• Sonuç bulunamadı

C. Kureyş Dışındaki Kabilelerden Öldürülmesi Emredilip de

II. YAHÛDİLERDEN ÖLDÜRÜLMESİ EMREDİLENLER

2. Asmâ bnt Mervân

Beni Ümeyye b. Zeyd Yahûdilerinden556 şâir bir kadın olup Hatme oğullarından Yezid b. Zeyd557b. Hisni’l Hatmiyyî’nin558 nikâhı altındaydı. Söylediği şiirlerle İslâm’ı ve Müslümanları ayıplar, insanları Müslümanlara karşı şiirleriyle kışkırtırdı.559 Bu faaliyetinden geri durmayan bu şâire, Rasûlullah başta olmak üzere mü’minlere eziyet ederdi.560 O, Müslümanların ayıplarını araştırır ve İslâm dinine hakaret ederdi.561 Kin ve nefret dolu sözleriyle Müslümanları ve Hz. Peygamber’i kötüleyen bir kadındı.562

Ebû Afek, öldürüldüğü zaman Asmâ bnt. Mervân münâfıklığını, düşmanlığını belli etti.563 Bu şâir kadın bu yeteneğini İslâmiyet’i ve onun mensupları olan Müslümanları karalamakta kullanırdı. Hz. Peygamber ve onun ashâbına taş atmadan bir an olsun geri durmazdı. Abdullah b. el-Hâris b. el-Fudeyl’in babasından aktardığı şu rivayet bunu doğrulamaktadır: “Ey Malik, Nebît, Avf oğulları! Ey Hazrec oğulları!

Sizden olmayan yabancı birine uydunuz. O ne Murad ne de Mezhic kabilesindendir. Büyüklerimizin başlarını kestikten sonra yemeğim tiridi umulduğu gibi ona umut

555 İsmail H. Atçeken, Hz. Peygamber’in Yahûdilerle Münasebetleri, s, 96–97.

556 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s,161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 233; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 27; Zehebî,

Târîhu’l-İslâm, II, s, 136.

557 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 233. 558 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161.

559 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 233; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 27. 560 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s,233; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 27. 561 Mahmud Es’ad, Târih-i Dîn-i İslâm, s, 550.

562 Sadık Albayrak, Rahmet ve Savaş Peygamberi, s, 223.

563 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s,233; Bazı kaynaklarda ise Asmâ bnt. Mervân’ın ölümüne müteakip

hicretin 2.yılı Şevval ayında Ebû Afek öldürülmüştür. Bkz: Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s,164; İbn Sa’d, et- Tabakât, II, s, 28. Yani Asmâ, Ebû Afek’ten önce öldürülmüştür.

bağlıyorsunuz.”564Görüldüğü gibi Asmâ bnt. Mervân bu şiirde yabancı, garip birisi olarak Hz. Peygamberi kastetmekte ve ondan umut beklemelerinden dolayı da Ensâr’ı küçümsemektedir. Böylece toplumda Rasûlullah’a karşı bir kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Bu zararlı şiirlere Müslüman şâirlerden Hassân b. Sâbit reddiye türünden şiirle karşılık vermiştir. Hassân onun aksine Hz. Peygamber’e destek veren ona kucak açan Ensâr’ı övücü şiir söyleyerek Asmâ bnt. Mervân’ın mensubu olduğu Hatme oğullarının soy ve şeref noktasında Medineli Müslümanlardan geri olduklarını şiirinde ifade ederek ona cevap vermiştir. Konumuzun sınırlarını aşacağı için bu şiiri detaylı olarak burada vermeyi uygun bulmuyoruz. Ancak Hassân b. Sâbit’in şu mısraları Rasûl-i Ekrem’in incindiğinin açık bir delilidir: “…Girişleri ve çıkışları şerefli, ırkı Mecit olan bir yiğiti sarstı.

Fiilleri ve Nesebi şerefli, ırkı Mecit bir kahramanı sarstı..”565

İhsan Süreyya Sırma, “Medine Vesikası Işığında Yahûdi Meselesi” adlı çalışmasında Mervân kızının öldürülmesinde o zaman’ın medya fonksiyonu gören, şiirlerinde İslâm ve Peygamber düşmanlığını işlemesi ve Hz. Peygamber’e yazdığı hakaret vari şiirlerinden dolayı daha da ileri giderek küfür içerikli şiirleri bardağı taşıran son damla olmuştur demiştir.566

