• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: ALAN YAZIN

2.5. ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE OYUNCAK

Oyuncak, oynayıp eğlenmeye yarayan her türlü nesne olarak tanımlanmaktadır (Egemen, Yılmaz ve Akil, 2004). Benzer bir şekilde Yalçınkaya (2017), oyuncağı çocuğun oyun oynayabilmesini sağlaması için her çeşit araç gereçler olarak tanımlamaktadır.

Oyuncağın tarihi ise çok eski dönemlere dayanmaktadır. Eski Mısır, Mezapotamya, Roma ve Yunan uygarlıklarında oyuncağın varlığına dair kanıtlar bulunmaktadır (Cross, 1999). Kültürümüzde ise hem orta asyada hem de anadoluda oyuncağın kullanıldığı görülmektedir. Özellikle 17.yüzyılda Eyüp merkez olmak üzere ahşap malzemeler kullanarak oyuncakçılığın bir işkolu olarak geliştiği bilinmektedir (Karaman ve Nas, 2012).

Aynı zamanda oyuncaklar yapıldıkları döneme ait çeşitli kültürel izler taşımaktadır.

Eski uygarlıklarda taştan, hayvan kemiklerinden yapılan oyuncaklar, orta çağda ahşaptan, kumaştan yapılmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte oyuncakta seri üretime geçilmiş ise plastik ve mekanik aksamlı oyuncaklar artış göstermiştir (Karaman ve Nas, 2012). Sanayi devrimi ile oyuncak endüstrisinde meydana gelen değişimlerle birlikte oyuncakların “çocuk gelişimine uygun olması” , “eğitsel oyuncak” olması düşüncesi ön plana çıkmıştır (Kim, 2002). Maria Montessori’nin sosyoekonomik olarak dezavantajlı çocuklarla yaptığı çalışmalarda oyuncak olarak oyun materyalleri geliştirmesi ve kullanması da bu döneme denk gelmektdir (Yalçınkaya, 2017).

Tüm bu tarih boyunca oyuncak, oyunun ayrılmaz bir parçasıdır. Çocuklar için oyun, yabancısı olduğu dış dünyayı anlamaya ve keşfetmeye çalıştığı önemli bir davranıştır.

Çocukların dış dünya ile olan tecrübeleri sınırlı bir alanda gerçekleştiği için dış dünyayı keşfetmeleri ve öğrenmeleri için oyuncağa ihtiyaç duymaktadır. Çocuklar dış dünyayı her çeşit insan yapısı veya doğal malzemeler ve nesneler aracılığıyla öğrenmektedir. Bu araçlara hayal gücüne bağlı olarak anlam yüklemektedir. Dolayısı ile oyuncak burada gerçek dünya ile hayal dünyası arasında bir köprü görevi görmektedir (Egemen, Yılmaz, ve Akil, 2004; Yalçınkaya, 2017; Arslan Çiftçi ve Önder, 2017).

Oyuncak aynı zamanda çocuğun gelişimi boyunca bedensel, zihinsel ve psikososyal gelişimine katkıda bulunan, onun hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştiren tüm oyun malzemeleridir. Çocuğun çevresinde oyuncak olarak kulanabileceği ne kadar çok çeşit eşya varsa, onlara hayalinde yüklediği anlamlar da o denli değişik ve zengin olmaktadır (Oktay, 2002). Oyunların ayrılmaz bir parçası olan oyuncaklar çocukların sosyal ve bilişsel becerileri için uyarıcı konumunda bulunmakta, taşıdıkları farklı özelliklere göre gelişim alanlarına katkı sağlamaktadır. Bu açıdan oyuncaklar çocukların yaşamında önemli bir yer tutmaktadır (Blakemore ve Centers, 2005, akt.Adak Özdemir ve Ramazan, 2012; Kim, 2002).

İlk aylarda renkli, ses çıkaran basit araçlar çocuğun ilgisini çekmektedir. Emeklemeye ve yürümeye başladıktan sonra nesneleri vurmaktan ve atmaktan hoşlanırlar. Büyük boyutlu bloklar, hareketli oyuncaklar tercih edebilirler. 3 yaşına geldiğinde ise kamyon, iş makinesi, evcilik oyuncakları ile oynayabilirler. Aynı zamanda Yap-boz ve bloklarla oynamaktan hoşlanırlar (Yalçınkaya, 2017).

