• Sonuç bulunamadı

A. Kureyş Müşriklerinden Öldürülmesi Emredilip de Öldürülenler

4. Enes b Züneym

Enes b. Züneym, Kinâne kabilesine mensup bir şâir olup tam künyesi: Enes b. Ebî İyâs/Ünâs338 b. Züneym339 b. Amr b. Abdullah b. Câbir b. Mahmiyye b. Ubeyd b.

Adiyy b. ed-Düil b. Bekir b. Abdi Menâh b. Kinâne b. Hüzeyme(ﺔﻤﻳﺰﺧ) b. Müdrike b. İlyâs b. Mudar el-Kinânî ed-Düelî el-Adevî’dir.340 Ancak en meşhur kullanımı; Enes b. Züneym ed-Dîlî341 ya da el-Kinânî342 şeklindedir. Babası, Ebû İyâs343 diğer bir tarike göre ise Ebû Ünâs,344 kardeşi, Esîd b. Ebû Ünâs ve amcası Sâriye b. Züneym de kendisi gibi şâirdi.345 Doğumu, gençliği hakkında Sîyer, Meğazi ve Tabakat kitaplarında herhangi bir bilgiye ulaşamadık.

Enes b. Züneym, Müslüman olmadan önce Hz. Peygamber’e hicviyeler yazan başka deyişle Rasûlullah’ı aşağılayan, karalayan, kötüleyen bir şâirdi. Onun hakkında ölüm emri verilmesine neden olan olay kaynaklarda şöyle anlatılmaktadır: Hicrî altıncı yılda imzalanan Hudeybiye antlaşması ile Hicaz bölgesinde on yıl gibi uzun bir barış ortamı amaçlanmıştı. Ancak amaçlanan bu barış ve huzur ortamı kısa sürdü. Şöyle ki bu antlaşmaya Benî Bekir kabilesi Kureyş’in; Huzâa kabilesi ise Müslümanların himayesinde, müttefiki olarak iştirak etmişlerdi. Ancak Benî Bekir ile Huzâa kabileleri arasında öteden beri süren bir kan davası bulunmaktaydı. Dolayısıyla da birbirlerini düşmandılar. Bu husumet nedeniyle Benî Bekirliler, intikam almak için fırsat kolluyorlardı. Bu nedenle de bahane arıyorlardı. Enes b. Züneym, Hz. Peygamber hakkında incitici, kırıcı, şiir yazarak bu bahanenin fitilini ateşlemiş oldu. İntikam ateşinin fitilini ateşleyen olay şöyle gerçekleşmiştir: Enes b. Züneym ed-Dîlî, Rasûlullah’ı hicvettiği bir sırada orada hazır bulunan Huzâalı bir genç bu duruma razı olmayarak ona müdahale etti. Öyle ki İbn Züneym’in Hz.

338 Enes b. Züneym’in babasının ismi kaynaklarda farklı aktarılmıştır. Daha doğrusu bir harf değişik

aktarılmıştır. Kanaatimizce doğrusu (س ﺎﻳ إ) değil (س ﺎﻧأ)’tir. İbnü’l-Esîr, Enes b. Züneym’in kardeşi Esîd’in künyesini aktarırken ( س ﺎﻧأ) diye aktarmasını bunu doğrular mahiyettedir. İlyâs diye okuna bilmesi için lam takısını olması lazımdır. Ancak bunu doğrular veri elimizde yoktur. Bkz: İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 125, 173.

339 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 172–173. 340 Bkz: İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 125, 173. 341 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 53.

342 İbn Hacer, el-İsâbe, I, s, 68. 343 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 173. 344 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 125.

345 M. Yaşar Kandemir, “Enes b. Züneym”, DİA, XI, İst., 1995, s, 236; İbnü’l-Esîr, Sâriye b. Züneym’i

hem Enes b. Züneym’in kardeşi olarak hem de amcası olarak aktarmıştır. Bkz: İbnü’l-Esîr, Üsdü’l- Ğâbe, I, s, 172–173.

