• Sonuç bulunamadı

3. NİZÂMÜLMÜLK’E GÖRE DEVLET İDARİ TEŞKİLATI VE YÖNETİM

3.2. DEVLET YÖNETİM ANLAYIŞI

3.2.1. Devlet İşlerini Tanzim Şekli

Nizâmülmülk eseri Siyasetnâme’de devlet işlerinin düzenlenmesi ve işlerin işleyişi konularında çeşitli fasıllara yer vermiştir. Öncelikle o; hükümdar ve yöneticilerin devlet işlerinde acele etmemeleri gerektiğini ve bir şeyden şüphelendikleri vakit işin aslını öğreninceye kadar beklemelerini öğütlemiştir. Nizâmülmülk devlet işlerinin hiçbir zaman ertelenmemesi gerektiğini ve mutlaka zamanında yapılmasını vurgulamıştır. Aksi takdirde işlerin zamanında yapılmaması durumunda bunun alışkanlık haline geleceğine ve devlet işlerinin aksayıp yürümez hale geleceğini ifade

186 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 53, 60-61, 63.

etmiştir.187 Nizâmülmülk; devletin tüm kurumları ile bir bütünlük içinde çalışması gerektiğini ve her kurumun görev tanımının açıkça belirlenmesi zorunluluğunu ifade etmiştir. Eğer bu kurumların görev tanımları iyi şekilde belirlenmez ise bu kurumların görevlerini aksatacağını ve halka hizmet edemez olacağını ifade etmiştir. Nizâmülmülk

“Devlet görevlileri görevlerini yerine getirirken her zaman birbirleri ile istişarede bulunmalı ve devletin içinde bilgin ve âlim kişilere de mutlaka yer verilmelidir.”

demiştir:188

“İşler hakkında kedisiyle bilgi alış-verişi yapılacak kişinin üstün görüş sahibi olması gerekir. Herkesin bir uzmanlık alanı vardır, bir kişinin çok iyi bildiği bir işi diğeri bilmez. Bir insanın bilgisi vardır, pratiği yoktur. Fakat bir diğerinin bilgisi de, pratiği de, yeterli tecrübesi vardır. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Bir şahıs bir hastalığın ilacını kitaplarda arar, bulur, okur üstelik bütün ilaçların isimlerinin de bilir, o kadar. Bir diğeri bütün ilaçların isimlerinin bildiği gibi, hasta tedavi etmiş ve defalarca tecrübe yapmış ise, bu iki zat asla aynı olamaz.”189

“Sonuçta, padişahın önemli bir olay karşısında ihtiyarlara, bilginlere ve dostlara danışıp bilgilerini alması gerekir. Herkes ve özellikle uzman kişilerin o konuda bildiklerini söyleyerek görüşlerini açıklamaları, her âlimin aykırı da olsa fikrini ortaya koyması, doğrunun ortaya çıkması için gereklidir. Âlimlere danışmadan icraatta bulunan hükümdarlar bencil ve zayıf görüşlüdür.”190

Nizâmülmülk devlet işlerini yerine getirecek olan kamu görevlileri üzerinde de önemle durmuştur. O devletin adaletle ve iyi bir yönetimle ayakta durabileceğini ve bu yönetim anlayışının sağlanmasının da iyi yöneticiler ve kamu görevlileri aracığıyla olabileceğini vurgulamıştır. Nizâmülmülk eserinde; devlet işlerini yerine getiren kişilerin o iş hakkında bilgi ve liyakat sahibi olmaları gerekliliği üzerinde önemle durmuştur. Bu nedenle eserinde hükümdarın devlet yönetiminde başlıca görevi olarak;

devlet işlerini liyakat ve ehliyet sahibi kimselere vermesi gerektiğini ifade etmiştir:

“…O, akıl ve bilgi ile eli altındaki fertlerden her birine kendi ölçüsünde bir iş ve yer verir. İçlerinden hizmetkârları ve liyâkatlıları seçer, rütbe ve makam vererek, önemli din ve dünya işlerinde onlara itimat eder…”191

187 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 207.

188 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 139-140.

189 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Nurettin Bayburtlugil s. 133.

190 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 140.

191 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Nurettin Bayburtlugil s. 29.

