• Sonuç bulunamadı

2. BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE TÜRKİYE’DE BİLİŞİM ALTYAPISI

4.2. Engellilerin İstihdamı

4.2.1. Engellilerin Çalışma Yaşamına Girme Gereği

Avrupa Konseyi Kararı

6. ILO (Dünya Çalışma Örgütü)’nün 159 no’lu sözleşmesi

7. Milletlerarası antlaşma (91/1548 sayılı karar)

Engelli insanların da herkes gibi sosyal ihtiyaçları vardır, ancak, engellerinden dolayı, bir çok sosyal engelle karşılaştıkları, toplum tarafından yanlış anlaşıldıkları ve çevreden gelen sosyal baskılardan dolayı da yalnızlığa itildikleri görülmektedir. Sosyal çevreden gerekli ilgiyi ve yardımı bulamayan engelli ise, daha bir çok kısıtlama ve etkenlerle yüz yüze kalmaktadır (Polat 1998).

4.2. Engellilerin İstihdamı

Engellilerin toplumla entegrasyonlarının sağlanmasının en temel gereği onların istihdam edilerek çalışma yaşamına katılımlarının sağlanmasıdır. Bu bağlamda, öncelikle engellilerin çalışma yaşamına katılımlarının ne kadar önemli olduğunun bilincine varılması gerekmektedir. Daha sonra ise, mevcut istihdam politikaları irdelenerek geliştirilmeye çalışılmalı ve yeni çözüm önerileri üretilmelidir.

4.2.1. Engellilerin Çalışma Yaşamına Girme Gereği

Geçmişten günümüze kadar engelli insan ve sorunları hep var olmuştur ancak, bu konuda gerçekleştirilen gayretlerin hiçbirisi sorunu ortadan kaldıramamıştır (Aytaç 1993). Engelli birey genellikle toplumun diğer bireylerinden farklı muameleye tabi tutulmuştur (Ekmekçi 1987). Engelli kişilere karşı duyulan hisler acımak, üzülmek, irkilmek gibi olumsuz hislerdir. Genellikle, kişiler engelli birisini gördükleri zaman, O’na güç kazandırmak yerine hemen korumaya çalışmaktadırlar çünkü, toplumun gözünde engelli insan zavallıdır, güçsüzdür, topluma verebileceği hiçbir şey yoktur, hatta topluma yüktür! (Aytaç 1993).

Engellilik olgusuna genel olarak sosyal yardım temelinde yaklaşılmakta ve bakım hizmetleri sunulmaktadır. Bu da engellilerin, kendilerini toplum dışı hissetmelerine neden olmaktadır (Özürlüler Şurası 1999).

Ortaya konan sorunlar çerçevesinde, engellilerin çalışma yaşamına girme gereği dört açıdan ortaya çıkmaktadır; bunlar, engellilerin sayısının büyük boyutlarda olması, sosyal sebepler, ekonomik nedenler, birey, toplum ve devlet görüşlerindeki değişimlerdir.

4.2.1.1. Engelli Sayısının Büyük Boyutlarda Olması

Sayıları her geçen gün artan, engellilerin hiç üretmeden tüketmesi nüfus ile kaynak dengesini olumsuz yönde etkilemektedir. Kaynakların optimum düzeyde kullanılması için engellilerin de üretime katılması gerekmektedir Ülkelerin kaynakları sınırlı, ihtiyaçları ise sınırsızdır. Bu gerçek ışığında sayıları her geçen gün artan engellileri, güçleri oranında üretici hale getirmek, toplum için büyük önem taşımaktadır (Aydın 1991).

4.2.1.2. Sosyal Sebepler

Çağdaş demokrasi anlayışına göre çağdaş toplumlarda, artık insanların fakir, cahil, engelli, genç, yaşlı, kadın ya da erkek olmaları, onların haklarını kullanmalarını engellememektedir. Bu nedenle, ortopedik veya zihinsel engelleri olanların sorumluluğu, teorik olarak sadece ailelerine değil, aynı zamanda topluma ve ülke yönetimlerine de düşmektedir. Çalışmak, topluma yararlı olma arzusu taşıyan birey için mutluluk nedenidir. Bu anlamda, kişiler, çalışmak ve topluma yararlı olmak eğilimindedir. Bu istek sadece gelir elde etmek amacını taşımamakta, aynı zamanda kendine güven ve saygı duygusu ile topluma olan bağlılık duygusunu da geliştirmektedir. Aynı duyguları engelliler de yaşamak ister. Özellikle, toplumla olan bağlarının güçlenmesi için bir işte çalışmaları engelli için çok önemli olmaktadır (Aydın 1991).

