• Sonuç bulunamadı

MESNEVİLERİN DIŞ YAPISI 3.1 Nazım Şekl

4.2. Bakış Açısı ve Anlatıcı

4.3.2. Yardımcı Kahramanlar

4.3.2.13. Erganunsâz, Şeker / Şekker / Şekerleb, Şehnâz, Dilâvîz

CemĢîd‟in yardımcıları olup mesnevinin tamamında okudukları güzel Ģiirlerle, kullandıkları müzik aletleriyle ve güzel sesleriyle genellikle eğlence ve içki meclislerinde okuyucunun karĢısına çıkmaktadırlar. Her iki mesnevinin merkezi kahramanlarıyla karĢılıklı ya da onların ağzından çeĢitli Ģiirler okudukları dikkat çekmektedir.

Zi-Şehnāz vü zi-Şekker mey güşāyed Çü āmed ġamze-eş bā-meyl der-nāz Fürū ħˇānd įn rubāǾį Erġanūnsāz (2864) Leb-i Şekker nevāziş kerd ney rā

Şeker-leb nįz ħoş be-nevāħt vey rā (2011) Ahmedî‟nin Mesnevisinde;

Şeker adlu var idi bir perestār

Ki şāha muŧrib idi hem serā-dār (704) Şeker Şehnāz ile hem Erġanūñsāz

Ki bülbülde yoġ id’anlar daħ’āvāz (2091) Bu sözi işidüp nāl’itdi Şehnāz

Anuñl’āheng itdi Erġanūn sāz (2096) Yüzi gül-gūn benefşe bergi būyā Daḫı muŧribler idi bülbül-āvā Nişātengįz ü Şehnāz u Şekerrįz Olaruñl’Erġanūnsāz u Dilāvįz Çü itdi rāst sāzı Ǿūd-ı Nāhįd

Śafā vü reng buldı ĥüsn-i Ħurşįd (2542-2544)

4.3.2.14. Bahârefrûz, Gülberg / Gülberterî, Nişâtengîz, Semenbûy, Nigarînrûy, Gülnâz, Şekergüftâr

HurĢîd‟in yardımcılarıdır. Bu kiĢiler her iki mesnevide de güzel Ģiir okur, güzel Ģarkı söylerler. Müzik aletlerini kullanmada usta olup musiki makamlarına vakıftırlar. Hatta mesnevideki bazı cariye ve yardımcıların adını musiki makamlarından aldığı

da dikkat çekmektedir. Kimi zaman mesnevide bu kiĢiler merkezi kahramanların ağzından gazeller okurken kimi zaman da CemĢîd ve HurĢîd‟in yardımcıları karĢılıklı olarak atıĢma niteliğinde gazel okumaktadırlar.

HurĢîd‟in Gülnâz adlı yardımcısı sadece Ahmedî‟nin mesnevisinde yer almaktadır. Selmân‟ın mesnevisinde bu kiĢiden bahsedilmez.

Selmân‟ın Mesnevisinde;

Behārefrūz įn şiǾr-i behārį

Edā mį-kerd ber-śavt-ı hezārį (1462) Gül āmed der-Ǿemārį sūy-i bostān Meh-i hevdec-nişįn şod der-şeb-istān Perį-rūħsār-ı ħūbān Dilāvįz

Behārefrūz Gülberg Şekerrįz Nesįm-i cān-fezāyį vü Erġanūnsāz

Semenbūy u Nigārįnrūy Şehnāz (2370-2372) Ahmedî‟nin Mesnevisinde;

Şeker çün kim tüketdi bu Ǿitābı Behārefrūz böyl’itdi cevābı (2454) Nişāŧengįz bu şiǾre itdi āġāz

Şeh aġzından girü Zühr’aña dem-sāz (2142) Semen-ruħsār u ħurşįd-i gül-endām

Perestārını Gülberg-i ŧeri nām Oķıdı ķatına vü geldi Gülberg

4.4. Zaman

Geleneksel anlatıda olayların ne zaman baĢlayıp ne zaman sona erdiği, hangi zaman diliminde cereyan ettiği, gerçekçi zaman unsuruna bağlı kalıp kalmadığı çok belirgin ve net değildir (Çetin, 2015: 129).

