• Sonuç bulunamadı

7.  SOYLULAŞMA (YENİLEME) SÜRECİNE İLİŞKİN ALGILAR 114 

7.5  Devlet 136 

Karşındaki senin devlet kardeşim ne yapabilirsin? Valla bir şey yapamazsın. Üzülüyorum anlatırken bile karşındaki devlet. Seni devlet alıyor, zorla yıkıyor, ediyor, istediğini buraya koyuyor (Kerim)

Belediye proje sürecinde mahalleliye karşı teşvik ve caydırma stratejilerini bir arada izlemiştir. Belediye bir tarafta kiracılara kira öder gibi evsahibi olma hakkı tanıyıp, evsahiplerine uzun vadeli ve düşük faizli krediler ile alanda yeni bir evsahibi olma hakkı tanırken, diğer taraftan kamulaştırma tehdidi ve yıkımlar gibi caydırma stratejileri ile sakinleri öne sürdüğü koşulları kabul etmeye zorlamaktadır. Belediye’nin izlediği bu iki yönlü stratejinin büyük oranda işe yaradığı söylenebilir. Belediye, aktivistler aracılığı ile medya üzerinden oluşturulan karşı yöndeki yoğun propagandalara rağmen, sakinlerin neredeyse tamamını proje sürecine ikna etmeye başarmıştır. Bu bölümde belediye’nin uyguladığı bu iki caydırma stratejisinin alanda yaşayan sakinler tarafından nasıl algılandığı anlatılıyor.

Kamulaştırma

Proje sürecinde belediye yasanın kendisine verdiği kamulaştırma yetkilerini son safhaya gelinceye (anlaşılmayan 10-15 bina kalıncaya) kadar kullanmaktan kaçınmış olsa da, bu yetkileri projenin başından itibaren evsahiplerine karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmıştır. Sakinlerin büyük bir bölümü belediye ile yaptıkları ikili görüşmelerde, anlaşmayı kabul etmedikleri takdirde belediye tarafından evlerinin kamulaştırılacağı ve kamulaştırma bedelinin de peşin olarak verilmeyeceği (beş yıl içinde taksitle verileceği) şeklindeki söylemlere tanık olduklarını bildirmişlerdir. Aşağıdaki anlatılar sakinlerin gözünden bakıldığında, belediye’nin elinde bulundurduğu kamulaştırma ve acele kamulaştırma yetkilerinin, bizzat kullanılmadıkları durumlarda dahi, pazarlık sürecinde ne denli belediyenin elini güçlendirdirici ve sakinlerin direnişini kırıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir:

Şimdi ben hep [evimi] vermemek kararındaydım. Gittik başbakan, şey belediye başkanı çağırdı. Bütün mahallemiz oraya gitti ben dinliyorum. Ben hiç konuşmadım. Adam diyor ki, isterseniz vermeyin diyor, kabadayı adam ha belediye başkanı demezsin… Yani devletin kabadayılığı, yani devletten güç alıyor başkan, kabadayılığını orada kullanıyor. Dedi ki güzel kardeşim ister verin ister vermeyin yerinizi ya dedi, ben senin üzerine, bankaya yatıracağım dedi. Git bankadan al paranı dedi. Ne demek bu? Cahil insanlarımız da var aman dedi elden satalım, erken satalım dedi. Kerim

Soru: Peki, belediye ile kaç görüşme yaptın?

gördük. Proje kâğıt üzerinden anlamayız ki biz orta 1 den çıkmayız. Soru: Peki niye anlaştınız anlamadığınız bir şey için?

Metin: Ya işte kardeşim bu insanlar cahil anlaşırsan dediler. Kamulaştırdık dediler, anladın mı? Anlaşmazsan paranı bankaya atarız dediler. Ee biz de cahil insanlarız, korktuk, devlet dedik, anlaştık.

Soru: Yani korkmasaydınız, çekinmeseydiniz, anlaşmaya varmaz mıydınız? Metin: Ya varmazdık...

Kamulaştırma ihtimalinin olduğu ortamda, buna karşı mücadele edecek ekonomik imkânlara sahip olmayan sakinlerin fazlaca bir tercihleri kalmamaktadır. Bu durum, bir anlamda sakinlere belediyenin sunduğu teklifi kabul etmekten başka bir çare bırakmamaktadır:

Şerife: Ben yıkılmasının taraftar değilim, halen değilim. Sonuna kadar biz direnmeye razıydık ama şöyle göz korkuttular, annemin gözünü korkuttular açıkcası. Bu mahkemeye başvurduğumuzda, mahkeme çok uzun yıl sürebilir, 15 yılda sürebilir, ne kadar süreceğini bilmiyoruz ama..

