• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: SINIRLI İKTİDAR ARAYIŞI: ANAYASACILIĞIN GELİŞİMİ VE ARAÇLARI GELİŞİMİ VE ARAÇLARI

1.3. Anayasacılığın Araçları

1.3.3. Hukuk Devleti

Hukuk Devleti2, anayasacılık ile iç içe geçmiş kavramların en önemlilerinden biri olarak değerlendirilebilir. Sınırlı iktidar pratiğinin çıkış noktasını oluşturan temel öncül hukuk ile özgürlük arasında var olan bağdır. Herhangi bir zorlamanın bulunmadığı bir durumu özgürlük kabul eden Hayek,günümüze kadar böylesi bir özgürlük durumunun var olamadığını belirttikten sonra en güçlü zor kullanma tekeline sahip siyasal iktidarın bu özgürlük karşısındaki en büyük tehlike olduğunu ifade eder.3 Bu noktada siyasal iktidarı sınırlandıracak en önemli araç hukuk (kanun) olarak karşımıza çıkmaktadır. Kökenleri Antik Çağ’a kadar uzanan bu kavram, gerçek anlamını on sekizinci yüzyıl

İngilteresi’nde bulmuş, daha sonra Kıt’a Avrupası’nda ortaya çıkan, başta modern

devletin idare mekanizmasının doğuşu gibi, bazı gelişmelerle günümüze kadar gelen kimliğini kazanmıştır.4

İktidarın hukukla sınırlandırılması fikrinin devlet aygıtıyla somut birlikteliğini ifade

eden hukuk devleti, iki boyutlu kavramsal bir çerçeve içine oturtularak tanımlanabilir. Hukuk devletini tanımlarken5 kullanılan ilk çerçeve, onu sahip olduğu birtakım biçim

şartları ile ifade etmeye çalışmaktadır. Biçimsel (klasik) olarak adlandırılabilecek olan

bu tanıma göre hukuk devleti, sahip olduğu birtakım özellikler ile anlaşılmaktadır. Bu noktada hukuk devletinin biçimsel boyutuna vurgu yapan Wade ve Bradley, hukuk devletinin üç boyutlu bir kavram olarak ele almaktadır. Bunlardan ilki, anarşinin oluşmasını engellemenin yolunun hukuk kuralları ile sağlanan bir düzen ile

1 Göze, a.g.e., s. 489.

2 Hukuk devletinin kavramının terminolojisine ilişkin tartışmalar için bkz. Yaşar Karayalçın, Hukukun Üstünlüğü (Kavram-Bazı Problemler), Hukuk Devleti, Haz. Hayrettin Ökçesiz, HFSA-Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arşivi Yayınları 4, Afa Yayıncılık, İstanbul-1998: s. 126-128; Hüseyin Hatemi, Hukuk

Devleti Öğretisi, İşaret Yayınları, İstanbul-1989, s. 7-48.

3 Friedrich A. Von Hayek, Hukuk Yasama ve Özgürlük, Çev. Mehmet Öz, Türkiye İş Bankası Kültür

Yayınları, İstanbul-1997, s. 193.

4 Hukuk Devleti’nin doğuşu ve tarihsel gelişimi konusunda bkz. Friedrich A. Von Hayek, “Siyasî Bir

İdeal Olarak Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti Hukukî Bir İlke Siyasi Bir İdeal, Çev. Ali Rıza Çoban,

Ed. Ali Rıza Çoban, Bilâl Canatan ve Adnan Küçük, Adres Yayınları, Ankara-2008, s. 41–119.