Zaman kavramıyla ilgili olarak mevsim, ay, hafta ve gün gibi zaman dilimleriyle karĢılaĢırız. ġairler, bir olayın zamanını bildirirken mevsim, bir yolculuğun, savaĢın kaç gün sürdüğünü bildirirken de yıl, ay, hafta ve gün gibi zaman bildiren sözler kullanırlar. Ayrıca bu eserlerde olay ve zaman iliĢkisi oransızdır, olağanüstüdür. Altı aylık yol altı günde gidilebilir. Olayların baĢlangıcından eserin sonuna kadar geçen süre belli değildir (Ünver, 1986: 455).

Her iki Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde zaman belirsizdir. Olaylar merkezi kahramanların yaĢam serüvenine göre kronolojik olarak anlatılmaktadır. Hikâyede yer yer geriye dönüĢlerin olduğu da dikkat çekmektedir. Selmân‟a göre Ahmedî‟nin eserinde zaman bildiren sözcüklere daha çok vurgu yaptığını, olay akıĢındaki zaman değiĢimlerini daha net hissettirdiğini söylemek mümkündür. Ayrıca Ahmedî, Selmân‟ın eserindeki bazı süreleri de kendi eserinde kısaltmıĢtır. Örneğin; merkezi kahramanların Rum yolculuğu sırasında karĢılarına çıkan tehlikeli ve kısa yolun Selmân‟ın eserinde dört ay sürdüğü belirtilirken Ahmedî‟nin eserinde bu yol üç ay sürmektedir. Selmân‟ın eserinde, kahramanlar Rum‟a ulaĢmak için geçtikleri denizde kırk gün boyunca yol alırken Ahmedî‟nin eserinde bu süre bir aydır. Fagfûr ve Hümayûn‟ın CemĢîd‟in içinde bulunduğu sıkıntılı durumu öğrendikten sonra oğullarının bulunduğu bağ köĢküne iki günde giderler. Aslında bu on günde gidilecek bir yoldur. Selmân, eserinin bu bölümünde zamana ve süreye hiç yer vermemiĢtir.

Selmân‟ın Mesnevisinde;

Geleneksel anlatı metinlerinde olduğu gibi Selmân‟ın Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde de olayların baĢlamasında ve devamında mücerret bir zaman kavramı söz konusudur. Eserde, olayın ne kadar sürdüğü bilinmemektedir. Selmân, hikâyeye CemĢîd‟i

tanıtarak baĢlamaktadır ve bu kısımda evvel zamanlarda ya da bir zamanda anlamına gelen belirsiz bir zaman diliminden söz etmektedir.

Ħaber dādend dānāyān-ı pįşįn Ki vaķtį pādişāhį būd der-Çįn (214)

Eserde, zaman tasvirleri bazen işlevsel değildir. Sadece zamanın geçtiği hissini vermek için ya da hikâye kahramanlarının iç dünyalarının ve duygularının anlaşılmasına yardımcı olmak için kullanılmıştır. Bazı yerlerde de gece gündüz ve mevsimler arasındaki geçişler, dünyanın dönüşü, güneş ve ayın hareketleri oldukça canlı anlatılmıştır.

Dirįġā men ki der-rūz-ı cevānį

Çü şeb şod tįre ber-men zindegānį (404) Çü meh mihr-i ruħ-ı ħūrşįd der-dil

Hemį-şod rūz u şeb menzil-be-menzil (604) Be-şeb rāzį ki bā-Ħūrşįd goftend

Be -ūz ān rāz bā-Cemşįd goftend (1441) Fürū şod āfitāb u meh ber­āmed

Zi-sehm-i rūz şeb rā ber ser-āmed (2122)

Mesnevide çoğunlukla olayın geçtiği zamanla ilgili gece ve gündüz ifadeleri dıĢında gün, hafta, ay, yıl, bahar, sonbahar ve kıĢ gibi zaman belirten kelimelere rastlanmaktadır. Bunlarla ilgili bazı örnekler Ģu Ģekildedir;

Behārān būd u śaĥrā çün ruħ-ı yār

Gül ü nesrįn u sünbül dāşt der bār (2543) Se rūz ān taħte ber-deryā revān būd Melik mellāĥ u bād-eş bād-bān būd (863)

