• Sonuç bulunamadı

3. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE MALİ FEDERALİZMİN

3.1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ

3.1.1. Amerikan Federalizminin Tarihçesi

3.1.1.2. Dual Federalizm (1800-1930)

Federalizmde, genelde merkezi devletin federe birimler üzerinde mutlak bir otoritesi vardır ve bu federe birimlere eyalet denir. Dolayısıyla bir federal devlete bakıldığında, hiyerarşik bir üstünlük içinde bir merkezi devlet görünmektedir. ABD ise sahip olduğu farklı yapısal unsurlar itibariyle bu klasik tanımlara uymayan, kendine özgü bir federal yönetim biçimine sahiptir (Şeker, 1989: 224). 1787 Anayasası’na göre Amerika Birleşik Devletleri'nde her devlet kendi egemenliğini ve askeri gücünü muhafaza etmekle birlikte, uluslararası alanda antlaşma yapma, ittifak kurma yada Kongrenin izni olmadan savaş ilan etme hakkını federal hükümete devretmiştir. Eğer devletlerin arasında herhangi bir anlaşmazlık ortaya çıkarsa, bu durum kurulacak milletlerarası bir mahkeme ile çözüme ulaştırılacaktır (Lütem, 1950:

319).

Şekil 4 Dual Federalizmde Federal Yönetim ve Eyaletlerin İlişkisi

Amerikan anayasası federal hükümet ve eyalet yönetimleri arasında sorumlulukların ve işlevlerin ayrılması üzerine kurulmuştur. Bu durum, yani federal

Federal Yönetim Eyalet Yönetimi

134

hükümetin eyaletlerden bağımsız olarak hareket ettiği dönem, dual federalizm (dual federalism) dönemini yansıtmaktadır. Bu aynı zamanda karşılıklı olarak çatışma ve işbirliği fırsatlarını da arttırmıştır (Ahmad – Brosio, 2006: 12). Amerikan federalizminin ikinci evresi olarak kabul edilen dual federalizm döneminde eyaletler çok daha güçlüdür. Bowman’ın (1993) tabiri ile dual federalizm, federal yönetim ve eyalet yönetimlerinin bağımsız olduğu ve sahip oldukları yetki çerçevesinde eşit oldukları bir modeldir (Bowman – Kearney, 1993: 35). Dual federalizm, hem federal hükümetin hem de eyalet hükümetlerinin egemenliklerini birbiri ile eşit olarak tanımlayan bir federalizm teorisidir. Her biri kendi politikasını belirlerken kendine özel alanlarını da korumaktadır (Lenz – Holman, 2013: 131). Şekil 4, dual federalizm döneminde federal yönetimin ve eyalet yönetimlerinin yetki ve sorumluluk alanları açısından birbirlerine karşı durumlarını göstermektedir.

Dual federalizmde federal yönetim ve eyalet yönetimleri farklı yetki alanlarına sahiptir. W. H. Riker’e göre bu sistem önemli üç özelliğe sahiptir: (1) İki yönetim seviyesi aynı bölgeyi ve aynı insanları yönetmektedir, (2) Her düzey en az bir tane özerk hareket alanına sahiptir, (3) Her yönetimin kendi alanındaki özerkliği bir şekilde garanti altındadır (Aktaran: Boadway – Shah, 2009: 6).

Dual federalizmde iki yaklaşım vardır: katlı kek modeli (layer cake model) ve koordine yetki (coordinate authority) yaklaşımı. Katlı kek modelinde çeşitli yönetim seviyeleri arasında hiyerarşik (üniter) bir ilişki türü vardır. Ulusal hükümet en üst noktadadır; yerel yönetimler ile ilgili konuları genellikle eyalet yönetimleri aracılığıyla ya da nadiren de olsa doğrudan ele almaktadır. Yerel yönetimlerin herhangi bir anayasal statüsü yoktur: bu yönetimler yalnızca eyalet hükümetlerinin uzantılarıdır ve otoritelerini eyalet hükümetlerinden alırlar. Dual federalizmin koordine yetki yaklaşımında ise eyaletler federal hükümete göre önemli derecede özerkliğe sahiptir ve yerel yönetimler sadece eyaletlerin basit tamamlayıcılarıdır ve federal hükümetle hiçbir doğrudan ilişkisi yoktur yada çok az ilişkisi vardır (Boadway – Shah, 2009: 6-7).

