• Sonuç bulunamadı

Dursun Kemal Ataman’ın Siyasi Faaliyetleri

XII. Dönem Konya Milletvekilleri

1.2. Dursun Kemal Ataman’ın Biyografisi

1.2.1. Dursun Kemal Ataman’ın Siyasi Faaliyetleri

XII. yasama döneminde Dursun Kemal Ataman, ilgili bakanların cevaplaması için soru önergesi vermiş, çeşitli konularla ilgili görüşünü beyan etmek için de söz almıştır.

1.2.2. Soru Önergeleri

Tütüncüler bankasında yapılan teftiş sırasında bazı yolsuz muamelelerin tespit edilip edilmediğine dair yazılı soru önergesini Maliye Bakanı Şefik İnan’a yöneltmiştir.

36 MM ZC, 15.02.1963, O: 2 B: 50, s.607-610.

37Dursun Kemal Ataman’ın IX. Dönem Hal Tercümesi Kağıdı Sicil No: 276-1773, I. Dönem Hal

Tercümesi Kağıdı, IX. Dönem TBMM Seçim Mazbatası, I. Millet Meclisi Seçim Mazbatası, TBMM Albümü 1950-1980, s.578-808.

20

Maliye Bakanı, cevabında, bankadaki yolsuzluk iddialarının araştırılması için müfettiş görevlendirildiğini, ilgililer hakkında gerekli yasal işlemlerin İzmir Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütüldüğünü söylemiştir38

.

Şefik İnan’ın cevaplaması için verdiği yazılı soru önergelerinden biri de Siirt vilâyetinde Nejat Yalım adındaki maliye memurunun maliye tahakkuk şefi iken tahakkuk memurluğuna alınmasının sebebi ile ilgilidir39

.

Beyşehir Lisesi’nin ve lise öğrencilerinin durumu ile ilgili merak ettiği birkaç hususu da yazılı soru önergesi olarak, cevaplanmak üzere Milli Eğitim Bakanı Şevket Raşit Hatipoğlu’na yöneltmiştir40

.

Konya’da kurulan, daha sonra İstanbul’a nakledilen Göksu Maden Şirketi’ne dair sorularını Ticaret Bakanı Muhlis Ete’ye yöneltmiştir41

.

Beyşehir ilçesinin su ihtiyacını karşılamak üzere yeraltı suyundan istifade maksadıyla bir faaliyete geçilip geçilmediği ile ilgili yazılı soru önergesini ise dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanı Celalettin Uzer’e yöneltmiştir42

.

Beyşehir ilçe merkezinde kültür derneği adı altında bir dernek kurulup kurulmadığına dair yazılı soru önergesini İçişleri Bakanı Orhan Öztrak’a yöneltmiştir43

. Beyşehir ilçesi merkezi belediye reisi ve muhasipliği işini 27 Mayıs 1960 tarihine kadar kimlerin yaptığını ve hidroelektrik santrali şebekesi ihalesi mevzuunda bir şikâyet olup olmadığını İçişleri Bakanı’na yazılı olarak sormuştur44

.

1963 yılı Tarım Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan Ataman,45 Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölüm yıldönümü münasebetiyle İzmir Radyosu yetkililerinin tutumuna dair eleştirilerini beyan etmek için de söz almıştır46.

38 MM ZC, 10.01.1962 O: 1 B: 45, s.349. 39 MM ZC, 27.04.1962 O: 1 B: 81, s.31. 40 MM ZC, 15.10.1962 O: 1 B: 130, s.68. 41 MM ZC, 20.03.1963 O: 1 B: 60, s.429. 42 MM ZC, 30.04.1964, O: 1 B: 96, s.163. 43 MM ZC, 30.04.1964, O: 1 B: 96, s.163. 44 MM ZC, 04.11.1964, O: 1 B: 2, s.64.

