• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.4. OSMANLI İMPARATORLUĞUNDAN ULUS DEVLETE GEÇİŞ

2.4.1. Ulus Devletin Ortaya Çıkış Süreci

Çok uluslu imparatorluktan yeni bir ulus devlete yönelmeyi sağlayan Türkçülük akımı, Avrasya bölgesinde bir Turan devleti kurarak tüm Türk asıllı toplulukları büyük bir çatı altında biraraya getirmeyi hedefliyordu. Büyük bir düş olarak ortaya çıkan Turancılık, kitlelerde çok gerçekçi olarak görünmemiştir. Ne var ki, dağılan Osmanlı ülkesinde Türkçülüğün önem kazanmasına ve giderek bu bölgede yeni bir ulusal devletin kurulmasına yardımcı olmuştur. Dünyanın üç büyük kıtadan oluşan anakarasının merkezinde yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, bu alanda nasıl bir devlet kurulması konusunda değişik düşünceler öne sürülmüştür. 147

İdeolojik anlamda İttihat ve Terakkinin dünya görüşü Müslümanlık ve milliyetçilikten mürekkeptir. Osmanlı İmparatorluk yapısı içinde en çok ihmal edilmiş unsur olan Türk'ü yüceltmek, güçlü kılmak amacını taşıyordu. Bu, İttihat ve Terakkinin üstlendiği misyondu. 148 Bilindiği gibi oldukça genç bir kadroya sahip olan İttihatçıların bu Türkçülük ve İslamcılık idealleri zamanla Pan-Türkizm ve Pan- islamizm şekline dönüşecektir. İmparatorluğu ayakta tutmanın tek yolunun, bu başarılması imkânsız seçenekte aranması, imparatorluğun sonunu oluşturacaktır.

İktidardan uzaklaştırılmış olmasına rağmen yıkılmamış olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, iktidarın İtalyan Savaşı ile uğraşmasını ve Balkan Ordularının İstanbul'a

147 Çeçen; a.g.e. s.8 148 Ay; a.g.m.s.38

yaklaşmasını fırsat kabul etmiş ve Edirne'nin gözden çıkarıldığı endişesine kapılarak, bir baskınla hükümeti devirmiş ve kendisi yeni bir hükümet kurmuştur. 149 Bu olay, tarihe Bab-ı Ali Baskını olarak geçmiştir. İktidara hazırlıklı olan İttihat ve Terakki Fırkası, öncelikle ordu içinde ıslahata yönelmiştir. Silahlı Kuvvetleri mutlak denetimi altına almak amacıyla; çağdaşlaşmadan sadece savaş silah, araç ve gereçlerinin yenilenmesini anlayan ve bu nedenle batılılaşma hareketlerini yavaşlatan eski subayları ayıklamış; silahlı kuvvetleri siyasal sürecin dışında tutmaya çalışmıştır. 150

30 Haziran 1913’te II. Balkan Savaşı patladığında, Komite, Büyük Güçler’in öfkesinden korkan daha ihtiyatlı kabine üyelerinin muhalefetine rağmen, fırsattan yararlanarak Edirne'yi geri almıştır. Ordu, 23 Temmuz'da şehre girmişti. Beş yıl süren savaş ve devrim her toplumda muazzam bir etki yaratmış ve İmparatorluk, Libya'nın 1911-1912'de İtalya'ya kaptırılması ve 1912-1913'te Balkan vilayetlerinin alınması nedeniyle önemli ölçüde küçülmüştü. İmparatorluk artık daha homojendi, ittihatçılar bütün ideolojilerini ve idari siyasetlerini gözden geçirmek zorunda kalmışlar ve ideolojilerindeki üç unsuru Osmanlıcılık, İslam ve ulusçuluğunu terk edemeyecekleri belirtilmiştir. Değişikliğin ancak bunlardan birinin vurgulanması şeklinde olabileceği belirtilmiş ve sayısal bakımdan en önemli grup olan Türklerin önemlerinin artmasına rağmen en çok vurgulanan ulusalcılığın değil, İslam olduğu vurgulanmıştır. Türk ulusalcılığını sadece başkentteki bazı entelektüeller ciddiye alıyorlardı. Ancak Komite, kendi iç çevrelerinde Ziya Gökalp gibi önemli Türkçülerin yer almasına rağmen, İslama olan bağlılığını korumuştu. Bu durumda İslam, özellikle savaşın yaklaşmakta olduğu bir sırada, İttihatçı dış politikanın önemli bir faktörü olmuştur. 151

