• Sonuç bulunamadı

C. Liderlik Teorileri

1. Değerlere Dayalı Liderlik

Değerler, inançların, olaylara karşı gösterilen tutumların, hissedilen duyguların ve çeşitli oluşumlara verilen yanıtların bir araya gelmiş halidir. İnsanlar açık veya gizli bir şekilde, olaylara, fikirlere veya nesnelere iyi veya kötü, uygun veya uygunsuz, doğru veya yanlış gibi değerler yükler. İş hayatıyla ilgili bu tür hisler ve düşüncelerse kurumsal değerleri ifade eder. Günümüzde, değerlerle yönetim tarzı, değerlere dayalı liderlik gibi kavramlar giderek daha fazla kullanılmaya başlamıştır.

Kişisel ve kurumsal değerler, insanların yetiştirilme tarzları, yaşam tecrübeleri, dini inançları, çalışma arkadaşları ve sosyal çevreleri ile şekillenir. İnsanlar dünyaya neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlıyor olarak gelmemektedir. Değerler, insanların gereksinimlerini nasıl davranışlarla belli ettiklerini, güçlerini nasıl kullandıklarını ve çatışmalarla nasıl başa çıktıklarını belirlemektedir. İş hayatındaki yönetim stilleri gibi değerler de değiştirilebilir, iyileştirilebilir ve tutarlılığı sağlamak için netleştirilebilir fakat çalışma yaşamında ortaya çıkan değerler sosyal ve bireysel değerlerden farklı olamazlar.

Değerlerin en önemli işlevi, insanlara bireysel ve kurumsal gereksinimleri karşılayacak standartlar sağlamak, onların özgüven ve motivasyon duygularını geliştirmektir. Belli değerlere bağlılık, insanların güvenini ve kendilerine olan saygısını arttırmaktadır. Ahlak ve beceriler için sosyal ve kurumsal standartlara sahip olmak, başkalarının saygı duymasını da sağlamaktadır.

Aslında anlamlı ve önemli değerler, bireyler ve kurumlar için arzu edilen standartları temsil eden çok az temel fikir ve inançtan oluşur. Liderler, farklı nedenlerden dolayı bu temel değerlerden farklı öncelikler belirleyebilir. Örneğin, özgürlük ve eşitlik değerlerine daha fazla değer verilirse, hiyerarşi ve bireyselliğe öncelik verilmiş olmaktadır. Her ikisine de aynı öncelik verilirse, katılımcı ve

demokratik bir yönetim tarzı tercih edilmektedir. Liderler her iki değeri de anlamlı ve önemli olarak kabul etmiyorsa, bu totaliter yönelimi ifade etmektedir.

Değerlere dayalı liderlik, insanlara değerlerini hatırlatmaktadır ve neyin gizlendiğini netleştirmektedir. Gerekirse önemli ve öncelikli değerlerin ortaya çıkarılmasını ve yeniden düzenlenmesini sağlamaktadır. Böyle bir liderlik tarzına sahip insanlar, inançlarını ve değerlerini sıralamaktadır ve öncelik sırasına koymaktadır, davranışlarını ve varsayımlarını yönlendiren değerler hakkında tam, doğru ve tutarlı bir bütünlük sağlamaktadır.

Değerlere dayalı yönetim / liderlik tarzı, insanlar arasında bağlılık, inanç, güven, heyecan, coşku, mutluluk ve gurur yaratacaktır. Böyle bir lider üretkenliği ve yaratıcılığı artıracak, işbirliği ve anlayış ortamını destekleyecek, iş etiğinin korunmasını, çatışmaların etkin yönetimini ve gücün etkin kullanımını sağlayacaktır. Değerleri netleştiren, paylaşan ve uygulayan bir lider, tüm değerlerin başarı, güvenlik, özgürlük, öz saygı, dostluk, barış, akıl, uyum, eşitlik ve adalet anlamında istenilen tüm değerlerin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır (Barutçugil, 2015).

