• Sonuç bulunamadı

Din, Dindarlık ve Sosyal DıĢadönüklük ĠliĢkisi

3. AraĢtırmanın Hipotezleri

1.10. Din, Dindarlık ve KiĢilerarası ÇatıĢma Çözme ĠliĢkisi

1.10.1. Din, Dindarlık ve Sosyal DıĢadönüklük ĠliĢkisi

Ġslâm‟ın temel kaynaklarında kiĢilerarası çatıĢmaların kaynağı olan duygu, düĢünce, tutum ve davranıĢlar tasvip edilmemekte, buna karĢın çatıĢma çözmeye yönelik duygu, düĢünce, tutum ve davranıĢlar övülmektedir. Mesala, “AteĢin odunu yakıp bitirmesi gibi haset de iyilikleri mahveder.” (Ebû Davûd, Edeb 44) hadis-i Ģerifi, hasetin yıkıcılığına vurgu yapar. Haset, gerçek manada imân için bir engel olarak görülmüĢtür. Yine, “Sizden biriniz kendisi için istediğini baĢkaları için de istemedikçe gerçek manada imân etmiĢ olamaz.” (Buhârî, Ġmân 7; Müslim, Ġmân 71,72; Tirmizî, Kıyâme 59; Nesâî, Ġmân 19,33) hadis-i Ģerifi, hasetin ne kadar yıkıcı bir duygu olduğunu vurgulamak için, insanları haset ve gerçek manada imân arasında tercihe zorlamaktadır. Çünkü hasetin olduğu yerde gerçek manada imânın varlığı, gerçek manada imânın olduğu yerde ise hasetin varlığı bir çeliĢki olarak görülmüĢtür. Hasetin yıkıcılığı karĢısında, “De ki: Yarattığı Ģeylerin kötülüğünden, karanlık çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” (113 Felâk 1-5) ayetleriyle mü‟mine, Rabbine sığınması çağrısında bulunulmuĢtur.

Ġslâm, insanları gıybet yapmaktan alıkoymak için gıybeti ve ölü kardeĢin etini yemeyi birbirlerine eĢ eylemler olarak görür. Bu vurgusuyla insanlara, gıybetin ne kadar büyük bir günah ve iğrenç bir davranıĢ olduğu mesajını iletir. Gıybetten sakınmaları için Allah‟ın tevbe kabul edici ve merhametli yönünü vurgular. Ġslâm‟ın gıybete iliĢkin mesaj ve vurguları, “Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeĢinin etini yemekten hoĢlanır mı? Elbette bundan tiksindiniz! O halde Allah’a karĢı gelmekten sakının. ġüphesiz Allah tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (49 Hucurât 12) ayetinde açıkça görülmektedir. Ayeti destekleyici olarak, “Bir kimse, kardeĢinin ırz ve Ģerefini çekiĢtirene karĢı onu savunursa, Allah Teâlâ kıyamet günü o kimseyi Cehennem‟den uzaklaĢtırır.” (Tirmizî, Birr 20) hadis-i Ģerifi, gıybeti önleyici bir tavır içinde olmaları için insanlara ödül müjdelemektedir.

Ġslâm, insanlara iletiĢimlerini doğru ve güvenilir bilgi üzerine kurmalarını emretmektedir. “Ey mü’minler, eğer fasıkın (günahkâr) biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araĢtırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataĢırsınız da sonra yaptığınıza piĢman olursunuz.” (49 Hucurât 6) ayeti, doğru ve güvenilir olmayan bilgi üzerine kurulan iletiĢimin olumsuz sonuçlarına dikkat çekmektedir. Çünkü insanların arasını bozmak isteyen kötü niyetli insanlar olabilmektedir. “ġüphesiz insanların en kötü olanları da iki yüzlü kimselerdir ki, birine bir yüzle, diğerine baĢka bir yüzle gelirler.” (Buharî, Cenaiz 82; Edep 49) hadis-i Ģerifi, bu duruma iĢaret etmektedir. Din, iki yüzlü insanların ara bozmaya yönelik davranıĢlarını engellemek için çeĢitli mesajlar sunmaktadır. Bu mesajlarıyla, laf getirip götürenlerin dikkate alınmasını önlemeyi amaçlamaktadır. “Daima kusur arayıp kınayan, koğuculukla söz gezdiren kimseye ilgi duyma.” (68 Kalem 10-11), “Hakkında bilgi sahibi olmadığın Ģeyin ardına düĢme. Çünkü kulak, göz, gönül, bunların hepsi yaptığından sorumludur.” (17 Ġsrâ 36), “KiĢiye, her duyduğunu konuĢması, yalan olarak yeter.” (Müslim, Mukaddime 3), “...Yalan sözden de sakının!” (22 Hacc 30), “Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar. ĠĢte onlar, yalancıların ta kendileridir.” (16 Nahl 105) hadis ve ayetleri söz konusu amaca hizmet etmektedir. “Ara bozmak için lâf götürüp getiren kimse cennet’e giremez.” (Buharî, Edep 50; Müslim, Ġman 45), “Çekememezlik, koğuculuk ve kâhinlik yapanlar benden

