak, bireyin beden ve ruh kabiliyet eğilimlerinin hepsinin geliştirilmesine dikkate alan bir eğitim sistemini tercih etmeliyiz.

Birey için de yetiştiği eğitim, ona inanç kazandıramıyor ve sırf bilgi aktararak kişilik oluşumunu başıbozukluğa bırakıyorsa bu da ilerki yıllarda bireyi yabancı kültürlerin etkisine maruz kalmasıyla beraber milli şuurun bozulmasına zemin hazırlıyor

demektir.300

Faydalı eğitimde esas olan, ferdin bütün gücünü yerli yerinde kullanmayı öğretmektir. Bu nedenle bireylerin beden ve ruh kabiliyetlerini geliştirip zor, sıkıntılı ve

297 Muhammed Hamdi Yazır, (Elamalı), Hak Din Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul 1979, c. I, s. 46. 298 Çamdibi, Din Eğitiminin Temel Meseleleri, İFAV Yay., İstanbul 1994, s.12-13.

299 Takiyettin Mengüşoğlu, Felsefe Antropoloji, İstanbul 1971, s. 42.

135

her türlü şartlarda şahsiyetli301 ve karakter sahibi fertler yetiştirmek gereklidir. İtikadı,

bakımdan bozulmuş toplumlarda, toplumun kalkınması ve çevredeki haksızların giderilmesi için ilk önce şahsiyet eğitimi şarttır. Çünkü Hz. Peygamber Erkam’ın evinde çevresine topladığı sahabeyi ilk önce şahsiyet eğitimiyle onları istediği kıvama getirmiştir.

Din, insanın bütün benliğini saran şuurdur. Din ve inanma insanın insan olma özelliğinde mevcuttur. Nasıl bir insan kansız yaşamayamaz ise, dinsiz insanda

yaşayamaz.302 Bu nedenle din (inanç) insan varlığının olmazsa olmazlarından biridir.303

Kendini bilen, sorumlu ve şahsiyetli bireylerin yetiştirilmesi ve topluma kazandırılması

çok da kolay olmayan bir eylemdir.304 İşte bu tip bireyi genel eğitimin tek başına

yetiştirmesi pek de mümkün değildir. Yani, din ile kültürü birleştirmeyen bir eğitim

sistemi şahsiyetin tam teşekkülüne muktedir olamaz.305 İşte bu alanda genel eğitime

yardımcı olan ve eğitim bilimleri içerisinde var olan din eğitimi genel eğitime yardımcı olmaktadır. Çünkü bireyin ruh ve şahsiyet/karakter gelişiminde genel eğitim kadar din eğitiminin de katkıları sınırsızdır. Din eğitimin gayesi, kişiye bir dinin ilke ve

prensiplerini öğretmek, içinde duymasını sağlamak ve o dinin şarlarını

yaşamasını/yaşatmasını davranış hale getirmesini sağlamaktır.306

Dinden soyutlanmış eğitim yarım bir terbiyedir. En basitinden din eğitiminin bireye kazandırdığı iman duygusu her türlü sıkıntı ve zorluklara karşı bir özgüven

mekanizmasıdır.307 Bu duyguyu imandan başka herhangi bir güçün kazandırması

mümkün değildir. Çünkü bu duygu insanın fıtratında doğuşuyla aşkın bir varlığa inanma,

301 Muhammed Emin Yıldırım, Nebevi Eğitim Medeli Darü’l-Erkam (Vahyin Nüzül Sürecinde Şahsiyet

Eğitimi ), Siyer Yay., 4. Baskı, İstanbul 2010, s.96.

302 H.Ayhan, “İslamiyet’in Eğitime Getirdiği Değerler”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sy,5, İstanbul

1998, s.58.

303

Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, PegemA Akademi, 6 Baskı, Ankara 2012, s.94.

304 H. Mahmut Çamdibi, Din Eğitiminde İnsan ve Hayat, Çamlıca Yay, İstanbul 2003, s.13.

305 Ömer Çam, “Din, Dil, Kültür ve Eğitim”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sy, 1, İstanbul 1994, s.22. 306 Abbas ÇELİK, Din Eğitimimize Tarihsel ., s.16.