21

1.2.3. Kıbrıs Meselesi Hakkındaki Sözü

Kıbrıs meselesinin gündemde olduğu dönemde İstanbul Patrikhanesi hakkında çıkan yazılarla ilgili de Ataman, Düşüncesini sözlü olarak ifade etmiş, şu Sözü söylemiştir: İstanbul'da bir patrikhane var. Senelerden beri her türlü kontrolden uzak olarak kendi kendiliğine çalışır. Rum Ortodoksların lideri Patrik Athenagoras tarafından sevk ve idare edilen bir Genelkurmay heyetidir bu patrikhane. Türkiye aleyhinde her türlü gizli fesat kaynatılan bu ocaktan neler, neler çıkmaz. Şu son günlerde çıkanlara bir kere bakmak kâfidir. Lozan Anlaşmasına aykırı mahiyette bir matbaa çalıştırdığını daha yeni fark etmişizdir. Patriğin Bizans devrini yeniden yaratma ülküsünün bir delili olan merasim kıyafetiyle çekilmiş filmlerini Rum okullarında oynattığını öğreniriz. Yaptığımız şey, küçük kademedekileri zedelemekten ibarettir şeklinde gayet mufassal ve fasih bir yazı okudum. Son Havadis gazetesinin başyazısında yazar aynı mevzua şu şekilde dokunmakta; Fener Patriği hesap vermelidir47

.

1.2.4. Beyşehir Lisesi’nin Durumu İle İlgili Milli Eğitim Bakanına Sorusu

Dursun Kemal Ataman, Beyşehir Lisesi’nin durumu ile ilgili, dönemin milli eğitim bakanının cevaplaması için bazı sualler sormuştur48

.

1. Beyşehir Lisesi’nin bugüne kadar ki, ilmî randımanının yüzde nispeti nedir? Düşük ise sebebi araştırılmış mıdır?

2. Bu lisenin öğretim üyeleri miktar ve vasıf bakımından kâfi midir? Değilse telafisi düşünülmekte midir?

3. Bu lisede yabancı dil dersi var mıdır? Varsa öğretmeni mevcut mudur? Yoksa kaç seneden beri yoktur?

4. Bu hususlarda halkın ve ebeveynin sızlanmaları ve hatta bakanlığınıza şikâyetleri vaki midir? Bu arada ilk öğretmenlerden Tahsin Değer iki telgrafla şikâyette bulunmuş mudur? Şikâyetler vaki ise bakanlıkça, Ali Durukan ile beraber kaç defa ve 45 MM ZC, 19.02.1963, O: 2 B: 54, s.461-466. 46 MM ZC, 11.12.1963, O: 1 B: 13, s.321, 322. 47 MM ZC, 13.04.1964, O:1 B:89, s. 497. 48 MM ZC, 15.10.1962, O: 1 B: 130, s.68, 69.

22

kaç müfettiş ve ne zamanlar mahalline gönderilerek halk dinlenmiştir? Dinlendi ise müfettiş raporları şikâyetleri tasvip eder mahiyette midir? Raporlar tasvip karsa müştekilere cevaplar verilmiş midir? Ve bakanlık şimdiye kadar bu hususlarda ne yapmıştır? Ve ne yapacaktır?

5. Ortaokul müdürlüğüne getirilen zat, lise müdürlüğünü yapacak durumda mıdır? Değilse bugüne kadar bu makamda tutulmasının sebebi nedir? Ve bu zat, “bakanlıkta adamım var” gibi mahallen dedikodu yapmakta mıdır? Yapmakta ise adamı kimdir?

6. Lisenin ders malzemesi arasında ve demirbaşında kayıtlı bulunan platin halen yerinde midir?

7. Lise müdürünün sarhoş olarak derslere girdiği gibi bir dedikodu veya şikâyet var mıdır? Var ise tespit edilmiş midir? Edildi ise ve derslere girmediği halde girmiş gibi gösterildiği vaka mıdır? Vaki ise bakanlığınızca ne gibi muamele yapılmıştır? Yapılmışsa sebepleri ne olabilir?

8. Biyoloji öğretmeni Perihan Kocaer, bu liseden niçin ayrılmak istemiştir? Olmayınca da istifasına kadar gidilmiştir?

9. Bu lisenin etrafındaki Akseki, Şarkîkaraağaç ve Seydişehir kazaları ile ve o kadar da nahiye ilk ve ortaokullarını mezkûr lise besleyecek durumda mıdır? Değilse takviyesi düşünülmekte midir?