Engellilerin istihdamında öncelikle kabul edilmesi gereken konu, engellilerin diğer insanlara göre istihdam edilmeye daha fazla ihtiyaç duyduklarıdır. Çünkü bu ihtiyacın karşılanması, her şeyden önce engellinin bir biçimde toplumdan soyutlanmasını önlemekte, diğer bir deyişle, engelliye sosyal ve psikolojik olarak tedavi edici etki yapabilmektedir (Özürlüler Şurası 1999). Sonuçta, çalışmak yolu ile, topluma yararlı olmak arzusunu taşıyan engellilerin, başka insanların acıma duygularına maruz kalmak gibi insanlık onuru ile çelişen bir duruma düşmemeleri ve toplum ile sağlam ilişkiler kurmaları sağlanmış olacaktır (Ekmekçi 1987).

4.2.1.3. Ekonomik Sebepler

Her ülkenin sahip olduğu üretim kaynaklarından en önemlisi insan gücüdür. Zira insan gücü bir ülkede üretime etkin bir biçimde katkıda bulunabilecek emek potansiyelini gerek sayı, gerekse nitelikleri itibariyle kapsayan bir kavramdır. Bu nedenle insan gücü hem diğer kaynakları en rasyonel biçimde kullanabilecek olan üretim faktörüdür, hem de bizzat kendisi kıt bir kaynaktır (Kutal 1978). Çalışmayarak ömrü boyunca tüketici olarak kalan ve sayıları büyük boyutlara varan engelliler, ekonomi için büyük bir yük oluşturmaktadır (Aydın 1991). I. Özürlüler Şurası Raporuna göre; engelliler istihdam edilmedikleri için, üretime katılmamakta, buna karşın ulusal gelirden bir vatandaş olarak pay almaktadır (Özürlüler Şurası 1999).

Engellilerin fiziksel ya da düşünsel bir engelinin bulunması, sağlam olan yeteneklerini kullanamayacakları anlamına gelmez. Burada önemli olan engellilerin hangi işte verimli bir biçimde çalışabileceğinin tespit edilebilmesidir. Böylece engelli bireyler ekonomik gelişmeye büyük katkıda bulunabilecektir (Şişman 1995 ).

Ayrıca engelli kişilerin kendi kendine yeterli hale getirilmemesi ve istihdam edilmemesinin, kendilerine bakma zorunluluğunda kalan yakınlarından en az bir kişiyi de çalışma gücüne sahip olmasına rağmen, ulusal gelire katkıda bulunmaksızın gelirden pay alır duruma getireceği unutulmamalıdır (Karaduman 1988). Bu anlamda, engelli bireylerin toplumdaki sosyal maliyeti, ancak engelli kişilerin eğitilmesi, rehabilite

edilmesi, güçlendirilmesi ve topluma katkıda bulunacak bir unsur haline getirilmesi ile en aza indirebilecektir (Göksoy 1991).

4.2.1.4. Birey, Toplum ve Devlet Görüşlerindeki Değişimler

Özellikle 18.yüzyıl sonrası insan hakları konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Günümüzde devletler, toplumun korunması gereken kesimlerine (yaşlı, yoksul, engelli, kimsesiz insanlara) artık daha fazla hizmet götürmekte ve bunun yanı sıra bir çok sorumluluk yüklenmektedir. Bir ülkenin kalkınmışlığı ve sosyal açıdan gelişmişliğini belirlemede aranan ölçütler sadece demir çelik üretimi veya eğitime ayrılan paylar değildir; hastalara, engellilere ve yaşlılara yapılan yardım ve verilen hizmetler ile engellilerin istihdam oranları da, artık önemli ölçütlerden biri olarak değerlendirilmektedir (Özürlüler Şurası 1999).