136

tapınma ve bağlanma şeklinde var edilmiştir. Yani insanın inanma duygusu hiç bir zaman yok olmaz, ancak eksik ve yanlış doyurulması ve yönlendirilmesi mümkündür.

Din eğitiminin amacı, bireyin ruh, beden, duygu, zihin ve heyecan dinamizmini bozmadan, onu kendi iç dünyasında tutarlı, sorumluluklarının bilincinde ve başarılı bir

genç olarak topluma kazandırmaktır.308 Nitekim din eğitimini birey açısından ele

aldığımızda bireye, üstün bir varlık olan Allah (c.c.) yaratan, yaşatan ve hayatın her

alanına hâkim olarak onu hakkıyla tanıtmak ve kavratmak olduğunu görürüz.309 İman

zevkini tadan birey, bedeni zevkleri ve ihtiyaçlarının izafi olduğunu anlayarak, her durumda asaletli ve umutlu olarak iç huzurunu dengeler. İnsan ruhunda en büyük istek aslında böyle bir güce bağlanmaktır. Çünkü düzgün Allah inancına sahip olan fert, bireysel ve toplumsal ilişkilerde vicdanını sürekli sorgulayarak kendi milli ve manevi değerlerini korumaya çalışır.

Din eğitimi, temelde toplumların kurtuluşunun bireyler tarafından

gerçekleştirildiği için insana, düşünceye, ahlaki davranışlara, hürriyete, kültürel mirasa

saygılı ve karakter şahsiyet yapısına sahip bireyler yetiştirmeye önem vermiştir.310 Bir

diğer anlamda, din eğitimi bireyi bir yöne şartlandırmak değil, ona kendi akıl yürütme

güçlerini sağlıklı bir şekilde kullanabilmelerini sağlamaktır.311 Birey sosyal barışın

sağlanması açısından önemli bir güçtür. Bu da toplumun refah ve adalet içerisinde yaşamasıdır. Tüm bu özellikleri göz önünde bulundurarak Azerbaycan’da bağımsızlıktan sonra evlerde, camilerde ve cami bahçelerinde açılan Kur’an kurslarında ki eğitimi fert sağladığı yararları değerlendirmeye çalışacağız.

Bunun nedenlerini söyle sıralayabiliriz: a) Sovyet idarecileri camileri kapatmaları ve insanların (gençlerin) açık camilere gitmelerini engellemeleri. b) Bireylerin İslam kültürü ve dini bilgilerden mahrum kalmaları. c) Allah inancından kopmak üzere

308 Ayhan, Din Eğitim., s.25. 309

Emin Yıldırım, a.g.e., s.99.

310 Hüseyin Yılmaz, Din Eğitimi ve Sosyal Barış, İnsan Yay, İstanbul 2003, s. 71; Çamdibi, Şahisyet

Terbiyesi ve Gazali, Han Neşriyat, İstanbul 1983, s. 46-54.

311 M. Selçuk, “Din Öğretimi Özgürleştiren Bir Süreç Olabilir mi?”, İslamiyet, c I, Sy, 2, Ankara 1998,

137

olmaları. d) Azerbaycan halkının milli kimliklerini kaybetme312 tehlikesi. f) Fert ve

toplumda bir Ruslaşma halinin başgöstermesi.313

Bağımsızlığın ilk yıllarında din eğitim ihtiyacını giderilmesi için yurt dışından gelen yabancı hocalar kendi memleketlerinde öğrendikleri dini bilgilerini yerli halka hiçbir karşılık beklemeden anlatıyorlardı. Merhum cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, bir ülkenin kalkınması ancak kendi milli-manevi değerlerle yetiştirilmiş genç nesillerin elleriyle olabileceğibi vurgulayarak söyle demiştir; “Gençlerimiz dinimizi olduğu gibi

öğrenmeli, kabul etmeli ve ondan faydalanmalıdır. Biz hiçbir zaman fırsat vermemeliyiz ki, ayrı ayrı şahıslar, ayrı-ayrı kuvvetler kendi şahsi menfaatleri için, İslam dini perdesi altında Azerbaycan gençlerinin terbiyesini ve maneviyatını zedelesinler”. Tüm bu açıklamalara esasen Azerbaycan’da İslam din eğtim-öğretimine izin verilmiştir.314

Çümkü Haydar Aliyev, Azerbaycan’ın milli-manevi değerlerinin İslam dini ile ilişkilendirmiştir.

