• Sonuç bulunamadı

DEĞİŞİKLİKTEN MEN ETME

Eser sahibinin manevî haklarından biri de eser üzerinde değişiklik yapılmasını engelleme hakkıdır. Kanun koyucu FSEK m. 16 ile söz konusu hakkı düzenleyerek eser sahibinin izni olmadıkça eser adında veya içeriğinde hiçbir değişiklik yapılamayacağını

hükme bağlamıştır. Bu değişikliğin olumlu veya olumsuz olması sonucu değiştirmez82.

77 Öztan, s.314.

78 Eser sahipliğinin tespiti davasında görevli mahkeme FSEK m.76/1 ile belirlenmiştir. FSEK m.76/1

hükmü, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 189 uncu maddesi ile değiştirilmiş ve SMK’nın görevli ve yetkili mahkemeleri düzenleyen 156 ncı maddesine yönlendirilmiştir. Dolayısıyla bu durumda görevli mahkeme SMK m.156 uyarınca fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleridir.

79 Ayiter, s.120; Gökyayla, eserde adı kullanılan kişinin “o eserin sahibi olmamasını ispat etme”

yükümlülüğü altına sokulmasını FSEK m.11 ile belirlenen “adı kullanılan kişi eserin sahibidir.” Şeklindeki genel karineye aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla böyle bir durumda duruma göre karşı tarafın eser üzerinde adı geçen kişinin eser sahibi olduğunu ispat etmesi gerektiğini düşünmektedir. (Gökyayla, s.152)

80 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2004/9359 E. 2005/5817 K. ve 06.06.2005 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

81 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/5598 E. 2014/11532 K. ve 16.06.2014 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

75

Zira eser üzerindeki bu değişiklik eser sahibinin eserdeki hususiyetine, şan ve şerefine

halel getirebilir83. Örneğin Yargıtay, 2007 tarihli bir kararında84 uyuşmazlığa konu vaka

hakkında “…baskıya yapılan eklentinin yetkin bir isme sahip davacının sanki eksik ve düzeltilmeye muhtaç bir eser yarattığı izlenimi vereceği…” şeklinde, 2013 tarihli bir

kararında85, “eserin davalı şirketin yapımını diğer davalının senaristliğini yaptığı dizide

islenerek izinsiz kullanımı eserde değişiklik yapılması yasağına aykırılık oluşturduğundan, davacının manevi haklarına da tecavüzün gerçekleştiğinin kabulü gerekir.” şeklinde tespitlerde bulunmuştur.

İsim hakkıyla da ilişkilendirilebilecek olan FSEK m.16’daki bu hüküm, eser sahibinin şahsından kaynaklanan haklarının yanı sıra, eser ile sahibi arasındaki manevî

bağı da korumayı hedeflemektedir86. Öte yandan hükmün ters yorumundan eser sahibinin

izin verdiği durumlarda eser üzerinde değişiklik yapılabileceği açıktır.

Kanun koyucu eser sahibinin veya kanunun izniyle eser üzerinde işleme, kamuya sunma, çoğaltma, yayımlama, temsil veya başka suretle yayma haklarına sahip olan bir kimsenin bu hakların doğası gereği eser üzerinde gerçekleştirilmek zorunda kaldığı değişikliklerin, eser sahibinin onayına tabi olmadığını belirtmiştir. (FSEK m.16/2). Zira bazı malî hakların kullanılması için eserde değişikliklerde bulunulması şarttır. Örneğin işleme hakkı kullanılarak bir roman tercüme edilirken eser değiştirilmek zorundadır. Aynı şekilde bir yayımcı, eseri yayımlamadan önce imla/kelime hatalarını, eseri yayımlamadan önce düzeltmek veya gereğinden fazla uzun bir makaleyi gazetede yayınlamak için kısaltmak, izinsiz bir şarkıyı filmde çalmamak gibi nedenlerden dolayı

eseri değiştirmek zorundadır87. Aksinin iddiası, iyi niyet kaideleri ile de örtüşmez.

