• Sonuç bulunamadı

DİYARBAKIRDA VE KULPTA İPEKBÖCEKÇİLİĞİ VE İPEKÇİLİK

16. yüzyılın ikinci yarısına (1564) ait ticari gelirler arasında en büyük payı, 5.610.666 akçe ile ipek (harir)’den alınan gümrük vergisi, Ergani ve Siverek bacı ola-rak da bilinen tamgay-ı siyah ve kına (hınna) ve sabundan alman vergiler oluşturmak-tadır. Bu vergi grubunda birkaç vergi türü bileşik halde verildiği için, ticareti yapılan metanın her birinin gelir mik tarını ve ticaret hacmini tespit etmek mümkün olama-mıştır. Yine de, toplam miktar içinde, ipekten alman gümrük vergilerinin en fazla ye-künü tuttuğu tahmin edilebilir’

Şehirdeki endüstriyel faaliyetler arasında kumaş ve iplik boyacılığı ilk sırayı al-maktadır. 19. yüzyılda Diyarbakır’a gelen Avrupalı seyyahlar, şehirde dokunan, kır-mızı renkli pamuklu kumaşların, Macaristan, Polonya ve Rusya’da büyük talep gördüğünden bahsetmektedir’’. Evliya Çelebi’nin kırmızı bez adıyla bahsettiği bu ku-maşların yanı sıra, şehirde ipekli, pamuklu ve yünlü kumaşlar, halı, kilim, keçe vs. do-kunmaktadır (18)

1873-1876 yılında el sanatlarının durumunu ele alırsak Diyarbakır’da, 6 iplikhane faaliyetteydi (19)

1860 yılında Diyarbakır’da 15.000 kg. ipek ipliği kullanılıyordu.1857’de 7 kırmızı iplik dükkânı, 150 ipekli ve pamuklu imalathanesi, 34 ipek saçak imalathanesi vardı.

1864 yılında ipek kumaşlara desen basan atölye bulunmaktaydı.

Diyarbakır ileri teknolojiye de hemen adapte oluyordu.1903’te 120 ithal jakar maki-nesinde ipekli dokunuyordu (35)

Resmi valilik yıllığı olan Diyarbakır salnamelerinde Diyarbakır’da yıllık ipek koza üretiminin 42. 000 kıyye olduğunu öğreniyoruz (13). 19. yüzyıl başlarında Osmanlı bel-gelerine göre ipekçiliğe çok önem verildiğini görüyoruz (BOA, İ. HUS, 131/1323, Ca/10, 6 Temmuz 1905)

J. S. Buckingham 1827’de seyahatnamesinde ‘Şehrin imalatları esas olarak ipekli ve pamuklu mallar, Şam’da yapılanlara benzer; müslin kumaştan yapılmış şallar ve mendil-ler, her renkte maroken derimendil-ler, hırdavatta demirci işi ve sigara içmek için, pipolar yasemin dallarından yapılmışlar. Müslin kumaşla kaplamışlar ve altın ve gümüş ipekle süsle-mişler. 1500 kadar dokuma işiyle dolu olan dokuma tezgâhı var; yaklaşık 500 tanesi pamuk basıyor ve Hasan paşa hanında iş görüyorlar. 300 tane deri imalatçısı cilt işinde çalışıyor; ayakkabı, saraçlık ve derinin diğer tüketim adalarında çalışanlarının yanı

DİYARBAKIRDA VE KULPTA İPEKBÖCEKÇİLİĞİ VE İPEKÇİLİK 205 205TÜM YÖNLERİYLE DİYARBAKIR KULP İLÇESİ VE TURİZM

sıra; 100 tane nalbant ve150 tane süslü pipo sapı, kilden toplar ve kehribar ağızlıklar vs. yapıcısı var’ demektedir (1).

1869-1905 yılı Diyarbakır salnamelerine göre el sanatlarına esas olacak hammadde ve ürün şu şekildedir.

İpek puşi 45.000 adet İpekli mendil 2000.adet Kırmızı ipek 16.300 top (20)

Osmanlı belgeleri ipek sektörü hakkında fikir vermektedir

Diyarbakır Hamidiye Sanayi mektebi halıcılık bölümü öğrencilerinin padişaha ipek seccade göndermeleri üzerine Padişahın mektebin geliştirilmesi için rapor hazırlanması emri (BOA, BEO. 187815, 1 ve 2, 25 Şubat 190).

