• Sonuç bulunamadı

B. Mükerrer Nâzil Olduğu İddia Edilen Sûreler ve Çelişkili Nüzûl Sebeplerinin

1. Fatiha Sûresi

Bazı âlimler, Fatiha sûresinin bir defa Mekke’de bir defa da Medine’de olmak üzere iki defa nâzil olduğunu öne sürmüştür. Nitekim Süyûtî mükerrer nâzil olan âyet ve sûreleri sıralarken Fatiha sûresini de örnek verir.308

Âlimleri Fatiha sûresinin iki defa nâzil olduğu fikrine sevkeden sebeplerin temelinde sûrenin Mekkî mi yoksa Medenî mi olduğu konusundaki farklı rivayetler yatmaktadır. Bu rivayetleri ve onlara yönelik ortaya konulan görüşleri incelediğimizde sûrenin mükerrer nâzil olup olmadığı konusu da vuzuha kavuşacaktır.

a. Mekkî-Medenî Oluşuyla İlgili Görüşler

Fatiha sûresinin bir kere Mekke’de bir kere de Medine’de olmak üzere iki kere nâzil olduğu görüşünün altında yatan sebeplerden biri sûre hakkında hem Mekke’de hem de Medine’de nâzil olduğuna dair ayrı ayrı rivayetlerin bulunmasıdır.

Fatiha sûresinin Mekkî mi yoksa Medenî mi olduğu konusunda dört farklı görüş vardır. Şimdi sahiplerini zikrederek ayrı ayrı bugörüşler üzerinde duralım. Böylece sûrenin neden mükerrer nazil olduğunun düşünüldüğü de açıklığa kavuşacaktır.

308

114 aa. Mekkî Olduğuna Dair Görüş

İbn Abbas, Dahhak, Mukatil ve Atâ b. Yesâr sûrenin Mekkî olduğunu söylemiştir.309

Cumhurun görüşü de bu yöndedir. Hatta ilk nâzil olan sûre olduğu ile ilgili rivayet bile vardır.310

Sûrenin Mekkî olduğunun en büyük delili şu âyet gösterilir:

ِناَثَمْلا َنِم اًعْ بَس َكاَنْ يَ تآ ْدَقَلَو

َميِظَعْلا َنآْرُقْلاَو

“Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur’ân'ı verdik.” (el-Hicr 15/87) Allah Resûlü bu âyette zikredilen

ِناَثَمْلا َنِم اًعْ بَس

ifadesini Fatiha sûresi olarak tefsir etmiştir.311

Hicr sûresinin ittifakla Mekkî olduğu bilindiğine göre Fatiha sûresi Hicr sûresinden daha önce nâzil olmuş olmalıdır. Süyûtî, bu âyette Allah Resûlü’ne verilen bir lütuftan bahsedildiğini, henüz nâzil olmamış bir sûreyle lütufta bulunulmuş olmasının çok uzak olduğunu ifade eder.312

İbnü Hassar da (ö. 611/1215) Mekkî-Medenî üzerine yazdığı meşhur kasidesinde Fatiha sûresiyle ilgili nakillerde tearuz olduğuna ve oluşan kapalılığın Hicr sûresindeki âyetle giderildiğine işaret eder.

Fatiha sûresinin Mekkî olduğunun ikinci delili namazın Mekke’de farz kılınmış olmasıdır. Allah Resûlü “Fatihasız namaz olmaz”313 buyurduğuna göre farz kılınışından itibaren namazlarda Fatiha sûresi okunmuştur.

Fatiha sûresinin Mekkî olduğuna bir üçüncü delil olarak Hz. Ali’den gelen şu rivayet gösterilir: “Fatiha sûresi Mekke’de ve Arş’ın altındaki bir hazineden nâzil olmuştur.”314

309 Zerkeşî, el-Burhân, I, 194.

310 Vahidî, Esbâbü’n- nüzûl, 12; Süyûtî, el-İtkân, I, 41. 311

Buhârî, Tefsir, 3; Fadlu fâtihati’l-kitâb, 9.

312 Süyûtî, el-İtkân, I, 41.

313 Tirmizî, Salat, 71; Ebû Davud, Salat, 138, Ahmed b. Hanbel, XX/308; İbn Mâce, İkame, 11; Nesâî, İftitah,

24.