Büyük Buhran’a yani 1930’lu yıllara kadar yaygın bir kuram olan dual federalizm eyalet yönetimi ve federal yönetimin ikililiğini esas almaktadır. Dual federalizmde, yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının sınırları arasında belirgin bir

135

şekilde ayrışma vardır. Bu ayrışma, birinin güç alanının diğeri üzerinde egemen olmasına engel olmaktadır. Her bir yönetim kendi politika yapma alanlarında egemendir (Hatipoğlu, 2015: 266). Bu ayrışma, ifade uygunluğu açısından en iyi şekilde farklı tabakalardan oluşmuş “katlı kek federalizmi” olarak ifade edilmektedir.

ABD’de bu federal yönetim yapısı, merkezden yerel yönetimlere doğru giden birbirinden ayrı katmanlar olarak ifade edilebilir (Yeğin, 2011: 19). Mesela eğitim, Anayasa'da belirtilmediğinden dual federalizm çatısı altında eyaletlerin sorumluluğundadır ve federal hükümet net bir şekilde bu konuya yön vermektedir.

Amerikan dual federalizmindeki katlı kek modelinde Şekil 5’de de görüldüğü gibi en üstte federal yönetim, onun altında eyalet yönetimleri ve onun da altında yerel yönetimler vardır. Herbir yönetim özerktir. Genelde yerel yönetimlerin federal yönetim ile bir ilişkisi yoktur.

Federal Yönetim Eyalet Yönetimleri Yerel Yönetimler

Şekil 5 Dual Federalizmde Katlı Kek Modeli

Dual federalizmin hâkim olduğu yıllarda, ülke ekonomisi de bundan nasibini almış ve hızlı bir büyüme içine girmiştir. Örneğin 1860 yılında ABD sanayi üretimi açısından dünyanın dördüncü ülkesiyken, 1890 yılında birinci ülkesi haline gelmiştir.

Ekonomik gücü ve potansiyeli yüksek olan ABD için Birinci Dünya Savaşı bir nevi dönüm noktası olmuştur. Savaş sırasında ülke ekonomisi hiç bir yıkım görmemiş, ülkenin ihracatı büyük bir sıçrama göstermiş (1914 yılında 24 milyar dolar olan ihracat 1919 yılında 79 milyar dolara yükselmiş) ve sermaye ihracı açısından da çok elverişli bir durum ortaya çıkmıştır. Fakat 1929 yılında bankacılık alanında ortaya çıkan büyük ekonomik bunalım bütün oluşumları tekrar tersine çevirmiş ve tüm dünyaya yayılmıştır. Üretilen mallara istenen fiyatlarda alıcı bulamama olarak başlayan bunalımda, toplam talep yetersizliği firmaların iflasına veya üretimlerini kısmalarına sebep olmuş, bunun sonucunda da işsizlik artmış ve işsizliğin artması da yine toplam

136

talebin daha da düşerek bunalımın derinleşmesine yol açmıştır. Bu büyük buhran sırasında birçok Avrupa ülkesinde rejim değişikliği görülürken, ABD bu krizi mevcut rejim içinde geçirmiştir (Şaylan, 1981: 95 - 100). Ancak, ABD’de rejim değişmese de rejimin içeriği değişikliğe uğramıştır. Büyük Buhran sonrasında federal devlet içindeki yönetim birimlerinin yetki ve sorumluluklarında önemli farklılıklar meydana gelmiştir.