İslâm Tarihi kaynaklarında Asmâ bnt. Mervân’ın öldürülmesiyle ilgili farklı rivayetler vardır. Konumuzun iyi anlaşılması için bu rivayetlerin çıkış noktası son derece önemlidir. Çünkü birinci rivayette Hz. Peygamber Asmâ’ın bu incitici sözlerinden dolayı onun öldürülmesi için kesin bir emri vardır. Yani Rasûlullah’in emri doğrultusunda Mervân’ın kızı öldürülmüştür. İkinci rivayete göre ise Hz. Peygamber’in bu kadını öldürmesi için her hangi bir görevlendirme emri yoktur. Asmâ bnt. Mervân’ın kendi kabilesinden birisi olan Umeyr b. Adiyy, nezri doğrultusunda onu öldürmüştür. Dolayısıyla Umeyr’in bu işi kendi başına planlayıp gerçekleştirdiği şeklindedir. Şimdi bu iki rivayet ve bunları destekleyen diğer rivayetlere baktığımızda birinci rivayete göre; İbn Hişâm, Asmâ bnt. Mervân’ın katlini anlatırken şu rivayeti aktarmıştır. Onun Rasûlullah’ı hedef alan şiiri Rasûl-i Ekrem’e ulaşınca: “؟ ناوﺮﻣ ﺔﻨﺑا ﻦﻣ ﻲﻟ ٌﺬﺧﺁ ﻻَأ” “Dikkat edin. Mervân’ın kızından benim

564 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 233. 565 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 233–234

için (onun başını kim) alacaktır?” dedi. Rasûlullahın bu sözünü o sırada yanında

bulunan Hatme oğullarından Umeyr b. Adiyy işitti. O gecenin akşamı Asmâ bnt. Mervân’ın evine giderek onu öldürdü. Sonra sabahleyin Rasûl-i Ekrem’e gelerek: “Ya Rasûlullah! Ben o kadını öldürdüm” dedi. Bunu duyan Hz. Peygamber : “Ey

Umeyr! Allah’a ve Rasûlune yardım ettin” buyurarak memnuniyetini ifade etti.

Devamında Umeyr b. Adiyy, kendisine bir sorumluluk olup olmadığını sordu. Rasûlullah’ın cevabı: “Onun hakkında iki dişi keçi bile lazım gelmez.” 567 buyurdu. Yani cevabı hayır oldu. Birinci rivayet doğrultusunda bazı rivayetler de vardır. Bunlardan biri İmam-ı Kastallâni’nin verdiği bilgiye göre Hz. Peygamber, kimseye İbn Hişâm’da geçtiği üzere “Mervân’ın kızından benim için başını kim alacaktır?” türünden herhangi bir soru sormadan direk Umeyr’e emrederek: “Git, İslâm’ı

kötülüyen ve sözleriyle beni inciten kabilenden olan Mervân kızı Asmâ’ adındaki

mel’un kadını öldür.” şeklindedir.568 Sadık Albayrak’ta “Rahmet ve Savaş

Peygamberi Hz. Muhammed’in Hayatı” adlı çalışmasında Hz. Peygamber’in

Umeyr’e : “Git bu mel’un kadını öldür.” diye emrettiğini söyler. Devamında da Rasûlullah’ın: “Artık o ne rezalete ve ne de hiddete sebep olur.”569 buyurarak şerrinden inananların kurtulduğunu ifade etmiştir.

Vâkıdî’nin Abdullah b. el-Hâris’ten naklen anlattığı ikinci rivayete göre ise; Bu şâir kadının Rasûlullah’a ve onun şahsında Müslümanlara sataşması Hatme oğullarından Umeyr b. Adiyy b. Hareşe b. Ümeyye’ye ulaşınca Umeyr’in morali bozuldu. Bunun üzerine kendi kendine Rasûl-i Ekrem, Medine’ye sağ salim olarak döndüğü takdirde Asmâ bnt. Mervân’ı öldüreceğine dair söz verdi. Ve yaptığı bu nezri de Bedir savaşından sonra gerçekleştirdiği ifade edilmektedir. Olay şöyle anlatılmaktadır: Umeyr: “Ey Allah’ım! Eğer Rasûlullah, Bedir’den Medine’ye (sağ

olarak) dönerse sana nezrim olsun. Ben o kadını öldüreceğim.” diyerek bu şâir

kadının ileri gittiğini, kötülük saçan dilinin susturulması gerektiğini düşündü. Hz. Peygamber, Bedir harbinden Medine’ye döndükten sonra Umeyr b. Adiyy nezrini yerine getirmek için hicretin ikinci yılı Ramazan ayının 25. gece yarısı Asmâ bnt.