Nitekim Yargıtay da bir dava ile ilgili olarak “davacıya ait ve birden fazla baskısı yapılan daha önceki çeviri eserlere de benzer ekleme ve değişiklikler yapılarak basıldığını davacının bu uygulamaya bir itirazı olmadığı böylece davacıya ait çeviri eserlerin redaksiyon kurulundan ekleme ve değişiklik görerek basımının yapıldığı, bu şekildeki

83 Tekinalp, s.171; Karasu/Suluk/Nal, s.88.

84 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2006/1798 E. 2007/7440 K. ve 14.05.2007 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

85 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2011/12752 E. 2013/13684 K. ve 28.06.2013 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

86 Gökyayla, s.153; Ayiter, s.121.

76

basım işinin taraflar arasında teamül haline dönüştüğü, davacı tarafından da bu teamülden ayrı biçimde eserin basımı konusunda ihbarda bulunulmadığı bu uygulamanın yıllarca devam ettiği, uzun yıllardan beri uygulanan bu durumun yasaya aykırılığının ileri sürülmesinin iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı, uygulamanın aksine bir davranışta bulunmaksızın çeviriyi yapan, ekleme ve değişiklikleri görerek çeviri ücretini alan bu konuda herhangi bir itirazda bulunmayan davacının FSEK hükümlerine dayanarak talepte bulunamayacağı gerekçesiyle” ret yönünde verilen yerel mahkeme kararını

onamıştır88. Buradaki ölçünün eser sahibinin şeref ve haysiyetinin zedelenmemesi, eserin

özelliklerinin bozulmaması 89 ve bu değişikliklerin zorunlu olmasıdır90. Bununla beraber

eser sahibinin değişiklikten men yetkisi yalnızca eserin aslı için geçerlidir. Eserin

çoğaltılan nüshaları bakımından eser sahibinin yasaklama yetkisi bulunmamaktadır91.

Mimari eserler bakımından ise mimarın müdahalenin meni hakkına karşılık yapı

sahibinin mülkiyet hakkı bulunmaktadır92. Bu nedenle bu hakkın mimari eserlerde daha

kısıtlı tutulduğu, örneğin bir konağın değişikliğe ihtiyacı varsa konak malikinin, zaruret oranında eser üzerinde, yapı güvenliği ve kendi özel alanına ait değişiklikleri gerçekleştirebileceği ve fakat konağa ait mimarlık projesini değiştirmeye hakkı olmadığı

savunulmaktadır93. Örneğin Yargıtay 2007 tarihli bir kararında, bir mimari projede

gerçekleştirilen değişiklikler için “…tadilatların teknik ve yönetimsel ihtiyaçlardan kaynaklanan zorunlu değişiklikler olduğu, davalının eserin bütünlüğünü bozmayan, estetik görünümünü değiştirmeyen, esasen eserin kullanım amacı nedeniyle bir anlamda zorunlu olan bu değişiklikler için eser sahibinin ayrıca iznine ihtiyaç bulunmadığı, birleşen davada ileri sürülen iddianın da doğru olmadığı ...” şeklinde, hayatın olağan

88 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1998/10031 E. 1999/250 K. ve 29.01.1999 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

89 Arslanlı, s. 84; Erel, s.146; Gökyayla, s.153.

90 Gökyayla, s.153. Genel ahlakı etkilememek kaydıyla, sadece halk tarafından hoş karşılanmama

gerekçesi ile (sinema eseri vb.) bir eser üzerinde müdahaleye girişilmemelidir.

91 Doğrul, s.196.

92 Doğrul, s.180.

93 Bozgeyik, Mimarlık Sözleşmeleri, s.178; Öztan, s.325-326; Arslanlı, s.87; Gökyayla, s.155; Erel,

s.148-152; Tekinalp, s.172-173; Karasu/Suluk/Nal, s.88. Ayrıca bu noktada referans alınması gereken en önemli hususlardan birisi de söz konusu projenin mimar tarafından, mülkiyet sahibin özel isteği üzerine mi yapıldığı, yoksa daha önce hazırlanmış bir projenin mi yapıya uygulandığı hususudur. (Bozgeyik, Mimarlık Sözleşmeleri, s.178.) Aksi kararlaştırılmadığı müddetçe istihdam edilen bir mimar tarafından gerçekleştirilen mimari projeler üzerindeki mali hakkın işverene devredilmiş olduğu kabul edilir. (Doğrul, s.185.)

77

akışına uygun bir değerlendirmede bulunmuştur94. Benzer şekilde 2005 tarihli bir

kararında da bir otelin, değişen ihtiyaçlara cevap verebilmek için zorunlu değişiklikler yapabileceğini, önemli olanın bu değişiklikler neticesinde eserin bütününde bir zarar

meydana gelmemesi olduğunu ifade etmiştir95.

Esasen bu noktada mimari eserin estetik değer taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerekir. Eğer mimari eser estetik değer taşıyor ise proje ile birlikte mimari eserin kendisi de koruma altında olacağından dolayı eser sahibinin değişiklikten men etme hakkının varlığından söz edilebilir fakat mimari yapı estetik değer taşımayan sıradan bir yapı ise bu durumda FSEK kapsamında yalnızca projenin kendisi korunacak,

mimari yapı üzerinde mimarın men etme hakkından bahsedilemez96. Benzer şekilde, halk

nazarında belli bir manevi değere ve hatıraya ulaşmış binalar açısından da malikin

tasarruf hakkını nispeten daha dar yorumlamakta fayda vardır97. Mimari projeler

bakımından değişiklik hususundan bahsedebilmek için mimari projenin tamamlanmış

olması gerektiği ifade edilmektedir98.

