• Sonuç bulunamadı

Doğru Yol Partisinde Tansu Çiller Dönemi

1. BÖLÜM

3.4. SİVİL İKTİDARA GEÇİŞ SÜRECİNDE ASKERİ VE SİYASAL

3.4.2. Koalisyonlar Dönemi Askerin Siyasi Etkinliği

3.4.2.1. Doğru Yol Partisinde Tansu Çiller Dönemi

Süleyman Demirel’’in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle DYP’de de Tansu Çiller dönemi başlamıştır. Bu dönem ANAP, DYP’nin seçmen tabanını elde etmeye yönelik bir stratejiye yönelmiştir. Bundan sonraki süreçte, Yılmaz ve Çiller’in merkez sağın liderliğini ele geçirme yarışı hızlanmıştır.

338 Hale; a.g.e. s.246 339 Koçak; a.g.m. s.172

- 132 - Çiller, Genel Başkanlığa seçildikten sonra, SHP Genel Başkanı İnönü ile 49. Hükümetin protokolüne uygun olan yeni bir protokol daha imzaladı ve kurulan DYP- SHP hükümeti, 50. hükümet olarak 5 Temmuz 1993'te 432 milletvekinden 247'sinin desteği ile güvenoyu aldı. Özal'ın ölümü, Cumhuriyet tarihinde ilk defa, bir kadın politikacıya önce parti liderliğinin sonra da başbakanlığın yolunu açmıştı. Çiller'in DYP'ye genel başkan seçilmesinin altında, tarihsel olarak kırsal kesime dayalı olan bu partinin, çağdaşlaşma ve kentleşme özlemi yattığı belirtilmiştir. Nitekim, Çiller'in Başbakanlığı da Türkiye'nin dış ülkelerdeki “imajı” açısından farklı etkiler yaptı.340

Çiller döneminde daha sonraki süreçte ulus devlet anlayışına çeşitli etkileri olacak olan 1995 yılında AB ile Gümrük Birliği belgesini imzalanmıştır. Bu belgeyi AB yolunda giden diğer ülkelerden sadece Türkiye imzalamıştır.Gümrük Birliği; İki veya daha fazla ülkenin kendi toprakları arasında malların serbest dolaşımını sağlamaları, başka bir deyişle gümrük vergilerini kaldırmaları ve geri kalan ülkelere aynı gümrük vergilerini uygulamalarıdır. Aralarında gümrük birliği kuran ülkeler sınırlarındaki gümrükleri kaldırır. Diğer ülkelerden gelen mallara gümrük uygulanır, o gümrük tarifesi de bütün üye ülkelerde ortaktır. Gümrük Birliği'ne taraf ülkeler arasında her türlü kısıtlama ve korumacı engeller de ortadan kalkar. Ayrıca, malların serbestçe dolaşımını engelleyici miktar kısıtlaması veya kota türü sınırlamalar getiremezler.341

1995 belgesine göre Türkiye, iç ve dış ekonomik ve ticari alanlarda AB’nin aldığı ve ileride alacağı bütün kararları uygulamakla yükümlü olmuştur. Örneğin AB’nin Japonya’ya karşı izleyeceği politikaya Türkiye’nin ekonomik kuvvetlerinde uyulması zorunluluğu getirmiştir. TSK ise bu sürece karşı çıkarak böyle bir düzenlemenin tek yanlı bir düzenleme olduğunu vurgulamıştır. TSK’ya göre Atatürkçülüğün tek yanlı bağlanmak olmadığını ve bu düzenlemenin Atatürkçü düşünce ile taban tabana zıt olduğunu belirtmiştir. AB parlamentosunun Bakanlar Konseyinin, Komisyonun Türkiye’nin içişlerine doğrudan doğruya müdahale etmekte, Türkiye’nin dış politikası konusunda (Ege, Kıbrıs), tek yanlı dayatmalarda bulunmakta olduğu

340 Kongar; a.g.e. s.263

341 Taştan, Aynur ve Servet Avşar; Türk Kültür ve Medeniyetleri, Asil Yayıncılık, Ankara, 2005,

vurgulanmıştır.342 Kıbrıs politikasındaki sertlik, tek yanlılık ve AB içine almak için aceleci davranmasının, “ileride Türkiye'yi AB içine almama politikasının” bir sonucu olarak nitelendirilmekte, Türkiye'yi yarın içine alacak olsa, Kıbrıs'ta uyuşmazlığın çözümünü zamana yayarak, “Türkiye'nin AB'ye girişi ile eş-zamanlı olarak” kolayca çözebileceği belirtilmektedir. AB Parlamentosu'nun 15.12.1996 tarihli kararına göre Ege'deki ihtilaflı bölgeler konusunda, “Türkiye'nin, Yunanistan'ın ve AB'nin Ege'deki haklarını çiğnediğini” ifade ederek Ege'yi AB'nin bir iç denizi olarak görmekte olduğunu belirtmiştir. PKK'nin terör örgütü olarak kabul edilmemesi, siyasallaştırılması çalışmaları ve AB ülkelerinden etkili destek sağlanması yönündeki görüşler de belirtilmiştir.343

Gümrük Birliği belgesiyle bağlantılı daha sonra farklı dönemlerde farklı politikalarla karşı karşıya kalınmıştır. Bağımsızlık Savaşı’mızın nedeni, Cumhuriyet’in kuruluşunun esası, tek yanlı dayatmaları ve sömürgeciliği ortadan kaldırmak olduğu belirtilerek ulus devlet anlayışına karşı bir uygulama olduğu belirtilmiştir. Zaman içinde Türkiye'nin, “tamamen AB'ye tek taraflı bir yapıya sahip duruma getirileceğini” ve artık “kemikleşecek” olan bu yapılanmanın, Türkiye'deki ulusalcı çevreler tarafından hiçbir biçimde değiştirilemeyeceği politikası içinde oldukları belirtilmektedir.

