• Sonuç bulunamadı

Gelişen dünyada, bu gelişmelerden olumsuz etkilenen insan ilişkilerinin olduğu düşünülmektedir. Halbuki tüm değişimler ve gelişimler de insanlar tarafından olmaktadır. Tarihte bazı insanlar isminden bahsettirebilirken bazılarıysa sadece kendilerine verilen görevleri yaparak hayattan ayrılmışlardır. Aynı zamanda insanlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için savaşmışlar. Bu üstünlük savaşı siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda kendisini göstermiştir. Bu savaşta başarının elde edilmesinde rolleri olan mücadele önderlerinin liderlik başarısına bağlıdır.

Güçlü olmak ya da gücü elde bulundurmak, insanların yaşamlarında öne çıkan

ve insanlık için etkili olan bir gerekliliktir. Tarihte güç olgusu her vakit insanların ilgisi çeken konular arasına girmiş ve insanların gücü elinde bulundurma arzuları hiçbir zaman sonlanmamıştır (Yılmaz, 2012). İnsanların gücü elinde bulundurma güdüleri onları sürekli birbirleriyle mücadele içine almıştır. Bu güç savaşları toplumların gruplaşmasına neden olmuş ve toplumları birbirinden farklılaştırmıştır. Bu farklılıkta onların yönlendirilmesine yol açmıştır ve toplumları idare eden liderlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

21. yüzyıl insanlarının hayatında etken rolü olan bilgi ve teknoloji çağı, her geçen gün değişen, gelişen ve bu durumun hızına yetişilemeyen bir çağdır. Bu değişim ve gelişimler insanların kendilerini takip eden liderlerin özelliklerini etkilemiştir. Önceleri otokratik ve egemensel bir liderlik anlayışı varken iken Birinci

kadar daha bilimsel bir liderlik anlayışına geçilmiştir. Bu dönemde liderlik tanımı çok değişikliğe uğrayarak, modern yönetim tarzlarıyla birlikte şeffaf bir yapıya dönüşerek daha demokratik ve katılımcı olmaktadır.

Endüstri 4.0 ile birlikte eskiden kalma hiyerarşi ve liderlik kavramları değişmektedir. 21. yüzyılın hız ve karmaşasının ortaya çıkardığı zorluklarla çalışanlar kendilerine verilen çok fazla sorumluluğun üstesinden tek başına gelebileceğini düşünememektedir. IBM’in 1500 liderle yaptığı küresel araştırmada, liderlerin yarısından fazlası, kendilerine verilen görev ve sorumlulukları tek başlarına yönetebileceğine inanmamıştır. Bu durum, Endüstri 4.0’ın gelmesiyle birlikte artan hız, karmaşıklık, otokratik ve bireyselci liderliği bünyesinde barındırmamaktadır ve daha kolektif ve işbirlikçi liderliğe geçişi zorlamaktadır (Tüzmen, 2017’den aktaran Yüksel ve Genç, 2018: 3). Endüstri 4.0 dönemi bilgi ve iletişim teknolojileri

konusunda yetenekli bireylere ihtiyacı doğurmaktadır. Aynı zamanda bu bireylerden

çalıştıkları firmaların bu sistemleri kullandığı teknik, organizasyonel ve üretim süreçlerini de bilmesi beklenmektedir. Bu sayede firmalar yeni iş modellerini kurarak, firmanın çıkarına doğru kararlar vermesi sağlanmaktadır.

Endüstri 4.0’ın, 2011 senesinde ilk olarak konuşulmasını ve tüm sanayi kurumları için gerçek olması, hazırlıksız yakalanan sanayi kurumlarının da yeni iş modellerini bunun üzerine yapılandırmasını gerekli kılmıştır. Üretimin kesintisiz sürekliliği, her an daha iyiye gitme düşüncesi ve küresel ölçekte rekabetçiliği sağlama sürecinde Endüstri 4.0 devrimi sanayi sektörünü farklı bir boyuta taşımıştır. Bu değişim yine farklı düşünebilen insanların geçmişten gelen kaynakları kullanarak

daha iyiye gitme mücadelesi ile gerçekleşmiştir. Stratejik planların

gerçekleştirilmesiyle ve yeni dünya düzenindeki değişim sürecinin yönetilmesinde bilhassa liderlik alanında gerekli taze enerjiyi ve kısa sürede değişebilecek ortamı kurabilmeyi, dünyayı yakından izleyen, işi ile ilgili stratejik vizyonu ve hayalleri olan, rekabeti bir savaş olarak gören değil doğru analiz edebilen, yenilikçiliğe inanan çok fonksiyonlu insanlarla ve liderlerle endüstri 4.0 devrimi iş yaşamında ancak uygulamaya dönüşebilecektir (Saka, 2017: 10). Tüm bu süreçlerin başlatılması, takip edilmesi ve uygulamaya geçmesi için döneme uygun liderlerin yetişmesi sağlanmalıdır.

1980’li senelerden sonra değişim geçmişe nazaran daha hızlı yaşanmıştır. Bu değişim liderlik anlayışlarını da değiştirmiştir. Daha karizmatik, daha insancıl ve

daha etkili olmakla birlikte daha işbirlikçi ve paylaşımcı liderliğin ortaya çımasını sağlamıştır. Teknolojik, siyasal ve ekonomik anlamdaki değişimler insanlarında eğilimlerini etkileyerek, duygularını, değerlerini, etik anlayışlarını, standart ya da uzun dönemli beklentilerinin farklılaşmasını sağlamıştır (Northouse, 2016). Bu

durumun sonuçlarından biri de dünyanın küreselleşmiş olmasıdır. Dünyanın

küreselleşmesinin yanı sıra, hızı ve karmaşasında insanlar daha fazla kişisel beklentilere girmiştir. Eski dönemlerde yalnızca aç kalmamak ve hayatta kalmak

üzerine kurulu bir dünya yaşamı varken içinde bulunduğumuz dönemde endüstri 4.0

kavramı ve pazarlama 4.0 kavramlarıyla birlikte beklentiler kişiselleşmiş çok daha fazla tatminkar istekler ortaya çıkmıştır.

Bilgi, önde gelen örgütsel girdilerden biri olmakla birlikte çok kolay ve ucuz

elde edilmektedir. Tüm örgütsel stratejiler, kurum amacını belirten misyonlar,

gelecek hedefleri, vizyonlar bilgi temelli ürünlere ve hizmetlere yoğunlaşmış ve yoğunlaşmasını sürdürmektedir. Bu yoğunlaşmaya bağlı olarak bilginin en etkili bir şekilde geliştirilmesi, kullanılması, paylaşılması ve yayılması hususunda yeni örgütsel değerler oluşturulmakta olup, bu da ancak Endüstri 4.0 çağının anlaşılması

ve bu çağı anlayan liderler sayesinde olabilecektir (Memduhoğlu ve Yılmaz, 2017).

Üretim süreçlerinde, tekniklerde ve çıktılarda düşünsel temelli gelişmeler hızlanmış ve bilginin önemi daha net bir şekilde anlaşılmıştır. Fakat bu gelişmelerde önemli olan, örgütlerin bilgi süreçlerindeki kalite, yeni bilgiyi üretme yönetimi ve en önemlisi bilgilerin liderler tarafından etkin olarak kullanılıp kullanılmadığını saptamaktır.