Diyarbakır’da ipekçiliğin geliştirilmesi için Sanayi mektebi adına bir iplik çıkarma ma-kinesi alınması ve bir Numune çiftliği kurulması için Ticaret ve Nafıa nezaretinden sada-rete gönderilen yazı (2).

206TÜM YÖNLERİYLE DİYARBAKIR KULP İLÇESİ VE TURİZM

19. yüzyıl başında ipekçilik Diyarbakır’da sanayi mektebinde ipekçilik eğitimi veril-miş, sergiler düzenlenmiştir.

II. Abdülhamid dönemi Diyarbakır mekteb-i sanayide ince bez ve ipekli dokuma sergisi (10).

Puşiciler

DİYARBAKIRDA VE KULPTA İPEKBÖCEKÇİLİĞİ VE İPEKÇİLİK 207

1940 yılı Puşici Ermeni gençler Yako,Davut ve Tumes (Osman Köker sergisi) Diyarbakır’da bugünkü tekstilin nüvesi sayılan, atölyelerde, o zamanların modası olan iki ürün çok yaygın üretiliyordu. Mantin çarşaf ve puşi. Şarkılara kadar giren puşi 1800’lü yılların sonlarında 1900’lü yılların başlarında, Diyarbakır’da, bugünkü tekstil sanayi’nin ilk nüvesi olan ipek dokumacılığının en önemli ürünlerindendi. Diyarbakır ipekçiliği aslında çok eskilere dayanır. Bilindiği gibi, Çine kadar giden yolun adı “İpek Yolu”dur.

Ve bu yol da Diyarbakır’dan geçer. İşte bu nedenle, tarihte çeşitli medeniyetlere merkezlik etmiş olan Diyarbekir’ de bu ipekli dokuma işinden nasibini almıştır.

Diyarbakır’da bugünkü tekstilin nüvesi sayılan, atölyelerde, o zamanların modası olan iki ürün çok yaygın üretiliyordu; mantin çarşaf ve puşi. Şimdilerde Bursa’da bir milyon ipek kozası üretiliyor. Bu rakamla mukayese edecek olursak, 1930’lu yılların başlarında 70 tane ipek mancınığı vardı. Hesaba vurulduğunda hemen hemen, bir milyon kozaya tekabül eder. Yani 1930’lu yıllarda Diyarbakır’daki ipekçilik, bugünkü Bursa’nın seviye-sindeymiş nerdeyse.

Tarihi olarak ta incelendiğinde Diyarbakır’daki ipekçilik, Bursa’dan da çok önceleri başlamıştı (3). 1880’lerin ikinci yarısında şehirde 100 erkek dokumacı ipek çarşaf doku-yor, her biri haftada bir tane çarşaf üretiyordu. Bu çarşaflar Halep, Harput, Sivas, Bitlis, Van, Erzurum ve Trabzon’a satılıyordu. 1903 yılında, Diyarbakır’da 120 adet jakarlı ma-kinelerde ipekli kumaş dokunmaya başlanmış, bu jakarlı makinelerle birlikte zaten canlı olan ipek dokumacılığı daha da canlanmıştır.

Buna ilave olarak 100 makinede gezi (hareketli ipek kumaş) dokunuyor, 30 makinede ise, bir kısmı Harput ve Sivas’taki alıcılara satılan ipekli-pamuklu dokuma üretiliyordu.

19. yüzyılın sonlarına doğru Diyarbakır’dan başka yerlere ham ipek ve koza satışına baş-lanmıştı. Dönemin sonunda Diyarbakır’dan ham ipek ve koza satışı, pamuklu-ipekli kumaş satışından yüzde 25 daha fazlaydı. Diyarbakır’da jakarlı makinelerin kullanılma-sıyla ipekli kumaş üretimi artmış ve maliyetler de düşmüştür. Diyarbakır’da 300’den fazla işyerinde bulunan 1200 tezgâh vardı. (15)

20.yüzyıl başlarında ipekçiliğe devlet desteği verilmiştir. Bunun için Osmanlı belgelerine göz atacağız

Dut üretimi ve buna bağlı olarak ipekböcekçiliği yetiştiriciliğinin teşvik edildiğine dair iki belge sunulacaktır. Bunlardan ilki 25 Ocak 1906 diğeri 28 Mart 1906 tarihlidir.

Bu belgelerden ilkine göre; masrafları Duyûn-ı Umûmiyye İdaresi tarafından karşılanarak dört yıldan beri dut fidanlığı tesis olunarak yetiştirilen fidanlar ücretsiz olarak halka da-ğıtılmakta ve bu faaliyetin ipekçiliğin gelişmesinde olumlu rol oynadığı gözlenmiştir.

