• Sonuç bulunamadı

2.3. ULUSAL KANALLAR

2.3.5. Proje Aşamasında Ulusal Kanallar

2.3.5.1. Fars Kanalı Projesi

Fars Kanalı projesi; kapalı Hazar Denizi’ni Basra Körfezi’ne bağlanmak üzere planlanan suyolu projesidir.

2.3.5.1.1. Fars Kanalı’nın Tarihi

Fars Kanalı’nın ilk yapılma fikri 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Rus Çarlığı tarafından planlanan proje, Hazar Denizi’ni Basra Körfezi’ne veyahut Hint Okyanusu’na bir kanal ile bağlama fikri, maliyetli ve uzun mesafeli deniz ticaret yollarının kısalması önem teşkil etmesiyle birlikte bir yandan da sıcak denizlere ulaşma idealinin gerçekleşmesi ve petrol arz eden ülkelerle yakından ilişki kurulmasını sağlayacaktır. Fars Kanalı projesi fikri İran tarafından ikinci defa ortaya atılmıştır. 1880 – 1900 yılları arasında Mohammad Nasıreddin Şah Kaçar tarafından dile getirilmiştir. Fakat herhangi bir sonuç ortaya çıkmamıştır250.

19. yüzyılın sonlarında 20. yüzyılın başlarında çalışmalarda bulunulmuş fakat Rusya’nın Türkiye ve İran’la olan ilişkilerini Fars Kanalı projesi kapsamında etkilemiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte proje rafa kaldırılmıştır. Akabinde 1917 Bolşevik Devrimi meydana gelmiştir. 1919-1923 yılları arasında Rusya, Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Bu yardımlar karşılığında 1924’te Türkiye Sovyetler Birliği’ne boğazların aleyhine kullanılmayacağı güvencesini vermiştir.1930’larda Sovyetler Birliği’nin, Türkiye ve İran arasının bozulmaya başladı ve 1938’den sonra Türkiye ile İran, Fransa Almanya İngiltere’ye yakınlaşması ve İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sı ile ilişkileri muhafaza etmiştir251

. Yaşanılan olaylardan dolayı Sovyetler Birliği Hazar Denizi’ni Basra Körfezi’ne bağlayacak

249 Rhine – Main – Tuna Canal, http://www.d-o-l.cz/index.php/en/similar-projects-around-the-world/ rhinemaindanube-canal?format=pdf, (25.11.2017).

250 Hakan Arıdemir, (2017), İran’ın Stratejik Fars Kanalı Projesi, http://afroavrasya.org/581-2/ (01.08.2017).

projeyi gündeme getirmiştir. Sovyetler Birliği soğuk savaşın yumuşadığı dönemlerde kanal projesi ile ilgili olarak İran ile iletişime geçmek istemiş fakat İran projeye Humeyni rejiminin etkisi yüzünden pek ilgi göstermemiştir252.

1950’lerde ABD açıkça yapılması planlanan kanala karşı çıkmaktaydı. 1960’lardan itibaren İran, Sovyet Rusya’ya yakınlaşmaya başladı ve böylelikle kanal projesi tekrar gündeme geldi. 1963’te Sovyet lideri Brejnev, İran ziyarete geldiğinde kanal projesinin yasal alt yapısını oluşturacak andlaşmayı imzaladılar. 1968 yılında Sovyet Rusya’nın Başbakanı Kosigin Tahran’a ziyaret amaçlı geldiği sırada Fars Kanalı’nın taslağını sundu. Türkiye 1960’lardan itibaren Türk Boğazlarından geçen Sovyet Rusya gemilerinden alınan geçiş ücretleri için yapılan indirimlerden dolayı kanal projesi yavaşladı253.

İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde kanal projesi ilk defa ciddi bir konu olarak ele alınmıştır. 1997 yılında Muhammed Hatemi, Rusya ile kanal projesi hakkında görüşmelere başlamışlardır. Hazar Denizi’nin Basra Körfezi’ne bağlanması için iki ülke arasında inşaat ve çevre mühendislerinden oluşan bir komisyon kurulmuştur. Rusya ve İran’ın bu yöndeki çabaları Hazar Denizi’ne komşu olan ülkeler ve başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere bazı Asya ülkeleri tarafından da desteklenmiştir. Aynı dönemde projenin teknik kısmı haritalar üzerinde mühendisler tarafından çalışılmış ve proje özel sektör ile ihale aşamasına getirilmiştir. Bu aşamadan sonra dev proje dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Özellikle ABD projeye açıkça tepki göstermiş, İran’ın bu proje üzerinde ısrar etmesi halinde ekonomik ilişkileri tamamen keseceğini ve ambargo uygulayacağını belirtmiştir. ABD sadece bununla kalmamış aynı zamanda bu projeye destek veren tüm şirketlere ve ülkelere de uyarıda bulunmuş, herhangi bir ülke veya şirket bu projeyi desteklerse mali açıdan cezalandıracağını açıklamıştır. Bu dönemde ABD’nin uyarıları karşısında İran projenin inşa edilmesinden vazgeçmiştir254

.

