• Sonuç bulunamadı

EĞİTİM ÖĞRETİM AMACIYLA SEÇME VE TOPLAMA ESER

Eğitim ve öğretim faaliyetleri kapsamında daha önceden yayımlanmış eserlerin toplu şekilde öğrencilere sunulması büyük önem arz etmektedir. Örneğin edebiyattaki belli bir akıma ait şiirlerin toplu bir şekilde veya bazılarının seçilerek öğrencilerin istifadesine sunulması eğitim açısından elzem ve faydalı bir durumdur. Bu nedenle, eser sahiplerinin haklarının böylesi faaliyetlerden dolayı ihlale konu olmaması için FSEK m.34 ile eser sahiplerinin eser üzerindeki hakları sınırlandırılarak hedef kitlenin kullanımı açısından bir serbesti oluşturulmuştur.

Buna göre, FSEK m.34/1 ile yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, makul nispette, eğitim ve öğretim amacına yönelik seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbest kılınmıştır. Bu noktada getirilen iktibas serbestisi de toplama eserlerinin içeriğinin aydınlatılması amacını

taşımaktadır259. Bununla beraber, getirilen serbesti eğitim-öğretim amacını taşıdığından,

görüşündedir. Ayrıca yazar, bir ortamda temsil için ayrıca ücret alınmamasının mutlak olarak kar amacı güdülmediği şeklinde yorumlanamayacağını, örneğin mekândaki yiyecek ve içeceklerin normale göre pahalı olmasının kar amacı olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. (Arslanlı, s.143-144.)

256 Öztan, s.438; Tekinalp, s.202. Tekinalp ayrıca; internet, TV, radyo ve posta gibi iletişim kanalları ile

yapılan eğitimlerin bu kapsamda olmadığını ifade etmektedir. Bozgeyik ise söz konusu eğitimin “yüz yüze” yahut “uzaktan eğitim” olarak yapılmasının değil, eğitimin “doğrudan doğruya” yapılıp yapılmadığının önemli olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca yazar, eğitim öğretim kurumu lafzının da geniş yorumlanması gerektiğini, eğitimin fiziksel olarak mutlak suretle eğitim kurumunun binası içinde olmasının şart olmadığını ifade etmektedir.(Bozgeyik, s.28.)

257 Bozgeyik, s.26.

258 Erel, s.248; Gökyayla, s.285; Arslanlı, s.143.

259 Tekinalp, s.203. Öte yandan kanundaki bu ifadenin, esasen ders kitaplarının ucuza mal edilme amacının

bir neticesi olduğunu, ayrıca uygulamada eser sahiplerinin haklarına önemli ölçüde zarar verdiğini ifade edenler de bulunmaktadır. (Gökyayla, s.289; Öztan, s.440.)

107

eğitim ve öğretim amacı dışındaki seçme, derleme ve toplama eser oluşturma yetkisinin eser sahibinin iznine tabi olduğu kanunda aynı maddenin 3 üncü fıkrasıyla açıkça belirtilmiştir. (FSEK m.34/3).

1. İktibas (Alıntı) Serbestisi

İktibas kavramının bizim mevzuatımızda net bir tanımı yer almamaktadır. Doktrinde iktibas kavramı genel olarak, “bir eserde yer alan belli kısımlara, başka bir eserde yer verilmesi” şeklinde tanımlanmıştır260. Öncelikle iktibastan bahsedebilmek için

kendisinden iktibas yapılan fikrî ürün FSEK anlamında bir “eser” olmalıdır261. Bir

eserdeki belli bir kısımdan birebir aynı şekilde faydalanılıyor ise aynen iktibas, eğer o kısım yeni eser sahibinin yorumu içerisinde kendini buluyor ise mealen iktibas

gerçekleşmiş olacaktır262. Aynen iktibas edilen kısımların tırnak içinde gösterilmesi çok

önemli bir husustur263. Bu çalışmadaki gibi, bir konuda okurun bilgi edinebileceği

kaynakların atıflarla gösterilmesi iktibas değildir. İktibas, bir eser parçasının, başka bir

eserde erimeden yer almasıdır264.