Ayrıca İttihatçıların şu düşünceleri Birinci Dünya Savaşı'na girmemizde halk arasında oldukça taraftar bulmuştur: “Biz Mısır'ı ve Kafkasya'yı almaksızın payidar olamayız, parçalanırız. Mısır'ı almakla İslam alemine, Kafkas'ı almakla Türklük alemine dayanmaya yüzde yüz mecburuz.. Mısır'ın pamuğu ve Bakü'nün petrol kuyularını almaksızın ise bütçemizi düzeltmek imkanı yoktur.”152 İttihat ve Terakki Partisinin si-

149 Lewis, Bernard; Modern Türkiye’nin Doğuşu, (Çev: M. Kıratlı), Ankara, 1984, 224 – 225 150 Ahmad; İttihat ve Terakki, s.215 – 216

151 Ahmad; Modern Türkiye’nin Oluşumu, s.52 – 53 152 Ay; a.g.m. s.38

- 63 - yasi programında değer kazanan Turancılığın, Birinci Dünya Harbi’nde dış tehlikeleri üzerine çektiği gibi, realiteye uymadığından başarısızlığa uğradığı belirtilmiştir. 153

1914'de, anayasada değişiklik yapılması yoluna gidilmiş, yapılan değişliklerle Padişah karşısında yürütmenin güçlendirilmesi ve Meclise hakim olması sağlanmaya çalışılmıştı. Bu suretle iktidarını sağlamlaştıran İttihat ve Terakki Fırkası, 1918 yılına kadar tam bir egemenliğe sahip olmuştur. Arka arkaya gelen savaşlar ve yenilgiler yüzünden Osmanlı İmparatorluğunun giderek çöktüğü bu yıllarda, siyasal süreç de büyük ölçüde askerlerin kontrolüne geçmiştir. İttihat ve Terakki Fırkası içinde yönetimi ellerine geçiren Enver, Talat ve Cemal Paşaların memleketi istedikleri gibi yönettikleri belirtilmiş ve bu nedenlerden dolayı, son yıllarında Osmanlı Devletinin, egemenliğinde "fiili bir askeri diktatörlükle" yönetildiği ileri sürülmüştür. 154

Askeri bürokrasinin önemi, 1908-1918 yılları arasında devam etmiştir. Osmanlı imparatorluğu 1911’den itibaren devamlı savaş halinde olmuştu. Ayrıca son yirmi yıldır Osmanlı devleti ile ticaret, askeri danışmanlık, borç verme, ayrıcalık sahibi ve müttefik olma yolları ile temasta bulunan Almanya’nın askeri geleneği de Osmanlı siyasal sistemini etkilemiştir. Böylece askeri bürokrasi laikleşme sürecinde liderlik görevini üstlenmiştir. Fakat diğer taraftan farklı görüşlere göre İttihat ve Terakki’nin bazı çabalarında başarılı olamamasına neden olarak askeri unsura gereğinden fazla önem vermesi gösterilmiştir.155

Bu sürece kadar genel olarak bakılacak olursa; Osmanlı Hanedanı’nın altı yüzyıl süren hükümdarlığı boyunca hem olumlu hem de olumsuz miras yarattığı belirtilmiştir. Anayasal hareketlerle birlikte 1908’de iktidara gelen Jön Türklerin hanedanı muhafaza ederek onun mirasını radikal bir reform sürecinden geçirdiği belirtilmiştir. Ulusalcı hareketin bazı önderlerinin Osmanlı Hanedanı’nın gücünün geleneksel semboller taşıdığını kabul etmiş ve onu yeni hükümetin meşruluğunu kolaylaştıracak şekilde muhafaza etmek istedikleri belirtilmiştir.156

153 Eroğlu, Hamza, Türk İnkilap Tarihi, istanbul, 1982, s.63’den aktaran Ay; a.g.m. s.38 154 Lewis; a.g.e. s.224 – 225

155 Heper, Metin; Bürokratik Yönetim Geleneği, Ankara, Temmuz 1973, s.84–85 156 Ahmad;Modern Türkiye’nin Oluşumu, s.25