• Sonuç bulunamadı

1.4. TEKNİK ANALİZ VE DOW TEORİSİ

1.4.1. Dow Teorisi

Piyasada fiyatların yönünün oluşmasında çeşitli etmenler vardır. Teknik analiz yöntemi, fiyatların yönünü belirlemeye çalışırken, bu etmenlerle değil bu etmenlerin hisse senetleri üzerinde meydana getirdiği sonuçlarla ilgilenmektedir. Bu da fiyatların görünür hale getirilmesi yani grafiklere dökülmesi gerekmektedir. Piyasada ki etmenlerin etkisi fiyatlara yansıyacağından dolayı, bu etmenlerin etkisi fiyatların grafiklerine de yansımış olmaktadır. Buradan hareketle teknik analiz kullanıcıları, nedenlerle değil sonuçlarla ilgilenmektedirler. Kısaca, temel analiz hangi hisse senedinin alınıp satılacağına karar vermede yardımcı olurken, teknik analiz ise hisse senedinin alım ya da satım zamanına karar vermede yardımcı olmaktadır.

1.4.1. Dow Teorisi

Teknik analiz yönteminin en eski ve en bilinen teorilerin başında Dow Teorisi (Dow Theory) gelmektedir. Dow Teorisi, piyasa analizlerinde amacın ‘piyasada fiyatların gidiş yönünü belirlemek’ olduğu görüşünü savunmaktadır. Bu teori, Dow Jones&Company’nin kurucusu ve The Wall Street Journal’ın editörü olan Charles Henry Dow tarafından 19. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya atılmıştır69. “1902 yılında ölümünden sonra, The Wall Street Journal’in editörlüğüne getirilen William P. Hamilton ve diğer gazete çalışanlarınca fikirleri ilerletilmiş ve Dow Teorisi olarak adlandırılmıştır” (Günak, 2007: 89). 68 age, s.53 69 Ceylan, (2008: 103).

Charles Dow ve arkadaşları 1882 yılında “Dow Jones Co.” Şirketini kurmuşlardır. İlk başta 1885’de “Afternoon News Letter” olan bültenlerini 1989’da “The Wall Street Journal” olarak değiştirerek yayın hayatına editör olarak devam etmiş ve bültende ekonomi yazarlığı yapmıştır (Ceylan ve Korkmaz 1998:251, 252)70

.

Charles Dow'un editörlüğünü yaptığı gazetede 1900-1902 yılları arasında yayınladığı makalelerinden derlenerek oluşturulan Dow Teorisi, teknik analizin temelini oluşturmaktadır. Bu anlamda en eski ve en tanınmış teknik analiz aracı olarak bilinmektedir. Dow Teorisi aslında bir çeşit trend analizidir. Teori kısaca, hisse senedi piyasasının trendini, kısa vadeli fiyat hareketlerini dikkate almadan hisse senedi piyasasının genel trendini tahmin etmeye çalışarak ve böylece tahmin edilen trendin doğru zamanda doğru tarafta yer alabilmeyi sağlamaktır (Ceylan ve Korkmaz 1998:251, 252).

Dow teorisinde birinci trend boğa ve ayı piyasası olarak adlandırılmaktadır. İkinci trend, iki haftadan dokuz aya kadar devam eden bir dönemi ifade etmektedir. Bu trendler genel ortalamadaki sapmaları düzeltmektedir. Üçüncü trend ise, günlük fiyat dalgalanmalarıdır (Ceylan, 2008: 104).

Dow Teorisinin temel ilkeleri şu şekildedir71:

1.4.1.1. Ortalamalar (Piyasa endeksleri vb.) her şeyi kapsamaktadır:

Dow dönemindeki ‘ortalama’, şimdiki ‘piyasa hareketi’ veya ‘grafiklere’ karşılık gelmektedir. Piyasayla ilgili tüm bilgilerin zaten piyasanın içinde olmasıdır. Yani arz ve talebi etkileyen bütün olayların piyasaların ortalamasına yansıdığı şeklindedir. Bu bilgiler; şirketlerle, ekonomiyle, iklimle hatta duyguları bile kapsamaktadır. Piyasada olan her şeyin grafiklere yansıdığı düşünülmektedir (Korkmaz ve Ceylan 2012:307).

1.4.1.2. Piyasada üç temel hareket (piyasa trendleri) vardır:

Yani piyasalar trendler halinde hareket etmektedir. Buna göre; birincil, ana trend, bir yıldan az olmayan, ama birkaç yıl olabilen temel yükseliş hareketi veya temel düşüş hareketidir. Bu boğa piyasası ya da ayı piyasası olabilir. İkincil, ara trend olarak piyasanın 10 gün ile birkaç ay kadar sürebilir. Bu önemli bir düzeltme hareketi olabilir.