değildir, ben de onlardan değilim.” (Et-Tergib, ve‟t-Terhib 3/499), “Ashabımdan hiç kimse diğeri hakkında hoĢlanmıyacağım bir Ģeyi bana ulaĢtırmasın. Çünkü ben, hepinize salim bir kalb ile (sevgi dolu bir gönül ile) çıkmayı isterim.” (Ebû Davûd, Edeb 33) Ģeklindeki hadis-i Ģerifler ise, insanları koğuculuk yapmaktan alıkoymak için önleyici birer mesaj niteliği taĢır.

Önyargı, sağlıklı bir iletiĢim için engel niteliği taĢır. Önyargı, somut ve kesin bilgiye dayalı olmayan değerlendirmeyle ulaĢılan sonuçtur. Ġslâm, insanların somut ve kesin bilgiye dayalı olmaksızın iletiĢimde bulunmalarını yasaklar. Çünkü iletiĢimde somut ve kesin olmayan bilgi, insanların birbirlerinin sınırlarına yıkıcı müdahalelerde bulunmalarına neden olmaktadır. “Ey mü’minler, zannın çoğundan sakının, zira zannın bazısı vardır ki günahtır.” (49 Hucurât 12) ve “Sû-i zan etmekten sakınınız; Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır.” (Buharî, Edep 58; Müslim, Birr 9) ayet ve hadis-i Ģerifi iletiĢimde önyargılardan sakınılması için birer hükümdür. Bu hükümlerin etkisi, Cirhinlioğlu‟nun (2010:1366-1384) üniversite öğrencilerini örneklem alarak gerçekleĢtirdiği araĢtırmada açıkça görülmektedir. AraĢtırma, önyargı ve dinî yönelimler arasındaki iliĢkileri belirlemek amacıyla gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırma neticesinde, önyargı ile içsel dinî yönelim arasında negatif yönlü; buna karĢın önyargı ve dıĢsal dinî yönelim arasında pozitif yönlü anlamlı iliĢkiler olduğu tespit edilmiĢtir.

Ġnsanların kusurlarını ve gizli yönlerini araĢtırma ve açığa çıkarma, varoluĢsal geliĢimi engelleyen bir tehdittir. Böyle bir tehdit altında olduğunu hisseden insanın, sağlıklı iletiĢimin kurallarına riayet etmeksizin nefsi müdafaa içinde olma olasılığı bulunmaktadır. Bu durum ise, kiĢilerarası çatıĢmaları alevlendirmektedir. Bu nedenle, “Ey iman edenler! Tecessüs etmeyin. (Birbirinizin kusurlarını ve gizli yönlerini araĢtırmayın.)” (49 Hucurât 12), “Müslümanların ayıplarını araĢtırmayın. Her kim müslümanların ayıplarını araĢtırırsa Allah Teâlâ da onun ayıbını takip ederek, evinin içinde de olsa onu rezil ve rüsvay eder.” (Tirmizî, Birr 83), “Kim bu dünyada müslüman kardeĢinin kusurunu saklarsa Allah da ahirette onun kusurunu saklar; kim de bu dünyada müslüman kardeĢinin kusurunu ifĢa ederse Allah da ahirette onun kusurunu ortaya çıkarır.” (Ġbn Mace, Hudud 5) Ģeklindeki ayet ve

hadis-i Ģerifler, insanların birbirlerinin kusurlarını ve gizli yönlerini araĢtırma ve açığa çıkarma davranıĢlarından sakınmaları için birer uyarıcı hükümdür.

Ġslâm, hem varoluĢsal geliĢimi engelleyen bir baĢka tehdit ve hem de iletiĢim için engel teĢkil etmesi münasebetiyle, insanların birbirlerini alaya almalarını, kötü lakaplarla çağırmalarını ve karalamalarını günahkarlık ve günahkarlığı da iman ile çeliĢen bir durum olarak değerlendirmektedir. Tevbe etmeyip, günahkârlıkta ısrarcı olmayı da zâlimlik olarak görmektedir. Ġslâm‟ın “Ey Mü’minler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi kötü lâkaplarla çağırmayın. Ġmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tevbe etmezse, iĢte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (49 Hucurât 11) ayetiyle alaycılığa yüklediği anlam, alaycı olmanın ne kadar büyük bir iletiĢim engeli olduğunu vurgulamakta ve insanları iletiĢimde alaycı olmaktan sakınmaya davet etmektedir.

