• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.3. Arap Ayaklanmaları ve Mısır Devrimi

Her rejim karşıtı ayaklanma, baskıcı yönetimlere isyan ve bu bağlamlarda yaşanan devrimci gelişme, literatüre katkı sunma anlamında yeni örneklerdir. Bu yüzdendir ki Skocpol sadece Fransız devrimini incelemekle yetinmemiş, daha güncel olan Rusya ve Çin devrimlerini de analizine katarak daha genel teorik varsayımlara ulaşmayı denemiştir. 20. Yüzyılda yaşanan birçok devrim araştırmacılar için yeni alanlar açmış, Meksika’dan İran’a, Doğu Avrupa’dan Filipinler’e yaşanan devrimler bu anlamda incelemeye tabii tutulmuştur. Bu çalışmalara yönelik yapılan karşılaştırmalı analizler

25

her yeni devrimin önceki benzerlerinden farklı özellikler barındırdığını ortaya çıkarmıştır. Özellikle araçlar, yöntemler ve aktörler bağlamında belirginleşen bu farklılıklar içinde yaşadığımız yüzyılda çok daha belirgin hale gelmiştir. Küreselleşmenin etkilerinin yerelde görülmesi, yeni teknolojik gelişmelerin yaşam ve iletişim biçimlerini hızla değiştirmesi ve demokratikleşmenin yayılmasının toplumların kendilerini yöneten iktidarlarla aralarındaki ilişkiyi yeniden biçimlendirmesi gibi unsurlar devrimleri ortaya çıkaran nedenleri, sosyal isyanların ortaya çıkış şekillerini ve bu süreçlerde rol oynayan aktörleri de ciddi anlamda farklılaştırmıştır. Bu anlamda Arap Ayaklanmaları olarak adlandırılan süreç devrim çalışmaları için önemli bir araştırma sahasını ortaya çıkarmıştır. Arap Ayaklanmaları sürecine dair şu temel tespitlerde bulunmak yerinde olacaktır: (1) Devrim tecrübesinin görece zayıf olduğu bir coğrafyada yaşanması; (2) Yeni iletişim ve sosyal etkileşim araçlarının devrim sürecinin öncelikli enstrümanı olarak kullanılması; (3) Devrimi gerçekleştiren kitlelerin belirli bir sınıftan ibaret değil de toplumun tüm kesimlerinden aktörleri barındırması; (4) Başlangıcının dış aktörlerin müdahalesinden bağımsız biçimde gerçekleşmesi; ve (5) Gidişatı itibariyle küresel ve bölgesel aktörlerin doğrudan müdahil oldukları bir sürece sahne olunması. Tez boyunca Mısır devrimine yönelik yapılan detaylı inceleme bu örnek aracılığıyla devrimlerle ilgili ortaya koyulacak tespitlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Bu tespitlerden ilki devrim hareketinin ortaya çıkışıyla ilgilidir. Mısır’da yaşanan devrim göstermiştir ki, otoriter rejimlerde uzun yıllar devam eden siyasi baskı nedeniyle muhaliflerin sistemden sürekli biçimde dışlanması, kronik ekonomik sıkıntılar ve sosyal adaletsizlikle birleştiğinde devrimci bir kalkışma ortaya çıkmaktadır. Mısır’da özellikle Hüsnü Mübarek dönemi boyunca hemen hemen muhalif her kesim siyasi baskıdan nasibini almış, bununla birlikte gelir adaletsizliği giderek artmış ve toplumsal kitleler isyan noktasına gelmişti (Lesch, 2011; Güler ve Deniz, 2015: 161). İşte bu noktada Antonio Gramsci’nin (1971: 210) de belirttiği gibi “kitlelerin siyasi pasiflikten sıyrılıp aktif pozisyona geçerek toplu biçimde taleplerini dile getirmeleri devrime giden süreci başlatmıştır”. Yani devrimi harekete geçiren halk ayaklanması, devrimin geleneksel tanımında olduğu gibi ani ve spontane bir biçimde başlatılan ve toplumun hemen her kesiminden grupları barındıran bir kitle hareketiyle gerçekleşmiştir. 18 gün süren devrim gösterileri sonucunda Hüsnü Mübarek rejimi devrilmiş ve Mısır, günümüze dair birçok yeni unsuru barındıran bir devrim sürecine sahne olmuştur.