İktibas, kendi eserini özgün olarak meydana getiremeyen yazarlar için deyim yerindeyse bir “kaçış yolu” veya “fırsat” olarak değerlendirilmemelidir. İktibas, içeriği

desteklemek için yapılır ve eser sahibinin bu içeriği oluşturma borcundan kurtarmaz265.

Hemen belirtmek gerekir ki bugün sıklıkla karşılaşılan bir vaka olarak birçok eserde yer alan “kısmen veya tamamen hiçbir şekilde alıntılanamaz” şeklindeki ifadelerin

herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. İktibas, eser sahibinin iznine tabi değildir266.

260 Gözler, Kemal: Örnekleriyle Usûlsüz Alıntı Sorunu, Yazarın Kendi Yayını, 2013, s.33; Erel, s.248;

Gökyayla, s.286; Öztan, s.449; Ceritlioğlu Sengel, s.80. Tekinalp ise iktibas kavramını, “alenileşmiş

bir eserden, bazı cümlelerin, paragrafların, motif ve tınıların, hatta ezgilerin (ses dizisi) veya alenileşmiş bir güzel sanat eserinin resimlerinin aynen, kaynak gösterilerek, başka bir esere konulmasıdır.” şeklinde tanımlamaktadır. Dolayısıyla Tekinalp’e göre, iktibastaki ölçü, “belirli, küçük bir kısmın” , “aynen” kullanılmasıdır. (Tekinalp, s.204.) Ayrıca, “büyük iktibas - küçük iktibas”

ayrımları için ayrıca bkz. Tekinalp, s.202-205; Ayiter, s.164.

261 Öncü, Özge: Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda İktibas Serbestisi ve Sınırları, 2010, (Öncü, İktibas),

s.110.

262 Erel, s.250; Gökyayla, s.287; Öztan, s.463-464.

263 Gözler, s.37. Gözler bunun nedenini, aynen alıntının bir fikri çaba olmaması, bir başka deyişle copy-

past ürünü olması nedeniyle, yazarların bu bölümlerin kendilerine ait olmadığını ifade etmeleri gerektiği ile açıklamaktadır. (Gözler, s.38.)

264 Öncü, İktibas, s.23.

265 Gözler, s.35.

108

Zira bir eser sahibi eğer eserinden hiçbir şekilde istifade edilmesini ve eserindeki

görüşlerinden başkalarınca faydalanılmasını istemiyor ise eserini yayınlamamalıdır267.

İktibas (alıntı) gerçekleştirilirken, madde metninde ifade edildiği üzere,

“maksadın haklı göstereceği nispet” aşılmamalıdır268. Nitekim Yargıtay 2015 tarihli bir

kararında “Dava konusu kitaba alınan eserlerde eser sahiplerinin kim olduğu hususu açıklandığı gibi iltibas edilen eser sayısında da dürüstlük kuralının haklı göstereceği ölçüye uygun davranılmıştır. Açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiş, kararın bu nedenle temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” demek suretiyle, eser sahiplerinin isimlerinin belirtildiği ve makul sayıyı geçmeyen yararlanmaların ihlal olmadığını ortaya

koymuştur269. Fakat bir başka kararında ise Yargıtay haklı olarak, eğitim öğretim amaçlı

bilimsel çalışma yapılıyor olsa da bir şairin kitabındaki şiirlerin büyük çoğunluğunun olduğu gibi alınarak yeni bir eser oluşturulmasını durumunda makul ölçünün aşıldığını

değerlendirmiştir270. Ayrıca önceki eserlerden faydalanılmak suretiyle ortaya koyulan

yeni eserin kendine özgü bağımsız bir karakteri olmalıdır271. Gözler’in de ifade ettiği gibi

iktibas, alıntı yapılan eserdeki belli cümle ve fıkralarla sınırlı kalmalıdır aksi halde bu

sınırı aşan iktibaslar atıf yapılsa dahi uygun olmayacaktır272. Ayrıca her ne kadar iktibas

serbestisinden yararlanılıyor olsa da eser sahiplerinin isimlerinin belirtilmesi şarttır273.

Aksi halde hak sahiplerinin hak talepleri ile karşı karşıya kalınabilir. Bu nispete ilişkin sınırların aşılmaması için FSEK m.35 kapsamında belirtilen iktibas kuralları takip edilir. Söz konusu maddede hangi eser türlerinde ne oranda iktibas gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir.