Tabi ki bu dini teşkilatlar arasında Azerbaycan’ın maneviyatının gelişmesini istemeyen ve milli değerlere ters düşerek gençler arasında dini fanatizm düşüncesini yaymak isteyen dini gruplar da mevcuttu. Ancak unutmamak gerekir, çok imtihanlardan geçmiş demokratik Azerbaycan devletinin dini siyasetinin esas prensiplerinden biri genç

nesli milli-manevi ve ahlaki değerlerle terbiye etmektir.315

Din eğitimi ferdin tüm hayatını etkilediği için ferdin aldığı din eğitim türü onun dindarlığını, milli ve manevi değerlere bakışını da etkilemektedir. Bu grupların yaptıkları hizmetin iç yüzü ortaya çıktıktan sonra bu tip dini teşkilatların hizmet işine son verilerek yurt dışı edildiler.

312 Çünkü dini kimliği olmayanın milli kimliği olmaz. Bkz. İ. Hakkı, Baltacıoğlu “Dine Doğru”, Ankara

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. I, sy. IV, Ankara, 1975, s.44-60.

313 Hatta Sovyetler döneminde yaşlılar çocukların milli ve dini kişilikleri bozulmaması için Rus okullarına

göndermemişlerdir. Çünkü bu okulları İslam’ın ruhuna ters olduğunu savunuyorlardı. Bkz. Zekiyye Ebilova, “Azerbaycan’ın İşgalinden Sonra Rusya’nın İslam’a Münasebeti”, Devlet ve Din İçtimai Fikir Toplusu, C. 4, sayı 18, Bakü, 2010, s.128.

314 Hidayet Orucov, “Milli Manevi Değerlere Kayıdış”, Haydar Aliyev ve Azerbaycan’da Din Siyaseti,

Gerçeklikler ve Perspektifler, Bakü 2007, s.72.

315 Hicran Hüseyinova, “Azerbaycan’da Devlet Aile Siyaseti ve İslam’da Aile Münasibeti”, Haydar Aliyev

138

Yasaların ve devletin dini kurumlarının belirlediği kurallara uyarak hizmet eden dini teşkilatlar düzenli ve programlı yaygın din eğitim yapmalarına mani olan tüm sıkıntıları aşarak günümüzde daha da sistemli ve düzenli bir din eğitimi yapma gayreti için de olmuşlardır. Nitekim bu teşkilatlar ilk zamanlar kendi memleketlerinden getirdikleri din eğitim içerikli dokümantasyonların (kitaplar) Azerice olmamaları ve gelen hocaların halka bilgi aktarımında hayli sıkıntılar yaşadığı inkâr edilemez. Ama tüm bu zorluklara katlanarak sırf Azerbaycan halkının milli ve manevi şahsiyetinin yeniden canlanması için çalışan dini teşkilatlar bu zorlukların hepsini aşarak günümüzde İslam’ı öz aslıyla anlayacak genç bilgin neslin yetişmesinde çok emekleri geçmiştir.

Tüm bu yaşanan gelişmeleri değerlendirerek ister geçmişte ister şimdiki zamanda Azerbaycan’ın Kuzey bölgesinde yapılan yaygın din eğitiminin birey üzerinde şu etkileri olduğunu düşünüyoruz:

a. Yıllar önce ateist ideolojisinin gerçekleştirilmesi için bastırılarak susturulmaya ve değiştirilmeye çalışılan değerlerden, en çok dindar dediğimiz dini yaşamaya çalışan insanlar etkilenmiştir. İlk seneler ateizm eğitim ve faaliyetlerine direnen ilk nesillerde ateist düşüncesi istenilen sonucu elde edememiştir. Ancak ilerleyen yıllarda Müslüman olduğunu söyleyen insanlar nerdeyse dini, peygamberlerini, kitabını ve hatta kelimeyi şehadetini bilmez hale getirilmiştir. Korkan halk her şeyi sırf komünizm için yapar olmuşlardı. Bu süreçte “insan hayatı yaşa-öl” alnayışından başka bir şey olmamıştır. Daha aşırıya giderek maddileşen hayatı, insanlar cennet ve cehennemi maddi yaşayışın refah ve kıtlığına bağlamışlardır. Dini İnanç Hürriyet kanunuyla Azerbaycan halkı kendilerine “Niçin yaşadıkları” sorarak maddileşmiş yaşantıdan silkinip uyanmışlardır. Varlığını ve niçin yaşadığını sorgulamaya başlayan Azeri halkı yok edilmeye çalışılan dini duygularının yeniden yeşermesine neden olmuşlardır. Çünkü insanoğlu karşılaştıkları olayları çözmek ve değerlendirip anlamlandırmak için kendisini