Peygamber aleyhinde söylediği sözleri karşısında sinirlenen Huzâalı genç,346 Rasûl-i Ekrem’e hakaret edilmesine dayanamayarak İbn Züneym’in başını yardı.347 Bu

olayın üzerine Enes b. Züneym, yaralı olduğu halde kavminin yanına gitti. Onu bu halde gören Benî Bekirliler, bu olayı bahane ederek Huzâalılardan öç almaya karar verdiler.348 Neticede onlar, Kureyş’ın hem silah hem de adam yardımıyla349 bir gece vakti Vetir mevkiinde hiç beklemedikleri bir anda Huzâalılara saldırarak onlara büyük zayiat verdiler. Hatta gözlerini kan bürümüş olan Benî Bekirliler bu saldırıda, Mekke’nin haremliğini bile hiçe sayarak oraya sığınan Huzâalıları kılıçtan geçirdiler. Kavminden bazı kişilerin liderlerini Harem’in içine girdikleri nedeniyle “Tanrından

kork Tanrından!” diyerek oranın kutsallığını ona hatırlatması üzerine reisleri olan

Nevfel, önemli bu uyarıyı umursamamakla kalmayarak: “Bugün, Harem’in ilahı

yoktur.”350 Diğer tarike göre ise “Bugün, benim için ilah yoktur. Ey Bekiroğulları

(siz) intikamınızı alın.”351gibi çok ağır bir ifade kullandı. İçleri öç alma hırsıyla dolu Benî Bekirliler, bu teşvik karşısında yaptıkları uyarıyı unutarak Huzâalıları öldürdüler. Böylelikle Hudeybiye antlaşması ihlal edilmiş oldu. Mekke’li müşrikler, Müslümanların müttefiki olan Huzâalılara karşı, Benî Bekir kabilesini at, silah ve adam yardımı yapmak suretiyle bu büyük katliama ve suça ortak oldu. Ve bunu yaparken de kendilerinin tanınmayacaklarını zannediyorlardı.352

Vâkıdî ve İbn Sa’d’ın aktardıkları bilgiye göre, bu hain saldırıda Huzâa’dan yirmi kişi katledildi.353 Ortalığın yatışmasından üç gün sonra, Amr b. Sâlim başkanlığında Huzâa kabilesinden kırk kişiden oluşan bir heyet Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’i bu olaydan haberdar etti. Amr, kendilerine haksızlık yapıldığı için Rasûlullah’tan söylemiş olduğu uzunca bir şiirle yardım talebinde bulundu. Her zaman mazlumun yanında yer alan Hz. Peygamber, onu dinledikten sonra onlara yardım edileceğini va’d etti.354 Bunun üzerine etekleri tutuşan müşrikler çareler

346 M. Yaşar Kandemir, “Enes b. Züneym”, DİA, XI, İst., 1995, s, 236

347 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 228–229; M. Yaşar Kandemir, “Enes b. Züneym”, DİA, XI, s, 236. 348 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 228–229.

349 Kurayştan şu kişiler bu baskına yardım etmiştir. Safvân b. Ümeyye, Mikraz b. Hafs, Huveytıb b.

Abdu’l-Uzzâ Bkz: Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 229; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 134. Ayrıca İkrime b. Ebî Cehil ve Süheyl b. Amr’da bu saldırıya iştirak etmiştir. Bkz: İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, s, 116.

350 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 23.

351 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 229; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, s, 116. 352 Vâkıdî, el-Meğâzî II, s, 229

353 Vâkıdî, el-Meğâzî II, s, 228–229; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 134.

aramaya başladı. Konumuzun dışına çıkmamak için bu kadarla yetineceğiz. Rasûl-i Erkemden, yardım sözünü alan Huzâalılar, Vâkıdî’nın aktardığı bilgiye göre olayın müsebbibi olan Enes b. Züneym’i Hz. Peygamber’e: “Ey Allah’ın Rasûlu! Enes b.

