• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: ALAN YAZIN

2.3. CİNSEL GELİŞİM

2.3.1. Doğum Öncesi Dönem

Çocuklarda cinsiyetin belirlenmesi döllenme sırasında gerçekleşmektedir. Doğacak bebeğin cinsiyeti kadının cinsiyet kromozom (XX) ve erkeğin cinsiyet kromozomu (XY) eşleşmesi ile belirlenmektedir. Kadının cinsiyet kromozomu olan X kromozomu, eğer erkeğin X kromozomu ile eşleşirse doğacak çocuk kız (XX); eğer erkeğin Y kromozomu ile eşleşirse doğacak çocuk erkek (XY) olmaktadır. Cinsiyetin belirleyici

olan kadının kromozomunun erkeğin hangi kromozomlu eşey hücresiyle eşleşeceğidir.

Dolayısıyla erkekten gelen cinsiyet kromozomu cinsiyeti belirlemektedir denilebilir (Özpolat ve İşgör, 2013).

Kromozomların bir araya gelmesiyle oluşan bu genetik yapı ilk 5 – 6 hafta içerisinde genital yapıyı testis veya over yönünde farklılaştırmaya yöneltmektedir. Bu genetik yapı artık değişmemekte ve bebeğin doğum öncesinden başlayarak bireyi yaşam boyu etkilemektedir. Beyin tarafından salınan hormon salgıları cinsiyet gelişimi ve cinsel yaşamları için büyük öneme sahip olmaktadır (Yılmaz, 2017).

İlk olarak anne karnında erkek testislerinden başlayan hormon salgısı, bebeğin genital bölgesinin anatomik yapısını değiştirmeye başlamaktadır ve daha sonra hamileliğin 12.haftasından itibaren erkek ve kız cinsiyetine ait farklılıklar belirginleşmektedir (Yılmaz, 2017). Döllenmeden sonraki süreçte yedi hafta içerisinde bebeğin içsel cinsel organları yumurtalık veya testis, karında oluşmaya başlamaktadır. Bu dönemde kız ve erkek organları birbirleriyle aynı şekilde görünmektedir. Dokuzuncu haftadan sonra kızlar ve erkeklerin gelişimleri farklılık göstermeye başlamaktadır (Özpolat ve İşgör, 2013).

Dokuzuncu haftadan itibaren kızlarda bacakları arasından bir tomurcuk çıkmaya başlar ve tomurcuk klitoris olarak adlandırılmaktadır. Bu tomurcuğun altında bir oluk oluşturan zar ve küçük dudaklar ikiye ayrılarak vajinal açıklığı oluşturmaktadır. Bu süreç içerisinde 22.haftada yumurtalıklar tamamen oluşmuş olmakta ve karından daha aşağıya taşınmaktadır. Burada bir ömür boyu yetecek olan yaklaşık altı milyon yumurta bulunmaktadır.

Erkeklerde ise bu tomurcuk penis olarak gelişmektedir. 12.hafta civarında uzamaya başlamaktadır. Testislerin dışında ona korunaklık edecek bir zar gelişmektedir.

Erkeklerde 22 haftalık zamanda testisler karında gelişmekte ve içlerinde olgunlaşmamış spermler bulunmaktadır. Bu olgunlaşmamış spermler testis torbasına doğru ilerlemeye başlamakta ve bu yolculuğunu hamileliğin sonlarına doğru veya bazen hamilelik sonrasında tamamlamaktadır (Özpolat ve İşgör, 2013).

2.3.2. 0 – 1 Yaş Dönemi

Doğumdan sonraki ilk süreçte bebek tanımadığı bir vücuda sahiptir. İlk aylarda vücudunu tanımaya çalışmaktadır. Karnının doyması, vücuduna ılık suyun değmesi gibi durumlardan haz duymaktadır (Yılmaz, 2017).

Bebeğini kucağında tutan annesinin verdiği sıcaklık, rahatlık ve güç bebeğe güven ve haz vermektedir. Annenin ilgisi, yüzü, ses tonu bebeği rahatlatmaktadır. Yıkanmak, altının değiştirilmesi ve kucakta sallanmak, arabada götürülmek gibi ritmik duyumsamalar da bebeğin hoşuna gitmektedir (Yavuzer, 1997). Aynı zamanda doğuştan getirdiği emme refleksi ile cinsel içgüdünün ilk aşaması olarak görülmektedir. Ağız yoluyla temas bebeğe sıcaklık ve güven hissi vermektedir (Yılmaz, 2017). Bebeklerde emme önemli bir gereksinimdir. İlk yıllarda yalnızca annenin göğsü veya emzik, biberon bu ihtiyacı karşılamaktadır (Yavuzer, 1997). 6.aydan itibaren emzik yalnızca bebeğin haz aldığı bir obje değil aynı zamanda memeden kesilmesine de kolaylık sağlamaktadır. Bu süreçte kaşıkla beslenmeye başlayan çocuk yeni bir aşamaya geçmektedir (Özpolat ve İşgör, 2013).

