• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: MISIR’DA DEVRİM SÜRECİ: İÇ VE DIŞ

2.1 Devrim Sürecinde İç Aktörler

2.1.4. Eski Rejim Yanlısı Aktörler

Üzerinden dört yıl gibi bir süre geçmesine rağmen Mısır Devrimi’nin en az çalışılmış kısmı devrim literatüründe “angien regime” olarak geçen eski rejim aktörlerinin tutumu

77

olmuştur. Devrim gösterilerine hazırlıksız yakalanan bu aktörler, protestoların hızlı bir biçimde ivme kazanması ve geri dönülemez bir noktaya ulaşmasını çaresizlikle izlemişler ve rejimin son bulmasına engel olmamışlardır. Devrim gösterileri sırasında bu aktörler bazı girişimlerle göstericileri safdışı etmeyi de denemişlerdir. Ülkedeki internet ve cep telefonu şebekelerinin kesilmesi, Tahrir Meydanı’ndaki kalabalığa develerle saldırı düzenlenmesi ve televizyon kanallarında devrimcileri kötüleyen yayınların yapılması eski rejim aktörlerinin direktifleri ve insiyatifiyle gerçekleşmiştir. Bu girişimleri başarısız olan Mübarek dönemi aktörleri devrim sonrasında da istikrarsızlığın devam etmesi ve devrimcilerin başarısız olabilmesi için çaba göstermişlerdir. Özellikle karşı-devrime giden süreçte bu aktörler kimi iç ve dış aktörlerin de desteğini alarak aktif bir biçimde devrimi sonlandırmaya çalışmışlardır. 25 Ocak günü başlayan devrim gösterileri, Mübarek rejimini hazırlıksız yakalamıştı. Daha doğrusu rejim yarattığı baskı ortamına güvenerek protestocuların belirli bir noktayı aşamayacağına inanmıştı. Ancak ilk günlerin ardından 28 Ocak’ta Cuma günü düzenlenen gösterilerde yüzbinlerce Mısırlı’nın meydanları işgal etmesiyle rejim durumun ciddiyetini farketti. Rejimin olayları engellemek adına aldığı ilk önlemlerden birisi ülkedeki internet erişimini engellemek oldu (Filiu, 2011: 52; Berardi, 2014: 45). Diğer Arap ülkelerine kıyasla görece daha serbest bir internet ortamına sahip Mısır’da, gösterileri ve olayları özellikle sosyal medya üzerinden takip eden ve bu yolla iletişim kuran binlerce kişinin en önemli enstrümanı işlevsiz bırakılmak istenmiştir.

Mısır’da hizmet veren beş büyük internet sağlayıcısının en büyüğü olan Mısır Telekom, 28 Ocak sabahının ilk saatlerinde internet hizmetini durdurmuştur. Bunun hemen ardından Vodafone’un sahibi olduğu Raya internet servis sağlayıcısı (ISS) da yarım saatlik süre içinde tamamen çevrimdışı olmuştur. Daha önce Mübarek’e yakın işadamlarından Necip Saviris’e ait olan ancak 2010 yılında Fransız Orange şirketine satılan Link Egypt (Africa Telekom News, 2010; Gara, 2011) internet servis sağlayıcısı da Mısır Telekom’dan birkaç dakika sonra internet hizmeti vermeyi durdurmuştur. Mısır’daki en büyük üçüncü mobil telefon ve internet hizmeti sunan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin sahibi olduğu Etisalat Mısır da internet hizmetini durdurmuştur. Son olarak da görece daha küçük çaplı bir internet servis sağlayıcısı olan İnternet Mısır’ın da

78

bağlantıyı kesmesinin ardından ülkenin tamamına yakını internetsiz kalmıştır (Stokel-Walker, 2011: 4).

Ancak interneti kesintisinin yaşandığı ilk üç gün rejim kendisinin ya da rejime destek olan elit kesimin daha fazla kullanma potansiyeli olduğu ve bankalar, üniversiteler, iş dünyası ve hükümet kurumlarının internetini sağlayan ağın bağlantısını kesmemiştir. Dolayısıyla Mübarek rejimi aktörlerinin internet bağlantısı büyük oranda normal biçimde işlerken, sokaklara inen devrimci halk kitlelerinin internet erişimi onlara internet sağlayan ağların bağlantısı kesilmek suretiyle engellenmiştir (McLaughlin, 2011). Rejim daha sonra bu ağın internet bağlantısını da keserek iki gün boyunca tüm ülkenin internetini kapamış oldu. Bu açıdan bakıldığında internet kesintisi olayında Mübarek rejimi aktörlerinin devrim gösterilerini engellemek adına önemli bir rol oynadığı söylenebilecektir (Glanz and Markoff, 2011).