geliştirmek ve yenilemek çabası içerisine girmektedir.316 Bu bir bakıma insanın

kendisini geliştirmesi ve yaşanan hayatın anlamını bulma çabasıdır.

139

Konuyu özetlersek, Allah inancı bireyin hayatında bir canlanma yaşatır. Bu sayede bireyin hayatı bir değer, bir anlam ve asalet kazanır. Böylece din eğitimin etkisiyle hayattaki ahlak düşüklüğü, hayasızlık, nefret, karamsarlık, umutsuzluk ve buna benzer tutumlar unutularak yerini güven, mutluluk ve kısacası pozitif davranışlara devir eder. Bu bir bakıma birey hayatına bir anlam bir değer kazandırıyor. Niçin yaşadığını ve nasıl yaşanması gerektiğini öğrenir.

b. Ateizm eğitimi bireyin şahsiyetin de ve kişiliğin de kapanmaz yaralar açtığı gibi onu sosyal hayatta da sıkıntılarla baş başa bırakmıştı. Özellikle sırf komünizmin kalkınması namına insanlar zor şartlarda çalıştırılarak kasten Müslumanlar sosyal (Cuma ve Bayram namazlarında Müslümanların bir araya gelerek toplanması) aktivitelerden mahrum bırakılmıştı. İnsanlar bu gibi aktivitlere katılmamak için de onları fikri yönden etkileyip baskı altında tutarak insanların manevi duygularından uzaklaştırma yöntemini seçmişlerdir.

Tüm bu olumsuzlukları düşünerek din eğitiminin Müslüman halkın yeniden toparlanması ve hayatını belli düzene koyası için gereklililği farkedilir. Bu bakımdan da, denilebilir ki İslam dini her şeyden önce bireysel seçim ve sorumluluğa dayalı bir vicdan dinidir. Ferdin sosyalleşmesini sağlayarak onun mutlu olmasını ister. Cereyan eden olayların Allah’ın iradesiyle meydana geldiğini ve olayları yorumlama biçimi, bir noktada bireyin çevresiyle mutlu olma duygusunu geliştirmektedir. Bu noktada din bireyde bir çeşit motivasyon ve inanç nazariyesi geliştirmesine yardımcı oluyor. Buna göre din ferdin hayatında huzur ve uyum getirmek hususunda önemli bir güçtür.

c. Komünist yandaşları bireyleri daha iyi kontrol ve denetimde tutabilmek ve birer ateizm temsilcisi yapabilmek için onları zorunlu olarak bir ateist öğretisi yapan sosyal iş alanları kolhoz ve sovhoz gruplarına katılmaya zorluyorlardı. Halkı rahat bırakmayan Komunsit idareciler ateist tebliğatı ve eğitimine yönelik düzenlenen konferanslarına işçi

sınıfının katılımasını mecburiyeti şartlarını getirmişlerdi.317 Düzen öyle kurulmuştu ki

bir çocuk evinde dahi din adına herhangi bir şey duymaz hale getirilmişti. Kısacası, Sovyet hükümeti bireyleri dinsiz bir Rus gibi nasıl düşündürebilirim ve nasıl

