• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2:TANZİMAT DÖNEMİ NESRİNDE ÜSLÛP ARAYIŞLARI

2.2 Resmî Yazı Üslûbu

2.2.1 Emir ve Buyruklar Arasında

“Islahat Fermanı”nda konuşan, devlet adına yetkiyi kullanan güç padişahtır. Bu yüzden başlangıcından itibaren “ben" merkezli kullanımın ağırlıkta olduğu bir metinle karşılaşırız. “Tebaa-i şâhânemin”, “muvaffak olduğum”, “ifâde-i padişâhânem”, “irade ve tensîb-i şâhânem”, “fütüvvetkârâne-i padişâhânemden”, “saltanat-ı seniyyemden”, “Devlet-i Âliyye’min”, “taraf-ı eşref-i şâhânemden” gibi kullanımlarda buyruklarının yerine getirilmesini isteyen ve kendini bu konuda tek yetkili kılan güç sahibiyle karşılaşırız. Hatırlanacağı gibi, “Tanzimat Fermanı”nda ben merkezli kullanımlarla birlikte yetkisini paylaşan ya da eksilten bir otoritenin varlığı hissedilmekteydi.

5

Islahât Fermanıyla ilgili atıflar ve sayfa numaraları: “Islahât Fermânı” (2012) Tanzimat

Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, (Editörler Halil İnalcık-Mehmet Seyitdanlıoğlu)

79

Islahat Fermanın taahhütler içeren bir metin olduğu bundan dolayı “olmak”, “kılmak” yardımcı fiillerinin metnin taşıyıcı unsuru haline geldiği görülecektir: “Tevfik olunup”, “îfâ kılınması”, “havale kılınması”, “inşâ olunması”, “men olunması”, “icbâr olunmaması”, “istihdam olunmaları”, “maaşlar tayin olunup”, “mahv u izâle kılınması”, “icra olunması”, “tekdîr ve te’dib olunması” “neşr ve ilan olunması”, “lağv ve iptal kılınması”, “mübaşeret kılınması”, “men kılınması”, vb. birleşik fiillerin kullanımı fermanı bir emir ve buyruklar metnine dönüştürmüştür. Islahat fermanının özellikle gayri müslim tebaya birtakım vaadlerde bulunduğu ve bu vaadlerin yerine getirileceğine dair sözler içerdiği düşünüldüğünde buradaki ol-, kıl-, fiillerinin “n” sesiyle ettirgen bir yapıya kavuşturulduğu, buradan hareketle de padişahın belirtilen hususların yapılmasını istediği görülür.

Ferman, içerik bakımından Tanzimat Fermanı’na göndermeleri olan bir metindir. “Şöyle ki: Gülhane’de kıraat olunan hatt-ı hümâyunum ile Tanzimat-ı Hayriyye mûcibince her din ve mezhepte bulunan kaffe-i tebaa-i şâhânem hakkında …” diye devam eden cümlelere rastlamak mümkündür. Bilindiği gibi bu ferman da Tanzimat Fermanı gibi tek yanlı bir metindir. Ricoeur’un ifade ettiği gibi “Bir şey iddia etmek anlaşmayı ummaktır. Tıpkı bir emir vermenin itaat beklemesi gibi. Kendi kendine konuşma-tek kişilik söylem- bile kişinin kendiyle diyaloğudur” ( Ricoeur, 2007a: 20). Hükümdar bu metinle tek taraflı olmakla birlikte bir anlaşma, diyaloğ, mutabakat zemini arayışındadır.

2.2.2.2 Dil Özellikleri

Ferman metni, Tanzimat Fermanında olduğu gibi söz dizimi açısından “kılınıp, olunup, olması, olunmaları”, şeklindeki fiilimsilerle birbirine bağlanan emir cümlelerinin kendisini fazlasıyla gösterdiği bir metin görünümündedir. Hatta bu kararlılık ve emir ifadeleri metnin sonunda “eyleyesiz, bilesiz, itaat kılasız” ifadeleriyle kararlılığı ifade babında yeniden hatırlatılmıştır.

