• Sonuç bulunamadı

4.7 Bulgular ve Yorum

4.7.3 Hukuki Yollarla Gerçekleştirilen Müdahaleler

4.7.3.2 Doğan Grubu’na Uygulanan Vergi Cezaları

2002 yılında başlayan ve günümüze uzanan dönemde Ak Parti iktidarı, özellikle ikinci kez iktidara geldiği dönemden itibaren medya yatırımı olan sermayeyi kuşatmıştır. Medya’nın yüzde 50’sinden fazlasına sahip olan Doğan Grubu ile ilk iktidar dönemi ilişkisi, Doğan Grubu’nun medya yoluyla muhalefetine sahne olmuş; aralarında gerilimli bir atmosfer yaşanmaya başlamıştır. Bunda, Doğan Grubu’nun hükümetin reform paketine karşı çıkışının da etkisi olmuştur (Varlık, 1 Aralık 2015). Medya-iktidar ilişkisi içinde gelişen bu süreci Mustafa Sönmez, şöyle özetlemektedir: “Medyada yatırımı olan sermaye… Bu camdan yapıyı taşlama tehdidi, bina sahiplerini teslim almaya yeterdi ve öyle oldu. İşe, Doğan’dan başlandı ve vergi operasyonlarıyla Doğan, hem medyada hem medya dışında küçültüldü” (2014: 99).

Bu süreci takip eden dönemde, Doğan Grubu’na “rekor” olarak değerlendirilen vergi cezası, Şubat 2009’da kesilmiştir. Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan’ın kesilen ceza üzerine ilk değerlendirmesi, “Başbakan Erdoğan, özgür medya gibi demokrasinin yan unsurlarını kabul edemiyor… Tüm bunların temelinde siyaset var” ifadeleri olmuştur. Doğan Yayın Holding Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, raporun kendileri için bir sürpriz olduğunu, gruplarının 24 bin çalışanı bulunduğunu ve her yıl milyarlarca lira vergi verdikleri için Maliye’den ödül aldıklarını, bu olayın siyasi bir yönünün olması üzerine tartışmak bile istemediğini ve Türk medyası adına çok üzüldüğünü aktarmıştır. Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ise Doğan Holding’in 7 şirketinin son beş yılının 11 aydır incelendiğini belirtip böyle bir uygulamaya hiç tanık olmadığını aktarmaktadır (Posta, 24 Şubat 2009):

Ben hesap uzmanlığından geliyorum. Benim bildiğim böyle bir inceleme hiç olmamıştır. Türkiye’de mükelleflerin sadece %3’ü ve son bir yılı incelenir. Bağlantıları varsa, iki yılı incelenir. Bizde 5 yılı inceliyorlar… Bu haksız cezadan sadece holding değil, 70 bin küçük yatırımcı etkileniyor.

Doğan Yayın Holding’e 2009 yılında verilen bu ceza, dış basında da tartışma konusu olmuştur. Alman Die Welt gazetesinde “Türkiye: Eleştirel medyaya vergi cezası” başlığıyla yer alan haberde, Deniz Feneri davası ile ilgili haberler nedeniyle hükümetin Doğan Grubu’ndan intikam alması olarak değerlendirilmiş ve medyanın iktidar eliyle şekillendirildiği notu düşülmüştür: “Medyayı, hükümete yakın aktörler doldurdu. En yakın örneği, Sabah-atv. Patronu Erdoğan’ın arkadaşı, yöneticisi Erdoğan’ın damadı. Bu gidişle medyada, eleştiren ses kalmayacak” (Hürriyet; Akşam, 25 Şubat 2009).

Bugün gazetesi yazarı ve akademisyen Ali Atıf Bir, Doğan Grubu’nun susturulmak istendiği için vergi cezalarına çarptırıldığı gibi bir algının hâkim olduğunu; ancak kimsenin yayın organlarının önünde bu durumu protesto etmediğini ve Doğan Grubu’na sahip çıkmadığını belirterek bunun, halk tarafından “sadece kendilerine çalışan çıkarcılar bunlar,

ihale peşinde koşan esas işleri medya olmayan kişilerden bana ne” şeklinde yorumlandığını ifade etmiştir. Yabancı medya mensuplarının da Türkiye’de yaşaması halinde bu duruma ister istemez kayıtsız kalıp aynı pencereden bakacaklarını ve medya sahipliği ile iş adamlığının birbirine karıştırılmadan işletilmesi gerektiğini vurgulamıştır (Bugün, 22 Mart 2009).