140

yaşatabilirim düşüncesiyle halkı sürekli ateizm ideolojisiyle terbiyelendirmeye çalışmıştır. Çünkü insanlar bu gruplar sayesinde çok daha kolay idare edilebilmekte ve istenilen herhangi bir bilgiyi kolay kabulmekteler. Din eğitimi, ferde yukarıda saydığımız tüm özelliklerin negatif tarafını değil de pozitif tarafını gelişmesine yardımcı olmaktadır. Toplumlar birkaç ferdin bir araya gelesiyle oluşur. Din toplanan bu fertlere yapılması doğru olan şeyleri göstererek sorunun az zararla giderilmesi ya da adaletli olmasını öğretir. Çünkü İslam dini haksız yere bir insanı öldürmeği tüm insanlığı öldürmek suçu ile itham etmektedir. Böylece din eğitimi insanlık dışı olayları önlenmesini amaçlayarak toplumun kalkınması ve adaletle idare edilmesi için insanın ahlak hamuruna ve kişilik şuuruna iyilik mayalarını katabilme çabası içerisindedir. Nitekim İslam dini toplumdaki sınıf farkının kaldırılması, toplumun huzur ve barış içerisinde geçinmesini, insanların bir birlerine düşmanca yaklaşımlarını ortadan kaldırmak adına sosyal dayanışma onun esas prensiplerinden olmuştur. Din sosyal kurban, zekât, sadaka yardımlarla insanlar arasında gönül bağları kurma gayreti içerisinde toplumdaki açlık, yoksulluk ve yalnızlık problemlerini el birliği ile çözüme

kavuşturmayı hedefler.318 Mali yardımlarla zengin-fakir ilişkileri haset, kıskançlık,

cimrilik, mülkiyet düşmanlığı ve toplumda emniyetin sağlanması gibi durumların had

safhaya ulaşmasını engellemektedir.319

Yardımlaşmanın İslam’da zenginlere has bir davranış olmadığı belirtilerek toplumun ve cemiyetin kalkınması için kimin gücü neye yeterse mantığı esasında “Allah’ın rızası” güdülmüştür. İnsanlara yardım sadece maddiyatla sınırlı tutulmayarak,

güzel söz söylemek,320 ağaç dikmek,321 selamlaşma,322 iki kişi arasında doğrulukla

hüküm etmek,323 yoldan zararlı şeyleri kaldırma,324 insanlara güler yüz göstermegibi

davranışlar sadaka olarak325 değerlendirilmektedir.

318 Faruk Beşer, İslam’da Sosyal Güvenlik, Diyanet Yay, Ankara 1987, s.47. 319

Yılmaz, Din Eğitimi ., s.61-62.

320 Buhârî, Edeb 64. 321 Hambel, Müsned 4, 66. 322 Buhârî, Edeb,64.

141

d. Doğru ve akıllıca verilen din eğitimi bireye sosyal hayatta çevresi ve kendisiyle barışık yaşattığı gibi sosyal adaleti desteklemektedir. Ayrıca din eğitimi toplum içerisinde rahatsız edici, toplumun huzurunu bozan ve topluma zarar verici (fuhuş, içki, kumar, sahtekârlık, hırsızlık ve narkotik zehirleme v.b) ahlaki davranışların oluşmasına da engel olmaktadır.

İnsan hayatında hem psikolojik hem de din bakımından en değerli kavram sevgidir ki bu sevginin en zirvesi de Allah (c.c) sevgisidir. Bu sevginin hakikatini tadan bir bireyde vatan sevgisi, millet sevgisi, toprak sevgisi, insan sevgisi ve milli değerleri koruma, sahiplenme sevgisi canlanır.

Sonuç olarak, din eğitiminin bireye sağladığı faydaları göz önünde bulundurduğumuzda din eğitimi bireye ilk önce ruh ve beden sağlığını düzenli bir şekilde gelişmesine yardımcı olmakla bireyi ilk önce kendi kendisiyle ve daha sonra da çevresiyle sağlıklı ve düzenli ilişki kurmasına yardım eden en önemli bir eğitim sahasıdır. Sağlam toplum sağlam bireylerden oluşur. Çünkü bireyler yaşadığı toplumun kişiliğini, kültürünü, ahlakını ve kimliğini yaşatan canlı varlıklardır.