Buna bağlı olarak ipek öşrünün önceki senelere oranla 110 000 kuruş fazla olduğu daha

208TÜM YÖNLERİYLE DİYARBAKIR KULP İLÇESİ VE TURİZM

sonraki yıllarda bu miktarın iki-üç misli daha artacağı belirtilmektedir. Belediye Dairesi, Evsel ( belgede Esfel) bahçelerinden sulu arazi kiralayarak buraya dut tohumu ekmeyi ve ipekçiliğin daha da geliştirilmesi hedeflendiği, buna karşılık olarak da Belediye Dai-resine 5000 kuruş ayrılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır ( BOA, DH-MKT, 1088/49). Konu ile ilgili diğer bir belgede ise özetle ipekçiliği teşvik etmek üzere Duyûn-ı Umûmyye İdaresince tesis açDuyûn-ılan dut tarlasDuyûn-ından dağDuyûn-ıtDuyûn-ılan fidanlarDuyûn-ın 2200 adetten iba-ret olduğundan yeterli fidan almak umuduyla hazır bulunan arazi sahiplerinin fidan alamadıklarından dolayı Beyrut Vilayetinden talep edilen 100 000 fidan vaktinde geti-rilerek isteyenlere dağıtıldığı ve herkes tarafından Halife Hazretlerine hayır dualar edil-diği ifade edilmektedir. (21)

1927 Sanayi sayımına göre Diyarbakır genelinde 199 adet dokuma sanayi olduğu gö-rülmektedir. 1933 yılında devlet desteğiyle özel sektör tarafından kurulmuş, modern 2 adet ipekli mensucat sanayi müessesesi mevcuttur. Hüseyin Uluğ ve Tahir Direkçiye ait bu müesseselerde üretim dokuma tezgâhlarında gerçekleştirilmektedir. Pamuklu, yünlü ve ipek dokumacılığı Cumhuriyet döneminde de önemini korumuştur. İpekçiliğin ge-liştirilmesi için ipek böcekçiliği desteklenmiş bu hususta bir ipek böcekçilik istasyonu kurulmuştur. (22)

1928 senesinde Diyarbekir vilâyetinin merkez, Silvan, Kulp ve Lice kazalarında 2200 ons tohum açılmış ve 25’er gramdan ibaret bulunan beher ons başına 30 kilogram hesa-bile 66000 kilo yaş koza mahsulü alınarak beher kilosu 103 kuruşa satılmıştır. 1929 se-nesinde 2600 ons tohum açılmış ve baygınlık hastalığının zuhuru hesabiyle koza mahsulü 12155 kiloya tenezzül ederek kilosu 120 kuruşa satılmıştır.

Yakın zamana kadar Balıkçılarbaşı’nı Mardin Kapı’ya bağlayan caddenin uç kısmında bulunan Bazzazlar Çarşısı içerisinde bulunan dükkânlarda çeşitli renklere boyanmış ham ipekler satılırdı. Buradan alınan ipeklerle genç kızların evlerinde oya işlerler ve garz-ların etrafına dikerler. Oyagarz-ların arasına iliştirilen zümrütlü, pırlantalı dallarla yapılan, oya ile mücevherin işlenmesine “çalma” denir. Genç kızlar gerek oya işlerlerken, gerekse çalmahazırlarken ağızlarından dökülen Diyarbakır manileri, şairlerimizin şiirleri zaman içerisinde türküleşerek halkımıza mal olmuştur (15).

İpekböcekçiliği okulu Elazığ’dan Diyarbakır’a getirtilmiş ipekböcekçiliğinin gelişimi için binlerce meyve fidanı çiftçilere dağıtılmıştır. İpekböcekçiliği yapan aile sayısı 1933 yılında 1152’ye yükselmiş fakat daha sonra 1934 yılında 505, 1935 yılında ise 554 ol-muştur. Fakat buna rağmen bu yıllarda elde edilen yaş koza miktarında sürekli artışlar olmuştur. 1933 yılında elde edilen yaş koza miktarı 90.594 kg. iken, 1934 yılında 90.733 kg. ve 1935 yılında 132.681 kg. olmuştur.(23)

1/9/931-1/1/932 Tarihleri arasında Diyarbakır’dan dışarıya satılanlar ve değerleri verilmiştir:

DİYARBAKIRDA VE KULPTA İPEKBÖCEKÇİLİĞİ VE İPEKÇİLİK 209