• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL ÇERÇEVE

1.2. Dinî Değerler

Din duygusu insanda doğuĢtan var olan bir duygudur ve dolayısıyla insanın fıtri ihtiyaçlarındandır. Din, kaynağını aĢkın varlıktan alan baĢlı baĢına bir değerler sistemidir. Bundan dolayı ahlaki davranıĢın esaslarından pek çoğu dinden gelmektedir (Güngör, 2000b: 115). Din insana manevi tatmin sağladığı gibi sosyal yapıda oluĢabilecek olan sürtüĢme ve ayrılıkları giderme, birlik-beraberlik ve dayanıĢmayı sağlama, haklıyı ve hakkı üstün tutma gibi meselelerde etkin bir kurumdur.

Din, içerisinde inanç, ibadet ve ahlak kurallarının bulunduğu, kaynağını aĢkın varlıktan alan bir değerler manzumesidir. Din, kendisine bağlanan mensuplarının dünya ve genel olarak ahiret yaĢantılarını düzenleyen, davranıĢ ve diğer varlıklarla iliĢkilerini düzenleyen son derece etkin bir unsurdur (Uysal, 2005: 42).

Dinlerin inanç, ibadet ve ahlak esasları incelendiğinde bunların birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçaları olarak hareket ettikleri görülür. Örneğin Kur‟an‟da namazın insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyacağı (Ankebut, 29/45) belirtilirken Hz. Peygamber (s.a.v.) de orucun perde olduğunu haber vererek, oruç tutan bir kimsenin kötü söz sarf etmemesini, bağırıp çağırmamasını emretmiĢtir (Müslim, Sıyam 164-1161). Hacla ilgili olarak da Kur‟an‟da “Hac (ayları) bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca baĢlarsa artık ona hacda cinsel iliĢki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne iyilik yaparsanız

21

Allah onu bilir…” (Bakara, 2/197) âyeti ile hac yapan mü‟minleri ahlaki davranıĢa sevk etmektedir. Zekât ve sadaka ile ilgili olarak da “Sevdiğiniz Ģeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe ulaĢamazsınız…” (Al-i Ġmran, 3/92) buyurarak Allah yolunda güzel Ģeylerden harcama yapmayı iyilik için Ģart koĢmaktadır. Âyette geçen ve “erdemlilik” Ģeklinde ifade edilen “birr” kelimesi Kur‟an‟ın en kapsamlı kavramlarından bir tanesidir. Âyetteki “iyilik” anlamının dıĢında Kur‟an‟da iman ve ibadetler olmak üzere her türlü iyilik ihsan, itaat, doğruluk, günahsızlık gibi manalara gelmektedir. Dolayısıyla kavramın ifade ettiği dört mananın iman, ibadet, sosyal ve bireysel ahlak Ģeklinde olduğu ifade edilmektedir (Karaman ve diğerleri, 2012: 263). Nitekim baĢka bir âyet-i kerimede bu kapsam bariz bir Ģekilde görülebilmektedir: “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kiĢi Allah‟a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmıĢlara, yardım isteyene ve özgürlüğünü kaybetmiĢ olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaĢma yaptıklarında sözlerini tutanlar; darlıkta, hastalıkta ve savaĢ zamanında sabredenlerdir. ĠĢte doğru olanlar bunlardır ve iĢte takva sahipleri bunlardır” (Bakara, 2/177). Görüldüğü gibi “birr” kavramının ifade ettiği manalar iman, infak (sadaka, zekat vb.), ibadet, ahde vefa ve sabır Ģeklinde sıralanmıĢtır.

Ġnsanın ister dünya, isterse de hem dünya hem ahiret mutluğunu sağlamayı hedefleyen ve bu sebeple birer değerler ve ahlak sistemi mesabesinde olan dinlerin dünya ve ahirete dair birçok değere sahip olmasının yanında bu dinlerde özellikle bazı normların öne çıkması dikkatimizi çekmektedir. Gazzalî‟nin El-Mustasfâ‟sında (akt. Önder, Bulut, 2013) “beĢ temel ilke” olarak ifade ettiği ilkeler Ģunlardır:

a) Dinin korunması b) Canın korunması c) Aklın korunması d) Neslin korunması e) Malın korunması

