• Sonuç bulunamadı

C. Kureyş Dışındaki Kabilelerden Öldürülmesi Emredilip de

II. YAHÛDİLERDEN ÖLDÜRÜLMESİ EMREDİLENLER

5. Adı Zikredilmeyen Bir Yahûdi

İsmi kaynaklarda zikredilmeyen bu kişinin Yahûdi olduğu kesindir. Konumuzla alakalı olması nedeniyle burada işlemeyi uygun bulduk. Çünkü doğrudan veya dolaylı olsun konumuzla bağlantısı olan bir konunun burada işlenmesi çalışmanın adabındandır. Objektiflik bunu gerekli kılmaktadır. Fazla detaya girmeden bu konuyu kısaca özetleyecek olursak. Olay şöyle gerçekleşmiştir: Çoğunlukla Enes’ten rivayet edilen hadise göre: Üzerinde gümüşten ziynetleri bulunan bir kadın (cariye) şehrin dışına çıktığı bir sırada onu takip eden bir Yahûdi onun başını taşla ezerek-ağır bir şekilde onu yaralayarak- üzerindeki süs eşyalarını alarak kaçtı. Hz. Peygamber bu menfur saldırıyı duyduktan sonra kadının yanına geldi.690 Diğer bir bilgiye göre ise kadın yaralı haliyle ruhunu henüz teslim etmemiş

688 Abdurrahman el-Muhâcir, el-Menhecü’l-Hareke li’s-Sîreti’n-Nebeviyye, II, s, 281.

689 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 178; İbn Hişâm, es-Sîre, III, s, 15; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, s, 40; Zehebî,

Târîhu’l-İslâm, II, s, 164.

690 Tirmizî, Muhammed b. Îsâ b. Sevra (279/892), Sünen-i Tirmizî Tercemesi, Diyet, 6, tec: Osman

olduğu bir halde Rasûl-i Ekrem’e getirildi.691 Hz. Peygamber kadına: “Sana bunu

kim yaptı?”692 Falan mı?”693 buyurarak ona bir soru sordu. Kadın kafasıyla hayır

işareti yaptı. Aynı soruyu Rasûlullah, ikinci kez sorduğunda kadın yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem: “O halde falan mı?” buyurmak suretiyle Yahûdi’nin ismini söyleyince cariye başı ile “Evet!” dedi.694 Bu tespitin ardından Yahûdi, kısa sürede ele geçirildi ve sucunu itiraf etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber, onun yaptığı gibi başının iki taş arasında ezilerek öldürülmesini emretti.695 Diğer bir rivayete göre ise Rasûl-i Ekrem, o Yahûdi’yi çağırttı. Rasûlullah, (kısa bir soruşturma sonucunda Yahûdi sucunu kabul edince) onu iki taş arasında-başını ezerek ya da ezdirerek- öldürdü.696 Bunlardan farklı olarak Müslim’in aktardığı başka bir bilgiye göre öldürülen bu cariye Ensâr’lı bir kadın olup Yahûdi onu zînetleri için öldürmüş sonra da onu kuyuya atmıştır. Akabinde Yahûdi yakalanarak Hz. Peygamber’e getirildi. Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.697 Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemektedir.698

Görüldüğü üzere Rasûl-i Ekrem, devlet başkanı ve yargı organının başı olarak haddi uygulamakla görevli birinci şahıs olarak bu emri vermiştir. Başka deyişle toplumda anarşi, gasp, yankesicilik gibi huzuru ve can güvenliğini tehdit eden

691 Buhârî, Kitâbu’d-Diyât 3, 4, 6, 11; Müslim Kitâbu’l-Kasâme, 1672. Müslim’de bu rivayet detaylı

olarak şu şekilde aktarılmaktadır: Bir Yahûdi, bir cariyeyi, üzerindeki gümüş süs eşyalarını almak için taşla vurup ağır yaralamıştı. Bu cariye ölmek üzereyken Hz. Peygamber´in huzuruna getirildi. Peygamber, kadına: “Seni falanca mı öldürdü?” diye sordu. Kadın başı ile, hayır işareti yaptı. Sonra Hz. Peygamber ikinci defa sordu. Kadın yine başı ile hayır diye işaret etti. Sonra Allah Resulü üçüncü bir isim daha sordu. Bu sefer kadın: “Evet” dedi ve başı ile işaret etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber kadının haber verdiği o Yahûdiye kısâs uygulayarak başını iki taş arasında ezdirip onu öldürttü. Bkz: Müslim, Kitâbu’l-Kasâme,1672.

692 Buhârî, Kitâbu’d-Diyât 3; Müslim Kitâbu’l-Kasâme, 1672. 693 Müslim Kitâbu’l-Kasâme, 1672; Tirmizî, Diyet, 6.

694 Buhârî, Kitâbu’d-Diyât 3, 4; Tirmizî, , Diyet, 6.

695Tirmizî, Diyet, 6. Katîl’in başının taşla ezilerek öldürülmesi bazılarınca hoş görünmeyebilir. Ancak

mazlum’un yakınları gözüyle bakıldığında durumun hiç de öyle olmadığı görülecektir. Şöyle ki günümüzde canlarını teröre ve gaspçılara kurban veren annelere olayın failleri teslim edilse acaba nasıl cezalandırırlardı sizce? Herkes kendi vicdanına göre bu olaya bakarsa konunun daha iyi anlaşılacağını düşünüyoruz. Çocuklarını genç yaşta namert kurşunuyla öldüren teröristler, şehit annelerine teslim edilse onları linç etmeyeceklerine kim garanti verebilir. İçlerinde yanan evlat acısını sizce nasıl dindirirlerdi? Günümüzde buna benzer menfur olayların önüne bir türlü geçilememiş olması verilen cezaların caydırıcılıktan çok uzak kararlar olduğunu gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla da mazlumların hakları tam olarak alınamamaktadır. Günümüzdeki meri hukukta Hz. Peygamber gibi caydırıcı cezalar verilmiş olsa Allah’u alem toplumda istenmeyen bu olaylar büyük bir ihtimalle kökten kesilirdi.