Aslı Aydıntaşbaş ise konu üzerine, söz konusu vergi cezasının yurt dışındaki yankılarının ne olacağı ve vergiyi kesen kurumun da hükümetin elinde olduğu üzerine bir değerlendirme yapmaktadır (Akşam, 13 Eylül 2009):

Bu ceza, AKP hükümetinin medyaya yönelik ilk ‘sindirme’ ve ‘reorganizasyon’ çabası değil. Sonuncusu da olmayacak… Çukurova ve Ciner Gruplarına yapılan müdahalelerle yandaş medya yaratma çabaları, Avrupalılar tarafından ‘Bir Türkiye klasiği’ diye hafife alındı… Tabi, Doğan Grubu’na gelen toplamda 5 milyara yakın ceza, biraz farklı. Doğan, yatırımları ve çeşitli ortaklıkları dolayısıyla dünya ekonomisine oldukça entegre. Bu yüzden, cezasının verilmesinden saatler geçmedi, CNN’den Reuters’a Bloomberg’ten Al Jazeera’ya dünya kanalları, olayı haber geçti… Ayrıca bu kez gelen cezanın ‘siyasi’ olduğuna şüphe yok. IMF ve Batı dünyası, Türkiye’de ne ‘bağımsız kurulların’ ne de Maliye’nin ‘bağımsız’ olmadığını, vergi silahının hükümetin elinde olduğunu zaten biliyor. Doğan Grubu, aylardır yukarıdan aşağıya müfettiş denetiminde. Amaç, ne yapıp edip ceza kesmekti.

Eser Karakaş, Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasının nedeninin daha derinlerde aranması gerektiğine işaret ederek, sorunun medya patronlarının kamu ihaleleri üzerinden siyasal iktidarla çıkar ilişkilerinin içine kolaylıkla giriyor olabilmesinden kaynaklandığını vurgulamış; asıl gelirini medya dışındaki sektörlerden elde etmesinin önüne geçilmesi gerektiğini ya da medyada hiç olmaması gerektiğini aktararak temel sorunun medya sahipliği olduğunu aktarmıştır (Zaman, 17 Eylül 2009).

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın 2011’de yayınlanan insan hakları raporunda da hükümetin kendisini eleştiren medya gruplarını cezalandırmak için büyük vergi cezalarını kullanmasından duyulan kaygıya yer verilmiştir. Ayrıca, Doğan’ın bu gelişme karşısında aldığı ‘sağlıklı küçülme kararı’, cezanın askıya alınmasını beraberinde getirmiştir. Doğuş Grubu’na ait NTV’nin Genel Yayın Yönetmeni Ömer Özgüner’in kesilen ceza için “Bu kesinlikle bir uyarıdır.” yorumunda bulunduğu ve NTV olarak hükümetle aradaki mesafeyi koruma politikasında kararlı olunduğu da verilen cezanın yankıları olarak Türk medyasında yer almıştır (Milliyet; Taraf, 9 Nisan 2011).

Aydınlık gazetesi yazarlarından Rafet Balı, 2009’da Doğan’a kesilen yüksek vergi cezasından önce yaşadığı bir örneğe yer vererek, söz konusu ceza ile amaçlananın ne olduğuna yer vermektedir (Aydınlık, 12 Haziran 2013):

Milliyet’in yazı işleri müdürüyle karşılaştım… Eski çalışma arkadaşlarım… Hükümetle yaşadıkları gerilimi konuştuk… Takıldım… ‘Siz de AKP’yi destekleyin!’ Cevap, aşırı netti: ‘Destek çare değil ki. Gazete ve televizyonların anahtarlarını istiyor…’ Sonra ne oldu? Biliniyor… Doğan Grubu’na 4 milyar

941 milyon liralık vergi ve ceza… Sonuç: Milliyet, Vatan ve Star TV Başbakan’ın yakın destekçilerine satıldı. Ve af yasası: Borç yapılandırıldı, 1.1 milyara düşürüldü.