70

Daha ayrıntılı bilgiler için: http://ww1.dowtheoryletters.com/ ve

http://ww1.dowtheoryletters.com/DTLOL.nsf/htmlmedia/body_the_history_of_the_dow_theory.html (04.12.2012, 12:17)

71

Kısa süreli, mini trend de birkaç saatlik veya günlük olabilir. Bunlar basitçe günlük dalgalanmalar olarak adlandırılmaktadır.

Boğa piyasası kendi içinde üç önemli safhası bulunmaktadır. Bunlardan ilki piyasada ki değişikliği hisseden bazı yatırımcıların, durgun piyasada cesaretini kaybetmiş veya sabırsız yatırımcıların ellerindeki hisseleri aldıkları toplama safhası denmektedir. İkincisi, piyasaların canlanmasıyla veya firmaların olumlu (kârlılık, yeni satın alma vb.) gelişmelerinden dolayı işlemlerin artmaya başladığı safhadır. Üçüncüsü ise, bu gelişmeleri duyan halkın birikimlerini hisse senedi piyasasına yatırmak için borsaya hücum etmesi safhası ki burada artık fiyatlar hızla artmaktadır. Fiyatlar ya yükselişin son safhasında veya biraz daha yükseliş gösterebilecek durumda olabilmektedir. Ancak bu noktada önemli olanın profesyonel yatırımcıların veya spekülatörlerin ellerindeki hisse senetlerini satma kararları vermiş veya satışları gerçekleştirmiş olmalarıdır. Ayı piyasasının da üç önemli safhası vardır. Birinci safha, boğa piyasasının üçüncü safha yani dağıtma safhasıdır. İkinci safha, panik satışların yaşandığı safha olup satıcıların aceleci davrandığı ve çoğaldığı, alıcıların ise isteksiz olup azaldığı halkın katıldığı safhadır. Son ve üçüncü safha ise artık paniğe kapılan ve cesaretleri kırılan yatırımcıların fiyatların tamamen düşmesine sebep oldukları panik safhadır (Korkmaz ve Ceylan 2012:309).

a) Trendlerin kararlılığının belirlenmesidir: Teknik analizin temel prensibi

trend yönünde yatırım yapmaktır. Dolayısıyla trendin belirlenmesi ve teyit edilmesi çok önemlidir. Buna göre bir trend sona erdiğinde, dönüş sinyallerini belirleyebilmek yani fark edebilmek önemlidir.

b) Piyasaların ortalamaları birbirini doğrulamalıdır (teyit etmelidir): Temel

endekslerin uyumlu olmaları gerekmektedir. Yani boğa piyasası veya ayı piyasasının ortaya çıkması için, farklı piyasalarda da aynı sinyallerin alınması gerekmektedir. Yani, farklı sektör endekslerinin, genel ya da alt endekslerin tamamının aynı yönlü hareket etmesi halinde genel trendden bahsedilebilmektedir (Korkmaz ve Ceylan 2012:309).

c) Hacimler trendlere ek kanıt sağlar: Fiyatlar artarken veya azalırken işlem

hacminde artışlar meydana gelmektedir. Dow’a göre, yükseliş trendinde fiyatlar arttıkça, işlem hacmi de artmalı aksi durumda ise yani fiyatlar düştükçe, işlem hacmi

yine artmalıdır. Düzeltme hareketlerinde ise işlem hacimleri azalmalıdır. Yani düşük işle hacimli durumlarda dikkatli olunmalıdır (Korkmaz ve Ceylan 2012:310).

Dow ise trendleri üç ana kısımda incelemiştir. bunlar sırasıyla; Ana trend, ara trend ve kısa vadeli trend. Ana trendler yükseliş veya düşüş hareketlerine en az 1-2 yıl hatta 4 yıla kadar devam eden trendlerdir. Ara trendler ana trendlerin yükseliş veya düşüş trendleri sırasında genel trendi bozmadan ortaya çıkan ara düşüş veya yükseliş trendleri olup iki haftalık veya aylık fiyat hareketleridir. Kısa vadeli trend ise ara trendler içinde meydana gelen küçük çaplı düşüş veya yükseliş hareketleri olup hareketli fiyat hareketleridir. Genellikle saatlik veya günlük trendlerdir.

Dow Teorisine Yönelik Son Değerlendirme

Dow teorisi özellikle büyük yükseliş ve büyük düşüş piyasalarını belirlemede oldukça başarılıdır. Ancak piyasa hakkındaki sinyalleri çok geç yansıttığı düşünülmekte ve bu konuda eleştirilmektedir. Bir diğer eleştiri, bu teori alım veya satım sinyalini, bir önceki tepe veya dibin geçilmiş olduğu bir yukarı veya aşağı trendin ikinci aşamasında meydana geldiği için piyasanın hangi trendde olduğunun belirlenmesi güçleşmektedir. Dow teorinde birincil ve ikincil trendleri ayırmak zorlaşmaktadır. Bu teoriye yapılan bir başka eleştiri ise, yatırım yapılmak istenildiğinde teorinin hangi hisse senedine yatırım yapılacağı konusunda yatırımcıya kolaylık sağlamadığı yönündedir. Dow teorisine yapılan bir başka eleştiri de, aslında birçok analizde olduğu gibi tek başına yatırımcıya yatırımları konusunda yardımcı olamamaktadır. Diğer analiz teknikleriyle birlikte kullanılırsa faydalı olabilmektedir. Ayrıca pazarı tam temsil edemeyen endekslerle yapılan analizler pazarın yönünü doğru belirleyemeyeceği düşüncesiyle bu teoriye eleştiri getirilmektedir (Korkmaz ve Ceylan 2012: 310-311).