Bilim ve edebiyat eserlerinden gerçekleştirilecek iktibaslara ilişkin tahditler aynı ölçüde değerlendirilemez. Bilimsel eserlerde alıntı yapılmasının sebebi çoğunlukla eser sahibinin kendi düşüncesini diğer yazarların düşünceleri ile desteklemesi veya

267 Arslanlı, s.41.

268 Öncü, İktibas, s.193; Öztan, s.462; Gökyayla, s.287 ve s.290; Arslanlı, s.138; Bozgeyik, s.32.

269 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/2375 E. 2015/7873 K. ve 08.06.2015 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

270 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2000/7065 E. 2000/9425 K. ve 18.11.2000 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

271 Arslanlı, s.137; Gökyayla, s.286; Ayiter, s.164;Erel, s.249; Öztan, s.450.

272 Gözler, s.34. Gözler bu durumu “amaca bir adet alıntı ile ulaşılabiliyorsa iki adet alıntı yapılamaz.”

Şeklinde oldukça net bir biçimde ifade etmektedir. (Gözler, s.36.)

109

örneklemesidir274. Edebiyat eserlerinde yapılan alıntılarda bu şekilde bir gaye ile

karşılaşılması pek de rastlanılan bir olgu değildir.

FSEK m.35 kapsamında öngörülen faydalanmalar, alenileşmiş eserlere

ilişkindir275. Buna göre, “alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir

ilim ve edebiyat eserine alınması (b.1) , yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nev’inden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınması (b.2), alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla bir ilim eserine konulması (b.3), alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi (b.4) (FSEK m.35)” caiz görülmüştür.

Müzik eserlerinden gerçekleştirilerek alıntılar için de m.35/b-2 de görülen sınır aşılmamalıdır. Daha açık bir söylemle, tema, motif, pasaj ve fikir türünden bir alıntı

yapılmalı ve yine bir müzik eserinde bu alıntı kullanılmalıdır276. Bu sınırı aşan bir

yararlanmanın olduğu durumda alıntıdan değil ayrı bir müzik aranjesinden bahsedilir ki bu çalışmalar işleme eser niteliğinde olup ancak sahibinin izniyle gerçekleştirilebilirler.

İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır277. Böylece hem alıntı yapılan

eserin sahibinin tanıtımı sağlanmış olur hem de yapılan alıntının nispeti ölçüsünde,

uygun, doğru olup olmadığı hususları açığa çıkar278. İlim eserlerinde, iktibas hususunda

kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir. (FSEK m.35/2).

2. İntihal Yasağı

İntihal kavramı FSEK’te açıkça düzenlenmemiştir279. İntihal, başkasına ait olan

bir eserden280 alıntı yapılması durumunda, iktibas (alıntı) yapılan esere dair bilgilerin

kasıtlı olarak verilmemesi yahut eylemi gerçekleştiren kişinin, söz konusu eserin

274 Yavuz/Alıca/Merdivan, s.1265.

275 Öncü, İktibas, 142; Erel, s.255; Gökyayla, s.290; Ayiter, s.163-164; Bozgeyik, s.30; Ceritlioğlu

Sengel, s.80.

276 Öztan, s.457.

277 Öyle ki, alıntı yapılan her bir düşünce, münferit atıflar ile belli edilmelidir. (Gözler, s.41.)

278 Öztan, s.s464-465.

279 Gökyayla, Emre: Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda İntihal Kavramı, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı

2009, İstanbul, (Gökyayla, İntihal), s.285; Öncü, İktibas, s.31.

280 Eser niteliğini taşımayan veya koruma süresi dolmuş bir fikri üründen yapılan yararlanmalar intihal

110

kendisine ait olduğu izlenimi veren şekilde davranmasıdır. Kısacası başkasının eserini

kendisininmiş gibi göstermek, kaynaksız alıntı yapmaktır281. Toplum içinde söz konusu

eylem için “eser hırsızlığı, çalıntı eser” gibi kavramlar kullanılarak eylemin itibar

düşürücü niteliği vurgulanmaktadır282.