Be rūy-ı hem dü hefte bāde ħordend Sivüm hefte besįc-i rāh kerdend (968) Ŧarįķ-ı rāst-rū yek sāle rāh est

Ŧarįķ-ı reften-i çep çār māh est (623) Ber­āmed tund bād­ı mihrigānį Perākend ān naǾįm­i būstānį

Hikâyede yaşanan olayın zamanı belirtilmemiş olmasına rağmen yazar-anlatıcı, olayı anlatma zamanı olarak eserin sonuna 763 / 1361 tarihini gösteren bir beyit kaleme almıştır.

Şod įn kitāb be-māĥ-ı cemāzįyü’ŝ-ŝānį

Sene ŝelāŝ u sittin ü sebǾa miǿe temām (3113) Ahmedî‟nin Mesnevisinde;

Geleneksel tarzdaki anlatılarda olayın geçtiği zaman dilimini yakalamak çok mümkün değildir. Ahmedî‟nin Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde de soyut olmakla birlikte zaman tasvirlerine rastlanmaktadır. Ahmedî, olayları anlatmaya baĢladığı

Sıfât-ı Bezm ve Âşık Şoden-i Cemşîd Şâh baĢlığı altında 463. beyitte bir gün ve bahar

gibi zaman bildiren sözcüklere yer vermiĢtir.

Melik-zāde görüp bir gün bahārı Ki pür-laǾl itmiş idi lāle-zārı (463)

Selmân‟ın eserinde olduğu gibi Ahmedî‟nin mesnevisinde de iĢlevsel olmayan zaman ifadelerine rastlamak mümkündür. Kimi zaman hikâye kahramanlarının ruh dünyasını ortaya koymak için kimi zaman da olay akıĢını okuyucuya hissettirmek için gece gündüz, bahar hazan gibi zaman bildiren sözcüklere yer verilmiĢtir. Gece ve gündüz arasındaki geçiĢlerin de birçok beyitte resmedildiği dikkat çekmektedir.

Gidüben gice çün śubĥ oldı peydā Güneşüñ rāyeti oldı hüveydā (736) Gicenüñ çetrini pest eyledi rūz

Ser-efrāz oldı mihr-i Ǿālem-efrūz (737) Çün itdi gün gicenüñ çetrini ġarķ Ufuķdan oldı rūşen rāyet-i şarķ (1051) Perįşān zülfi sevdāsın başa bir gic’iletmedüñ Ne bilürsin nice olur dırāzį-i şeb-i tārı (2321)

Cemşîd, rüyasında Hurşîd’i görüp âşık olduktan sonra ona kavuşma isteğiyle büyük sıkıntılar yaşamaya başlar. Bu durum, annesi Hümayûn ve babası Fagfûr’a anlatılır. Bunun üzerine anne ve babası Cemşîd’i görmek için onun bulunduğu bağ köşküne giderler. On günde gidelecek olan bu yere iki günde ulaşırlar. Yazar-anlatıcının süreye istediği gibi müdahale etmesi, hâkim bakış açısını ya da tanrısal konumlu gözlemci anlatıcıyı burada da ön plana çıkarmaktadır.

Oñ günlik yolı anlara iki günde Sürüben germ irişdiler anda (762)

Ahmedî‟nin mesnevisinde de gün, hafta, ay, yıl, bahar, hazan ve kıĢ gibi zaman belirten kelimelere rastlanmaktadır. Bunlarla ilgili bazı örnekler Ģu Ģekildedir;

Bāġını Ǿıyşıñuñ ter ü ser-sebz eylesün

Ĥaķ nice kim ķışı giderüp nev-bahār ide (324) Bahār irişdi vü açıldı uş gül

Nevāda sen daḫı sāz it i bülbül (728) Bahār irdi çemen ser-sebz oldı

Hemįn bes şāhid ü birķaç ġulāmı Bir ay yüridi keştįler tamāmı (1689) Bunı bir ay iderseñ terbiyet sen

Ķoya gerdūn felek ĥükmüñe gerden (3695) Yüritd’üç gün śuda ol taħta anı

Gemi mellāĥ ol yil bād-bānı (1705) İki heft’idüben ħoş Ǿişret ü bezm Üçincide dügüne itdiler Ǿazm (4164) Geçiçek bir yıl ol bir bāġa vardı

Orada gül gibi ħoş ħayme ķurdı (4365)

Mesnevide, yaşanan olayın zamanı belirtilmemiştir fakat yazar-anlatıcı, olayı anlatma zamanı olarak eserin sonuna ebcedle 806/1403 tarihini gösteren beyitler yazmıştır.