252 Arıdemir, (2017), http://afroavrasya.org/581-2/ (01.08.2017). 253 Adıbelli, a.g.e., ss.146-147.

2.3.5.1.2. Fars Kanalı Projesinin Önemi

Hazar Denizi yedi bin kilometrelik kıyı şeridiyle dünyanın en büyük kapalı denizidir. Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya Federasyonu ile Kazakistan, doğusunda Türkmenistan ile Kazakistan, batısında Azerbaycan ile Rusya Federasyonu, güneyinde ise İran yer almaktadır. Kuzeyden güneye uzunluğu bin iki yüz dört kilometre ve ortalama genişliği üç yüz yirmi kilometredir. Sahil uzunluğu 6.500 kilometredir. Hazar Denizi’nde Kazakistan’ın 1.755, Türkmenistan’ın 1.495, Rusya Federasyonu’nun 1.235, Azerbaycan’ın 1.170 ve İran’ın ise 845 km kıyısı vardır. Hazar Denizi’nin genişliği su seviyesinin artması ya da azalması yüzünden devamlı değişebilmektedir255

.

Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde bulunan devletlerin dış ticareti için kullanabileceği deniz bağlantılarının olmaması, alıcı konumunda olan devletlerin bölge dışında bulunması ve uzun yıllar kullanılan Rusya hattının çok masraflı olması bölgede yaşanan enerji kaynaklı sorunların artmasına neden olmaktadır. Bölgenin en önemli sorunu nakliye sorunudur. Orta Asya denizlere çıkışı olmayan bir bölgedir ve bu nedenle enerji kaynaklarının nakliyesi için çok uzun boru hatlarına ihtiyaç vardır. Çıkış yollarını sağlayan ülkeler Türkiye, Rusya, İran, Afganistan-Pakistan ve Çin’dir. Üstelik boru hatlarının Afganistan-Pakistan gibi siyasi açıdan riskli bölgelerden geçme ihtimali söz konusudur. Diğer bir sorun ise enerji kaynaklarının çıkarılması ve nakliyesi için yeterli fonun bulunamamasıdır. SSCB’nin yıkılması ile birlikte devam eden ekonomik krizin giderilememesi, petrol ve doğal gazın çıkarılması konusunda yeni teknolojilerin kullanılamaması ve yabancı yatırımcıların bölgeye olan güvenlerinin uzun zaman alması yaşanan sorunların artmasına neden olan diğer faktörlerdendir256

.

Bölgedeki petrol ve doğal gazın miktarı konusunda kesin bir rakam verilememesi, kaynakların nerelere ve nasıl dağıtılacağı konusu ve bu enerji kaynaklarının bölge dışına hangi koşullarda, nasıl taşınacağı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Hazar Havzası’ndaki petrol üretimi 2010 yılında 194.000.000

255 Abbas Karaağaçlı, (2009), Hazar Denizi, Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi,

http://www.bilgesam.org/incele/1291/-hazar-denizi/#.WYCQyPnyjIU, (01.08.2017).

256 Nermin Zahide Aydın, (2012), Hazar Enerji Kaynakları ve Siyaset, KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi,

Kahramanmaraş: ss.207-208. http://www.sbd.ksu.edu.tr/article/view/5000035291/5000034446

ton iken bu rakamın 2020 yılında 308.000.000 ton düzeyine çıkacağı tahmin edilmektedir257.