10. Talebelerin âdemi muvaffakiyeti vaki midir? Vaki ise Bakanlıkça nedeni aranmış mıdır? Bu lisenin orta veya lise kısmından mezun olanlar gittikleri mekteplerde muvaffak olamıyorlar diye ebeveyninde bir endişe var mıdır? Var ise öğretmen kadrosunun hem adet hem de kalite bakımımdan takviyesi düşünülüyor mu?

11. Şu haller karşısında bu lisenin hinterlandındaki ilk ve ortaokul mezunları başka okullara gitmek istemelerine rağmen Beyşehir Lisesi vardır diye kabul edilmedikleri bir vakıa mıdır? Ve ebeveynlerinde bundan dolayı Beyşehir Lisesi yüzünden çocuklarımızı daha üstün kapasiteli mekteplere gönderemiyoruz gibi sızlanmaları vekâlete kadar gelmiş midir?

23

12. Bu lisenin memlekete kâfi olacağına inanılmakta mıdır? Değilse kapatılması düşünülmekte midir? İnanılmakta ise yeni ders yılında bu lisenin de diğer liseler gibi ele alınması ve normalleştirilmesi bahis mevzuu mudur?

1.2.5. Mevlana Celaleddin Rumi’nin Ölüm Seneyi Devriyesi Münasebetiyle İzmir Radyosu Yetkililerinin Tutumuna Dair Meclis Konuşması

Mevlana Celaleddin Rumi’nin ölüm yıldönümünde, İzmir Radyosu yetkililerin tutumuna dair bir konuş yapmıştır. Konuşmasında şu hususlara değinmiştir: “Muhterem Başkan, muhterem arkadaşlarım malûm olduğu üzere Hazreti Mevlana’nın 690. ölüm yıl dönümü ihtifali şu günlerde Konya’da yapılmaktadır. Bu işi üzerine alan Konya Turizm Derneği, son senelerde Konya’da ölüm ihtifalini muvaffak bir program dâhilinde yürütmektedir. Hazreti Mevlâna bugünkü ölçülerle iki bakımdan mütalâa edilebilir.

1. Cihan şûmül eserleri ve ileri fikirleri ile insanlığa aydınlık, huzur ve sükûn verici yol çizen bir Türk mütefekkiridir.

2. Asırlar ötesinden şahane bir kılavuz, Konya ve Türkiye turizminin altın kapıların ardına kadar sonsuzluğa doğru açan ulu bir Türk’tür.

Muhterem arkadaşlar, bu halin Yüksek Meclis, Türkiye ve bütün dünyaca malûm olmasına rağmen, devletin malı olan İzmir Radyosu’nda çalışanların Hazreti Mevlâna’yı itham eder mahiyetteki zihniyetinin gayesi nedir acaba? Sualiyle bir hususu yüksek meclise getirmeyi millî bir borç bilirim. Muhterem arkadaşlar, 3 Aralık 1963 tarihli Hürriyet Gazetesi serbest kürsü sütunlarında İzmir Radyosu Mevlâna diye bir isim tanımıyor başlıklı bir mektup neşretmiştir. Bu mektubu mezkûr gazeteden aynen okuyorum.

İzmir Radyosu, Mevlâna diye bir isim tanımıyor. 7-17 Aralık tarihleri arasında Mevlâna’nın 690. ölüm yıldönümü dolayısıyla bir anma töreni yapılacağı malûmdur. Ben de bu büyük insan için 20 gün uğraşarak bir radyofonik piyes yazdım ve yayınlanması için İzmir Radyosu Müdürü’ne başvurdum. Müdür, Mevlâna için bir program düşünmediklerini söyleyerek beni yayın şefi bir bayana yolladı. Durumu söyledim. Aldığım cevapla dehşet içinde kaldım. Bayan şunları söyledi: “Tutumumuz

24

müsait değil, Mevlâna’yı anmak gerici bir harekettir. O ne bileyim. Hani bir şey için niyet ederseniz de gidip bez bağlarsınız işte öyle eski bir din adamı. Onu anlatmak, geriye dönmek. Ötesini size bırakıyorum.”