Metnin başlangıcında tamlama halinde birden çok sözcüğün birbirine bağlandığı görülüyor. “tamamî-i husul-i saadet-i hâli”, “akdem-i efkâr-ı hayriyye-nisar-ı padişâhânem”, “zîr-i cenâh-ı âtıfet-i seniyye–i pâdişahânemde”vb. İlerleyen bölümlerde ise gittikçe bu tarz tamlamaların kullanım sıklığının azaldığı, daha anlaşılır kullanımların tercih edildiği görülüyor. Islahat Fermanı’nda özel isimlerin kullanımı

80

oldukça azdır. Bu daha çok metnin özelden ziyade genele yönelik olmasıyla açıklanabilir. Fermanda yer alan tek şahıs ismi Fatih Sultan Mehmet’tir. Metinde soyut kavramlara yok denilecek bir sayıda yer verildiği, bu yüzden de somut olanın daha çok öne çıktığı görülmektedir. Bununla birlikte metinde geçen “saadet, şan, ihlâs, müşfik, müsâvi, şeref, va’d, imtiyaz, hakkaniyet, namus, nizam, müsâvat, eşref, rencide ol”, gibi soyut sözcüklerin varlığı da dikkat çekicidir. Somut kavramların oranının soyut kavramlara göre çok oluşu anlatılmak isteneni daha anlaşılır kıldığını, belirginleştirdiğini söyleyebiliriz.

Tanzimat Fermanı’nda ise “kuvvet, refah, ma’muriyet, za’af, fakr, can, ırz, namus, fıtriyye, hıyanet, sıdk, endişe, muzır, ıztırab, gayret, muhabbet, iyi, zulüm, hasene, hizmet, asayiş, istirahat, töhmet, kabahat, hatır, gönül, rüşvet, keyfiyet, felah, lânet” vb. soyut sözcüklere rastlıyoruz. Bunlar içerisinde can, ırz, namus, gibi kavramların tekrar yoluyla birden fazla kullanıldığı düşünüldüğünde “Tanzimat Fermanı”nda soyut kavramların ıslahat fermanına oranla daha çok kullanıldığı söylenebilir. Tanzimat fermanında padişahın öncelikle kendi toplumunu, Islahat Fermanı’nda ise Osmanlı toplumundan çok Batılı devletleri ikna etmek arzusunda olduğu biliniyor. Soyut kavramların “Tanzimat Fermanı”nda daha çok kullanılmış olması toplumun bu değerlerle olan ilişkisinin bir sonucudur. Öyle ki bu kavramlar etki bakımından insanlar üzerinde daha çok tesir bırakmaktadır. “Islahat Fermanı”nda somut sözcüklerin belirgin üstünlüğü ise metnin Batılı devletler nezdinde bir beklentiyi karşılama arzusu ve bunu da yoruma yer bırakmayan daha net sözcüklerle anlatma gayreti buradaki somut kavramların kullanımında önemli bir etkendir.

Sonuç olarak Tanzimat Fermanı’ndan çeyrek asır sonra yazılmış olan Islahat Fermanı’nın resmî yazının nitelikleri bakımından büyük bir farklılık göstermediği görülüyor. Sözcük seçimi açısından, tamlamalatrın çözülmesi açısından Islahat Fermanı bize bu imkânı vermemektedir.

Her iki fermana baktığımızda resmî yazıdaki değişiminin daha yavaş gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Bunda, resmî yazının bazı ön kabullerinin olması etkili olmaktadır. Yazının belirli bir şablona göre şekillenmesi, kalıp ibarelerin olması değişimi güçleştirmektedir. Bununla birlikte uzun cümle yapısına ve bu yapıyı oluşturan fiilimsilerin ve Arapça ve Farsça tamlamaların çokça kullanılmış olmasına rağmen her

81

iki fermanda da yeni sayılabilecek günlük dilden ibarelere, söz kalıplarına rastlamaktayız.