• Sonuç bulunamadı

EVLENME ENGELİ OLARAK YAKIN HISIMLIK 1 Genel Olarak

AYIRT ETME GÜCÜNDEN SÜREKLİ YOKSUNLUK

A) EVLENME ENGELİ OLARAK YAKIN HISIMLIK 1 Genel Olarak

Medeni Kanun belirli derecedeki kan ve sıhrî hısımlar ile evlatlık ilişkisinden doğan ilişkilerin tarafları arasında evliliği yasaklamıştır. Ancak tüm hısımlar arasında evlenme yasak değildir.

Kanun koyucu belirli yakınlıktaki hısımların evlenmesini öncelikle aralarındaki evlilik ilişkisi neticesinde meydana gelecek çocukların sağlıklı olması adına yasaklamaktadır . Nitekim tıp biliminin verilerine göre yakın derecedeki hısımlar arasında yapılmış olan evliliklerden meydana gelen çocuklarda bedeni ve fikrî noksanlıklara rastlanmaktadır.

Diğer taraftan ahlaki ve sosyal kaygılardan ötürü de yakın hısımlar arasındaki evliliklerin yasaklanması söz konusudur. Zira evlilik, bünyesinde cinsel ilişkiyi de

barındırdığından, belirli derecedeki hısımların bu münasebeti toplum tarafından hoş karşılanmamaktadır.

Mukayeseli hukukta da hemen hemen tüm hukuk sistemlerinde hısımlar arasındaki yakınlık dereceleri farklılık arz etmekle birlikte, belirli hısımlar arasında evlenmenin kanun koyucular tarafından yasaklanmış bulunduğu görülmektedir.

Ülkemizdeki düzenleme çerçevesinde evlenmeleri yasak olan hısımlar “kan

hısımları”, “kayın hısımlığı” ve “evlatlık ilişkisi” başlıkları altında incelenecektir.

2- Kan Hısımlığı

Kan hısımlığı, ortak bir kökten gelmiş olan kişilerin tümü arasındaki yakınlık bağıdır . Şöyle ki birbirlerinden üreyen kimseler arasındaki yakınlığa “üstsoy - alt soy (usul-füru)” hısımlığı, ortak bir kökten gelenler arasındaki yakınlığa “yansoy (civar) hısımlığı” denilmektedir.

Medeni Kanun, 129. maddesinin 1.bendinde öncelikle alt soy-üst soy (usul-füruu) hısımları arasındaki evlenme yasağını düzenlemiştir. Buna göre kaçıncı dereceden olursa olsun birbirlerinden üreyen kimseler arasında, yani usul-füruu arasında, mutlak suretle evlenmek yasaktır . Yani ana, baba, çocuk, dede, büyükanne, torun, torun çocukları, torun torunları arasında derece gözetilmeyen bir evlenme yasağı söz konusudur.

Buna karşılık yan soy (civar) hısımları arasındaki evlenme yasağı belirli bir dereceyle sınırlı tutulmuştur. Buna göre üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dâhil) yansoy hısımları birbirleriyle evlenemezler. Şöyle ki “kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında” evlenme yasağı bulunmaktadır .

Kardeşler arasındaki evlenme yasağı kapsamında bunların tam kan veya yarım kan kardeşleri olmaları herhangi bir ayırıma tabi tutulmamıştır . Öyle ki sadece anne yahut babaları ortak olan “yarım kan” kardeşleri arasında da evlenme yasağı vardır. Öte

yandan “üvey kardeşler” arasında herhangi bir evlenme yasağı bulunmamaktadır. Zira bunların ne anaları ne de babaları ortaktır.

3- Kayın Hısımlığı

Kayın hısımlığı, evlenme dolayısıyla eşlerden biri ile diğerinin kan hısımları arasında meydana gelen yakınlıktır . Kayın hısımlığı da kan hısımlığında olduğu gibi “üst soy - alt soy (usul-füruu) kayın hısımlığı” ve “yansoy kayın hısımlığı” olarak ikiye ayrılır.

Medeni Kanunumuz evlilikte bir eşin, diğerinin usul ve füruu ile evlenmesini yasaklamıştır . Hatta bu yasak, evlilik birliği sona erse bile devam eder. Şöyle ki örneğin A ile B arasındaki evlilik boşanma dolayısıyla sona ermiş olsa bile, A veya B, diğerinin alt veya üst soyundan herhangi biriyle evlenemeyecektir.

Öte yandan “yan-soy kan hısımlarıyla” olduğu gibi bir evlenme yasağı “yan-soy kayın hısımları” açısından öngörülmemiştir. Zira evlenme yasağı, “kayın hısımları” bakımından sadece eşlerden biri ile diğerinin altsoyu veya üstsoyu arasındadır. O halde örneğin karısının ölümü nedeniyle evliliği sona eren bir erkeğin, ölen karısının kız kardeşiyle evlenmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır.

4- Evlatlık İlişkisi

Evlatlık ile evlat edinenin arasındaki hukuki yakınlık, doktrinde “sözleşme hısımlığı”, “yapay hısımlık” yahut “cali hısımlık” olarak da adlandırılmaktadır . Söz konusu hısımlık bağı sadece evlatlık ile evlat edinen arasında söz konusu olur. Buna karşılık evlatlık ile evlat edinenin öteki kan hısımları arasında herhangi bir hısımlık ilişkisi doğmaz. Evlatlık ile evlat edinen arasındaki hukuki bağ bir tür altsoy-üst soy hısımlığıdır. Zira MK.m.314 / f.1’de “ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçer” denilmektedir.