5

Bkz. Ronald A. Cass, Rule of Law in America, John Hopkins University Press, Baltimore-2001, s. 1-2.

gerçekleştirilebileceğine ilişkin inançtır. İkincisi, hukuka bağlı bir hükümet şeklini ifade ederken, üçüncü boyutu ise, politik bir yapı (düzen) olarak hukuk devletinin ele alınması oluşturur.1

Hukuk devletine biçimsel şartlara bağlı kalınarak yapılacak olan tanımlamaların yetersiz olacağını savunan Ökçesiz’e göre bir devletten biçimsel anlamda hukuk devleti olarak bahsedilebilmesi için gereken şartlar şu şekilde özetlenebilir: Devletin bir anayasası olmalı ve bu anayasa en üstün hukuk normu niteliğini taşımalıdır, temel hak ve özgürlükler anayasa ile düzenlenmelidir, kuvvetler (erkler) ayrımı gerçekleştirilmelidir. Başka bir ifade ile devletin üç temel gücü olan yasama, yürütme ve yargı birbirlerinden ayrılmış olmalıdır, devletin tüm eylem işlemlerinin sınırını hukuk belirlemelidir, bireyler etkin bir yargısal koruma altına alınmış olmalıdır, yasalar önünde herkesin eşitliği sağlanmalıdır, devlet (başta idare olmak üzere) faaliyetlerinden dolayı bireylerin gördükleri zararlar devlet tarafından tazmin edilmelidir, devlet eylem ve işlemlerinde ölçülü hareket etmek zorundadır.2 Ancak Ökçesiz bir devletin yukarıda sayılan şartların hepsini sağlasa da bunun yeterli olmayacağını dile getirerek aynı zamanda devletin “öz”ünü de hukukun oluşturması gerektiğini ifade etmektedir. Bu durum bizi özsel (etik) hukuk devleti tanımına götürür. Biçimsel hukuk devletinin eksikliklerinin ortaya çıkmasında yirminci yüzyılda yaşanan birtakım felaketler etkili olurken, hukuk devletinin biçimsel içeriğinin yanında, etik bir içeriği de taşıması gerektiği düşüncesinin doğmasına neden olmuştur.3

İnsanın varlık koşulları ve gereksinimlerini temel alan bu yeni yaklaşım, insanı salt

devlete karşı değil, dıştan gelebilecek tüm haksız yoksun bırakmalara karşı koruma sağlayabilecek bir yapıyı işaret etmektedir

Hatemi de hukuk devletini iki farklı bağlam içinde değerlendirmektedir. İlk anlamıyla kamu gücünün hukuk kurallarına bağlı olmasını hukuk devletinin biçimsel şartı olarak değerlendirmektedir. Ancak ona göre hukuk devletine asıl anlamı kazandıranın “adalet”i gerçekleştirip gerçekleştirmediğidir. Hukuk devletinin bütün şartları

1

Wade ve Bradley, a.g.e., s. 97.

2 Hayrettin Ökçesiz, “İnsan ve Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti, Haz. Hayrettin Ökçesiz, HFSA-Hukuk

Felsefesi ve Sosyolojisi Arşivi Yayınları 4, Afa Yayıncılık, İstanbul-1998, s. 41; Hayrettin Ökçesiz, “Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti, Haz. Hayrettin Ökçesiz, HFSA-Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arşivi Yayınları 4, Afa Yayıncılık, İstanbul-1998, s. 27.

anayasada yer alabilir. Ancak bunların hepsinin gerçeklik düzeyine ulaşması gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan ise tüm ülkede adaletin sağlanabilmesinden geçmektedir. Bu şekilde ancak Hukuk (Adalet) devleti gerçek anlamını bulacaktır.1 Hatemi için hukuk devletinin özünü adalet ilkesi oluşturmaktadır.2

Cass ise hukuk devletine ilişkin iki farklı yaklaşımın varlığına işaret etmektedir. Bunlar, “pozitivist” ve “etik” olmak üzere iki başlık altında sınıflandırmaktadır.

Pozitivistler hukuk devletinin sadece hukuki düzenlemeler ve uygulamalar yoluyla

gerçekleşebileceğini belirtirken, etik yaklaşımı savunanlar hukuk devletinin etik gibi birtakım içerik unsurları ile sınırlı iktidarı gerçekleştirebileceğini belirtmektedir.