314

115 ab. Medenî Olduğuna Dair Görüş

Mücahid’den gelen bir rivayete göre Fatiha sûresi Medenîdir. Ebû Ubeyd Kasım b. Sellam da (ö. 224/838) Fezail’inde bu görüşü nakletmiştir.315 Süyûtî’nin naklettiğine göre Muhammed b. Yusuf el Feryâbî de (ö. 212/827), tefsirinde bu bilgiye yer vermiştir. Süyûtî’nin naklettiğine göre Hüseyin b. Fadl bu sözü Mücahid’e ait bir dil sürçmesi (hefve) olarak değerlendirmiş ve ulemanın görüşüne aykırı olduğunu ifade etmiştir.316

Fatiha sûresi’nin Medenî olduğunu bildiren diğer bir rivayet de Ebû Hüreyre’ye ait şu sözdür: “Fatiha sûresi nâzil olunca İblis dehşete kapılarak feryat etti. (Fatiha sûresi) Medine’de nâzil oldu.”317

Süyûtî’ye göre, Ebû Hüreyre’den rivayet edilen bu sözün sûrenin Medine’de nâzil olduğunu bildiren son kısmı Mücahid’in sözü olup buraya sonradan dercedilmiş olması muhtemeldir.318

Muasır araştırmacılardan Halid b. Süleyman el-Müzeynî; bazı âlimleri, Fatiha sûresinin hem Mekke’de hem de Medine’de nâzil olduğu düşüncesine sevkeden rivayet olarak farklı bir rivayete yer verir. O rivayet İbn Abbas’tan gelen ve Müslim’in tahric ettiği şu rivayettir:

İbni Abbas’tan rivayet edildiğine göre, bir keresinde Cebrâil (a.s) Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) yanında oturmakta iken, Resûl-i Ekrem yukarı taraftan kapı gıcırtısına benzer bir ses işitti ve başını kaldırdı. Cebrâil: “Bu, şimdiye kadar hiçbir şekilde açılmayıp sadece bugün açılan bir gök kapısıdır”, dedi. Peşinden o kapıdan bir melek indi. Bunun üzerine Cebrâil: “Bu, yeryüzüne inen bir melektir. Bugüne kadar hiç inmemişti”, dedi. Melek selâm verdi ve Peygamberimiz’e şöyle dedi: “Müjde! Sana, senden önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nur verildi. Biri Fâtiha sûresi, diğeri Bakara sûresi’nin son âyetleri. Bunlardan okuyacağın her harfe karşılık sana sevap ve ecir verilir.”319

315 Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellam(ö. 224/838), Fedâilü’l-Kur’ân (nşr. Ahmed b. Abdülvahid el-Hayyatî), el-

Memleketü’l-ğarbiyye, ts., II, 202

316 Süyûtî, el-İtkân, I, 41; Vahidî, a.g.e., 13.

317 Taberânî, el- Mu’cemu’l-evsat, V, 100.

318 Süyûtî, el-İtkân, I, 41. 319

116

Bakara sûresinin son âyetleri Medenî olduğundan Fatiha sûresi de onlarla birlikte nâzil olduysa bu durumda Fatiha da Medenîdir denilmiştir.

Bu rivayet Fatiha sûresinin Medenî olduğuna delalet etmekten uzaktır. Müzeynî’nin de belirtmiş olduğu üzere bu rivayette asıl anlatılan Fatiha sûresinin nüzûlü değil faziletidir.320 Kurtubî söz konusu rivayetle ilgili olarak şu açıklamayı yapar: “Cebrail, Fatiha sûresini Mekke’de indirmiştir. Rivayette geçen melek ise Medine’de sûrenin faziletini ve sevabını indirmiştir. Vahyin Emîn’i olan Cebrail’dir. Allah (c.c.), onun hakkında

ُيِمَْلِا ُحوُّرلا ِهِب َلَزَ ن

“O Kur’ân’ı Rûhu’l-Emîn indirdi.” buyurmuştur.321 Bu âyet hiçbir istisnası olmaksızın bütün Kur’ân’ı Cebrail’in indirmesini gerektirir.”322

Fatiha sûresinin bir kere Mekke’de namaz farz kılınınca, bir kere de Medine’de kıble tahvil edilince olmak üzere iki kere nâzil olduğu da söylenmiştir.323

Ancak kaynaklarda bunu kimin söylediği belirtilmemiştir.