Züneym ed-Dîlî, seni hicv etti.”355 diyerek şikâyet ettiler. Diğer bir tarike göre ise

Amr b. Sâlim, onu şikayet etti.356 Bunun üzerine Rasûl-i Erkem, manevi şahsiyetine dil uzatıldığı, tahkir edildiği gerekçesiyle olsa gerek İbn Züneym’in kanını heder ederek görüldüğü yerde öldürülmesi emretti.357

Kanının heder edildiği haberini alan Enes b. Züneym, korkuya kapılıp özür mahiyetinde uzun bir şiir söyleyerek Rasûlullah’tan af talebinde bulundu. Bu şiiri İbn Hişâm ile Vâkıdî, detaylı bir şekilde aktarmıştır. Konumuza ışık tutacağı, daha doğrusu konumuzun iyi anlaşılmasını sağlayacağı düşüncesiyle şiirin içeriği hakkında kısa bir bilgi vereceğiz. Enes b. Züneym, şiirinde; Hz. Peygamber’i bazı güzel hasletlere sahip olması sebebiyle övmekte, ayrıca onun, insanları hayra teşvik ettiğini, emirlerinin, va’dinin yerine getirileceğine vurgu yapmakta. Devamında da kendisini şikâyet eden kişiler aslında yalancı olduklarını kendisinin -Hz. Peygamber’in şahsi manevisine dil uzatmadığı- sadece öldürülen Huzâalı kişilerin mutsuz bir günde katledildiklerini ifade ettiğini söylemekte. Bu esnada ne dînî ihlal ettiğini ne de kan döktüğünü zikretmek suretiyle Rasûl-i Erkem’den adaletle kendisi hakkında hüküm vermesini istemektedir.358 İbn Hişâm, şiiri detaylı aktarmasına rağmen, Rasûlullah’ın onu af edip etmediği hakkında herhangi bir bilgi zikretmemiştir. Vâkıdî ise İbn Züneym’in şiirini aktardıktan sonra Rasûl-i Erkem’in sessiz kalmış olacak ki devreye Nevfel b. Muâviye’nin girdiğini aktarmaktadır. Şöyle ki Nevfel: “Ey Allah’ın Rasûlu! Sen affetme konusunda insanların en önde gelenisin.

–onun için- Onu affet.359 Bizden hiçbir kimse sana ne düşmanlık ne de eziyet etti. Biz, cahiliyye döneminin-karanlığında- cahil olarak yaşarken Allah, senin aracılığınla bizleri hidayete erdirip, helakten kurtardığı zamana kadar bizler, neyi tutup neyi bırakacağımızı bilmiyorduk. Kesinlikle Huzâalılar, Enes b. Züneym’in aleyhinde sana çok yalan söylemişlerdir!” Bunun üzerine araya giren Rasûl-i Erkem: “Bırak

355 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 233; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 173. 356 İbn Hacer, el-İsâbe, I, s, 68.

357 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 233; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I, s, 173; İbn Hacer, el-İsâbe, I, s, 68. 358 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 233-234; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 53.

onları- karalamayı-onlardan(Huzâalardan) yakından veya uzaktan bize daha çok iyiliği dokunan bir kimse görmedik.”buyurarak müttefiklerini övdü. Nevfel b.

Muâviye, Hz. Peygamber’in bu çıkışı karşısında sustu. Rasûl-i Erkem, kısa bir suskunluktan sonra: “Onu, affettim.” buyurarak ikisinin de gönlünü aldı. Bu karara çok sevinen Nevfel: “Anam, babam sana feda olsun ya Rasûlallah!” diyerek memnuniyetini ifade etti. 360.