Tamanaha ise hukuk devletinin biçimsel ve etik şartlarına ilişkin olan sınıflandırmalardan hareketle biçimsel hukuk devletinin aslında zayıf bir karaktere sahip olduğunu ifade ederek, öze yapılan vurgu arttıkça hukuk devletinin güçleneceğini savunmaktadır. Bu çerçevede Tamanaha’nın formülasyonu şu

şekildedir:3

1 Hatemi, a.g.e., s . 19-25.

2 A.g.e., s. 42.

3

Brian Z. Tamanaha, On the Rule of Law: History, Politics, Theory, Cambridge University Press, 2004, s. 91.

Zayıf --- Güçlü

Biçimsel Hukuk Devleti: 1. Hukuk Yönetimi 2. Biçimsel Yasallık 3. Demokrasi+Yasallık

“Öz”sel Hukuk Devleti: 4. Bireysel Haklar 5. İnsanlık onuru/adalet 6. Sosyal Refah

Devletin keyfi güç kullanımının önlenmesi, herkesin olağan mahkemelere tabi olması ve birey haklarının başta anayasa olmak üzere hukukun güvencesi altında olması1

şeklinde özetlenebilecek nitelikler hukuk devleti için gerekli olan temel şartların

ifadesidir. Ancak hukuk devletinin sadece belirli şartlar sağlayan bir devlet şeklinde ele almak yani biçimsel olarak tanımlamak beraberinde birtakım sakıncaları getirmektedir. Bu duruma yol açabilecek temel faktör ise; yasa devleti ile hukuk devleti arasında var olan ince çizgidir. Bu nedenle ortaya çıkan etik (özsel) hukuk devleti anlayışının doğmasında insanın en temel üç gereksinimi olan güvenlik, özgürlük ve eşitlik esas alınmaktadır. Buna göre bu üç temel gereksinimin karşılanmadığı toplumlarda insanın kendisi olabilmek için verdiği çabalar sekteye uğramaktadır.2 Bu üç kavram, birbirinin tamamlayıcısı olarak bir anlam ifade etmektedir. Özgürlük ile ifade edilmeye çalışılan şey bireylerin olumsuzluklardan korunurken aynı zamanda istedikleri şekilde davranabilmelerini sağlamak iken, bunun herkes tarafından eşit bir biçimde gerçekleştiriliyor olması gerekmektedir.

Bireylerin kendilerini gerçekleştirebilmeleri için içlerinde yer aldıkları politik yapı ve bu yapıyı şekillendiren iklim, bu üç öğenin içinin doldurulması açısından önem arz etmektedir. Hiç kuşku yok ki günümüz rejimleri içinde demokrasi bunu en iyi gerçekleştiren rejim olarak ön plana çıkmaktadır. Halkın katılımını esas alan bu rejimde mümkün olan en fazla katılımın gerçekleştiriliyor olması, hukuk devletinin

1 Albert Venn Dicey, Introduction to the Study of The Law of The Constitution, Liberty Fund, Indianapolis-1992, s. 120-122.

2 Ökçesiz, “Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti, s. 29.

- Hükümet etmenin

bir ayrgıtı olarak hukuk - Genel, öngürülebilir, açık kesin - Rıza hukukun içeriğini belirler. - Mülkiyet, sözleşme, gizlilik, otonomi - Özsel eşitlik, refah, toplumun korunması

temelini oluşturan hukukun meşruluğunu arttırmakta ve hukukun üstünlüğüne önemli katkılar sağlamaktadır.1

Sonuç itibariyle sınırlı devletin hukuk yoluyla gerçekleştirilebilmesini ifade eden hukuk devletinde devletin taşıması gereken biçimsel kurallar tek başına yeterli sayılmamakta, aynı zamanda içerik olarak da birtakım şartların sağlanması gerekmektedir. Bu içerik şartlarının en temel özelliği ise insanî gereksinimlere dayanmasıdır. Bu insanı gereksinimler hukuk devletinin temel meşruluk gerekçesini oluşturan etik içeriğin de kaynağını oluşturmaktadır. Böylece bu devlet, “kanun devleti” nden ayrılmakta ve insanın insan olarak doğmasının bir sonucu olan “insan hakları”, demokrasi ile harmanlanmış bir devlette daha fazla güvence altında olmaktadır.