Teknik Analizde kullanılan çeşitli teknikler vardır. Bunlardan bazıları; Grafik Analizi (Çizgi Grafiği Analizi, Mum Grafiği Analizi, vb.), Destek Dirsek Analizleri, Trend Analizleri, Formasyon Analizleri, Hareketli Ortalama, Zarflar ve Bandlar, İndikatörler, Fibonacci Sayıları, Elliot’un Dalga Teorisi, vb. sayılabilir. Bu teknikler çalışmanın kapsamı dışında olduğu için burada verilmemiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

2. AMPİRİK ÇERÇEVE

Birinci bölümde açıklanan teori ve analizler hisse senedi fiyatlarını belirlemeye yönelik çeşitli öneriler ortaya koymaktadır. Bu önerilerin ışığında hisse senedi fiyatları üzerinde makroekonomik etkilerin neler olduğu ve bu etkileri teorik ve ampirik olarak analiz eden daha önce yapılmış çalışmalar ve modeller incelenmiştir.

Bu çalışmaların teorik ve ampirik bulguları ve modeller aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır.

2.1. MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLERİN HİSSE

SENEDİ FİYATLARINA ETKİSİ

Makroekonomik değişkenler ile hisse senedi getirileri arasında ilişki olduğu ve olmadığı yönünde farklı görüşler bulunmaktadır. Bu zamana kadar yapılan çalışmalar göstermiştir ki bazı çalışmalar bu ilişkinin varlığı yönünde, bazı çalışmalar ise böyle bir ilişkinin olmadığı yönünde sonuçlanmıştır. Bazı çalışmalar ise elde edilen ilişkilerin pozitif veya negatif olmak üzere yönü konusunda farklı sonuçlar ortaya koymuştur. Bu farklılıkların olma nedenlerinden bazıları, araştırmaların farklı ülkeler, farklı dönemler ve farklı yöntemler kullanılarak yapılmış olmasıdır.

Fama (1981), reel ekonomik faaliyet, para arzı ve enflasyon gibi bazı makroekonomik değişkenler ile hisse senedi getirileri arasında anlamlı ve pozitif ilişki elde etmiştir.

Fitzpatrick (1994) çalışmasında makroekonomik değişkenler ile hisse senedi fiyatları arasında bir ilişki bulamamıştır. Bu ilişkinin yönünün belirlenmesi konusunda, Sharpe (1964), Roll ve Ross (1980), Chen (1983) ve Elton, Gruber ve Rentzler (1983)’in de aralarında bulunan bir grup araştırmacı ise, FVFM ve AFM yöntemlerinden yararlanmışlar ve makroekonomik değişkenlerin (Enflasyon-TÜFE, ekonomik faaliyet-SÜE, faiz oranı, döviz kuru ve para arzı) hisse senedi fiyatlarının getiri oranlarını etkilediği sonucunu elde etmişlerdir. Bu makro değişkenlerden hisse senedi fiyat değişimlerinin açıklanması konusunda faiz oranı ve ekonomik faaliyetlerin en önemli değişken olduğu sonucu elde edilmiştir (Durukan, 1999: 24).

Makroekonomik değişkenlerin hisse senedi fiyatlarını etkilediği yönünde sonuçlar bulan çalışmalar (Leroy ve Porter, 1981; Shiller, 1981; Flannery, M.J. ve A.A.

Protopapadakis, 2002) olduğu kadar, hisse senedi fiyatlarında meydana gelen hareketlerin nedeninin makro ekonomik faktörlerden kaynaklanmadığını bunun nedeninin spekülatif hareketler olduğu yönünde görüşlerde (Binswanger, 1999, 2004; Shiller, 2000) vardır. (Yılmaz, Güngör ve Kaya, 1997: 2).

Çalışmanın bu aşamasında; öncelikle, çalışmada seçilmiş makroekonomik kavramlar üzerinde biraz durulmuş ve ardından; ekonomik faaliyetler, enflasyon, faiz oranı, döviz kuru, ihracat, altın fiyatları ve petrol fiyatları olarak belirlenen makroekonomik değişkenlerin hisse senedi piyasası üzerindeki etkileri üzerine teorilere yer verilmiştir.