• Sonuç bulunamadı

3.1. Kürsü ve Siyaset

3.1.3. Din Siyasetinin Dinî Tebliğ Metinlerine Yansıması

DİB tarafından hazırlanan ve Müslüman toplumun din konusunda bilgilendirilmesinde önemli bir araç olan hutbelerde ara dönem idaresinin temel referansları olan Atatürkçülük, millî birlik, muasır medeniyet seviyesi, hurafe karşıtlığı vs. konulara yer verilmiştir. Bu durumun yanı sıra dönemin ekonomi, sağlık, terör vs. ile ilgili meselelerde benimsediği politikalar açısından toplumun bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi için de hutbelerin toplumsal fonksiyonlarına başvurulmuştur.

82 DİG’deki Hatip ve Hutbe başlıklı yazıda da hutbelerin dinî ve milli bütünlüğü koruyucu olması

gerektiği, irticalen hutbe okumak çeşitli huzursuzluklara neden olduğundan mümkün mertebe irticalî hutbe okumaktan kaçınmanın daha isabetli olacağı belirtilmektedir (DİG Ekim 1982: 12).

83 01/12/1981 tarihinde çıkarılan 19 nolu Genelgeyle Başkanlığın 1965-1981 yılları arasında çıkardığı

tüm genelgeler, Araştırma ve Planlama Başmüşavirliği tarafından standart hale getirilmiş; Başkanlıkça birleştirilerek 1 nolu genelge adıyla düzenlenmiştir. Genelgede yer alan dört ana konudan biri hutbelerin irticalen okunmamasıdır. Diğer konular, Başkanlıkça Müftülüklere gönderilen dinî soruların cevaplandırılmasında takip edilecek usul, ezanların minareye çıkılarak okunması, hoparlör ve ses cihazlarının minareye yerleştirilmesidir (DİYKK ve raporu, 26/08/1983: 79)

84 20/11/1981 tarihli 17 numaralı Genelgede vaaz ve hutbelerde kimi zaman konunun dışına çıkılarak

iç ve dış politika mevzularına girildiğinin tespit edildiği, siyaset ve şahsiyattan kesinlikle uzak kalınacağı belirtilmektedir. Ayrıca va’zlar ezanla birlikte kesilecek, hutbeler en çok 15 dakikayı geçmeyecektir (Arapça olan son bölümler dahil).” Genelgede hutbe okumak ve va’z etmek için yetkisiz kişilerin çağrıldığının öğrenildiği, buna kesinlikle izin verilmeyeceği belirtilmektedir. (DİG 1 Ocak 1982: 21).

148 Başkanlıkça hazırlatılan hutbelerde dönemin siyasi, toplumsal koşullarının etkisi gözlenmekte; millî birliğin önemi, nifak ve bölücülüğün zararları gibi konular çoğunlukla 12 Eylül öncesinde yaşanan hadiselere atıfla işlenmektedir. Başkanlığın mutad kurumsal mekanizması içerisinde hazırlanan hutbe konuları ve muhtevaları açısından geçerli olan bu durum, askeri makamlardan gelen direktifle hazırlanan hutbe metinleri açısından iktidarın dinî politiğinin uzantısı sayılabilecek örneklere dönüşmektedir.

Daha önceden açılan ve müdahalenin ilk günlerinde sonuçlandırılan hutbe yarışmasında Başkanlıkça değerlendirilmeye alınacağı belirtilen hutbelerin konuları bütünüyle toplumsal temalıdır. Dinî Hizmetler Daire Başkanlığınca 16/02/1979’da hazırlanan bir genelgeyle ülke çapında bir irşad hamlesine karar verilmiş; buna bağlı olarak aynı yıl din görevlileri arasında “vaaz ve hutbe örnekleri hazırlama yarışması” düzenlenmiştir. Vaazlarla ilgili kısım 26/06/1980’de Yüksek Kurul kararıyla sonuçlandırılırken, hutbelerle ilgili karar, Yüksek Kurul’un 25/09/1980 tarihli toplantısında verilmiştir. Buna göre Dinî Hizmetler ve İrşad Komisyonu tarafından değerlendirilen 159 hutbeden onu dereceye girebilmiştir. Derecelendirmeye girebilecek nitelikte bulunan hutbe başlıkları şöyledir: İslam’da Çalışmanın Önemi ve Tembelliğin Zararları; İslam’da Tutumluluğun Önemi, Lüks ve İsrafın Zararları; İslam’da Dayanışma ve Yardımlaşma; İslam’da Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma; İslam’da Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşmanın Önemi; İslam Kardeşliği; İslam’da Birliğin Önemi ve Tefrikanın Zararları; İslam’da Birliğin Önemi, Fitne, Tefrika ve Bölücülüğün Zararları; İslam’da Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma; Tefrika ve Bölücülüğün Zararları (DİYKK Ek 1, 25/09/1980: 59).