567 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234.

568 İmam-ı Kastallânı, Mevâhib-i Ledünniyye, I, s, 101. 569 Sadık Albayrak, Rahmet ve Savaş Peygamber, s, 223.

Mervân’ın evine giderek onu öldürdü.570 Umeyr b. Adiyy, Mervân’ı öldürdüğü gecenin sabahında sabah namazını Medine’de Hz. Peygamberle birlikte kıldı. Namaz bitiminde Rasûlullah, Umeyr’e bakarak: “Mervân’ın kızını öldürdün mü?” diye sordu. Umeyr soğukkanlı bir şekilde: “Evet, öldürdüm! Babam sana feda olsun ya

Rasûlallah!”571 dedi. Bu şâir kadının öldürülmesi için Hz. Peygamberden herhangi bir izin almadığı için Umeyr biraz korkuyordu. Umeyr: “Ya Rasûlullah! Bana

bundan bir şey var mı? Yani bir mesuliyet var mı?” diye bir soru sordu. Başka bir

rivayette ise: “Ya Rasûlullah! Acaba hata mı ettim?”572 dediğinde Rasûlullah: “Onun

hakkında iki dişi keçi bile lazım gelmez.”573 buyurarak onu rahatlattı. Diğer bir rivayette ise Hz. Muhammed: “Sana bu hususta ne bir kan talebi ne de bir ihtilaf

vardır.”574 “Onun kanı hederdir. Sana karşı çıkacak kimse yoktur.”575 buyurarak onun bu fiilini tasdik ve takdir etmiştir. Daha sonra, Hz. Peygamber çevresindekilere dönerek: “Allah ve Rasûlune gizlice yardım eden birisine bakmak istediğiniz zaman

Umeyr b. Adiyy’e bakınız!”576 buyurdu. Rasûlullah, bu sözleriyle Umeyr’in bu

davranışından ne kadar mesrur olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in takdir ettiği Umeyr b. Adiyy’in gözleri iyi görmezdi. Çünkü o, gözlerinden biraz rahatsızdı.577 Bu sebeple Hz. Ömer: “Şu a’ma ya mı?” diye onun gözlerinin rahatsızlığını dile getirince bundan hoşlanmayan Rasûl-i Ekrem: “Ona a’ma deme! O

tam görüşlüdür.”578 Yani gözlerindeki kusur pek önemli değildir buyurarak ikinci kez onu onurlandırmıştır. Kısaca bu rivayette Umeyr b. Adiyy, Rasûlullah’ın ve Müslümanların onun bu şiirlerinden kurtulabilmesi için öldürülmesi gerektiği düşüncesiyle onu öldürmeyi kafasına koyup bu şekilde dindaşlarına zarar veren bir kimseyi öldürerek onlara faydalı olurum düşüncesiyle bu eylemi gerçekleştirmiştir.

570 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 27-28 571 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, II, s, 136. 572 Mahmud Es’ad, Târih-i Dîn-i İslâm, s, 550-551.

573 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 28. 574 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234.

575 Mahmud Es’ad, Târih-i Dîn-i İslâm, s, 550-551. 576 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 161.

577 İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 28. Hz. Peygamber’in Umeyr’e “Git bu mel’un kadını öldür.” emri

kafalarda bazı sorulara neden olmaktadır. Şöyle ki: Acaba Rasûlullah, böyle önemli bir olaya gözlerinde bir rahatsızlığı olan Umeyr’i niçin seçti? Cevap olarak İmam-ı Kastallâni’: Umeyr’i Asmâ’nın kabilesinden olmasından dolayı kimsenin ondan şüphelenmemesini sağlamaya yönelik olduğunu söyler. Bu tesbit bizce de yerinde olup isabetlidir. Bkz: İmam Kastallâni, Mevâhib-i Ledünniyye, I, s, 101.

Böyle bir yargı beraberinde birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Aşağıda buna değinilecektir.