Enes b. Züneym’in ne zaman gelip yukarıdaki özrü dilediği hakkında kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. Vâkıdî’ın aktardığına göre olay, Mekke fethedilmeden önce daha doğrusu fetih hazırlıkları yapıldığı esnasında gerçekleşmiştir. İbn Hişâm ise Enes b. Züneym’in özrünü fetih gerçekleştikten sonra zikretmiştir. Kanaatimize göre Vâkıdî’nın aktardığı bilgi daha makuldür. Çünkü şayet İbn Züneym, fetihten sonra affedilmiş olsaydı en azından bazı kaynaklarda fetih günü öldürülmesi emredilen kişiler arasında zikredilmesi gerekirdi. Ancak elimizde bunu destekleyecek herhangi bir bilgiye ulaşamadık. Dolayısıyla kanaatimize göre onun özrünün kabul edilişi Mekke’nin fethinden öncedir. Ya da fetih günü öldürülmeleri emredilen kişiler ilan edilmeden önce gerçekleşmiştir. Ancak Hudeybiye antlaşmasının bozulmasına ve arada gidip gelen heyetlere bakıldığında olayın fetihten önce gerçekleşmiş olduğu bilgisi daha gerçekçi olduğu ortadadır. Ekrem Şama, “Başlar ve Kılıçlar” adlı çalışmasında Ka’be’nin örtüsü altında dahi bulunsa öldürülmesi emrediler şahıslar arasında Enes b. Züneym’in olduğunu söylemektedir.361 Hâlbuki klasik İslâm tarihi kaynaklarına baktığımızda, aşağıda da detaylı bir şekilde zikrettiğimiz gibi Enes b. Züneym’in isimini fetih günü öldürülmesi emredilen kişiler arasında ana kaynakların hiçbiri zikretmemiştir. Dolayısıyla da burada bir yanlış anlama söz konudur. O da şudur: Enes b. Züneym’in kanının heder edilmiş olduğu bilgisi doğrudur. Ancak fetih günü kanı heder edilenler arasında onun isminin olduğu bilgisi ise yanlıştır. Çünkü yukarıda da aktardığımız üzere onun kanı fetihten önce gerçekleşmiş ve daha sonra da aracılar yardımıyla özür

360 Vâkıdî, el-Meğâzî, II, s, 234. Bu rivayette, adı geçen Nevfel’e baktığımızda akla şu soru geliyor?

Yukarda detaylı bir şekilde aktardığımız üzere Harem’i şerifte küstahça ifadelerde bulunan dinsiz insan nasıl olurda Rasûl-i Erkem’in huzurunda aracılık yapabiliyordu? Kafaları karıştırmaması için şu bilginin verilmesini gerekli görüyoruz. Evet, Nevfel b. Muâviye, önce müşrik bir insan olmasına rağmen o sıralarda Mekke’nin fethinden önce Müslüman olmuş yaşlı bir sahâbeydi. Dolayısıyla da, Hz. Peygamber’in huzurunda kabilesine mensup birisi adına aracı olması doğal bir durumdur Bkz: İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, IV, s, 575; M. Yaşar Kandemir, “Enes b. Züneym”, DİA, XI, s, 236

dileyerek affedilmiştir. Bu tarihi verilerden yola çıkarak bu görüşün doğru olmadığını düşünüyoruz.

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber ve İslâm aleyhinde herhangi bir toplumda, platformda yalan yanlış bilgiler ile İslâm’a saldırıldığında, İslâmî değerlere dil uzatıldığında müdahale edilmesi elzemdir. Bu tip insanların hadlerini bilmesi için caydırıcı türden bir cezanın da verilmesi de caizdir. Asr-ı Saadette en uygun caydırıcı ceza ölümdü. Rasûl-i Erkemde bunu bir araç olarak bazen kullanmıştır. Çünkü kimsenin dini değerlere dil uzatma gibi bir hakkı yoktur. Bu tip insanlara hadlerini bildirmekte günümüzde hukukun görevidir.