Yarışmaya katılan 28 hutbe ise “Yazı Tetkik Kurulu” tarafından tetkik edilmek suretiyle, Diyanet Gazetesinde hutbe veya makale olarak yayınlanabilecektir. Bu kısımda sayılan ve hutbe olarak da kullanılabilecek metinlerin sevgi, çalışma, birlik, kardeşlik vs. temel insani ve toplumsal konularla sınırlandırıldığı görülmektedir.85

85 Şefkat ve Merhamet; Akraba ve Komşuya Saygı; Çalışan Kazanır, Tembellik Eden Zarardadır;

İslam’da Tembelliğin Zararları, Çalışmanın Önemi; İslam’da Çalışmanın Önemi; İslam’da Tutumluluğun Önemi, Lüks ve İsrafın Zararları; Suç Bağışlama ve Afvetme; İslam’da Acıma Duygusu, Sevme ve Suç Bağışlama; İslam’da Acıma Duygusu, Allah’ı ve Yaratıklarını Sevme ve Suç

149 1981’de askeri yönetimden gelen bir emri vaki ile hazırlanan hutbe mecmuası, 12 Eylül’de idare-din ilişkisinin boyutlarını göstemesi bakımından önemlidir. Askeri iktidarın dolaysız bir direktifiyle hazırlanan mecmua ile birlikte DİG’de yayınlanan bazı hutbeler ara dönem yönetiminin siyasi, dinî konulara yaklaşımının toplumsal meşruiyet kazanmasına yardım etmekte, zaman zaman doğrudan destek sunmaktadır. Askeri rejimin hutbeler konusundaki yaklaşımı, DİB’nin hazırlık süreci, konuları ve içeriği açısından hutbe ve vaazları daha sıkı biçimde murakabe etmesi yönündedir. 7 Mayıs 1981’deki Başbakanlık emriyle din eğitimi, din görevlisi yetiştirme ve din istismarına mani olma konularının ele alındığı Türkiye’de Din

Eğitimi Din İstismarı raporunda, irticali hutbenin engellenerek hutbe ve vaazlarda

merkezin onayladığı metinlerin okunması, siyasi, ideolojik telkinlerden kaçınılması konuları yer almaktadır (Kara, 2016: 174, 180). Bu minvalde MGK’nin beklentileri ve dönemin kendi gereklilikleri açısından dinin işlevselliğinden istifadeye yönelik ilginin tezahürü sayılabilecek olan girişim, hazırlatılması düşünülen hutbelerle yapılacak dinî tebliğden beklenen temel hedef olan Atatürkçü değerler merkezli “iyi yurttaş” profilinin temel karakterini çıkartmaya yardım etmektedir.

21 Ocak 1981’de MGK adına Genel Sekreter Haydar Saltık’ın imzasını taşıyan ve Devlet Bakanlığı aracılığıyla DİB’ye ulaşan yazıda şöyle denilmektedir:

“1-Camilerde yapılan yaygın eğitimin geliştirilmesi maksadıyla din görevlilerine rehber olacak ve 52 cuma ve bayram günlerine yeterli olacak hacimde bir temel kitap hazırlanması gerekli görülmektedir.