Çocukların oyuncak tercihleri de birbirlerinden farklılaşmaktadır. Bu farklılaşmanın sebeplerinden birisi de çocuğun cinsiyetidir (Yağan Güder ve Alabay, 2016; Adak Özdemir ve Ramazan, 2012; Eisenberg, Murray ve Hite, 1982). Çocuklarda cinsiyete dayalı oyuncak seçimi 1,5 – 2 yaş civarında başlamaktadır (Cook ve Cook, 2005;

Caldera, Huston ve O'Brien, 1989; Todd, Barry ve Thommessen, 2017) ve okul öncesi dönemde de devam etmektedir (Yağan Güder ve Alabay, 2016).

Bunun yanı sıra ebeveynlerin oyuncak seçerken çocuğun cinsiyetini de göz önünde bulundurmaktadır. Anne babaların çocukları için oyuncak seçerken çocuğun cinsiyetine uygun kalıp yargılarda seçimler yaptığı veya çocuklarının cinsiyetine uygun

oyuncaklara onay verdikleri görülmektedir (Campenni, 1999; Yağan Güder ve Alabay, 2016). Hatta Yağan Güder ve Güler Yıldız (2016) okul öncesi çocukları ile yaptıkları çalışmada çocuklar, karşı cinsiyete uygun görülen oyuncaklarla oynadıklarında babalarının kızacaklarını belirtmiştir. Caldera, Huston ve O'Brien (1989) yaptıkları çalışmada ebeveynlerin çocukları ile oynarken çoğunlukla çocukların cinsiyetlerine uygun görülen oyuncakları tercih ettiklerini belirlemiştir. Aksoy ve Baran (2017) ise annelerin cinsiyet rollerine ilişkin özellikleri ile çocukların oyuncak tercihlerini incelemiş ve annelerin cinsiyet rollerine ilşkin özelliklerinin çocukların oyuncak tercihleri üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bu süreçte çocuklar oyuncakları cinsiyetlere göre kategorize etmektedir. Bunun sonucunda kendi cinsiyetine uygun olan oyuncaklarla oynamayı tercih etmektedir.

Erkekler daha maskülen özellikteki kamyon, araba, tamir seti gibi oyuncakları tercih ederken, kızlar ise feminen özellikteki bebek, mutfak seti, çay seti gibi oyuncakları tercih etmektedir (Yağan Güder ve Alabay, 2016; Çelebi Öncü ve Ünlüer, 2012;

Weisgram, Fulcher ve Dinella, 2014).

Çocukların oyuncak seçimindeki diğer önemli bir etken de ebevynleridir. Çocukları için oyuncak seçimleri yaparken gelişimlerine yardımcı olması, güvenli olması, aynı zamanda çocuğun yaşı, ilgisi, ekonomik ve sağlam olması gibi etmenlere dikkat etmektedir (Bolışık, Bal Yılmaz, Yavuz ve Tural Büyük, 2014; Karadimitriou, 2019;

Adak Özdemir ve Ramazan, 2012; Zengin ve Yayan, 2017).

Çocuklarda oyuncak seçimini etkileyen çevresel etmenlerde birisi olarak medya gösterilebilir. Örneğin Aktaş, Özüpek ve Altunbaş (2011) ilkokul çocuklarıyla yaptıkları bir çalışmada onların kullandıkları veya satın aldıkları ürünlerin markalarında medya iletişim araçlarının etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır. Alabay ve Yağan Güder (2014) medyada yer alan oyuncak reklamlarını incelediği çalışmada mevcut oyuncak reklamlarının sunuş biçimlerinde, oyuncakların renklerinde ve şekillerinde, reklam metinlerinde cinsiyet kalıp yargılarının bulunduğunu, hatta bu reklamlarda kız ve erkek oyuncaklarının ayrı ayrı olması gerektiği gibi alt mesajlar içerdiğini belirlemiştir.

Todd, Barry ve Thommessen (2017) çocukların oyuncak seçimlerindeki bu farklılaşmanın hem biyolojik hem de gelişimsel / çevresel nedenlerle olabileceğini belirtmektedir. Biyolojik boyuta bakıldığında kadın ve erkeklerin kromozomlarında ve

beyin yapılarında farklılıklar bulunması (Kilvington ve Wood, 2016); evrim süreci boyunca maruz kaldıkları problemler nedeniyle farklı özellikler geliştirmesi (Shaffer ve Kipp, 2013) çocukların erken dönemde oyuncak seçimleri etklediği söylenebilir.

Nitekim Todd, Barry ve Thommessen (2017) yaptıkları çalışmada 9 – 17 ay çocukların kendi cinsiyetlerine uygun oyuncaklarla daha fazla oynadıkları sonucuna ulaşmıştır.