• Sonuç bulunamadı

3. ÇağdaĢ öğrenme yaklaĢımlarından dizgeli eğitim modelinin kullanımı ile, 4 Bulguları, araĢtırmada kullanılan veri toplama araçlarının kullanımı ile

2.1. Kuramsal Bilgiler 1 Dizgeli Eğitim Model

2.1.1.1. Eğitim Dizgesinin Girdiler

Dayandığı felsefi temellerin farklı olması, dinamik ve soyut bir kavram olması, kapsamının geniĢ olması gibi nedenlerden dolayı eğitimin herkesçe kabul edilen bir tanımını yapmak mümkün olmamakla beraber, en genel anlamda eğitim; bireylerin davranıĢlarını değiĢtirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Kızıloluk, 2002: 5).

Eğitim aracılığıyla insanlara yeni davranıĢlar kazandırılır, insanların hali hazırda sahip oldukları davranıĢlara yeni davranıĢlar eklenir, önceden kazanılmıĢ olan eksik veya yanlıĢ davranıĢlar değiĢtirilir. Dolayısıyla eğitim yoluyla sağlanan davranıĢ değiĢtirme süreci bilinçli, planlı yani istendiktir. Ġstendik davranıĢ değiĢikliği eğitimin gereği olarak benimsenince, eğitimin temel unsurlarından biri olan hedef kavramının ele alınması gerekmektedir.

Örgün eğitim faaliyetlerinin temel dayanağını oluĢturan hedefler; “yetiĢtirdiğiniz insanda bulunmasını uygun gördüğünüz, eğitim yolu ile kazandırılabilir nitelikte istendik özellikler” (Ertürk, 1975) olarak tanımlanmaktadır. Eğitim hedeflerini belirlemede “istendik”in ölçütlerinin belirli kılınması için; toplumun beklentilerinin, bireyin ilgi ve ihtiyaçlarının, konu alanının özelliklerinin ve doğa koĢullarının analiz edilmesi gereklidir. Ġstendik davranıĢları saptamak için göz önünde bulundurulması gereken bu dört değiĢken (toplum, birey, konu alanı ve doğa) “belirleyiciler” olarak adlandırılmaktadır (Sönmez, 2003a: 21). AĢağıda bu belirleyiciler kısaca açıklanmıĢtır.

Toplum: Hedefler belirlenirken toplumsal gerçekler göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumsal gerçek bir bakıma kültürel gerçektir. Kültürel gerçek; toplumsal, ekonomik ve sosyal sistem olarak ele alınabilir. Toplumbilim (sosyoloji) genel olarak kiĢi, kurum ve toplum arasındaki iliĢkiyi inceleyen bir bilim dalıdır. Bir toplumsal sistem, çeĢitli kurum ve kuruluĢlarla bunlar arasındaki iliĢkilerden oluĢur. Gelenek ve görenekler, inanç sistemleri, nüfusun cinsiyete, yaĢa ve mesleklere göre dağılımı, toplumun ihtiyaç duyduğu insan gücü, okul, hastane, fabrika, iĢyeri vb. toplumsal sistemin öğeleridir. Bu açıdan toplumsal sistem, ekonomik, politik ve eğitim sisteminin bir üst sistemidir. Bu nedenle her sistem; hangi toplum için kuruluyorsa o

toplumun gerçeğinden hareket etmek durumundadır. Kurulacak sistemler, hem toplumsal gerçeğe uymalı hem de onu temele alarak daha tutarlıya doğru değiĢtirip geliĢtirmelidir (Sönmez, 2008: 18-19).

Her toplumun toplumsal gerçeği diğerlerinden farklılık göstermekte, dolayısıyla toplumların ulaĢmak istedikleri hedefler de toplumsal gerçeğe göre değiĢmektedir. Eğitim sistemleri de tüm toplumun gerçeğinden hareketle, onun sorunlarına ve çözüm yollarına dayalı hedefler belirlemelidir. Eğer bunu gerçekleĢtiremezse, hem sistem olarak kendisinin hem de toplumsal sistemin bozulup yıkılmasına neden olabilir. Bu nedenle toplumun gereksinim duyduğu insan gücünün belirlenmesi gerekir. Toplumu oluĢturan bireylerin hâlihazırdaki durumu ile ulaĢtırılmak istenilen durumu arasındaki fark, toplumsal kalkınma gereksinimidir. (Sönmez, 2008: 18-19).

Ayrıca ülkede hangi ekonomik model yürürlükte ise, onun dayandığı ilkeleri bilen, uygulayan ve geliĢtiren insanların yetiĢtirilmesi eğitim sisteminden beklenir. Bu bağlamda eğitim sistemi, hangi ekonomik model savunuluyor ve yürürlükte ise, ya da uygulanmak isteniyorsa, onu bilen, savunan, uygulayan, değerlendirip geliĢtiren ve ona yeni ufuklar açan üretici ve tüketici insanları yetiĢtirmek durumundadır (Sönmez, 2008: 18-19).

