• Sonuç bulunamadı

1. KAMU YÖNETİMİNDE HALKLA İLİŞKİLERİN YERİ VE ÖNEMİ

1.2. KAMU YÖNETİMİNDE HALKLA İLİŞKİLER

1.2.3. Kamu Yönetiminde Halkla İlişkileri Ortaya Çıkaran Nedenler

1.2.3.1. Devlet Anlayışındaki Değişmeler

Her türlü kurumun var oluş nedeni halktır. Kurumların yerine getirdiği hizmet halk için olup, kuvvetinde kaynağı da halktır. Kurumların emin ve sağlam adımlarla halka hizmet etmeyi sürdürebilmesi, hizmetine girdiği halkla karşılıklı iyi ilişkilerine bağlıdır (Kazancı, 1967:28). Halkla ilişki tekniğinin uygulanışında temel amaç, başarılı bir temas ve iletişimin kurulması olduğundan ve Devlet-vatandaş ilişkilerinin, kamu yönetimi-vatandaş ilişkilerinin sağlıklı yürümesi demokratik sistem içerisinde kalkınmayı hedefleyen bir ülkede, iyi işleyen kamu yönetiminin önemli göstergelerinden birisi olduğundan kamu yönetiminde kurum dışı halkla ilişkiler uygulamasının amaçlarından biri olarak sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin kurulması bu anlamda büyük bir öneme sahiptir (Acar, 1994: 8). Çünkü ancak bu sayede iyi işleyen bir yönetim yapısından ve yönetimden hoşnut olan, gerçekleştirdiği faaliyetlerden tatmin duyan bir yönetilen kitlesinden bahsedilebilir. Bunun sağlanabilmesi için ise öncelikle yönetime empatik düşünebilme becerisinin kazandırılması ve yönetimin sosyal sorumluluk bilinci içerisinde hareket ederek her iki tarafın da (yöneten-yönetilen) karşılıklı yararını düşünmesinin temin edilmesi gerekir. Empatik düşünebilme becerisi sayesinde yönetim kendini yönetilenlerin yerine koyarak, onları daha iyi anlamaya gayret edecek, yönetilenlerin istek ve şikâyetlerine daha makul bir yaklaşım tarzı sergileyebilecek ve daha isabetli tahminlerde bulunabilecektir. İnsan ilişkilerinde başarı, insanlar tarafından belli

konular ya da olaylar karşısında gösterilecek tepkilerin doğru olarak tahmin edilmesine bağlı olduğundan ve şu ya da bu yönde kararlar oluştururken, kişiler tarafından verilecek tepkilerin ve sergilenecek olası davranışların doğru olarak tahmin edilmesi büyük önem taşıdığından, bu isabetli tahminler sağlıklı yöneten- yönetilen ilişkilerinin temin edilmesi noktasında büyük yararlar sağlayacaktır. Bu yararın en üst seviyeye çıkarılabilmesi ise yönetimin kesinlikle sosyal sorumluluk bilincinden ayrılmaksızın hareket etmesine bağlıdır (Tortop, 2003:155).

Çünkü sosyal sorumluluk, kurumların kendi çıkarlarının yanında, bir bütün olarak toplum refahının korunmasına ve artırılmasına dönük faaliyetlerin gerçekleştirilmesiyle ilgili bir yükümlülük olup, kurumun çevresi ile etkileşiminden ötürü ortaya çıkan beklentilerin dengelenmesini temin etmektedir (Üzün, 2000:116- 117). Sorumlu davranış sayesinde kurumun kendi menfaatleri dışında toplumun varlığını kabul etmesi, temel görevleri dışında, toplumsal sorunlarla da ilgilenmesi, atacağı adımların getireceği sonuçları önceden düşünmesi sağlanmaktadır (Peltekoğlu, 2012:168). Kurum ya da yönetim bu bilinçle hareket ettiğinde hem kendi yararını muhafaza etme hem de toplumsal yararı gözetme imkânı bulmaktadır. Kamu yönetiminde kurum dışı halkla ilişkiler uygulamasının amaçlarından olan sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin sağlanmasında yapılması gereken bir diğer şey, yöneten-yönetilen arasında karşılıklı bilgi akışının sağlanarak halkın yönetsel bilgisizliğinin giderilmesidir. Halkın devletin girişmiş olduğu faaliyetlere ilişkin tatmin edici bilgi alabilmesi durumu, her demokratik rejimin temel taşlarından biri olduğu için ve kendi yararları için, günümüz devleti kamuoyunu devamlı bilgilendirmek ve onu türlü oyunlar karşısında aydınlatmak mecburiyetindedir (Ertürk, 1969:123). Bu nedenle, devlet tarafından, halkın ne istediği bilinmeli, halk ise, devletin ne yaptığından ve ne yapmak istediğinden haberdar olmalı, bu sayede de halkın yönetime yabancılaşmasının önüne geçilmelidir. Çünkü yirminci yüzyılda karşılaşılan sorunların bir kısmı kişinin karar verme dışında kalması, bunun sonunda kendini yetersiz, güçsüz hissetmesi başka bir ifadeyle sisteme yabancılaşması ile ilgilidir (Handly, 1967:53). Halkla ilişkilerin bilgi verme kadar tepkileri değerlendirmeye dönük yönü kişiye hem ihtiyaç duyduğu bilgilerin aktarılmasını hem de sesini duyurabilme imkânını sağlamaktadır. Bu sayede yetersizlik