Eser sahibi, evvelce herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yazılı olarak izin vermiş olsa dahi şeref ve itibarına veya eserin amaç ve özelliklerine zarar veren her türlü

değiştirmeleri yasaklayabilir99. Öyle ki, bu yetkisinden sözleşme ile vazgeçmesi dahi

hüküm doğurmaz. (FSEK m.16/3). Fakat sözleşme ile kısıtlanabilir100. Düzenleme, bu

94 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2006/8353 E. 2007/15508 K. ve 07.12.2007 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

95 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2005/3748 E. 2005/10277 K. ve 25.10.2005 tarihli kararı

(http://sinerjimevzuat.com.tr).

96 Suluk, Cahit: Mimari Eserlerde Eser Sahibi ile Yapı Malikinin Menfaatlerinin Dengelenmesi, Ankara

Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, 2011, S.1, (Suluk, Mimari) s.17-38.

97 Tekinalp, s.173. Suluk, bu yaklaşıma katılmakta fakat bu yaklaşıma FSEK’in değil 2863 sayılı Kültür

ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun temel alınması gerektiğini belirtmektedir. (Suluk, Mimari, s.29.)

98 Doğrul, s.184.

99 Güneş, s.71. Tekinalp, bir eserin, kendisine veya sahibine ait değeri düşürecek şekilde, örneğin bir aşk

şiirinin pornografik dergide kullanılmasında eserin “dolaylı müdahaleye” uğradığını, bu durumun FSEK m.16/3 hükmündeki “mahiyet ve hususiyetini bozan” bir müdahale olduğunu, bu nedenle eser sahibinin bu hakka dayanarak yayını yasaklayabileceğini belirtmektedir. (Tekinalp, s.172) Eser sahibi böylesi bir durumda pek tabii eserin yayınlanmasını yasaklayabilir fakat bu noktada kullandığı hak, “kamuya sunma” hakkıdır. Zira eserde maddî anlamda bir değişiklik yapılmamakla beraber manevî anlamda kamuya sunum şekli eser sahibine zarar vermektedir. Dolayısıyla esere maddî anlamda müdahalenin yapılmadığı böyle bir durumda FSEK m.16 anlamında bir “değişiklik”ten ve “değişiklikten men etme”den bahsedilemeyeceği kanısındayız. Bir eserdeki trajik bir olayın, eserin içeriğine müdahale edilmeden komik şekilde sunulması halinde de aynı durumun varlığından bahsedilir. Ayrıca ihlal oluşturabilecek değişikler hakkında bkz. Yavuz/Alıca/Merdivan, s.459.

78

yönüyle kamuya sunma hakkını düzenleyen FSEK m.14/3 maddesi ile benzerlik göstermektedir. Eser sahibinin eser üzerinde değişiklik yapılmasına izin verme yetkisi

ise, başkalarına devredilemeyeceği gibi mirasçılarına da geçmez101.

Eser üzerindeki bu yolla işlenen tecavüzlere karşı; hayattayken eser sahibi, ölümünden sonraki yetmiş yıllık sürede ise FSEK m.19/1 e göre bu hakları kullanabilecek kişiler ile eser sahibinden veya mirasçılarından, değişiklik yapma hakkını kapsayan bir

mali hak iktisap eden kimseler dava açabileceklerdir102. Öte yandan FSEK m.19/5

uyarınca, bu kişilerin haklarını kullanmadıkları veya yetmiş yıllık sürenin sona erdiği durumlarda, ülke kültürü açısından önemine binaen bu davayı Kültür ve Turizm Bakanlığı açabilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, FSEK m.19/1 kapsamında sayılan kişiler veya mirasçıların tecavüzü men davası açma yetkileri bulunmasına rağmen, FSEK m.70/1 kapsamında zikredilen manevî tazminat davasını açamayacaklarını, zira bu kişilerin hakkı mirasçı adına kullandıklarını, bu hakkın bir kişiye sıkı sıkıya bağlı şahsî bir hak olduğunu ve ancak muris tarafından sağlığında bizzat açılabileceğini, bu kişilerin ancak Borçlar

Kanunu çerçevesinde manevî tazminat davası açabileceğini ifade etmektedir103. Aynı

husus, Yargıtay tarafından verilmiş diğer kararlarda da dile getirilmiştir104.