2- Kitapta iyi ve namuslu vatandaş yanında laiklik ve Atatürk ilkeleri işlenecektir. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanmış kitap ve broşürlerden de yararlanarak hazırlanacak kitap, taslak olarak 25 Şubat 1981’e kadar

Bağışlama; İslam’da Dayanışma ve Yardımlaşma; İslam’da Kardeşlik (bu başlığı taşıyan iki ayrı hutbe) ; İslam Kardeşliği; Allah Fitne, Fesat ve Tefrikayı Yasaklamıştır; İslam’da Birliğin Önemi, Fitne, Tefrika ve Bölücülüğün Zararları (bu başlığı taşıyan yedi ayrı hutbe); Birlik ve Beraberlik; İslam’da Birliğin Önemi; Dargınlığı Atalım, Ara Bozmaktan Kaçınalım; Dargınlık ve Kırgınlıkların Giderilmesinin Önemi; Selam Sevdirir ve Kaynaştırır; Selamlaşma, Sevgi ve Kaynaşma (bu başlığı taşıyan iki ayrı hutbe) (DİYKK Ek 2, 25/09/1980: 59).

150 Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği’ne gönderilecektir.” (Altıkulaç, 2011-II: 564).

Kitap kısa sürede hazırlanmakla birlikte dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç bu konuda taşıdığı çekinceleri ve Atatürk’ü cami kürsüsüsünden anlatmanın sakıncalarına ilişkin mütalalarını dönemin DİYK üyesi Kemal Güran aracılığıyla askeri makamlara ilettiğini belirtmektedir. Bununla birlikte Konsey’in temel kriterlerini belirlediği kitap İmam Hatipler İçin Örnek Metinler adıyla hazırlanarak MGK’ye gönderilme aşamasına geldiği sırada DİB’ye, ilk yazıda geçen, “Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanmış kitap ve broşürlerden de yararlanma” ifadesini daha da somutlaştıran ikinci bir yazı daha ulaşmıştır. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Necdet Öztorun imzalı, 16 Şubat 1981 tarihli yazının ekinde toplam 56 adet hutbe, konuları ve hazırlığında dikkate alınacak kaynaklar -7 adet kitap- ile birlikte listelenmektedir.86 Hutbe konularına bakıldığında büyük bir çoğunluğunun Atatürk’ün ilke ve ideallerine ayrıldığı görülmektedir. Genelkurmay Başkanı, Altıkulaç’ın ifadesiyle “konuyu farklı algılamaktaydı”. Diğer yandan bu girişimle askerlerin dinî konularda teşhis ettikleri bir boşluğu doldurma çabasında oldukları anlaşılmaktadır. MGK’de bir Tuğgeneralle görüşen Kemal Güran’ın anlatımıyla bu kişi kendisine: “Gençlerimiz dinî bilgiler bakımından boşluktalar... Bu boşluk başka şekillerde dolduruluyor. Sol kesimler, dinî konulara karşı olan kişi ve gruplar gençlerimizin kafalarını yanlış bir takım bilgilerle dolduruyorlar. Böylece bu gençler ülke için yararlı olacakları yerde zararlı hale geliyorlar” demektedir (Altıkulaç, 2011-II: 564-575).

Konularının kaynaklarıyla birlikte adeta sipariş edildiği MGK’nin ikinci direktifine karşı Başkanlık hutbe metinlerinin önceki MGK yazısına istinaden hazırlanmış olduğu ve sonradan yollanan listenin dikkate alınmadığı cevabını vermiştir. Böylece Başkanlık açısından, dikte edilen söz konusu listeye bağlı kalmak zorunluluğu ortadan kalkmış oluyordu. Diğer yandan DİYK’nin 29 Nisan 1981 tarih ve 35 numaralı kararından anlaşıldığına göre hazırlanan hutbeler MGK’nin

86 Liste için bk. Altıkulaç, 2011-II: 568-571.

151 müdahalesiyle yeniden elden geçirildikten sonra son aşamaya gelebilmiştir. Başkan Tayyar Altıkulaç ve altı üyenin imzasının bulunduğu anılan DİYK kararı şöyledir:

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nin 21.01.1981 gün ve Müş-İst. T.:0910-18-81 (İÇ)/161 sayılı emirleri gereğince, camilerde yapılan yaygın eğitimde din görevlilerine rehber olmak üzere Başkanlığımızca hazırlatılan “İmam Hatipler İçin Örnek Metinler” adlı 60 konuyu ihtiva eden 188 daktilo sahifesi eser, Kurulumuzca incelendikten sonra Konsey Genel Sekreterliğine sunulmuştur.

Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği’nin 13.04.1981 gün ve MÜŞ.İSTH.D: 0910-79-81 (İÇ)/904 sayılı yazılarıyla adıgeçen eserin incelenerek yeterli görüldüğü belirtilerek yazı eki raporda belirtilen değişiklik ve ilavesi öngörülen hususlar dikkate alınarak kitabın bastırılması istenmektedir. Söz konusu raporda belirtilen hususlar dikkate alınarak eser yeniden gözden geçirilmiş, metin üzerinde gerekli görülen ilave, çıkarma ve düzeltmeler Kurulumuzca yapılmıştır. Metin üzerinde yapılan ilave, çıkarma ve düzeltmelere göre 60 konuyu ihtiva eden 188 sahifeden ibaret “İmam Hatipler İçin Örnek Metinler” adlı ilişik kitabın Başkanlığımız yayınları arasında yayınlanmasının uygun görüldüğüne ve keyfiyetin Başkanlık Makamına arzına karar verildi (DİYKK, 29/04/1981: 35).

Metinler üzerindeki sözü edilen ilave, çıkarma ve düzeltmelerin neler olduğu ya da MGK’den gelen düzeltme isteminin içeriğine dair bir bilgiye Yüksek Kurul kararları yoluyla ulaşılamamaktadır. Ancak Tayyar Altıkulaç’ın ifadesiyle, yapılan değişikliklerin “çok miktarda ve kabulü mümkün olmayan şeyler olmadığı” anlaşılmaktadır (Altıkulaç, 2011-II: 575).

Anılan hutbeler İmam Hatipler İçin Örnek Metinler adıyla 1981 yılında basılmıştır. Metinlerde doğrudan dinî inanç ve ibadetler, Ramazan ve Kurban Bayramları ile kandil günleri vs. konular dışında tarihsel konular ve toplumsal problemlere yer verilmekte, çeşitli konular içinde vatandaşlığın gereklilikleri sıklıkla hatırlatılmaktadır.87

87 Mecmuanın içerdiği 60 hutbe örneğinin başlıkları şöyledir: Kainattaki Düzen Bizi Allah’a

152

Yurtta ve Cihanda Sulh konulu hutbede Mustafa Kemal’e atıfla barış hedefine

ulaşmanın güçlü olmaya bağlı olduğu belirtilerek “İçerde ve dışarıda sulh istiyorsak güçlü olmaya mecburuz” denilmekte, “Bu sebeple Ordumuz’u güçlendirmeli; ordu vakıflarımızı desteklemeli, sulh ve sükûnu sağlamak üzere her zaman hazırlıklı olmalıyız” ifadeleri kullanılmaktadır (İmam Hatipler, 1981: 48-49). Vakıflara yardım konusuna ayrılan hutbede, hayır işleriyle ilgili en faziletli yardımın devamlı ve topluma faydalı kurumlar için yapılanı olduğu belirtilerek, Kızılayın dışında adı tek zikredilen kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yardım için şu ifadeler kullanılmaktadır: “Özellikle yurdumuzun savunmasına ve kahraman ordumuza destek sağlamak amacıyla kurulmuş olan Silahlı Kuvvetler Vakıflarına her vatandaş az-çok demeden, gücünün yettiği ölçüde bağışta bulunmalıdır” (İmam Hatipler, 1981: 179-180).

Çalışma ödevi, vatandaşlık bilincinin temel kavramlarından biri olarak işlenmektedir. Çalışmanın nihaî hedefi çağdaş uygarlıktır. “Ferdi ve milli istikbalimiz hepimizin görev alanımızda hızlı, verimli ve faydalı işler başarmamıza bağlıdır. Aksi halde bizlerden sonra gelecek nesillerimiz ‘geri kalmışlık’ damgasından kurtulamayacaklardır. İçinde yaşadığımız harikalar çağında ilerlemek, yükselmek, kalkınmak, millî geliri artırmak, sonuç olarak; muasır medeniyet seviyesine yükselmek hepimiz için millî ve dinî bir görevdir (İmam Hatipler, 1981: 65). “Tembellik, miskinlik, hayatı zahmetsiz bir meşgale haline dönüştürme İslamiyetin hiç sevmediği davranışlardır… ‘Armut piş, ağzıma düş’ şeklinde ifaade