Şimdi yukarıdaki rivayetleri tahlil ettiğimizde şu sonuçla karşılaşıyoruz: İlk dönem İslâm tarihi kaynaklarından olup günümüze kadar Sîyer noktasında ulaşan en sahih kaynak olan İbn Hişâm’ın “es-Sîretü’n-Nebeviyye” adlı kitabında aktardığı birinci rivayet göre Rasûl-i Ekrem, Mervân’ın kızının ortadan kaldırılmasını bizzat kendi isteği ve emri doğrultusunda Umeyr tarafından yerine getirildiği vurgulanmıştır. Bu rivayeti destekleyen bazı rivayetlerde de daha kesin ifadeler kullanılmıştır. Meselâ “Git Mervân kızı Asmâ’ adındaki bu mel’un kadını

öldür.” gibi. Vakıdî’de geçen ikinci rivayette ise Umeyr, Asmâ bnt. Mervân’ı

öldürürken kimseye danışmadan nezri doğrultusunda yaptığı vurgulanmıştır. Yani Rasûlullah tarafından bir emirden bahsedilmemiştir. Her ikisi de bu rivayetlerde geçen haberleri, şiirleri Abdullah b. el-Hâris kanalından aktarmışlardır. O zaman akla şu soru geliyor: Neden rivayetlerin başlangıcı bir olmasına rağmen bilgiler bu kadar farklı? Tercih meselesi olabilir diyerek cevap verebilir miyiz? Kanaatimiz bu yöndedir. Ancak bu tatmin edici değildir. En iyisini Allah bilir. İbn Sa’d ise, Asmâ bnt. Mervân’ın İslâm’ı ayıplayıcı, Hz. Peygamber’e eziyet verici şiirler söylediğini aktardıktan sonra hemen öldürme olayına geçmiştir.579 Dolayısıyla ne Vakıdî’ gibi nezir hakkında bir bilgi var, ne de İbn Hişâm’ın aktardığı gibi bir öldürme emri vardır. Sonuç kısmı Vakıdî’ye benzemektedir. Hz. Peygamber, her iki rivayetin sonucunda zararlı sözler sarf eden Asmâ bnt. Mervân’ın öldürülmesinden dolayı ağzından memnuniyet ifadeleri sadır olması önemlidir. Çünkü bu durum Rasûlullah’ın yapılan görevi tasvip ve tasdik ettiğinin bir göstergesidir. Çünkü Rasûlullah’ın susması yani takriri bile Müslümanlar için bağlayıcıdır. Dolayısıyla da böyle bir memnuniyet rivayetin analaşılması için önemli bir ip ucu bizlere vermektedir.

Her ne kadar rivayetler farklı olsa da neticede Hz. Peygamber’in ikinci rivayetin sonucunda da memnun olduğunu belirtmesi ve Umeyr’in Rasûl-i Ekremden izin almadan gerçekleştirmiş olduğu bu olaydan dolayı acaba yanlış mı yaptım? Korkusuna Rasûlulah’ın : “Onun hakkında iki dişi keçi bile lazım gelmez.”580

579 İbn Sa’d, et-Tabakât, II, s, 27–28.

buyurarak onun kaygısını gidermesi son derece önemlidir. Yani Hz. Peygamber, doğrudan olmamakla beraber kavli olarak sonradan bu ifadelerle yapılan olayı tasvip etmiştir. Ayrıca Vakıdî ve İbn Sa’d’ın bu konuyu Umeyr b. Adiyy’in Asmâ bnt. Mervân’a seriyyesi başlığı altında vermesi de manidardır. Çünkü biz biliyoruz ki Hz. Peygamber’in katılmayıp yani komuta etmediği ama bir komutan tayin ederek gidilen seferlere "Seriyye" adı verilmektedir. Bundan yola çıkılarak Rasûlullah’ın bundan haberi olduğu yönündeki rivayetler kanaatimizce ağır basmaktadır.

Şayet Umeyr b. Adiyy’in yaptığı nezir doğrultusunda bu olayı gerçekleştirdiği İkinci rivayeti, sahih kabul edecek olursak ortaya: Umeyr’in, bu işi Hz. Peygamber’e danışmadan ondan izin almadan gerçekleştirmiş olduğu şeklinde bir tablo ortaya çıkar. Dolayısıyla da bu rivayet, Medine site devletinin içinde yaşayan insanları ilgilendirip ve aynı zamanda toplumdaki iç huzuru doğrudan sağlamaya yönelik bir anlaşma yapılmış olmasına rağmen devlet başkanının haberi olmadan bazı kimseler suçlu gördükleri bazı kimseleri öldürebildikleri izlenimine neden olmaktadır. Bu da Medine’de başıboşluğunun başka bir deyişle otorite zafiyetinin olduğu sonucuna götürebilmektedir. Temelini Hz. Peygamber’e itaat üzerine kuran bir devletin mensupları için bu tablo uygun düşmemektedir. Dolayısıyla da bu kadar önemli bir kararın Rasûlullah’ın izni ve işareti olmadan gerçekleştirilemeyeceği kanaati bizde ağır basmaktadır. Ancak bu şekilde yanlış anlamaların önüne geçilmiş olur. Zaten ikinci rivayette Hz. Peygamberle Umeyr arasında geçen soru kalıbı da bunu desteklemektedir. Rasûlullah sabah namazını kıldıktan sonra eylemi gerçekleştiren Umeyr b. Adiyy’e ilk sözü: “Mervân’ın kızını