Azerbaycan devlet liderleri devlet ve milletin kalkınması milli-manevi değerlerin oluşması için (İslam) dinin real gerçekliliği ile öğretilmesini desteklemişlerdir. Hatta Haydar Aliyev Bakü’de yapılmış “İslam Medeniyeti Kafkasya’da” uluslararası sempozyumda “Biz Azerbaycanlılar kendi tarihimizle, milli-manevi değerlerimizle,

İslam dinine, İslam medeniyetine ait olmamızla kıvanç duyuyoruz”326çıkışı aynı

zamanda dinle alakalı siyası yaklaşımında “ Dine, onun manevi-etik değerlerinin tebliğine, bu değerlerin yardımıyla insanların vatanseverlik ve tahammül duygularının iletilmesine devletin büyük ihtiyacı vardır. Biz milli-manevi değerlerimizi dini

değerlerden ayrı düşünmüyoruz”327 sözleri ile İslam dininin Azerbaycan halkının milli-

manevi değerlerinin yeniden oluşmasında çok önemli yere sahip olduğu bir daha

324

Tirmizî, İman,6; İbn Mâce, Mukaddime,9.

325 Tirmizî, Birr, 26.

326“Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Din ve Milli-Manevi Değerler Hakkında”, ACDKİDK’nin Bülteni,

No.4, 2002, s.3; Namik Abbasov, a.g.e., s.108.

142

vurgulamıştır. Çünkü bizim dedelerimiz milli-manevi değerlerimizin çoğusu İslam

dininden almışlardır 328

Tüm bu yaklaşımları değerlendirerek Azerbaycan kültürünün ve sosyal hayatının mayasında İslami unsurların etkisinin çok olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Sovyetlerin etkisiyle Ruslaşmaya doğru giden Azerbaycan kültür ve şahsiyeti İslam din eğitimi sayesinde fazla dejenere olmaktan kurtulmakla beraber İslam dini sayesinde milli varlığını korumuştur.

Bugün İslam dininin Azerbaycan halkının ve gencinin hayatına gün geçtikçe daha çok nüfuz ettiği tespit edilmiştir. Her sene mescid ve ibadet evlerinin artması, dindarların ibadet ve dini ayinler için mescidlere toplanması, ibadetleri kendilerine İlahi bir emir olarak kabul eden gençlerin sayısı her gün artmaktadır. 2000 yılında dini problemlere yönelik yapılan anket sorgulamasına katılan gençlerin % 9’u ibadet için camilere gittiklerini, % 33’i Ramazan orucunu tuttuğunu bildirdiği halde, 2006 yılından aynı sorular bir daha tekrar sorulduğunda bu sayı % 20’i gencin ibadet için camiye

gittiğini, % 60’tan fazla gencin Ramazan orucu tuttuğunu söylemiştir.329 Bağımsızlıktan

sonra İslam dinine ilginin altı yılda iki katından fazla arttıdığını dikkate alır isek günümüzde bu sayının daha fazla olduğunu söyleye biliriz. Çünkü günümüzde yaygın din eğitim müesseseleri faaliyetlerinin yasal, milli değer merkezli ve günün eğitim şartlarına uygunluğuna çok dikkat edilmektedir.

Yaygın İslam din eğitiminin cami ve onun çevresindeki binalarda (hücre ve evlerde) yapılması ile ülkedeki herkese ulaşılması mümkün değildir. Bu ve diğer nedenler sebebiyle günümüzdeki Azerbaycan aydınlarını gençlik döneminin sağlıklı gelişmesi ve manevi değerlerin öğretilmesi, ana okullarda din derslerinin gerekliliğinin

zaruri olduğu düşüncesine sevk etmiştir.330 Bu aydınlar bir toplumda din eğitiminin

328 Azerbaycan “Azerbaycan Respublikasının Prezidenti Haydar Aliyev’in Beyanatı”, 14 Ağustos, 2001,

s.1; Alışova, a.g.e., s.15.

329 E.Esgerov, “Azerbaycan’da Dini Reallıklar: Cemiyet, Devlet ve Vatandaş”, Devlet ve Din, Aralık 2006,

s.104-105; Faradov, “Dini Düşüncenin”., s. 115-117.

330 http://deyerler.org/, “QMİ-den orta mekteplerde din dersi teklifi”, 20.Haziran 2012;

143

ihmal edilmesi zamanla o toplumun geleceği tehlikeye düşmesi ile sonuçlanabilmesini farkındalığını anlamışlar.