duygusunun yenilmesi, yabancılaşmanın önlenmesi amaçlanmaktadır (Sezer, 1995:151). Ayrıca, çeşitli konular hakkında halkın fikir ve düşüncelerinin bilinmesi; hem onun ihtiyaçlarının bilinmesine, hem de ona ulaşacak mesajların daha iyi düzenlenmesine imkân sağlayarak, yönetimle yönetilenlerin birbirlerine yakınlaşmasını, aralarındaki karşıtlıkların en aza inmesini ve anlayış tarzlarının uyumlu hale gelerek demokratik bir ortamın oluşmasını temin etmektedir (Ertekin, 1995:7). Bu anlamda, çağımızda kamu kurumlarının halkla iyi ilişkiler kurması birçok sorunun çözüme kavuşturulması için bir zorunluluktur (Tortop, 1986b:117). Çünkü demokratik bir düzende halka kulakların tıkanması, halkın dinlenmemesi imkânsızdır. Demokratik düzenin sahip olduğu yapı ve işleyiş zaten bunu zorunlu kılmaktadır (Tortop, 1986b:188). Toplumun halkla ilişkilerden daha çok yararlanması ve halkla ilişkiler aracılığıyla kendini ifade etmesi halinde ise halkla ilişkiler faaliyetlerince demokratik sürece daha fazla katkıda bulunulacaktır (Wood, 2006:131). Çünkü halkla ilişkiler çalışmalarında genel olarak güdülen amaç, kamuoyunda ve ilgili topluluklarda karşılıklı anlayış ve güven duyguları oluşturmak ve geliştirmek olduğundan halkla ilişkiler programları vasıtasıyla halkta da yönetimin beklediği yönde değişiklikler gerçekleştirilebilir, örneğin yanlış anlamalar varsa giderilebilir, halkın yönetimi desteklemesi ve onunla işbirliği yapması temin edilebilir (Yalçındağ, 1986: 152). Birbiriyle daha uyumlu, daha bilinçli ve daha yakın bir yöneten-yönetilen ilişkileri temin edilebilir. Sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin temin edilmesinde son olarak yapılması gereken şey ise iletişimi, karşılıklı etkileşimi ve iki yönlü ilişkiyi sürekli kılarak iyi niyete ve karşılıklı güvene dayalı ilişkilerin geliştirilmesidir. Devlet-vatandaş iletişiminin temelinde yatan şey devletin vatandaşı için var olduğu gerçeğidir. Bunlar arasında etkileşim doğuracak iletişim kanalları ne derece açık olursa, o derece vatandaşın refahı, mutluluğu, huzuru ve güveni temin edilir. Bunlar arasındaki iletişimsizlik en başta devletin vatandaşına, vatandaşın devletine duyduğu güveni yok eder. Güvensizlik ise ülkede demokrasi ve insan haklarının gelişmesine ve yeşermesine engel olur. Bu bağlamda, sadece devletin vatandaşına değil, vatandaşın da devletine kolay ulaşabilmesi ve etkileşim, iletişim ve paylaşım içerisinde olması hayli önemlidir (Bensghir, 2000:49). Anahtar kitlelerle iletişimin önemini uzun zamandır bilmekte olan halkla ilişkiler, bu anlamda, kurumlar (ve bir bütün olarak yönetim) ile halk arasında iki yönlü iletişime

dayalı bir köprü vazifesi görmektedir (Harris, 1998: 167). Böylece hem kitleden veya halktan yönetime, hem de yönetimden halka bilgi akışı gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır (Sezer, 1995:151). Halkla ilişkiler kurumsal hedeflere ulaşmaya, felsefe oluşturmaya ve kurumsal değişim gerçekleştirmeye yardımcı olan bir yönetim işlevi olduğundan, etkili halkla ilişkilere sahip bir kurum böylece olumlu halkla ilişkiler elde etmekte iki yönlü iletişime dayalı karşılıklı güven esası doğrultusunda sağlıklı işleyen ilişkiler içerisine girmektedir (Center ve Jackson, 2003:1).