Doğumdan sonraki ilk yılda diğer cinsel uyaranlar ise banyo ve altının değiştirilmesi sırasında olmaktadır. Bebek bezinin genital bölgesine baskı uygulaması ve hareket ettirmesi bebeğe haz vermektedir. Bebek el ve kol hareketlerini daha bilinçli hareket ettirmeye başlayacak kadar büyüdüğünde kazara cinsel organına dokunabilir ve bundan haz aldığını keşfettiğinde yeniden denemek istemektedir. Bu dönemde erkekler penislerine dokunmaktadır ancak kız bebeklerde cinsel organlarının daha gizli olması nedeniyle bu davranış daha az görülmektedir (Yavuzer, 1997).

2.3.3. 1 – 3 Yaş Dönemi

1 – 2 yaş arası dönemde çocuklar kız ve erkek farklılığının tam olarak farkında değildir.

Bu dönem çocukların vücutlarını keşfetmeye başladıkları dönemdir. Cinsel organlarıyla oynama, gösterme davranışlarını sergileyebilmektedir. Özellikle altı temizlenirken cinsel organlarına dokunmaktadır (Özkızıklı ve Okutan, 2014).

18.aydan 2,5 yaşına kadar olan dönemde hem çocuğun hem de annenin ilgili tuvalet eğitimi nedeniyle yeniden cinsel organlara yönelmektedir. Bebek bir taraftan altının ıslak olmaması gerektiğini öğrenmekte, diğer taraftan ise mesanesinin dolu olması nedeniyle olan baskıyı fark etmektedir. Bu baskı da cinsel organlarında bir tür cinsel

uyarana neden olmaktadır. Tuvalet eğitimi sırasında bezi çıkarılan çocuk cinsel organındaki baskıyı ve dokunmayı daha rahat hissetmektedir. Çocuklar tuvaletlerini yaparken idrarlarının geçişine daha çok dikkat etmekte ve bundan hoşlanmaktadır (Yavuzer, 1997).

Bu dönemin en çok öne çıkan özelliklerinden birisi de çocukların cinsiyet farkındalığına ve doğuma ilişkin sorular sordukları bir dönem olmasıdır. 2 yaşından itibaren çocuklar hem kendi cinsiyetlerine hem de diğer cinsiyete ilişkin farklılıkları sezmektedir ve bu farklılıklara ilişkin sorular sormaktadır (Yılmaz, 2017).

2.3.4. 3 – 6 Yaş Dönemi

3 yaşından itibaren çocuklar iki farklı cinsiyetin olduğunu kavramaktadır. “Neden kadınlar etek giyer, erkekler giymez; neden babaların bıyığı var annelerin yok” gibi sorular sormaya başlamaktadır. Bu gibi sorularla cinsiyetler arasındaki farkları bulmaya ve ayırt etmeye başlamaktadır (Özkızıklı ve Okutan, 2014). Kız çocukları penisinin olmadığını keşfederek bu durumu sorgulamaktadır. 3 – 4 yaşlarındaki kız çocukları cinsiyet rollerini ve farklılıklarını anlamaya başlamaktadır. Bu öğrendiklerini ise oynadığı farklı oyunlarda göstermektedir (Yılmaz, 2017).

Bu dönemde artan merak duygu ile cinsiyetlere ilişkin birçok soru yöneltilmektedir.

Bunun yanı sıra kız çocukları anneyi, erkek çocukları babayı taklit ederek onların davranışlarını sergilemektedir. Onların taklitlerini yaparak, onların eşyalarını kullanarak kendi cinsiyetlerine ilişkin davranışları edinmektedir. Bu davranışlar oldukça doğal ve çocuğun cinsel kimlik edinme cinsel gelişim göstergesi olarak kabul edilmektedir (Tuzcuoğlu ve Tuzcuoğlu, 2004, akt.; Özkızıklı ve Okutan, 2014).

3 – 6 yaş arasında denk gelen bu dönemde çocuklar artık kendisinin ve diğerlerinin farkına varmaktadır. Kız ve erkek bedenlerinin farklı olduklarını öğrenmektedir. Cinsel organlarının olduğu bölgeye olan ilgi 3 – 4 yaşında hızla artmaktadır (Yılmaz, 2017).

Çocuk dokunma yoluyla kendisini ve cinsel organını tanımaya başlamaktadır.

Çocukların bu davranışları çoğu zaman aileyi korkutarak onları çocuklarını uyarmaya ve bu davranışları yasaklamaya itmektedir. Ancak bu durum normal ve doğal olarak görülmektedir. Dokunma yoluyla tesadüfen cinsel organından haz aldığını keşfeden çocukta bu davranışlar sık görülmektedir. Uzun süre kendi başına kalan, ilgi eksikliği

duyan çocuklarda kendisine haz ve doyum sağlayan bu davranışı daha sık tekrarlamaktadır (Yılmaz, 2017).

2.3.5. 6 – 8 Yaş Dönemi

Bu yaş dönemi Freud’un kuramı latent yani gizil döneme denk gelmektedir. 3 – 6 yaş döneminde yoğun olarak yaşanan cinsiyet konularına ilişkin merak, cinsel doyum artık yerini zihinsel ve sosyal yoğunluğa bırakmaktadır. Çocuğun cinsel konulara merakı tamamen kaybolmamaktadır. Fakat çocuğun okula başlamasıyla birlikte bilişsel faaliyetleri daha yoğun olmaktadır. Cinsiyet kavramı okulda yaşıtlarıyla birlikte sosyal ilişkilerinin gerisinde kalmaktadır. Bu dönemde çocukların doğum ve ölüm kavramıyla ilgili merakları artmaktadır (Yılmaz, 2010).