İntihal ile esinlenme, iktibas ve yolsuz iktibas kavramları birbirinden farklıdır.

İktibas, kanuni sınırlarında yapılması durumunda serbestken intihal her halde yasaktır283.

İktibas, yasal bir şekilde bir eserden alıntı yapmayı ifade ederken intihal yasal olmayan bir şekilde, eser sahibinin adının gizlenmek veya farklı gösterilmesi suretiyle yapılan

alıntıyı, yani aşırmayı ifade eder284. Örneğin Yargıtay bir olayda eser sahibinin eserinden

yapılan alıntıların dipnotsuz, referanssız bir şekilde ve eser sahibinin soyadının değiştirilmek suretiyle gerçekleştirilen bir kullanımın ağır ihlal olduğunu

değerlendirmiştir285.

Eğer eser sahibinin adı verilmiş ve fakat makul oranlar aşılmak suretiyle iktibas yapılarak hak ihlali gerçekleştirilmiş ise bu durumda yolsuz iktibastan bahsedilir. Yolsuz iktibas durumunda hukuk davası açılabilecekken, intihal durumunda hem hukuk davası

hem de ceza davası açılabilir286.

Esinlenme ise bir kimsenin bir başka eserden fikirsel olarak etkilenmek suretiyle

ortaya tamamen yeni bir eser meydana getirmesi durumudur287. Yargıtay da aynı

doğrultuda 2017 tarihli bir kararında “Bir eserden izinsiz iktibas yapılması, eserden esinlenme (ilham alma) ve yararlanma serbestisiyle karıştırılmamalıdır. İktibas bir eserin oluşturulmasında, bir başka eserin parçalarının alıntı yapılarak eserde aynen ve belirli ölçülerde kullanılmasıdır. Esinlenme ise, bir eserin oluşturulmasında, kendisinden önceki eserlerde ortaya konulan düşüncelerden yararlanılması ve bu fikirlerden yola çıkılarak

281 Gözler, s.52 ve 54; Ceritlioğlu Sengel, s.77; Öncü, İktibas, s.29. Eser sahibinin adı belirtilerek ve fakat

anlaşmaya varılan sayıdan, yerden, şekilden farklı olarak basılması gibi durumlar intihal olarak değerlendirilmez. Bunlar sözleşmeye aykırılık doğuran başkaca hukuki anlaşmazlıklardır. (Gökyayla, İntihal, s.286.)

282 Tekinalp, s.156-158.

283 Gökyayla, İntihal, s.289.

284 Öncü, İktibas, s.33.

285 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1997/1850 E. 1997/2313 K. ve 31.03.1997 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

286 Ceritlioğlu Sengel, s.80-82.

111

yeni eserin biçimlendirilmesidir.” şeklindeki tespitiyle bu ayrımı ortaya koymuştur288. Ceritlioğlu Sengel esinlenmeyi “masum alıntı” olarak tariflenmektedir289. Tekinalp, bir ressamın, bir şairin şiirindeki bir karakterden etkilenerek onu resmetmesi durumunu buna

örnek olarak göstermektedir290. Bununla birlikte, bir eserden yapılan alıntıya sadece atıf

yapılmış olması, o eseri her halde hukuka uygun hale getirmez291.

Bir intihalden bahsedebilmek için öncelikle birisine ait bir eserin varlığından söz edebilmek gerekir. Bu nedenledir ki kamuya mâl olmak suretiyle hak sahipliği anlamında

üzerindeki koruma kalkmış eserler üzerinden intihal gerçekleştirilemez292. Bu durum

başka bir etik ihlaldir fakat intihal değildir. Bununla beraber intihali gerçekleştiren kişinin

bunu kasten gerçekleştirmiş olması gerekir293. İntihal eyleminin taksirle

gerçekleştirilmesi de mümkün değildir294.

FSEK kapsamında eserlere sağlanan koruma eserlerin bütününe ilişkindir. Bu nedenle, bir eserin bütününe yönelik intihal yasak olduğu gibi parçasına, bir kısmına yönelik intihal de yasaktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, vermiş olduğu 2003 tarihli kararında, intihalin tam veya kısmi nitelikte olabileceğini, her iki halde de hak

sahibinin yasal yollara başvurabileceğini ifade etmiştir295.