696 Buhârî, Kitâbu’d-Diyât 3, 4; Müslim Kitâbu’l-Kasâme, 1672. 697 Müslim Kitâbu’l-Kasâme, 1672.

olayların müsebbiplerini cezalandırmak suretiyle yaptıklarını yanları kâr olarak bırakmamıştır. Yukarıda verilen ceza da kısâs gereği olup Hz. Peygamber’in bir dâhilliği yoktur. Sadece devlet başkanı ve Peygamber olarak var olan yasayı uygulamaya koydurtmuştur.

Bu konuda -cezanın tatbiki konusunda- mezhep imamları arasında görüş ayrılığı vardır. Daha doğrusu böyle bir durumda suçlu öldürdüğü aletle mi yoksa kılıçla mı kısâs edileceğini konusunda âlimler arasında fikir ayrılığı mevcuttur. İslâm âlimlerinden İmam Mâlik, İmam Şafiî ve İmam Ahmed bu hadisle amel ederek “Katîl, maktûlü ne ile öldürdü ise kendisi de onunla öldürülür.”derler. Buna karşılık Ebû Hanife, Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Hasan Basrî, Süfyân-ı Servî, Şa’bî ve İbrahîm Nehaî gibi bazı İslâm âlimleri ise: “Kısâs, yalnız kılıçla tatbik edilir!” hadisiyle amel ederek bu görüşe muhalefet etmişlerdir. Hanefiler, diğer mezhepler gibi amel etmemelerini şöyle izah etmişlerdir. Kısâsı kâtil’in suç aleti ile yapmak İslâmiyet’in ilk zamanlarına mahsus bir uygulama olup müslenin mubah olduğu bir zamandır. Hâlbuki müsle, sonra neshedilmiştir, diyerek gerekçelerini ortaya koymaktadırlar.699

Yukarıdaki rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber’in emriyle kısâs gereği öldürülen Yahûdi kişi savunmasız masum bir bayanı sırf üzerindeki mücevherleri alabilmek amacıyla başını ezerek vahşice yaralayarak ölümüne neden olmuş bir kişidir. Dolayısıyla da böyle bir suçlunun cezalandırılmış olması ilerde bu tür menfi olayların önüne geçmek için gerekli hukukî bir karardır. Bu karar daha çok toplumun faydasınadır. Çünkü bu olaydan yola çıkarak ileride böyle savunmasız birçok insanın da canı yanacağı bir gerçektir. Kısaca günümüzdeki cinayetlerin önünün bir türlü alınamamış olması Hz. Peygamber’in bu kararında ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir. Bu rivayetten yola çıkarak şöyle diyebiliriz. Savunmasız kadınların süs eşyalarını almak için öldüren insanların öldürülmesi dinen caizdir.

Yahûdiler, Hz Peygamber’e ve İslâm’a ihanet edinceye kadar Müslümanlarla eşit hak ve hürriyetine sahip idiler. Bunun yasal dayanağıda Medine Vesikası’dır. Şöyle ki Medine Vesikası, Müslüman, müşrik, Yahûdi ve münâfık toplulukları bir

699 Ahmed Davutoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, VIII, s, 300-301. Kısâs canın olası

saldırılardan korunması için konulmuş ilahi bir kanundur. Birisinin hayatına kasteden caninin kendisinin de hayatına son verileceğini bilmesi onun kötü duygularını frenleyeceği bir gerçektir.

araya getiren anayasadır. Medine topraklarında yaşayan farklı inanç ve kültürlere sahip insanların huzur ve güven içerisinde yaşamalarını amaçlayan bir düzenlemedir. Bu antlaşmayla dıştan gelecek herhangi bir saldırıya birlikte karşılık verilecekti. Yeni bir toplum oluşturma hedefi taşımaktadır. Ancak bu antlaşmalara uyacaklarına dair söz vermelerine rağmen Medineli Yahûdiler el altından sinsice nifak hareketlerde bulundular. Bununla da yetinmeyen Yahûdiler, müşriklerle Müslümanlara karşı ittifak kurarak düşmanca bir projeye imza attılar. Böylece de antlaşmaya ihanet etmek süretiyle Medine’deki İslâm devletini yıkmayı amaçladılar. İslâmiyet’e karşı birlikte her türlü mücadeleye hazır olduklarını belirtmişlerdir. 700

Yahûdilerden bazılarının münferit olarak öldürülmesi bazılarında topluca Medine’den sürgün edilmesinin temel nedeni; İslâm aleyhinde zararlı çalışmaları ve Medine toplumunun iç huzurunun bozmasına yönelik bir teşebbüs içerisine girmeleridir. Hz. Peygamber’in, Yahûdiler hakkında vermiş olduğu öldürme ve sürülme emri asla onların İslâmiyet’i kabul etmemiş olmaları sebebiyle verilmiş bir karar değildir. Zaten bu İslâm’ın ilkelerine aykırıdır.701 Rasûlullah, artık onlarla barış içerisinde yaşanılamayacağı kanısına ulaşıldıktan sonra yukarıdaki bu emirleri vermiştir.702