İnternetin kesilmesi göstericiler üzerinde tetikleyici bir etki yaptı. Protestoların azalması bir tarafa, daha büyük kalabalıklar Mübarek karşıtı göstericilere katılmak üzere meydanlara akın etti. İzleyen günlerde Mübarek rejimine başta ABD olmak üzere yapılan uluslararası baskı, ekonomik aktivitelerin kesintiye uğrayarak kararın maliyetini ciddi düzeyde artırması ve protestocuların internet yasağını delecek alternatif yöntemler bulmasının ardından Mübarek, internetin normale döndürülmesi talimatı verdi (Greenberg, 2011).

İnternet bağlantısının geri gelmesi ile göstericilerin kendilerine olan güvenleri daha da kuvvetlenmişti. 2 Şubat günü rejime yakın siyasetçiler tarafından organize edilen ve baltacıların kullanıldığı olaylar ise göstericilerin sabrını taşıran son nokta olmuştur. Hüsnü Mübarek’in Eylül ayına kadar görevi bırakmayacağını açıklamasının ardından, Tahrir Meydanı’ndaki kalabalığa yönelik saldırılar başladı. Sabah saatlerinde bazı binaların tepesinden meydandakilere ateş edilirken, Mübarek taraftarlarından oluşan küçük gruplar da meydanın kenar sokaklarındaki protestoculara saldırıyordu. Bu gruplardan birisinin organizasyonunu ve liderliğini o dönemde Mübarek’in Ulusal Demokratik Partisi milletvekilleri olan Abdülnasır El-Cebri ve Yusuf Hattab yapıyordu. Bu iki milletvekiline daha sonra açılan soruşturmada develeri ve baltacı çetelerini Nazlet El-Saman bölgesinde parayla kiraladıkları iddia edilmişti. Benzer şekilde Abdeen bölgesinden gelen bir başka gruba da yine o dönemde Mübarek’e yakın

79

milletvekilleri olan Recep Helal Hamada ve Talat El-Kavas liderlik ediyordu. O dönemde İstihdam ve Göç Bakanı Ayşe Abdelhadi ve Mısır İşçi Birlikleri Genel Sekreteri Hüseyin Mücavir de Nasır City bölgesinden gelen grubu organize etmişti. Meclis Başkanı olan Fethi Sürur da Seyyide Zeynep bölgesinden gelen grubun koordinasyonunu sağlamıştı (Fathi, 2012).

Farklı bölgelerden gelen tüm bu gruplar 2 Şubat gününün öğle saatlerinde yine parayla kiralanmış Mübarek taraftarları (Blanga, 2014: 375) ve at ve develer üstündeki baltacılarla birlikte Tahrir Meydanı’na girmeye başlamıştır. Saldırganlara aynı şekilde cevap veren binlerce protestocu at ve develerin üzerinden indirdikleri rejim yandaşlarının bazılarını linç ettiler (Levinson, Said, Bradley, 2011). Olaylar sonucunda en az 11 kişi hayatını kaybederken, 1000’den fazla kişi de yaralanmıştı (Kortam, 2013a). O dönemde bu saldırıyı planlayanların Mübarek yandaşı politikacılar olduğu iddia edilmiş, Mübarek’in görevden ayrılması sonrasında eski rejim aktörlerine yönelik yargılamaların başlamasıyla olayın azmettiricileri de ortaya çıkmıştır.

Devrimin ardından Temmuz ayında “kasten adam öldürmek ve halkın güvenliğini tehdit eden çete kurmak” suçlamasıyla mahkemeye sevkedilen suçlular arasında azmettiricinin Ulusal Demokratik Parti’nin Genel Sekreteri ve milletvekili olan Saffet El-Şerif olduğu tespit edilmiştir (Al Jazeera, 2011b). Dava kapsamında aralarında meclis başkanı Fethi Sürur, işadamı ve milletvekili Muhammed Ebul Anin ve diğer politikacıların da bulunduğu 25 kişinin yargılanmasına karar verilmiştir (Beach, 2011; Fathi, 2012;). Mahkeme süreci 2012 Ekim ayında sona ermiş ve Mübarek dönemi yargıçları tarafından yargılanan 25 sanığın tümü suçsuz bulunmuştur (BBC, 2012a). Verilen kararın temyize götürülmesinin ardından 2013’ün Mayıs ayında Temyiz Mahkemesi başvuruyu reddederek sanıkları nihai olarak aklamıştır (Al Arabiya, 2013a). Bu kararlar Mısır’da Mübarek yönetiminin yıkılmış olmasına rağmen eski rejim aktörlerinin özellikle yargı ve bürokraside halen etkili olduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. Öyle ki, devrimin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına ve Müslüman Kardeşler hareketinin iktidar kadrolarında bulunmalarına rağmen, yargı kurumu birçok insanın ölümünden sorumlu olan kişilere beraat kararı verebilmiştir.

80