Ötesinde de Devam Edecektir; İslam’a Göre İnsan; İman, İbadet ve Ahlak Arasındaki İlişkiler; Din ve Dünya İlişkileri; Adalet Mülkün Temelidir; Namaz; Zekat Bir Sosyal Yardımlaşma Kurumudur; Ramazana Girerken; Okuma-Yazmanın ve Bilgili Olmanın Dinimizdeki Önemi; Yurtta ve Cihanda Sulh; Dinimizde Hoşgörü ve İnsan Sevgisi; Bütün Müslümanlar Kardeştir; Türk Devleti Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bir Bütündür; Türklük ve Müslümanlık; Çalışmak Bir İbadettir; Çalışmak ve Kazanmak; Dinimizde San’at-Teknik Kültür ve Medeniyetin Önemi; Dinimiz Hurafe ve Batıl İnançlara Karşıdır; Din ve Vicdan Hürriyeti; Vatan ve Millet Sevgisi; Askerlik ve Yurt Savunması; Şehitlik ve Gazilik; Cumhuriyet Fazilettir; Milli Hakimiyet Bayramı; Malazgirt Zaferi; İstanbul’un Fethi; Çanakkale Zaferi; 30 Ağustos Zaferi; Anne-Baba Sevgisi; Peygamberimizin Örnek Ahlakı; Vergi Vermek Çok Önemli Bir Vatandaşlık Görevidir; Toplum Hayatında Kadının Yeri ve Değeri; Ramazan Bayramı; Kurban Bayramı; Kadir Gecesi; Miraç Kandili; Berat Kandili; Mevlid Kandili; Çocuklar Bir Milletin Geleceğidir; Ağaç ve Orman Sevgisi; İsraf ve Cimrilik; Yerli Malı Kullanalım; Tutumlu Olmak; Ticaret Ahlakı; Kaçakçılık ve Karaborsacılık; Anarşi, Terör ve Bozgunculuk; Aile Yuvasının Önemi; Sorumluluk Duygusu; Turizmin Önemi; Sağlığını Korumak Her Müslümanın Dini Görevidir; İçki ve Kötülükleri; Yalancılık ve Yalancı Şahitlik Ne Çirkindir; Vakıfları ve Hayır Kurumlarını Desteklemek Dinî ve Milli Bir Görevdir; Cana Kıymak ve Kan Davası Dinimizde En Büyük Günahtır; Rüşvet ve Zararları; İslam’da Tevekkül Nasıl Olur (İmam Hatipler, 1981).

153 edilen hazıra konma arzusu, ‘bir lokma, bir hırka’ şeklinde söylenen yanlış tevekkül anlayışının dinimizde yeri yoktur”. Aynı metinde yurtdışında çalışan işçilerin Türk ekonomisine katkılarına değinilerek “Ekonomik güçlüklerin yenilmesinde onların katlandıkları bu fedakarlıklar yaşayanlarca unutulmayacak, gelecek nesillerce de saygıyla anılacaktır” denilmektedir (İmam Hatipler, 1981: 67, 68). Gerçekte “tembellik ve cehalet geriliğin; ilim ve çalışma ise medeniyetin sembolleridir” (İmam Hatipler, 1981: 69).

Çalışma, kalkınma hedefinin olduğu kadar iyi bir Müslüman ve iyi bir vatandaş olmanın temel kriterlerindendir. Vatan sevgisi ve vatandaşlık sorumluluğuyla yakından ilgili bir vazife oluşu şöyle ifade edilmektedir: “Allah’ın lütfundan faydalanmalıyız ve O’na bu nimetlerin şükrünü ödemeliyiz. Bu da; iyi ve temiz Müslüman, hileden uzak dürüst bir vatandaş olmakla sağlanır. Kalkınmış bir vatan sathı içinde milletçe mutluluk içinde yaşayabilmek için çalışmalıyız. Sevdiğimiz vatanın üzerine titremeliyiz. Vatan ve millete zarar verecek her şeyden sakınmalıyız. Bozgunculara meydan vermemeliyiz. Yurdun kalkınması en büyük emelimiz olmalıdır. Milli servetin artması, milletçe refaha kavuşmanın yolu budur” (İmam Hatipler, 1981: 81).