öldürdün mü?” olması herhangi birisine verilen bir görevin yerine getirilip

getirilmediğini öğrenmeye yönelik bir önderin sorusu gibi anlaşılmaktadır.581 Rasûl-i

Ekrem’in bir mucizesidir de diyebiliriz. Ancak yukarıdaki bilgilerden yola çıkarak birinci rivayette olduğu gibi Asmâ bnt. Mervân’ın öldürülmesi Hz. Peygamber’in emri ve işareti doğrultusunda Umeyr tarafından gerçekleştirildiği deliller ve çıkarımlar açısından kanaatimizce daha tutarlıdır.

Umeyr b. Adiyy, Rasûl-i Ekrem’in meclisinden ayrılıp kabilesinin yanına döndüğünde kabilesinden bir topluluk Asmâ bnt. Mervân’ı defnetmekteydi. Bu

topluluk Umeyr’in Medine’den geldiğini görünce ona: “Ey Umeyr! Onu sen mi

öldürdün?”582 diye sordular. Umeyr soğukkanlı, kendinden emin bir edayla: “Evet,

onu ben öldürdüm. Bana ne hileniz, ne kötülüğünüz varsa yapınız, beklemeyiniz.”.583

“Varlığım kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki sizler de aynen onun

söylediklerini söylerseniz, sizleri de bu kılıcımla ölünceye veya sizleri öldürünceye kadar(size) vuracağım.”584 diyerek kararlılığını ilan etti. Başka bir rivayette ise Umeyr kabilesinin yanına döndüğünde onlar sormadan: “Ey Hatme oğulları!

Mervân’ın kızını ben öldürdüm. Dilediğinizi bana yapınız.”585dedi. Bu dik duruş karşısında Müslüman oldukları halde korkularından inançlarını gizleyen kişiler, Müslüman oldukları ilan ettiler. Dolayısıyla da bu olaydan sonra Hatme oğulları arasında İslâmiyet yayıldı.586 İbn Hişâm: “Asmâ bnt. Mervân’ın öldürülmesi,

İslâmiyet’in açıktan Benî Hatme de izzet bulduğu ilk gün olmuştur.”587diyerek bu olayın önemine dikkat çekmiştir.

İbn Hişâm’ın aktarmasına göre Hatme oğullarından ilk Müslüman olan kişi Umeyr b. Adiyy’dir. o, bu kimliğini kabilesinden gizliyordu. Umeyr, Kâri’ diye çağrılırdı. Asmâ bnt. Mervân’ın katledildiği gün İslâm’ın yayıldığını gördükleri için bir grup insan daha Müslüman olmuştur. Onlardan iki kişinin ismini İbn Hişâm aktarmıştır. Bunlar: Abdullah b. Evs, Huzeyme b. Sabit o gün Müslüman olmuşlardır.588 Görüldüğü gibi Mervân’ın kızının ölümü hayırlı bir işe sebep olmuştur. Onun dilinin şerrinden korkan bazı insanlar onun ölümüyle gizledikleri imanlarını açığa vurmuşlardır. Bu durum da Asmâ bnt. Mervân’ın toplumda bir baskısının olduğunu göstermektedir. İbn Sa’d’a göre, Umeyr, Asmâ bnt. Mervân’ı hicretten on dokuz ay sonra Ramazan ayının 25. gecesi öldürmüştür.589 Öldürülme

nedenlerine baktığımızda: İslâm aleyhinde yalan haber üreterek kamuoyu oluşturması, Hz. Peygamberi, kötülemesi buna bağlı olarak kin ve nefret dolu şiirlerinden dolayı cezalandırılmıştır. İhsan Süreyya Sırma, “Medine Vesikası

Işığında Yahûdi Meselesi” adlı eserindeki şu tespiti onun hangi alanda İslâmiyet’e

582 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 162.

583 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 162; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234. 584 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 162.

585 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234. 586 Vâkıdî, el-Meğâzî, I, s, 162. 587 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234. 588 İbn Hişâm, es-Sîre, IV, s, 234

zarar verdiğini kısaca ortaya koymaktadır: “Fesat saçan gazetesinden Müslümanlar

kurtulmuş oldu.”590