Fars Kanalı Projesi, gerçekleşmesi halinde büyük stratejik öneme sahip olacaktır. Başta Rusya Federasyonu olmak üzere İran ve diğer bölge ülkeleri için bir ekonomik gelir kaynağı oluşturacaktır. Rusya’nın 300 yıllık sıcak denizlere inme rüyası ve Hindistan yolunu kontrol etme arzusu gerçekleşecektir. Dünya ticaretinin hâlâ yüzde 80’ninden fazlası deniz yoluyla yapılmaktadır. Deniz stratejisi açısından bakıldığında deniz ticaret yolları ve bu yolların kontrolünün önemi ilk sırada yer almaktadır. Deniz ekonomisi açıdan bakıldığında Rusya’ya Hindistan ve İran’dan mallar uzun mesafeli kara yoluyla günlerce süren yolculuk ve yüksek maliyetlerle gelmektedir. Kanal projesinin gerçekleşmesiyle birlikte ticaret daha karlı ve ucuz maliyetle yapılabilecektir. Rus yetkililerin açıklamalarına göre, eğer kanal hizmete açılırsa sadece ticaretten yıllık iki milyar dolar civarında Rusya kar elde edecek ve bir daha Süveyş Kanalı ve Türk Boğazlarının kullanılmasına gerek kalmayacaktır. Aynı zamanda bugünkü ticari gemi yolculuğu zaman açısından 40 gün yerine 13 gün içerisinde hedefine varacak, bunların dışında Rusya, Körfez ülkeleriyle hem ticari ilişkisini geliştirecek hem de petrol bölgelerini yakından takip edebilecektir. İran’ın kanaldan sağlayacağı kazançlar açısından ise şüphesiz maksimum kârı İran elde edecektir. Fars Haber Ajansı’na göre İran sadece transit geçiş maliyetlerinden yıllık 3 milyar dolara yakın bir gelire elde edebilecektir. Bunun dışında Rusya, Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan ve diğer Güney Asya ülkeleri ile deniz yoluyla ticaret yapabilecektir. Bu ticaret İran için minimum maliyet ve maksimum kâr ile gerçekleşecektir258.

2.3.5.1.3. Fars Kanalı Projesi’nin Konumu ve Özellikleri

Nisan 2016’da İran’ın Rusya Federasyonu Büyükelçisi Mehdi Senai St. Petersburg’da yaptığı bir konuşmada, İran ve Rusya’nın Hazar Denizi ile Basra Körfezi arasında bir kanal inşa etme projesini görüştüklerini belirtmiştir. Bu açıklamanın öncesinde Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, İran, Rusya ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuzey- güney koridoru (bu koridor Rusya Federasyonu’nu

257 Aydın, a.g.m., s.208., Oran, a.g.e., ss.432.

Azerbaycan üzerinden İran’a bağlayacaktır.) üzerinde müzakerelere ivme kazandırmayı kararlaştırdıklarını açıklamıştır259

.

2016 yılında gündeme tekrar gelen proje 2020’de tamamlanması öngörülmektedir. 700 kilometre uzunlukta olan suyolunun 2012-2013 rakamlarına göre İran’ın tahmini maliyeti 10 milyar dolar civarındadır. Projenin tamamlanmasının beşinci yılından itibaren amorti edeceğini söylenmektedir260

.

Arazinin topoğrafyasına baktığımız zaman Akdeniz ve Kızıldeniz’in su seviyelerinin aynı olmasından dolayı herhangi bir problem yaşanmamış, Panama Kanalı’nda su seviyelerinin dengesizliğinden dolayı kanal güzergâhında setler inşa edilmişti. Hazar Denizi’nin, deniz seviyesinin 27-29 metre aşağısında olması sebebiyle su seviyesini ayarlamak ve sel baskınlarını önlemek için hidrolik sistemin inşa edilmesi gerektiği düşünülmektedir261

.

Şekil 2.6: Fars Kanalı Projesi için İki Alternatif Suyolu Güzergâhı262

259 Arıdemir, (2017), http://afroavrasya.org/581-2/ (01.08.2017). 260 Adıbelli, a.g.e., s.145. 261 Adıbelli, a.g.e., s.146. 262 Şekil.7, http://afroavrasya.org/581-2/ (01.08.2017).

Hazar Denizi’nden başlayan rota İran üzerinden Basra Körfezi’ne oradan da nihai varış noktası olarak da Mumbai’ye ulaşmaktadır. Azerbaycan da kara ve demir yolunu kullanarak Hazar Denizi limanlarına yük getirecek ve muhtemelle proje ortak olacaktır263

.

Fars Kanalı’nın stratejik konumu sadece ekonomik açıdan değil aynı zamanda askeri ve güvenlik açılarından da büyük önem taşımaktadır. Uzun bir süredir Hint Okyanusu ve Basra Körfezi’nin tek hâkimi olan ABD açısından kanal projesi gerçekleşirse ABD’nin bölgedeki çıkarlarının yeniden tanımlanması gerekecektir. Bu durum bölgede yeni kriz alanlarının oluşmasına neden olabilir. Uzun vadede başta Çin, Hindistan olmak üzere diğer Asya ülkeleri bu kriz alanlarına dâhil olabilirler. Fars Kanalı projesinin gerçekleşmesi halinde Türkiye açısından Türk Boğazlarının ekonomik ve stratejik önemi azalırken aynı zamanda Türkiye askeri, güvenlik ve deniz jeopolitiği açısından yeni güncellemelere ihtiyaç duyacaktır264

.