Bir toplumun devlet yapısı ve dayandığı felsefe, anayasası, yasama, yürütme ve yargı organları ve bu organların bunların iĢleyiĢi politik sistemi oluĢturur. Her devlet kendi politik sistemini genç kuĢaklara aktarmak ve benimsetmek ister. Bu açıdan eğitim, resmi ideolojinin genç kuĢaklara aktarılma süreci olarak tanımlanabilir (Sönmez, 2008: 20).

Birey: Eğitimin temelinde birey yer almaktadır. Çünkü eğitimde her Ģey birey, bireyin istenilen yönde geliĢimi için iĢe koĢulmaktadır. Bireyler, doğuĢtan birtakım özelliklerle dünyaya gelirler. Ġnsanın biyolojik bir yapıya sahip olması, doğuĢtan birtakım gizil güçlere sahip olarak dünyaya geldiğini göstermektedir.

Ġnsanın biliĢsel, duyuĢsal, deviniĢsel, sezgisel alanlarla ilgili doğuĢtan getirdiği özellikleri vardır. Bu özellikler ona kazandırılacak olan hedeflerin sınırlarını çizebilir. Ayrıca bu tür doğuĢtan getirilen gizil güçleri geliĢtirmek eğitimin temel görevlerinden biridir (Sönmez, 2008: 22).

Ġnsanın biyolojik bir varlık olması nedeniyle açlık, susuzluk, uykusuzluk vb. fizyolojik ihtiyaçları mevcuttur. Ġnsanın aynı zamanda toplumsal bir varlık olması nedeniyle de güvende olma, sevme-sevilme, saygı durulma, statü kazanma, kendini gerçekleĢtirme gibi ihtiyaçları da mevcuttur. Ġnsanların bu ihtiyaçlarını yaĢadığı doğal

ve toplumsal ortamda gidermelerini sağlamak eğitimin görevlerinden biridir. Dolayısıyla eğitimin hedefleri belirlenirken insanların fizyolojik ve toplumsal ihtiyaçlarının nasıl giderileceği de göz önünde bulundurulmalıdır (Sönmez, 2008: 24).

Hiçbir birey diğerleriyle aynı özelliklere sahip değildir. Ġnsanlar arasında sahip oldukları gizil güçler bakımından bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Bireylerin farklı yanları olduğu gibi benzer yanları bulunmaktadır. Her bireyin farklı ve benzer yanlarını geliĢtirmek de eğitimin görevidir. Bu farklılık ve benzerlikler, özel yetenek ve ilgi alanları olabilir. Benzer yeteneklere ve ilgiye sahip olanlar bir arada eğitilebileceği gibi tek tek de eğitilebilirler. Bireylerin benzer özelliklerine göre hedefler belirlenebilir (Sönmez, 2008: 23).

Konu Alanı: Ġstendik davranıĢlar bir içerikle kenetlidir. Bu içerik; matematik, fizik, kimya, edebiyat, tiyatro, sinema, fotoğraf, ekonomi, mimari, felsefe, mantık vb. olabilir. Hedeflerin diğer bir belirleyicisi bilim, sanat, düĢünce gibi insan etkinlikleri olabilir. Hedefler, bilim, sanat, düĢünce alanındaki değiĢme ve geliĢmelere uygun olmalıdır; çünkü karĢılaĢılan sorunların çözümünde doğru yani geçerliği ve güvenirliği yüksek önermeler iĢe koĢulmalıdır (Sönmez, 2008: 22).

Doğa: Ġnsan doğal bir varlıktır, doğal ortamda doğmakta ve doğal ortamda yaĢamını yitirmektedir. Doğal ortam olmaksızın insanın yaĢamını idame ettirmesi mümkün değildir. Ancak insanlar hızla yaĢamaları için ihtiyaç duydukları doğal ortamı bozmaya, kirletmeye baĢlamıĢlardır. Nüfus artıĢı sonucu enerji kaynaklarının hızla tükenmeye baĢlaması, beslenme ve barınma sorunları, endüstrileĢmenin getirdiği iklim değiĢiklikleri doğayı tehdit eder hale gelmiĢtir.

Dünyanın pek çok yerinde mevcut doğal ortamı zorlayacak ölçüde hızla artan nüfus, bu nüfusun ekolojik sisteme getirdiği baskı, beslenme, yerleĢim, eğitim, sağlık hizmetlerinin zorlanması, azalan canlı türleri, artan kirlilik, iklim değiĢmeleri, hızlı kentleĢme, sağlıksız endüstrileĢme dünyamızın karĢı karĢıya bulunduğu önemli doğa problemlerini yaratmıĢtır. Doğa problemleriyle baĢa çıkmanın en temel yolu bilinçli ve organize eğitimden geçer (Yücel ve Morgil, 1998). Bu nedenle eğitimin hedeflerini belirlerken doğayı koruyacak doğayla dengeli bir uyum yaratacak bireylere duyulan ihtiyaç da göz önüne alınmalıdır.