Daha önce geçtiği üzere Kâdı İmadüddîn el-Kindî (ö. 741/1340), sûrenin kıblenin tahvili zamanında tekrar nâzil olduğu görüşüne cevap olarak şunları söylemektedir: Kıblenin değişmesi sırasında Cebrail (a.s) gelmiş ve Allah Resûlü’ne, Fatiha sûresinin Mekke’de olduğu gibi Medine’de de namazın bir rüknü olduğunu haber vermiştir. Allah Resûlü ise bunun ikinci bir nüzûl olduğunu zannetmiştir.324

ac. İlk Yarısının Mekke’de Diğer Yarısının Medine’de Nazil Olduğuna Dair Görüş

Böyle bir görüş olduğunu Ebu’l-Leys es-Semerkandî (ö. 373/983) görüş sahibini vermeden nakletmektedir.325 Âlûsî, bu görüşün zayıf olduğunu ifade eder.326 Muhtemelen bu görüş Allah Resûlü’nün kendisine yöneltilen bir soru üzerine, sûrede zikredilen “gazaba

320

Müzeynî, el-Muharrer, I, 148.

321 Şuarâ, 26/193.

322 Kurtubî, Ahkâmü’l-Kur’ân, I, 116.

323 Şirbini, Şemseddin Hatib Muhammed b. Ahmed Kahiri Şafii (ö. 977/1570), es-Siracü’l-münir, (nşr.,

Ahmed İzzu İnaye Dımaşki), Beyrut: Dâru İhyâi't-Türâsi'l-Arabî, 2004/1425, I-VIII, I, 4; Âlûsî, Rûhu’l- meânî, I, 33.

324 Süyûtî, el-İtkân, I, 105.

325 Semerkandî, Tefsîru’s-Semerkandî, I, 39; Süyûtî, el-İtkân, I, 41.

326

117

uğrayanlar”ın Yahudiler; “dalalete sapanlar”ın ise Hristiyanlar olduğunu beyan ettiği hâdise dayanmaktadır.327

Çünkü bu soru Medine’de sorulmuş olmalıdır.

ad. Fatiha Sûresi Mekke’de ve Medine’de olmak üzere iki defa nâzil olmuştur.

Fatiha sûresinin mükerrer nâzil olduğu ile ilgili görüşler temelde, sûrenin Mekke ve Medine’de nâzil olduğuna dair ayrı ayrı rivayetlerin bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu farklı rivayetler birinci ve ikinci görüşler altında zikredildi.

Sûrenin iki defa nâzil olduğuyla ilgili olarak bazı müfessirler de sûrenin Mekke’de nâzil olduktan sonra Medine’de kıblenin tahvili esnasında ikinci kere nâzil olduğunu söylemişlerdir. Bu görüşlerini iki şekilde delillendirmişlerdir. Bunlardan birincisi sûrenin şerefi, yüceliğidir. İkinci delil olarak ise şunu kaydederler: Kıble değişince Müslümanlar namazda da bir değişiklik olup olmadığını merak ettiler. Bunun üzerine namazın aslında bir değişiklik olmadığını bildirmek üzere Fatiha sûresi nâzil oldu. Son dönem müelliflerinden Fadl Abbas bu delillerin pek çok problemi içinde barındırdığını söyleyerek onları reddeder. O ayrıca, sûrenin, kıblenin tahvili esnasında nâzil oluşu ile alakalı görüşlerin hiçbir sahih veya sahihe yakın rivayete dayanmadığını söyler.328

Mükerrer nüzûl fikrini reddedenlerden İbn Aşur (ö. 1394/1973) da sûrenin Mekkî olduğu konusunda ittifak olduğunu belirterek, Medine’de tekrar nâzil olmasının bir manasının olmadığını düşünmektedir.329

b. Mükerrer Nüzûle Kail Olanların Delilleri

Farklı rivayetleri telif etmeye yönelik olarak mükerrer nüzûl fikrinin hikmeti ve faydasıyla ilgili bir izah getirenler sonraki nüzûlü genellikle mesânî kelimesiyle veya yedi harf ile irtibatlandırmış veya açıklamışlardır:

a. Mükerrer Nüzûl Fikrini Mesânî Kelimesiyle Açıklayanlar: Salebî, Begavî, Zemahşerî, Razi, Sehâvî, Zerkeşî ve Süyûtî gibi âlimler sûrenin iki defa nâzil olduğunu

327 Tirmizî, Tefsir, 2

328 Fadl Abbas, İtkânu’l-burhân, I, 305.

329

118

söyleyenlerin olduğunu nakletmiştir. Fakat bu âlimlerden hiçbiri bir isim belirtmemiş sadece “kîle” diyerek bu nakilde bulunmuşlardır.