Kibir, narsist eğilimin literatürdeki karĢılığı Ģeklinde değerlendirilebilir. Kibir, baĢkalarının gereksinimlerine duyarlı olmayı engelleyen bir duygudur. Bu özelliğiyle etkin bir iletiĢim için engel teĢkil eder. “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” (31 Lokman 18) ayeti, kibrin dinde yeri olmadığını vurgulamaktadır. “Kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse ateĢe girmez. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan da Cennet’e giremez.” (Müslim, Ġman 39) hadis-i Ģerifi ise, insanları kibirli olmaktan alıkoymak için kibrin ahiretteki akıbetine vurgu yapar. Kartopu (2013:625-649) bu vurguların bireyler üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla, farklı fakültelerde okuyan üniversite öğrencileri üzerinde bir araĢtırma gerçekleĢtirmiĢtir. AraĢtırma neticesinde, narsizim ve dindarlık arasında negatif yönlü ve anlamlı bir iliĢki olduğunu tespit etmiĢtir. Watson da (1987:179-184) gerçekleĢtirdiği benzer bir araĢtırmada narsizim ve dindarlık arasında negatif yönlü ve anlamlı bir iliĢki olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır.

Bireyin kendisine iliĢkin algısının patolojik bir görünümü olan narsizmin aksine benlik saygısı, sağlıklı kiĢilerarası iletiĢimin olumlu bir etkenidir. Bu etken üzerinde dinin olumlu katkıları vardır. Çünkü din çizdiği belli bir yaĢam modeliyle,

bireyin içsel çevresiyle iletiĢimine ve bu iletiĢime dayalı olarak dıĢsal çevresiyle olan etkileĢimine yön vermektedir. Bunu insan doğasıyla çeliĢmeyecek Ģekilde gerçekleĢtirir. Dinin bu etkileri, ġahin‟in (2005:187-197) ergenler üzerinde gerçekleĢtirdiği araĢtırmayla ortaya konulmuĢtur. AraĢtırma, dindarlık ve benlik saygısı arasındaki iliĢkiyi belirlemek amacıyla gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırmanın bulgularına göre, ergenlerde dindarlık ve benlik saygısı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir. Ailenin ekonomik düzeyi, öğrenim görülen okul türü, hayatının en uzun süresinin geçtiği yerleĢim birimi, dinî eğitim alma ve dindarlık gibi değiĢkenler içerisinde benlik saygısını açıklayan en önemli faktör dindarlıktır. Dindarlığın inanç, davranıĢ ve bilgi boyutları ile benlik saygısı arasında pozitif yönde anlamlı iliĢkiler olmakla birlikte, dindarlığın benlik saygısını açıklayan tek boyutu, dinî davranıĢtır.

Topuz‟un (2013:139-154) yetiĢkinlik ve yaĢlılık dönemlerindeki bireyler üzerinde gerçekleĢtirdiği araĢtırmada benzer sonuçlar elde edilmiĢtir. AraĢtırma, dindarlık tipolojileri ve benlik saygısı arasındaki iliĢkileri belirlemek amacıyla yürütülmüĢtür. AraĢtırma neticesinde, inançsızlık ve taklidi dindarlık ile benlik saygısı arasında anlamlı bir iliĢki olmadığı; gösteriĢçi/aldatıcı dindarlık ve benlik saygısı arasında negatif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu ortaya çıkmıĢtır. Buna karĢın tahkiki (ilmi) ve zevk alınan dindarlıklar ile benlik saygısı arasında pozitif yönde anlamlı iliĢkiler olduğu tespit edilmiĢtir.

Dindarlık tipolojileri ve benlik saygısı arasındaki iliĢkileri belirlemeye yönelik bir baĢka araĢtırma, Koç (2009:473-493) tarafından yapılmıĢtır. AraĢtırmanın örneklemi, yetiĢkinlerden oluĢmaktadır. AraĢtırmanın bulgularına göre, içgüdümlü dindarlık ve benlik saygısı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu; buna karĢın dıĢgüdümlü dindarlık ile benlik saygısı arasında anlamlı bir iliĢki bulunmadığı tespit edilmiĢtir.