Belirleyicilerin (toplum, birey, konu alanı, doğa) özellikleri dikkate alınarak oluĢturulan aday hedeflerin; eğitim psikolojisi, eğitim ekonomisi, eğitim felsefesi, eğitim sosyolojisi süzgeçlerinden geçirilerek olası hedeflere dönüĢtürülmesi gerekir (Sönmez, 2008: 22).

Eğitim psikolojisi: Psikoloji bireyin nasıl düĢündüğüne, nasıl hissettiğine ve nasıl davrandığına yönelik tüm soruları yanıtlamaya çalıĢan bir bilimdir (Myers, 1995: 2). Eğitimin bireylerde istendik davranıĢ değiĢiklikleri oluĢturabilmesi için bireyin nasıl düĢündüğüne, nasıl hissettiğine ve nasıl davrandığına yönelik bilgi sahibi olması gerekir. Eğitim bireyin bu özellikleri hakkındaki bilgiyi psikoloji biliminin bulgularından almaktadır.

Eğitim ekonomisi: Ekonomi; kıt kaynakların insanın sonsuz gereksinimlerini karĢılayamaması nedeni ile ortaya çıkan, kaynakların kullanılması ve arttırılması ile ilgili sorunları inceleyen bir bilimdir. Ekonomik sistem ile eğitim sistemi arasında güçlü bir iliĢki bulunmaktadır. Eğitimin ekonominin gereksinim duyduğu nitelikte ve nicelikte insan yetiĢtirmesi gerekir. Bu da bireylere tutumluluk, yani iyi bir üretici ve iyi bir tüketici olma özelliğinin kazandırılması ile sağlanabilir (Karakütük, 2000: 114). Ayrıca eğitim sisteminin ekonominin ilke ve kurallarına göre de iĢlemesi beklenir. Bu amaçla bireye kazandırılacak istendik davranıĢların en az emek, en kısa süre ve en ez enerji ile kazandırılması gerekir. Hedefleri belirlerken bu nitelikler iĢe koĢulabilir.

Eğitim felsefesi: Felsefenin tek bir tanımı bulunmamaktadır. “Jaspers felsefenin ne olduğu ve değerinin münakaĢalı olduğunu söyleyerek…” (Akt: Tozlu, 2002) felsefenin henüz üzerinde görüĢ birliğine varılmıĢ bir tanımının olmadığının altını çizmektedir. Genel anlamda felsefe; insanın yaĢamını, değerlerini ve yaĢama amaçlarını sorgulayan, insan yaĢamının ve eylemlerinin dayandığı ilkeleri araĢtıran bilimdir (Uysal, 2004). Ġnsanın tanımı ve yaĢama amacı temele alınan felsefeye göre değiĢebilir. Örneğin; genel olarak Rasyonalistler insanı, “akıllı bir hayvan”, Realistler “geliĢmiĢ bir beyne, plastik bir sinir sistemine ve duyum mekanizmasına sahip, çevreye uyum sağlayabilecek yaĢayan bir organizma”, Natüralistler “doğanın bir parçası ve sürekli değiĢen, olgunlaĢan, doğal ve toplumsal bir varlık”, VaroluĢçular “kendi kendini yaratan ve yapıp ettiklerinin toplamı olan bir varlık” olarak ele almıĢlardır (Sönmez, 2003a: 21). Ġnsana iliĢkin tanım değiĢince eğitim amacı da değiĢim göstermektedir. Ġstendik davranıĢların ölçütleri yani hedeflerin ne‟liği konusunda bir karara varabilmek için felsefeye baĢvurulması gerekmektedir. Temele alınan felsefeye göre eğitimin hedefleri, içeriği, eğitim ve sınama durumları saptanmalıdır. Aksi takdirde eğitim hedefleri gerçekleĢmeyebilir. Bu durum eğitim dizgesinin düzenli iĢleyiĢini aksatabilir.

Eğitim sosyolojisi: Sosyoloji; toplumsal olgu ve olayları inceleyen bir bilim dalıdır. Eğitimin hedefleri saptanırken toplumun genel özellikleri, toplumsal gerçekler dikkate alınmalıdır. Ülkenin genel toplumsal gerçeğine göre saptanan aday hedeflerin

ülkenin değiĢik sosyo-ekonomik bölgelerinin özelliklerine göre gözden geçirilmeli gerekirse yeni aday hedefler belirlenmelidir.

Olası hedeflerin kesinleĢmiĢ öğretim hedeflerine dönüĢmesi, eğitim dizgesinin girdilerine bakılarak gözden geçirilmesi, gerekli koĢullarda elenip yeniden belirlemesi gerekir. Eğitim dizgesinin girdileri; öğrenci sayısı, yaĢı, cinsiyeti, hazırbulunuĢluk düzeyi, yatırım, yeni personeli, yeni araç-gereç, yiyecek, içecek, giyim, kuĢam, enerji ve yeni bilgidir (Sönmez, 2003a: 3-5).