İslam’ın bir medeniyet ve bilim dini olduğu “en yüksek Din, en mükemmel ilerleme İSLAMDIR” şeklinde (DİG Eylül 1982: 20); dinin ilkeleriyle Müslümanların hayatı arasındaki mesafeye dikkat çeken İslam: Bir Kalkınma Yolu adlı yazıda da “Biz İslam’ın esaslarının geriliğe karşı olduğunu ıspatlamaya çalışmalıyız” şeklinde ifade edilmektedir. İslam’ın altın çağında bilim ve sanattaki ileriliğe karşın Müslümanlar zamanla dinin sadece manevi yönüyle ilgilenmeye başladılar. Buna göre başarısızlığın sebebi İslam değil onun standartlarından ayrılmaktan kaynaklanmaktadır (DİG Temmuz 1982: 23).

MEB’nin liderliğinde açılan, Bakan Hasan Sağlam’ın ifadesiyle “cehalete karşı açılan savaşın adı, Atatürk’ün kesin emir ve bugünkü yönetimin başlıca hedefi” olan okuma yazma seferberliği kapsamında DİB de görev üstlenmiştir. Bu bağlamda 13/03/1981’de toplanan koordinasyon kurulunda alınan karar uyarınca Başkanlık konuyla ilgili hutbe hazırlatarak tüm camilerde okutacak, vaazlarda konunun

154 önemine yer verilecek, kampanya dahilinde Başkanlık görevlileri öğretici olarak görevlendirilecek, TRT’de konuyla ilgili konuşmalar hazırlanacaktır. Koordinasyon kuruluna DİB adına katılan DİYK üyesi Kemal Güran tarafından hazırlanarak tüm teşkilata gönderilen hutbede çağdaş medeniyet hedefi İslam’ın bilgiye ve öğrenmeye verdiği önemle parelelliği üzerinden anlatılmaktadır. “Milletimizin çağdaş kültür ve medeniyet seviyesine yükselmesi için her şeyden önce okur-yazar nispetini çoğaltmak zorundayız. Bu sebeple Atatürk’ün yüzüncü doğum yıl dönümü dolayısıyla devletimiz tarafından ‘okuma-yazma seferberliği’ açmış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz” denilemekte, okur yazarlık oranını artırmak için seferberliğe tüm millet olarak katılmak gerektiği söylenilmektedir (DİYKK ve ek 1- 2, 06/04/1981: 21). DİG’de yayınlanan Okuma Yazma ve Bilgili Olmanın

Dinimizdeki Önemi adlı DİYK üyesi İrfan Yücel’in hazırladığı hutbede de “iki günü

birbirine eşit olan kişinin bile zararda olduğunu beyan ederek daima ilerlemeyi ve yükselmeyi emreden dinimiz ilmî mesaiyi ibadetten bile üstün saymış[tır]” denilmektedir (DİG, 1 Haziran 1981)

Devlete karşı mali bir yükümlülük olan vergi ödevine dair taşınması gereken sorumluluk, hutbe serisinden yola çıkılarak çıkarılacak iyi vatandaş tipolojisinin temel vasıfları arasında bulunmaktadır. Vergi Vermek Çok Önemli Bir Vatandaşlık

Görevidir başlıklı hutbede, vatandaşlık sorumluluğu olarak vergi-güçlü devlet-

muasır medeniyet birbirini hiyerarşik olarak izleyen adımlardır. “Yeryüzünde şerefli ve itibarlı bir devlet olarak varlığımızı sürdürebilmemiz, çağımızın medeniyet seviyesine ulaşmak ve hatta ilerisine geçmekle mümkündür. Bunun için devletimizin maddi, manevi her yönden güçlü olması gerekir. Devletimizin güçlü olması ise, bütün vatandaşlarımızın devletimize candan bağlı, kanunlara saygılı, görev ve sorumluluklarını zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirmeleriyle mümkündür. Devletimize karşı en önemli sorumluluklarımızdan biri de, vergi borcumuzu zamanında ve tam olarak ödemektir”. Vergi “her yurttaş için en kutsal bir vatandaşlık görevidir” (İmam Hatipler, 1981: 111, 164-165; DİG 1-15 Mart 1981)

Anılan tipolojinin unsurlarından biri de hurafe karşıtlığıdır. Hutbe kitabında bununla ilgili olarak İslam’ın akıl dini olduğundan bahisle Atatürk’ün “Bizim

155 dinimiz akla en uygun ve en tabii dindir” diye başlayan sözleri verilmekte; hurafelerle mücadelede Atatürk’ün de kanun çıkararak “ülkemiz insanlarını üfürükçülerin, büyücülerin, sihircilerin, yıldıznamecilerin ve şirinlik muskacılarının şerlerinden korumaya” çalıştığı belirtilmektedir (İmam Hatipler, 1981: 72-74).