Soru: Mahkeme derken?

Şerife: Şeye başvurdular, buranın metrekaresini yükseltsinler diye başvurdular. Ondan sonra belediyeye gitti tekrar annem, dedi işte ben davamdan vazgeçersem, he onlar dediki siz bu davayı açtınız buradan ev alma hakkını kaybettiniz ve bu taraflardan bir yere taşınsanız da...

Soru: Siz dava açtınız mı?

Şerife: Evet, açtı annem ama vazgeçti. Vazgeçti, çünkü buradaki hakkımızı kaybediyorduk biz. Mahkemeyi geri çekmeseydik, buradaki hakkımızı kaybediyorduk. [Belediye] hakkınızı kaybediyorsunuz dedi yani, buradan ev alamazsınız kesinlikle dedi. Şimdi bizde biraz düşündük taşındık, çok uzun sürerse, kamulaştırırsa, bankaya 57 milyarı atarsa, yıkıldıktan sonra biz ne yapacaktık, biraz da öyle düşündük. Mahkeme sürdü diyelim 8‐9 yıl, bu süre içinde bizim kiraya dayanacak gücümüz yok.

Kamulaştırma tehdidi ister istemez, belediye ile anlaşma sürecinde mülk sahiplerinin kararlarında belirleyici bir etkiye sahip olmuştur. Bu durum, belediyenin projede katılımın sağlandığı ve mahallelinin rızalarının alındığı şeklindeki söylemlerini de anlamsızlaştırmaktadır. Zira ortada kamulaştırma gibi bir tehdidin olduğu ve açık bir şekilde dile getirildiği bir ortamda mülk sahiplerinin etki altında kalmadan belediye ile anlaşma yönünde karar verdikleri iddiası inandırıcılıktan uzak olacaktır.

Yıkımlar

Proje sürecinde sakinlerin belediye ile aynı dönemde başlayan başka yenileme projelerine göre (örneğin Tarlabaşı yenileme projesi) yerel halkı kolayca projeye dâhil olmaya ikna

edebilmesinin arkasında yatan nedenlerden biri de mahallenin süreç içerisinde giderek bir yıkıntı bölgesi haline gelmesidir. Belediye, sahipleri ile anlaşma sağlanan binaları, yıkımın bitişikteki ya da yakın çevredeki halk üzerindeki olası olumsuz etkilerini görmezden gelerek teker teker yıkmıştır. Bu durum, özellikle belli bir eşiğin aşılmasının ardından mahalleli üzerinde psikolojik olarak bir yılgınlık hissi yaratmış; hak sahiplerini belediyenin tekliflerini kabul etmeye iten bir itici faktör olmuştur. Aşağıdaki anlatı, yıkımların Sulukuleli kadınlarının hayatlarını nasıl kısıtladığını gösteren küçük bir örnek:

Deniz: Buraları da korkunç oldu belediye yıktı her yeri… Yani kalenin oradan geçemezsin hava karardığı zaman. Korkarız yani….

Soru: Siz bile korkuyorsunuz yani?

Deniz: Ee karanlık bir yabancı girse içeriye önünü kesseler ne yapacaksın kime duyuracaksın sesini

Soru: Eskiden geçebiliyor muydunuz yani geceleri? Deniz: Biz hep geçebiliyorduk tabi.

Belediye bu yıkımları boşalan dairelerin işgalciler ile dolmasını önlemek amacıyla gerçekleştirdiğini açıklamaktadır. Belediyenin uygulamaya koymayı planladığı proje modelinde (tüm sakinleri deplase ettikten ve tüm binaları yıktıktan sonra yenileme projesini uygulamaya sokmak) bu gerekli bir eylem olabilir. Diğer taraftan bu yöntemin belediyenin elindeki tek alternatif olduğunu söylenemez. Örneğin belediye tüm hak sahipleri ile anlaşma sağlanana kadar kiracıları Taşoluk’a transfer etmemeyi tercih etse idi binalar boş ve işgal tehdidi altında kalmayabilirdi. Yine projeyi etaplayarak aynı anda sınırlı sayıda sakinin deplase olacağı ve mahallenin belli kısımlarının yıkılacağı (diğer kısımlar ayakta dururken) bir modeli benimsese idi, mahalleli yıkıntıların arasında aylarca yaşamak zorunda kalmayabilirdi.