Şimdi de Konya gazetelerinde İzmir Radyosu’nda çalışanların zihniyetine verdikleri cevabı da okuyacağım. Yeni Meram Gazetesi’nden okuyorum: Görülmemiş bir cehalet örneği Bütün dünyanın takdirle andığı Mevlâna'yı gerici sayacak bir zihniyetin mevcudiyeti ancak insana dehşet verir. Başlık bu. Konya Müzeleri Müdürü Mehmet önder; Turizm Cemiyeti Başkanı Fevzi Halıcı ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adil Gücüyener imzalarıyla aldığımız bir yazıda şöyle deniliyor: 3 Aralık 1963 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin serbest kürsü sütununda, İzmir Radyoevi Temsil ve Yayın Şefliği’nin, Mevlâna’yı gericilikle itham eden beyanatı esefle görülmüştür. Yalnız memleketimizin değil, bütün bir dünyanın, adını saygı ile andığı, eserlerini çeşitli dillere çevirerek yayınladığı ve okuduğu büyük Türk Mütefekkiri Mevlâna'yı ye onun adına yurt içinde ve dışında ihtifaller yapmayı gericilikle ilhama yeltenen bu zihniyet, asrımızın ibret verici bir cehalet örneği olarak kalacaktır. Ve ilâhir.

Muhterem arkadaşlar, adı geçen İzmir Radyosu’nun yöneticilerini ben de huzurunuzda protesto ediyorum. Ve diyorum ki; bu memleketin ulu tarihi, yüksek fikir adamları, Fatihleri ve Mevlânaları ile öğünmeye sarih hakkı varken ve dünya şümul turizm davasına giren Türkiye’nin bu gibi turizm nimetlerinden istifade etmesi gerekirken gezi mihrakları olan tarihî çeşmelerimizin musluklarını ve camilerimizin kurşunlarını muhafaza edememekle, iki serseri marifetiyle Renata ve Peter çirkin olayının husul bulmasıyla ve fikir adamlarımızı ve feylesoflarımızı balçıkla sıvamak isteyen çatlak sesler marifetiyle ana davamız haline gelen Türk turizmini kökünden baltalamak yolundayız. Muhterem arkadaşlar, bu neden böyle oluyor? Huzurunuzda arz edeyim ki, Hükümetlerin meydanı daima boş bırakması ve seyirci kalması iledir ki; bu hususlar bir türlü önlenemiyor.

Bir misal vereyim. Bakınız, diğer milletler turizmi nasıl benimsemişlerdir ve nasıl yürütmektedirler. Tarihî mazisiyle ve turisti çeken eserleri olmayan bugünkü

25

Yugoslavya Hükümeti, başka rejimde olmasına rağmen turizm davasını halletmiştir. Zira bütün şehirlerindeki mihraklar Türk ordularının ve paşalarının yaptırdıkları ibadethane, çeşme, köprü ve daha bunlar gibi pek çok eserlerin Türkçe isimlerini muhafaza ederek fütursuzca Türk kültür fikriyatının müdafaasını yapmak suretiyle binlerce turist celp ettiğine ve hazinesine milyonlarca döviz sağladığına şahit olmaktayız. Bu hususta dünya milletlerinden daha pek çok misaller arz etmek mümkündür. O takdirde senede Konya'ya 300.000-400.000, Türkiye’ye ise bu münasebetle hariçten 100.000’e yakın turist celbeden Hazreti Mevlâna, İzmir Radyosu idarecilerince neden ele alınmamıştır? Ve yetmiyormuş gibi de neden Hazreti Mevlâna'ya hücum edilmiştir?

Muhterem arkadaşlar, geliştiğine inandığımız ve bu uğurda milyonların sarfına cevaz verdiğimiz Turizm Vekâleti bu nedenlere bir son vermelidir. Muadil zamanda mezkûr radyo idarecilerinin zihniyetlerini de bir defa daha elden geçirmelidir. Huzurunuzda Hükümetten rica ediyorum, bu olayı mahza ele alsın tetkik etsin ve milleti bağrından yaralayacak bu gibi zihniyet ve çatlak sesleri sustursun. Hürmetlerimle49

.”