Śaferden nıśf geçmişdi tamāmı

Ki bu şįveyle nažm itdük kelāmı (4718) RebįǾü’l-āhirüñ nıśfında itmām

Buluban oldı baḫt ü saǾd ile tām (4719) Velįkin yil bi vü dāl idi vü żād

Bil’olsun dāl saña olanuñ żād (4720) 4.5. Mekân

Zaman gibi mekân kavramının da geleneksel anlatılarda deteylı bir Ģekilde ele alındığıMesnevilerde olayların geçtiği yerler genellikle Ģehirler, saraylar, bahçeler, eğlence düzenlenen, avlanılan ve savaĢılan alanlardır. Yolculuklarda dağlar, çöller ve

denizler aĢılır. Olayların geçtiği yerler çoğunlukla hayalidir. Coğrafî konumu bilinen yerler azdır. Aynı belirsizlik deniz adlarında da vardır. Kahramanların hangi denizde yolculuk ettikleri ve nerede karaya çıktıkları pek belli değildir (Ünver, 1986: 455).

Olayların geçtiği yerler, olayın niteliğine göre tasvir edilir. Mekân, olayın niteliğine göre düzenlenmeye çalıĢılır. KiĢileri mutlu kılan olaylar, gösteriĢli saraylar, tabiatın güzel olduğu yerlerde geçerken, mutsuzluklar, insanın içini karartan sıkıntılı yerlerde, çetin tabiat Ģartları altında anlatılır. Mesnevilerde, kiĢinin çevresini içinde bulunduğu ruhî duruma göre görmesi ve değerlendirmesi oldukça mübalağalı olarak anlatılır (Ünver, 1986: 455).

Mesnevilerde de kahramanların gerçek hayatta olduğu gibi içinde bulundukları, yaĢayıp hareket ettikleri, gündelik yaĢantılarını ve her çeĢit faaliyetlerini sürdürdükleri somut mekânlar vardır. Bu somut mekânlar, açık mekân ve kapalı

mekân olmak üzere ikiye ayrılır (Çetin, 2015: 136). Açık mekânlar, olayların

gerçekleĢtiği köy, kasaba, Ģehir, ülke, ova, deniz ve dağ gibi açık alanlardan oluĢmaktadır. Mesnevilerde geçen kapalı mekânlar ise çoğunlukla saray, köĢk, konak, oda, kale, kilise, ev gibi kapalı alanlardan oluĢmaktadır.

Her iki Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde de savaĢlara, yolculuklara ve mücadelelere geniĢ yer verildiği için açık mekân daha ağır basmaktadır. Selmân ve Ahmedî‟nin mesnevilerindeki mekân tasvirlerinin de zaman kavramında olduğu gibi kahramanların ruh haline göre değiĢiklik gösterdiğini söylemek mümkündür.

Selmân‟ın Mesnevisinde;

Eserde, eğlence meclislerinin tertip edildiği bahçe, kahramanın Rum yolculuğu sırasında karĢısına çıkan, cennete benzeyen periler diyarı, yine yolculuk esnasında karĢılarına çıkan Sukılâ Dağı, Ekvân adlı devin Ģehri, orman, su kenarı, ġam Denizi, Çin Denizi, savaĢların ve oyunların gerçekleĢtiği meydanlar gibi açık mekân tasvirlerine rastlanmaktadır. Bunların dıĢında mesnevide Çin, Rum, Mısır, Hıta, BedehĢan, Hint, Berber, Halep Çölü, ġam, Fırat, Dicle, Nil, Sina, Tur gibi gerçek Ģehir, ülke, akarsu ve dağ isimlerine de yer verilmektedir. Ayrıca eserde sık sık