Diğer yandan Yahudi ve Hıristiyanlar için kutsal kitap olan Tevrat‟ta da “on emir” olarak ifade edilmiĢ hususların yer aldığı görülmektedir (Tevrat, ÇıkıĢ, Bab 10):

22

b) Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın yahut aĢağıda yerde olanın yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin…

c) Yehova'nın, Rab'ın ismini boĢ yere ağza almayacaksın

d) Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tutacaksın. Altı gün iĢleyeceksin ve bütün iĢini yapacaksın, fakat yedinci gün efendin Rab'e Sebttir. Sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iĢ yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün Ģeyleri altı günde yarattı…

e) Babana ve anana hürmet edeceksin… f) Öldürmeyeceksin

g) Zina etmeyeceksin h) Çalmayacaksın

i) KomĢuna karĢı yalan Ģahitlik yapmayacaksın.

j) KomĢunun evine tamah etmeyeceksin, komĢunun karısına yahut kölesine yahut cariyesine yahut öküzüne yahut eĢeğine yahut komĢunun hiçbir Ģeyine tamah etmeyeceksin” (Tevrat, Bab 20: 76).

On emirde de aynı Ģekilde Allah‟a iman, çalıĢma, dinlenme ve ebeveyne hürmet emredilirken; canın, namusun, malın korunması, adâlet, doğruluk ve kanaatkârlık gibi değerlere vurgu yapılmaktadır.

Ahlak felsefesinin en önemli kavramlarından biri olan “adâlet” kavramı birçok değeri içerisinde barındıran bir özelliğe sahiptir. Öyle ki insanlık tarihi boyunca değer konusunda inceleme yapan filozoflar adâlet değerini diğer değerlere ulaĢabilmek için gerekli bir değer olarak kabul etmektedirler (Göz, 2014: 91). Bununla beraber, adâletin eĢitlik prensibi en güzel ifadesini dinde bulmuĢtur. Ġnsanların eĢit olduğu, siyahın beyaza, bir ırkın baĢka bir ırka üstünlüğü olmadığı inancı dinin baĢlıca prensiplerinden birisidir (Güngör, 2000b: 115). Adâlet Ġslam‟ın da en önemli değerlerinden birisidir. “ġüphesiz Allah, adâleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düĢünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl, 16/90) âyeti adâletin Allah tarafından emredildiğini ifade etmektedir. “Ey iman edenler aranızda anlaĢmaya dayalı ticaret yolu varken birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin” (Nisa, 4/9), “Allah emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder” (Nisa, 4/58), “Terazileri adâletle doğrultun ve tartıları eksik yapmayın” (Hud, 11/85), “Ey iman edenler, hüküm ve tanıklığınız ana ya da babanız yahut hısım ve akrabanızla ilgili olsa da, zengin ve yoksul ayırımı yapmaksızın adâleti titizlikle ayakta tutan kimselerden olunuz” (Nisa, 4/135) âyetleri de aynı Ģekilde adâleti konu almaktadır.

23

Budizm‟de de ahlak, kiĢinin aydınlığa ulaĢması amacı ile yakından ilgilidir. Cömertlik, hayır iĢlerinde yardımcı olmak, maddiyata bel bağlamamak, kin, nefret, hırs, hile, Ģehvet vb. kötü karakterden uzak durmak bir Budist için önem taĢımaktadır (Tümer, 1992: 357).

Sonuç olarak sevgi-saygı, hoĢgörü, özgürlük, sorumluluk, adâlet ve eĢitlik, kardeĢlik, yardımlaĢma, dayanıĢma, doğruluk, çalıĢkanlık, misafirperverlik, iyilik, iyimserlik, fedakarlık, paylaĢma, Ģefkat, merhamet…gibi daha birçok toplumsal değerin (Göz, 2014: 89) aynı zamanda dinî birer değer olduğu; buna ek olarak söz konusu değerlerden önemli bir kısmının da kültürel değerler bağlamında değerlendirildiği bir gerçektir. Demek oluyor ki sosyal, kültürel, dinî, ahlaki ve evrensel değerlerden büyük bir kısmı birbiriyle ortak paydaya sahiptir ve aralarında kesin bir ayrım yapmak pek de mümkün değildir.