1995 yılında SHP ile SHP'den ayrılanların canlandırdığı CHP birleşti ve yeni CHP'nin Genel Başkanı Deniz Baykal oldu. Deniz Baykal Liderliğindeki CHP, koalisyondan çekildi. Çiller, koalisyon ortağı aradı, bulamadı. 05.10.1995'te kurulan DYP Azınlık Hükümeti güvenoyu alamadı. 30.10.1995'te kurulan dışarıdan destekli DYP Azınlık Hükümeti artık seçim hükümetiydi.

%85'lik bir katılımın yaşandığı 1995 seçilerinde Refah Partisi birinci parti olmuştur. ANAP ise sıralamada 3. parti olmuştur.RP'nin seçim sandığından birinci çıkması, ülkede büyük bir dalgalanma yaratmıştı. RP'nin yükselişinden duyulan kaygı

siyasete yansımış, yerli ve yabancı bazı basın-yayın kuruluşları, sandıktan çıkanformülün

DSP destekli ANAYOL olduğunu işlerken, liderlere RP'ye karşı ittifak çağrısıyapmışlardır.

342 Manisalı, Erol; Yirmibirinci Yüzyıl’da Küresel Kıskaç, Küreselleşme, Ulus Devlet ve Türkiye,

Otopsi Yayınevi, Haziran 2001, s.87

- 134 - Hükümeti kurma görevi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından ilk başta Erbakan'a verildi. Erbakan koalisyon arayışlarından sonuç alamadığı için görevi iade etmişti. Daha sonrasında bu görev Çiller'e verilmiş ancak o da 3 Şubat'ta görevi iade etmiştir. Demirel aynı gün görevi Yılmaz'a vermiştir.

Refah Partisinin “siyasal islam”a dayalı tutumu ve bu tutumun ulus devletin temel anlayışlarından biri olan laiklik anlayışı zedelemesinden kaynaklanan endişelerden dolayı ordu, ANAP ve DYP’nin koalisyonuna taraf olduğunu belirtmiştir. Bu dönemde Meclis Başkanlığı'na DYP'lilerin desteğiyle ANAP'tan seçilen Mustafa Kalemli'nin yaptığı laikliği ve Atatürk'ü övücü konuşmasından sonra, 7 Şubat'ta seçiminden itibaren sessizliğini koruyan Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlan, Meclis Başkanı'nı ziyaret ederek askerlerin Cumhuriyet'in temel niteliklerine olan bağlılıklarını ve laiklik konusundaki duyarlılıklarını bildirmişler ve komutanların temennilerinin ANAYOL olduğu vurgulanmıştır.344

Genelkurmay Karargâhı, RP ile ANAP arasındaki yakınlaşmadan rahatsız olmuştu. Yılmaz, RP ile ilişkilerini derinleştirmiş, neredeyse hükümeti kurmak üzere olduğu belirtilmiştir. Bu arada liderler bakanlıklar konusunda anlaşmıştı. 17 icracı bakanlığın 8'i ANAP'ta, 9'u RP'de kalacağı belirtilmişti. Genelkurmay, RP-ANAP ilişkisinin derinleşmesi ve Yılmaz'ın demeci üzerine bir elçi ile hükümete mesaj gönderme kararı almıştı. Elçi MHP lideri Alpaslan Türkeş'ti. Türkeş, TBMM Başkanı Kalemli'yi ziyaret ederek RP ile ANAP koalisyonun kurulması halinde kötü şeyler olacağını söylemişti. Başkana askerlerin böyle bir hükümetin kurulmasını istemediğini belirterek temennilerinin ANAYOL Hükümeti olduğunu belirtmişlerdir. Tüm bu gelişmeler üzerine ANAYOL Hükümetinin kurulması hızlanmıştır.345

Ayrıca bunlara ilave olarak Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli üzerinden devreye girmelerinin bu koalisyonu bıçak gibi kestiği belirtilmiştir. Silahlı Kuvvetlerin siyasi partiler alanına ilk ciddi ve ürkütücü müdahalesi olarak nitelendirilmiş ve bu durumun Mesut Yılmaz'ın kulislerde, “Ordunun temennisi

344 Akpınar, Hakan; Postmodern Darbenin Öyküsü, Ümit Yayıncılık, Ankara, 2001, s.35-36 345 Akpınar; a.g.e., s.36-37

Anayol'du” sözleriyle doğrulanmış olduğu belirtilmiştir.346

Bu olaydan sonra ortaya çıkan tabloda ordunun siyasi partiler sistemi üzerindeki etkisinin fiili bir varlığa dönüşmüş olduğu ifade edilmiştir. 24 Aralık seçimlerinden sonra RP'nin önemli bir milletvekili oranıyla meclise girmesi, RP'li bir hükümet ihtimali, Yılmaz'ın Kürt meselesi konusundaki çıkışları ve bu çıkışları siyasi söyleminin parçası kılma çabaları sistem üzerindeki askeri vesayet halinin araçların etkinliğine yansıdığı belirtilmiştir. Silahlı Kuvvetlerin İran'ı işaret ederek RP'yi hedefleyen açıklamaları, ANAP-RP koalisyonu görüşmelerine doğrudan müdahale ederek engellenmesi sonucunda ANAP-DYP koalisyonu ortaya çıkmıştır.347