Satürn (Zuhal, Keyvan), Venüs (Zühre, Nahid), Jüpiter (MüĢteri), Pervin (Ülker, Süreyya), ġihâb, gibi gezengen ve yıldız isimlerinin, Boğa, Akrep, Ġkizler gibi burç isimlerinin zikredildiği de dikkat çekmektedir. Yukarıda bahsi geçenlerle ilgili bazı örnekler Ģu Ģekildedir;

Der-ān gül-zār Ǿömr-efzā-yı mehtāb Melik bā-yāverān der-gūşe-i āb (2677) Cevāb-eş dād k’įn kūh Suķılā-st

Ki dįv ü ejdehā rā cāy u meǿvā-st (742) Zi-Çįn ber-Rūm pįçįdį Ǿinān rā

Çü ħod tā Şām be-g(i)riftį cihān rā (2835) Be-Śaĥrā-yı Ĥaleb leşker keşįdend

Dü kūh-ı āhenįn der-hem resįdend (2785) Çü rāy-ı Hind ruħ ber-tāft Ķayśer

Nemūd ez-mülk-i Çįn ruħşende Efser (2603) Neħostįn ez-pey-i kābįn duħter

Dehed yek nįme mülk-i Şām u Berber (2607) Çe bāşed ger bedįn Ŧūr-ı temennā

Koned ber-Ǿāşıķān nūr-ı tecellā (2752) Dil-i gül çün dimāġ-ı pūr-ı Sįnā Dıraħtān çün dıraħt-ı Tūr-ı Sįnā (2644) Firāz-ı taħt u tāc-ı Ķayśerį dįd

Zi-burc-ı ķaśr-ı Keyvān Müşterį dįd (2407) Melik der-keştiyį be-n(i)şest tenhā

Çü ħūrşįd-i felek der-burc-ı Cevzā (846)

Mesnevide açık mekânların dışında kapalı mekânlarda mevcuttur. En çok kullanılan kapalı mekân ihtişamın ve azametin göstergesi olan saraydır. Kayser’in sarayı, Fahfûr / Şapûr’un sarayı, periler sultanı Cevrzâd’ın sarayı eserde tasvir edilen, özel görüşmelerin, kabullerin, eğlencelerin ve güç gösterilerinin yapıldığı kapalı mekânlardandır. Bunların dışında Cemşîd’in Rum yolculuğu sırasında karşısına çıkan camdan manastır, Rum diyarında Cemşîd için ud ve sandal ağacından yapılan köşk, Kayser’in şehir dışında önünde büyük bir meydanı olan Hurşîd ve Efser’in, Cemşîd ve Şâdî arasındaki savaşı izledikleri köşk, Efser’in Hurşîd’i hapsettiği dağdaki kale, Ekvân adlı devin demirden kalesi, Hurşîd’in muhteşem kalesi, yatak odası, gelin odası eserde geçen kapalı mekânlardır. Bahsi geçen kapalı mekânlar için örnek beyitlerden bazıları şu şekildedir;

Maķām u menzil-i rūhāniyān-est Serāy-ı pādişāh-ı cinnįyān-est (639) Çü Cem āgeh şod ez-fermān-ı Ķayśer Revān şod ber-der-i eyvān-ı Ķayśer (997) Birūn ez-şehr ķaśrį dāşt Ķayśer

Ki būdeş śaĥn-ı meydān der-berāber (2508) Be-nezd-i baĥr deyrį dįd mįnā

Keşįşį pįr çün Keyvān der-ān cā (824) Şeb-istānį çü zülf-i müşk mūyān

Münevver kerde ĥüsn-i māh rūyān (2875) Zi-śaĥn-ı daşt tā dergāh-ı Şāpūr

MuraśśaǾ būd ħāk ez-dürr-i menŝūr (3033) Ahmedî‟nin Mesnevisinde;