Cumhuriyet Fazilettir adlı hutbede Cumhuriyet rejimiyle İslam tarihindeki

iştişari mahiyetteki uygulamalar arasında doğrudan bir irtibat kurulmakta, dört halifenin seçimle işbaşına gelmeleri, Hz. Ebubekir’in “Görevimi iyi yaparsam bana yardımcı olunuz; yanılırsam doğrultunuz… Eğer Allah ve Rasulünün yolundan ayrılırsam, bana itaat etmeniz gerekmez” şeklindeki sözleri ile günümüz demokrasilerindeki seçim usulünün birbirine benzerliği anlatılmaya çalışılmaktadır. Buna göre Cumhuriyet, “toplumun, yani milletin kendi kendisini idaresi demektir. Sonuç itibariyle Cumhuriyet, demokrasiden başka bir şey değildir. Hatta demokrasinin en gelişmiş şeklidir.” Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşu Birinci Dünya Savaşından sonra verilen kurtuluş mücadelesinden hareketle anlatıldıktan sonra Hz. Peygamber zamanına dönülerek, “Cumhurî idarenin temellerini, bizzat sevgili peygamberimizin emirlerinde ve uygulamalarında gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebiliriz” yargısında bulunulmaktadır (İmam Hatipler, 1981: 87-89). Diyanet Gazetesi Cumhuriyet’i anma ve anlama çabası adına 1983 yılında Cumhuriyet’in Faziletleri konulu bir makale yarışması düzenlemiş (DİG Eylül 1983: 1; Milli Gazete 05/09/1983: 9), aynı yılın Ekim sayısındaki çok sayıdaki yazıda Cumhuriyet rejimi, asrı saadet pratikleriyle örtüşmesi, manevi yönü itibariyle toplumsal barışa hizmet eden tarafı, Türk milletinin yapısına –“ruhuna”- uygunluğu bakımlarından değerlendirilmiştir.88 Cumhuriyet rejiminin üstünlüğüne tebliğ dilinin imkanları

içinde dayanak kazandırma gayretinin örnek metinlerinde biri de 1973’de Cumhuriyet’in 50. yılında açılan yarışmada ikincilik alan ve 15 Mayıs 1981 tarihli DİG’de yeniden yayımlanan İslam’a Göre Cumhuriyet İdaresi adlı hutbedir. Dört Halife devrinin “tam manasıyla bir Cumhuriyet devri”, “aynı zamanda adalet, eşitlik,

88 Bu sayıdaki başyazıda 12 Eylül dönemi “onarma harekatı içerisine” denk gelen 60. Yılın, devlete

yeni bir olgunluk ve güç kazandırdığı belirtilmektedir (DİG Ekim 1983:1). Bu sayıda Cumhuriyet Fazilettir adlı başyazının dışında konu, İslam’da Cumhuriyet; Tarih Boyunca Cumhuriyet İdaresi; Azgelişmişliğimiz ve İslamiyet; Cumhuriyet’i Hazırlayan Manevi Amiller; Cumhuriyet’e Girerken; Cumhuriyet’in 60. Yılına Manevi Açıdan Bir Bakış başlıklı yazılar ve Cumhuriyet adlı hutbede işlenmektedir.

156 hürriyet ve dayanışma esaslarının uygulandığı demokratik bir devir” olduğu söylenen hutbede Cumhuriyet idaresine sadakatin “müslümanlığımızı ve vatan-perverliğimizi tamamlamak için” bir zorunluluk olduğu belirtilmektedir (DİG, 15 Mayıs 1981: 6).

Lüks tüketim ve israf konusunu işleyen hutbelerin tasarrufla ilgili ayrıntılı