Sa’lebî, bazı âlimlerin farklı rivayetleri telif ederek sûrenin bir kere Mekke’de bir kere de Medine’de olmak üzere ta’zim ve tafdil için iki kere nâzil olduğunu ve bu sebeple “mesânî” olarak tesmiye edildiğini söylediklerini nakletmektedir.330

Begavî aynı bilgiyi nakletmiş fakat Hicr sûresini delil göstererek sûrenin Mekkî olduğunun daha doğru olduğunu söylemiştir.331

Râzî Fatiha sûresinin mesânî olarak isimlendirilmesiyle ilgili öne sürülen sebeplerden biri olarak sûrenin iki kere nâzil olmasını da zikretmiştir.332

Zemahşerî, Fatiha sûresinin Mekkî olduğunu başta ifade ettikten sonra iki defa nâzil olduğu için hem Mekkî hem de Medenî olduğunu söyleyenlerin de olduğunu nakletmektedir.333

b. Mükerrer Nüzûl Fikrini Yedi Harf/Farklı Kıraatler ile Açıklayanlar: Fatiha sûresinin mükerrer nâzil olduğu fikrini farklı kraatler ile açıklayanlara Kindî ve Sehavî (ö. 643/1245) örnek verilebilir.

Daha önce de geçtiği üzere Kindî’nin, Fatiha sûresinin kıblenin tahvili esanasında nâzil olduğu ile ile ilgili görüşlere verdiği cevaplardan biri farklı kıraatlerle alâkalıdır. Kindî: “Cebrail (a.s) Fatiha sûresini Allah Resûlü’ne daha önce Mekke’de okutmadığı bir kıraatle okutmuş fakat Allah Resûlü bunu yeni bir inzâl zannetmiştir.” demiştir. 334

Yine daha önce geçtiği üzere Sehavî, Fatiha sûresinin iki defa nâzil olduğunun söylendiğini naklettikten sonra bu sûrenin iki defa nâzil olmasının faydasını şöyle açıklar.

330

Sa’lebî, el-Keşf ve’l-beyân, I, 90.

331 Begavî, Tefsîr, I, 37. 332 Râzî, Tefsîru’l-kebîr, I, 146. 333 Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 45. 334

119

Ona göre sûre, (

ِكِلَم

/

ِكِلاَم

) ve )

َطاَرِّسلا

/

َطاَرِّصلا

) örneklerinde olduğu gibi ilkinde bir harf üzere, sonrasında ise başka bir harf üzere iki kere nâzil olmuş olabilir. 335

Kindî’nin Allah Resulü’nün ‘öyle zannettiği’ iddiasına katılmadığımızı bir kere daha ifade etmek istiyoruz. Allah Resûlü, Cebrail (a.s) kendisine yeni bir vahiy mi getiriyor yoksa bir hususu mu haber veriyor bunu ayırt edebilir. Kendisinin bu haber vermeyi yeni bir nüzûl zannetmesi düşünülemez. Olsa olsa orada bulunan sahabe bunu yeni bir nüzûl zannetmiş olabilir. Ayrıca Allah Resûlü’nün yeni bir âyet veya sûrenin yeni bir harfle kendisine vahyedilişini yeni bir nüzûl ile karıştırması düşünülemez. Cebrail (a.s) Allah Resûlü’ne farklı zamanlarda Fatiha sûresinin dışında birçok âyetin farklı kıraatlerini okutmuştur ancak Allah Resûlü bunların hiçbirini yeni bir nüzûl zannetmemiştir. Çünkü o, kendisine yeni bir harfin vahyolunmasıyla yeni bir âyetin nâzil olmasını pekâlâ birbirinden ayırt edebilir.

c. Değerlendirme

Yukarıda da belirtildiği üzere Fatiha sûresi’nin Mekke ve Medine’de olmak üzere iki kere indirildiğini söyleyenlerin olduğu nakledilmiş ancak bu görüş sahiplerinin isimleri zikredilmemiştir. Tefsirlerde, âlimlerin Fatiha sûresinin isimleri ve bu isimlerden biri olarak zikredilen “es-seb’u’l-mesânî” ifadesindeki “mesanî” kelimesiyle ne kastolunduğu üzerinde çokça durdukları görülmektedir. Meselâ Fahreddin er-Razî Fatiha sûresinin “mesânî” olarak isimlendirilmesinin sebepleri olarak 8 ayrı görüşe yer vermiştir. Bunlar şu şekildedir:

1- Bu sûre müsenna (iki kısımlı) dır. Yarısı, kulun Rabbini medh-ü senâsıdır, yarısı da Rabb’in kuluna ihsanıdır.