Kanun koyucu gerek Eski Medenî Kanunda gerekse 4721 sayılı yeni Medenî Kanunda evlatlık ilişkisini evlenme engelleri arasında saymıştır. Ancak söz konusu yasağın kapsamı ve ihlalinin sonuçları açısından iki kanun arasında önemli farklar bulunmaktadır.

Önceki Medenî Kanun’un 92.maddesinin üçüncü bendinde “evlat edinen ile evlatlık veya bunlardan biri ile diğerinin eşi” arasında evlenmenin yasak olduğu düzenlenmişti. Bu açıdan örneğin evlatlık ile evlat edinenin boşanmış olduğu eşi arasında evlenmek yasakken, evlatlığın veya evlat edinenin, bunlardan diğerinin üst soyuyla evlenmesi caizdi. Hatta aynı kişi tarafından evlat edinilen iki evlatlığın birbirleriyle dahi evlenmeleri hukuken mümkündü . Diğer taraftan söz konusu yasak eski kanunda da kesin evlenme engelleri arasında sayılmakla birlikte bu yasağa rağmen yapılan evlilikler her nasılsa iptal edilemiyor; evlilik geçerli sayılıyor ancak evlatlık ilişkisi sona ermiş oluyordu. Evlat edinme ilişkisi ile doğacak “akdi hısımlığı” olabildiğince “kan hısımlığına” benzetmeye çalışan kanun koyucu , evlenme engellerini sınırlı tutması bakımından bu tutumuyla çelişmekteydi.

Evlatlık ilişkisini, sonuçları açısından da kesin evlenme engeli haline getirip aynı zamanda evlenme yasağının kapsamını genişleten 4721 sayılı yeni Medenî Kanunun 129.maddesinin üçüncü bendine göre “Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi” arasında evlenme yasaktır. Yeni hükme göre, evlat edinen artık örneğin evlatlığın kızıyla evlenemeyecektir. Bu yasak aynı kimsenin evlat edindiği ayrı cinsten iki kişi arasında da söz konusudur. Zira MK.m.314’den anlaşıldığı gibi evlatlık ile evlat edinenin arasındaki hısımlık adeta bir altsoy-üstsoy hısımlığıdır ve evlat edinme taraflar arasında, “evlilik içinde doğmuş bir çocuğunki gibi sahih nesep bağı vardır.” (EMK.m.257). Yeni Medenî Kanundaki işbu değişiklik evlatlık ilişkisinden doğan akdi hısımlığın, kan hısımlığına yaklaştırılmasına hizmet etmektedir .

Diğer taraftan yeni yasanın getirdiği önemli bir değişiklik de artık, evlatlık ilişkisinden kaynaklanan evlenme yasağının ihlal edilmesiyle yapılmış bulunan bir evliliğin “iptal edileceği” yönündeki düzenlemeye ilişkindir. Yukarıda da kısaca değinilmiş olduğu gibi eski yasa döneminde bu tip evlilikler geçerli olup yalnızca

taraflar arasındaki evlatlık ilişkisinin son bulması söz konusu olmaktaydı. Ancak mevcut düzenleme uyarınca artık, taraflar arasındaki evlenmenin iptali yoluna gidilecektir.

Bu düzenleme “evlatlık ilişkisinin, kan hısımlığından doğan ilişkiye yaklaştırılması” amacına hizmet etmesi bakımından Medeni Kanun’un genel ruhunu yansıtsa da bir takım sakıncaları da beraberinde getirmesi söz konusu olabilecektir. Misal olarak hali hazırda evli bir çift gibi yaşayan evlatlık ile evlat edinenin, aralarında duygusal yahut cinsel bir münasebet yaşanmış olması ve bunların da her nasılsa evlenmiş olmaları durumunda işbu evliliğin iptal edilip tekrar aralarındaki evlatlık ilişkisinin yürürlüğe konulmasının istenmesi, kanun koyucunun taşıması gereken amaçlarla paralellik arz etmemektedir. Zira kanun koyucu her ne kadar evlatlığın hukuki statüsünü kan hısımlığına yaklaştırmayı amaçlasa da, kan hısımları arasındaki kesin evlenme engelinin ihdas edilmesi, nesebin ve gelecek kuşakların sağlığının korunmasına ilişkin bir gayeyi haizdir. Evlatlık ile evlat edinen açısından ise, ileriki nesillerin sağlığını tehdit edici bir hısımlık, şayet aralarında hali hazırda bir kan hısımlığı mevcut değilse, tıbben söz konusu değildir.

Evlatlık ilişkisinden doğan evlenme yasağına ilişkin doktrindeki tartışmaları halen süren bir nokta da, evlatlık ilişkisi son bulduktan sonra evlenme yasağının devam edip etmeyeceği konusudur. Bu durumda acaba, aralarındaki evlatlık ilişkisi sona eren taraflar bakımından bunlardan birinin, diğerinin boşanmış olduğu eşi veya alt-soyuyla evlenmesi mümkün olacak mıdır? Bu konuda savunulan bir görüş evlatlık ilişkisinin sona ermesi ve ölüm hallerinden her ikisinde de evlenme yasağının devam edeceği yönündedir. Diğer bir görüş ise her iki durumda da evlenme engelinin ortadan kalkacağına ilişkindir. Bu görüşü savunan hukukçulara göre yargıcın, evlatlık ilişkisinin sona ermesi yönündeki kararı, evlat edinmenin gelecekte herhangi bir etki göstermesini imkânsız kılar. Bu nedenle evlatlık ilişkisinin sona ermesine neden olan karar, evlatlık ilişkisinden kaynaklı evlenme yasağına ilişkin hükümlerin uygulanmasını ve sonuçlarını bertaraf edecektir.

B) EVLENMENİN MUTLAK BUTLANI SEBEBİ OLARAK