26

Bu yeni unsurlar bizi Mısır devriminden hareketle devrimler üzerine yapılabilecek tespitlerden ikincisine götürür. Mısır devriminin gerçekleşmesinde günümüzde kullanımı giderek artan internet ve yeni iletişim teknolojilerinin önemli rol oynaması bu araçların 21. Yüzyılda gerçekleşecek devrim hareketlerinde hayati öneme sahip olacağını göstermektedir. İkinci ve üçüncü bölümlerde kısmen değinildiği gibi, Mısır devrimi internetin devrim süreçlerinde bir araç olarak kullanılması pratiğinin daha da yaygınlaşacağı öngörüsünün yapılmasına olanak vermektedir. Bu bağlamda internet teknolojilerine paralel biçimde yaygınlaşan Facebook, Twitter ve Blogger gibi sosyal paylaşım ve etkileşim araçlarının da gelecekte yaşanacak olan sosyal kalkışmalarda ve toplumsal dönüşüm hadiselerinde ciddi etkiler yapabileceği öngörülebilir.

Mısır devriminden hareketle yapılabilecek bir diğer tespit de özellikle devrimin ortaya çıkışında ve devamında yaşanan süreçte sınıfsal bir yapının öne çıkışından ziyade birçok farklı toplumsal kesimlerin simultane biçimde harekete geçtiği bir isyan hareketinin gözlemlendiğidir (Akder, 2013: 87). Bir başka deyişle Mısır devrimi özellikle devrime gelenekselci yaklaşımdan farklı biçimde işçi, çiftçi, burjuva ya da aristokrasi gibi herhangi bir sınıfın öne çıktığı değil, 21. Yüzyılda yaşanan toplumsal ayaklanmaların bazılarında tecrübe edildiği gibi birçok farklı sınıftan kesimlerin birlikte harekete geçmesiyle mümkün olabilmiştir. Bu bir yönüyle İslamcı, laik ve sosyalist ideolojilerin bir araya geldiği, orta sınıfın, köylülerin, öğrencilerin, işçilerin ve hatta kapitalistler olarak tanımlayabileceğimiz çarşı esnafının da destekleyerek Şah karşıtı koalisyonu oluşturduğu İran Devrimi’ni (Parsa, 2004: 332-333) hatırlatmaktadır.

Mısır devrimi ile ilgili yapılması gereken önemli tespitlerden bir diğeri de devrim sürecinde dış aktörlerin müdahalesiyle ilgilidir. Devrim teorisyenlerinin vurguladığı devrimin ani ve spontane bir biçimde ve yerel aktörlerle gerçekleşmesi unsuru Mısır devriminde mevcuttur. Rejimin baskısı ve diğer birçok nedenin tetiklediği kitleler 25 Ocak 2011 günü başlayan devrim hareketine destek olmuşlardır. Mısır’daki Mübarek rejimi ile yakın ilişkileri olan ABD ve İsrail gibi ülkeler bu isyan hareketine hazırlıksız biçimde yakalanmış ve ilk etapta politika üretmekte güçlük çekmişlerdir. Bu durum fazla uzun sürmemiş ve dış aktörlerin sahneye indiği bir sürece sahne olunmuştur. Devrimin ilk aylarını izleyen dönemde bu ülkeler ile diğer bölgesel ve küresel aktörler

27

Mısır’daki sürece dahil olarak devrimin gidişatına önemli biçimde etkide bulunmuşlardır (Akder, 2013: 88). İçeride devrimin gidişatından memnun olmayan aktörlere ve eski rejimin taraftarlarına lojistik ve siyasi destek sunan bu dış aktörler devrimin gidişatını tamamıyla değiştirmişlerdir. Bu yönüyle Mısır devrimi içerideki aktörlerle başlamış ancak sonraki süreçte dış aktörlerin müdahalesiyle yörüngesinden saparak bir karşı-devrime sahne olmuştur.