2- Namazın her rekatında tekrarlandığı için bu ismi almıştır.

3- Bu sûre “müstesna” bir sûredir. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ne Tevrat'ta ne İncil’de, ne Zebur’da,

335 Sehâvî, Ebü'l-Hasan Alemüddin Ali b. Muhammed (ö. 643/1245), Cemalü’l-Kurrâ ve kemâlü’l-ikrâ, nşr.

120

ne de Furkân’da bu sûre gibisi indirilmedi. Bu sûre es-Seb’ul-mesânî ve Kur’ân-ı Azîmdir.”336

4- 7 âyet olduğu için bu ismi almıştır. Her bir âyeti Kur’ân’ın 1/7’ine denktir. Cenab-ı Hak Fatiha sûresini okuyan kişi’ye bütün Kur’ân’ı okuma sevabı verir.

5- Bu sûre 7 âyettir Cehennemin de 7 kapısı vardır. Bir kimse sûreyi okumaya başladığında bu yedi kapı ona kapanır.

6- Namazda Fatiha sûresinden sonra ikinci bir sûre daha okunduğu için bu ismi almıştır.

7- Allah’a sena ve hamd olduğu için bu ismi almıştır. 8- İki kere inzal edildiği için bu ismi almıştır.337

Sûrenin Medine’de nâzil olduğuna dair Mücahid’den gelen bir rivayet de olunca muhtemelen mesânî (

ِناَثَم

) kelimesinin ne ifade ettiğini ortaya çıkarmaya çalışan âlimler bir diğer ihtimal olarak sûrenin nüzûlünün ikilenmesi (

اَُلهوُزُ ن ْتَيِّ نُ ث

) sebebiyle bu ismi almış olabileceğini söylemişlerdir. Onlara ait bu tahminî görüş eserlerde yer bulmuş ve günümüze kadar nakledilegelmiştir.

Fatiha sûresinin iki kere inmiş olması bize göre sadece bazı âlimlere ait bir fikir ve tahminden ibarettir. Aslolan ise sûrenin bir kere ve Mekke’de nâzil olduğudur. Fatiha sûresinin Mekkî olduğu konusunda icmaya yakın bir ekseriyet vardır. Mücahid dışında sûrenin Medenî olduğunu söyleyen başkaları da olmuşsa da bunun yalnız Mücahid rivayeti olduğunu kaydedenler vardır.338

Zaten müfessirler de sûrenin mükerrer nâzil olduğunu bir görüş olarak nakletmişlerse de Mekkî olduğunun daha doğru olduğunu ifade etmişlerdir. Sûrenin Medine’de nâzil olduğunu söyleyen tek kişinin Mücahid olduğu anlaşılmaktadır ve bunu ona ait bir dil sürçmesi olarak (

ةوفه

) ifade edenler vardır.

336 Tirmizî, Tefsir, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XVIII, 447

337 Fahreddin er-Râzî, Tefsîru’l-kebîr, I, 146 338

121

Medine’de kıblenin tahvili sonrasında insanların namazda da değişiklik olmuş olabileceğine dair endişeleri üzerine sûrenin tekrar nâzil olduğu görüşüne gelince, burada muhtemelen namazda bir değişiklik olmadığı ve Fatiha sûresi’ni okumanın önceden olduğu gibi namazın bir rüknü olarak devam ettiği bildirilmiştir. Dolayısıyla yaşanan hâdise yeni bir nüzûlden daha çok bir bilgilendirme vahiyidir denilebilir.

Tercih esaslarına göre de sûrenin mükerrer nâzil olduğunu söylemek mümkün değildir. Allah Resûlü’nün, seb-i mesanî’nin Fatiha sûresi olduğunu açıkladığı rivayet Buhari’de geçmekte iken sûrenin Medine’de nâzil olduğunu bildiren rivayet kütüb-i tis’ada bile yer almamaktadır. Tercih esaslarına göre burada Buhari hadisi diğer rivayetlere tercih edilmesi gerektiğine göre mükerrer nüzûle hamletmeye gerek kalmamaktadır.

Benzer Belgeler