Değer merkezli liderlik yaklaşımı, bilhassa değerlerin devamlı azalarak içinde bulunduğumuz yüzyılda, dönemin temel farklılıklarından bazılarına tepki olarak önerilen modern liderlik yaklaşımlarından biridir (Shatalebi ve Yarmohammadian,

2011: 3705). Kraemer (2011) firmaların, daha büyük bir küresel bilince sahip

olmaları için çaba göstermeleri gerektiğini savunmaktadır, bu durum ancak doğru olanı yapmak ve değerlere bağlı kalmakla olacağını belirtmektedir.

Yönetim çerçevesinden bakıldığında değerleri, ‘işgörenler ve liderlerin

davranışlarının altında yatan tutum ve inançlar’ olarak tanımlamak mümkündür (Viinamäki, 2009: 7). Değer merkezli liderlikse temel değerleri, prensipleri, inançları

insan hayatını merkezine koyup bu sayede çevredeki insanların olağandışı

performanslarını ortaya çıkarmaya yönelik bir yönetim yaklaşımıdır (Sehring, 2015: 30).

Taylor (2010: 7) değer temelli liderliği, “kişisel kazanç odaklı olmadan, tedarikçilere, ortaklara, müşterilere ve firmaya değer getiren bir liderlik felsefesi” olarak tanımlamıştır. Başka bir tanımsa değerlere dayalı liderlik; lider-üye ilişkisinde ortak değerlere odaklanan bir liderlik yaklaşımıdır (Maier, vd. 2015: 384).

Yönetim kuramcıları tarafından kurumsal liderlerin ahlak ve etik gereksinimleri birçok kez ele alınmıştır. Değer merkezli liderlik çalışmaları da bu gereksinimlerden hareketle, bir firmanın ve yöneticisinin değerlerini uyumlaştıran bir liderlik tarzı için gerçekleştirilmiştir (Fernandez ve Hogan, 2002: 26). Yani değerlere dayalı liderlik, bir liderin yöneticilik faaliyetlerini yaparken, kararlar alırken değerleri, inançları, tutumları, normları ne kadar dikkate alındığıyla ilgilidir.

Liderlik bir etkileme tarzı olarak kabul edilir ise değerlerle liderlik arasındaki ilişki, liderlerin takipçileri değerler aracılığıyla etkilemesi ile ortaya çıkmaktadır. Liderler, örgüt üyelerini kendi değerleri yönünden etkileyebildikleri gibi, üyelerinin kişisel inanç ve değerlerini örgütsel amaçlarla entegrasyonunu sağlayarak bu hedeflere ulaşabilir. Örgütsel stratejiyi ortak değerler üzerine kurmak ve bunu uygulamak, liderlik kabiliyetleri kadar örgüt kültürünü yönetme ve örgüte kimlik kazandırma gibi farklı yönetsel kabiliyetleri de gerektirmektedir.

Nicholls (1999) liderliği yönetsel, stratejik ve değere dayalı olmak üzere üç boyutta incelemektedir. Araştırmacıya göre bu üç boyut birbirinin tamamlayıcısı olan, el, akıl ve gönül gücüyle liderlik yapabilmeyi göstermektedir. Elle liderlik

yönetsel liderliktir. Bu liderlik türü denetim aracılığıyla performans üzerine

odaklanmayı gerektirmektedir. Akıl ile liderlik stratejik liderliktir. Bu da etkili bir

örgüt ortaya çıkarmak için akıl yoluyla dönüşüm süreçlerini yönetmeyi

belirtmektedir. Değer temelli liderlikse bu iki uygulamayı da kapsamakla birlikte takipçileri kalp gücüyle etkileme esasına dayanmaktadır. Bu sebeple değere dayalı liderlik, insanların elleri ve akılları kadar gönüllerinin de göz önünde bulundurmasını gerektirmektedir (Baloğlu, 2011: 1368).