“Şahsiyetsiz, asaletsiz ve faziletsiz kişileri büyük işlere memur ettiğimiz zaman bilginleri, asilleri ve faziletli kişileri kenara sürüp, onları muattal etmiş oluruz.”192

Yine o Siyasetnâme’de, devlet işlerinin zamanında tamamlanması ve düzenli yapılması hususunda; birden fazla işin aynı kişiye ve bir işin de iki kişiye verilmesinin yanlış olduğunu ve bu konu üzerinde önemle durulması gerektiğini ifade etmiştir:

“Padişahların ve vezirlerin akıllı davranıp asla bir kişiye iki iş emretmemeleri, bir işe de iki kişiyi görevlendirmemeleri gerekir. Böyle olursa, işler aksamaz ve düzenli ve hızlı olur. Eğer bir kişiye iki iş buyrulursa, işlerden biri gerektiği gibi yerine getirilemez. Bir adamın iki işi varsa, mutlaka ikisi de tam değildir. Bu adam hep kusurlu; kınanan ve rahatsız bir kişi olur. Bir iş iki kişiye verildiği takdirde sorumlulukları birbirlerinin üzerine atarak işlerin gecikmesine ve aksamasına neden olur.”193

“Bir kişiye bir iş vermeyip 5-6 iş vermek cahillik ve bilgisizliği gösterir. Eğer vezir dirayetli ve bilgili olursa, böyle hareket ettiği takdirde devlet ve ülkenin yıkılmasına, padişahın işlerini karıştırmak istediğine hükmedilir; böylesi, düşmanların en beteridir. Çünkü bir kişiye on iş verilirse, dokuz kişi işsiz kalıyor demektir. Böyle ülkelerde insanlar işten ve ekmek parasından mahrum, işsiz ve güçsüz kalırlar.”194

Nizâmülmülk yine devlet işlerinin aksamaması hakkında, kamu görevlilerinden birden fazla işte görev almak isteyen kişiler olabileceğini fakat bu gibi kişilere engel olunmasını ve kesinlikle hiçbir kamu görevlisine birden fazla iş verilmemesi gerektiğini aksi takdirde işlerin aksayacağını ifade etmiştir:

“Herkese gücü ve liyakati ölçüsünde iş verilmelidir. Bir kimsenin işi olduğu halde başka bir iş daha isterse, buna asla izin verilmemelidir. Bütün mutasarrıflar çalışırsa memleket güçlü ve bakımlı hale gelir.”195

Yine Nizâmülmülk eserinin başka bir bölümünde, devlet işlerinin sağlıklı yürütülmesi için; hükümdar ve devlet yöneticilerinin, kamu görevlilerinin işlerinden gafil olmamaları gerektiğini, mümkün olduğu kadar onların durumunu gizli ve açık sormaları gerektiğini de ifade etmiştir:

192 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Nurettin Bayburtlugil s. 228-229.

193 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 241.

194 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Mehmet Topkaya, s. 250.

195 Nizâmülmülk, Siyâsetname, çev. Nurettin Bayburtlugil s. 234-235.

“O halde padişah, hiçbir zaman memurlarının durumundan gafil olmamalı, devamlı onların hal ve durumlarını kontrol etmeli, onlardan zulüm ve hıyanet zuhur ederse, hiç yerlerinde tutmayıp, azletmelidir. Diğerlerinin ibret alması için, suçları derecesinde onları cezalandırırsa, hiç kimse ceza korkusundan padişah aleyhine bir şey düşünemez. Bir kişiyi büyük bir işe memur ederse, onun arkasından kendisi bilmeden, durumunu ve çalışmasını kontrol edecek müfettiş göndermelidir.”196

Nizâmülmülk, hükümdarın devlet işlerinde görevini ciddiye alıp ve işini sıkı bir şekilde takip etmesi gerektiğini belirtmiştir. Eğer hükümdar işini gevşek tutar ve gaflete dalarsa, onun bu durumunun yönetime ve devlete zarar vereceğini ifade etmiştir. Bunun neticesinde de er ya da geç düşmanların, hükümdarı ve ülkesini gafil bir şekilde avlayacağını vurgulamıştır. O bu nedenlerden dolayı; hükümdarın yönetimden ve devlet ilerinden bihaber olmaması gerektiğini, yöneticilerini ve memurlarını sık sık ciddi şekilde denetime tabi tutmasını ve işlerini bir düzen içinde tanzim etmesi gerektiğini öğütlemiştir.197