Ahmedî‟nin Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde de Selmân‟ın eserinde olduğu gibi açık mekânlar ön plandadır. Sadece gerçekte var olan ülke, Ģehir, akarsu ve dağ gibi açık mekânların isimleri Selmân‟ın mesnevisine göre Ahmedî‟nin eserinde daha çok kullanılmıĢtır. Bu husus, Ahmedî‟nin olayları biraz daha somutlaĢtırmaya çalıĢtığını ve Selmân ile karĢılaĢtırdığımız zaman hayal dünyasını biraz daha geri planda tuttuğunu düĢündürmektedir. Bu açık mekân isimlerinden bazıları Ģöyledir; Rum, Çin, Maçin, ġam, Mısır, Irak, Bağdat, Hindistan, Hıta, Hoten, BedehĢan, Berber, Umman, Harezm, Ġsfehan, Hicaz, Kudüs, Nil, Ceyhun, Dicle, Fırat, Tur, Sina. Selmân‟ın eserinde olduğu gibi Ahmedî‟nin mesnevisinde de gezegen, yıldız ve burç isimlerine sıkça rastlanmaktadır.

Eserde, Kayser‟in, Fagfûr‟un ve periler sultanı Hurizâd‟ın sarayının bütün ihtiĢamıyla tasvir edildiği beyitler yer almaktadır. Bunların dıĢında CemĢîd ve beraberindekilerin Rum yolculuğu sırasında karĢılarına çıkan Mukîlâ Dağı, Rum Denizi, orman, Rum sahili, Halep Çölü, Ekvân‟ın Ģehri, gül ve lale bahçeleri, eğlence meclislerinin düzenlendiği bahçeler ve su kenarları, savaĢların ve oyunların gerçekleĢtiği meydanlar, av alanları eserde geçen açık mekânlardır.

Ne Mıśr u Şām u ne mülk-i Ħıŧā’dur ǾIrāķ’a Rūm’a müşki ħūn-behādur (1070) Melikdür bį-girān şehr ü diyārı

Ħıṭā vü Çįn ü Māçįn şehr-yārı (2256) Çıķup Hindūstān’dan Çįn’e geldi Oradan Rūm’a daħı Ǿazm ķıldı (2987) Düzetgil Rūm’da bir dāsitānı

K’irüre İśfehān’a bülbül anı (4378) ǾIrāķ’ı eyle eyle rāst sāza

Ne gözyaşı ki cümle ħūn idi ol Diyeydüñ Nįl yā Ceyĥūn idi ol (562) Daḫı yāķūt ile laǾl-i Bedeħşān

Daḫı pįrūze vü lüǿlüǿ-i ǾUmmān (1031) Didi kim ad ile nedür bu menzil

Didiler Rūm deryāsına sāḥil (1625) İrişdi baḥr-ı Rūm’a iki günde Bir ulu deyr peydā oldı anda (1628) Ĥaleb śaĥrāsına ird’iki leşger Biribirine oluban berāber (4072) Melik ķalmışdı ol bįşede tenhā Ki ĥāli n’olısar degüldi peydā (1746) Didi Mihrāb kim budur Muḳįlā

Belā vardur bu ṭaġda kūh-ı bālā (1448)

Ahmedî’nin Cemşîd ü Hurşîd mesnevisinde geçen kapalı mekânlar ise Selmân’ın eserinde olduğu gibi saray, kale, kilise, köşk, ev ve odadır. Fakat içlerinde en çok saray ön plana çıkmaktadır. Özellikle Hurizâd’ın ve Kayser’in sarayı, Hurşîd’in köşkü ve odası, Efser’in Hurşîd’i hapsettiği kale ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmektedir. Kahramanların ruh haline göre kimi kapalı mekânlar kasvetli bir şekilde tasvir edilmektedir. Örneğin Hurşîd’in annesi tarafından kapatıldığı kale, eserde gam çukuru olarak nitelenmektedir.

Getürdi Çįn sipāhını ser-ā-ser

K’ideler ħıdmet-i dergāh-ı Ķayśer (2945) İnüp ol ķaṣrdan dergāha Efser

Niŝār itdi Cem’ün üstine gevher (4160) Girüp eyvāna şād oturdı Ķayśer

Rebāb u çeng ü ney istedi sāġar (4163) Olıcaķ yiri Ħurşįd’üñ çeh-i ġam Ne ile göriniser saña Ǿālem (3299) Varup ķaśra oturd’Efser’le Ħurşįd

Ki göreler n’ider meydānda Cemşįd (3601)