GİRİŞ Çalışmanın Amacı
6. Yegânoğlu Ulvî- Bursavî
2.1.2. Devlet Adamları
2.1.2.1. Bursa Beyi Abdurrahman Bey
Divan’da Bursa Beyi Abdurrahman Bey için söylenmiş “Kaside-i Bahar” başlıklı bir
kaside149 bulunur. Beyitlerde Abdurrahman Bey, “gül-i gülzâr-ı kerem, ma’den-i fazl u
hüner, melce-i ashâb-ı kibâr, lücce-i bahr-ı kemâl, sedef-i dürr-i hayâl, mîr-i Cemşîd-serîr, meh-i hurşîd-izâr, tâbi‘-i emr-i nebevî, zâbıt-ı şer‘-i kavî” gibi sıfatlarla övülür. Memduhun büyüklüğünü anlatılırken feleğin güneşinin, onun ayağına yüz sürdüğü ifade edilir. Himmeti gibi değerinin de yüksek olduğuna değinilir:
146 Bkz. K.16.
147 Bkz. K.17.
148 Bkz. Trh.3.
132 Pâye-i kadrün olup tâk-ı felekden âlî
Yüz sürer ayağuna mihr-i sipihr-i devvâr (H 46b, K. 18/32)
Himmetin gibi bülend olsa aceb mi kadrün
Himmetine göre olur kişide çün mikdâr (H 46b, K. 18/33)
2.1.2.2. Cevherizâde
Şair; Cevherizâde isimli memduh için söylediği kasidede150 memduhu lütuf ve
cömertlik denizinin incisi olarak vasfeder (K.24/11). Cevherizâde; ismiyle müsemmâ olarak mürüvvet kaynağı, ihsan madeni gibi sıfatlarla tasavvur edilir:
Bir kân-ı mürüvvetsin eyâ ma‘den-i ihsân
Eltâfına nisbet n’ola hâtem ola nâ-kes (H 53b, K. 24/13)
2.1.2.3. Haleb Defterdârı Halil Paşa
Divan’da Halep Defterdâr’ı Halil Paşa için yazılmış bir kaside bulunmaktadır151.
Kasidede Halil Paşa; iyilikseverliği, cömertliği ile konu edilir: Elüm al sâyeveş ayakdayum devletlü sultânum
Kerem bâğınun oldı kâmetün serv-i hırâmânı (H 52b, K. 23/12)
Bir beyitte Hz. İbrahim’in Halil ismiyle benzerlik içinde düşünülür. Hz. İbrahim’in Kâbe’yi onardığı gibi şair, gönlü için ihsan ister (K.23/24). Şair, içinde bulunduğu zillet ateşinden kurtarmasını ister:
Halîl oldı sana nâm-ı şerîfün ey gül-i cennet
Bana bu zilletüm nârını kıl devlet gülistânı (H 52b, K. 23/11)
2.1.2.4. İskender Paşa Oğlu Ahmed Paşa (Karaca Ahmed Paşa)
Fatih Sultan Mehmed ümerâsından olan Ahmed Paşa, İskender Bey’in oğludur. Beylerbeyi olarak görev yapmıştır (Süreyya, 1995: 1/186).
150 Bkz. K.24.
133
Divan’da Ahmed Paşa için yazılmış “nergis” redifli bir kaside bulunmaktadır.152
Beyitlerde Ahmed Paşa daha çok fiziki nitelikleriyle medhedilir. Ulvî, Ahmed Paşa’yı kerem gül bahçesinin goncası olarak vasıflandırarak ondan lütuf bekler:
Sensin ol gonçe-i gülzâr-ı kerem âlemde
Dest-i lutfundan ider kâseyi pür-zer nergis (H 55a, K. 25/32)
2.1.2.5. Kapudân-ı Deryâ Kılıç Ali Paşa
II. Selim döneminin kapudân-ı deryâsı olan Kılıç Ali Paşa; tersanelerde ıslahat yapmış, donanmayı her zaman yeni, donanımlı, dünyanın birinci deniz kuvveti olarak elde tutmuştur. Ölümüyle Türk denizcilik tarihinin büyük bir devri kapanmıştır (Öztuna, 1994: 3/303).
Divan’da terci-i bend şeklinde yazılmış bir şiirde Kılıç Ali Paşa zikredilir153. Bir tarih
kıt’asında yaptırdığı câmi ile zikredilir154:
Mîr-i bahr a‘nî Kılıç Pâşâ kapudân-ı zamân
Yapdı çün bu câmi‘i ola yiri dârü’s-selâm (H 241a, Trh. 6/1)
2.1.2.6. Lala Kara Mustafa Paşa
Divan’da yazılan mersiyenin155 adandığı şahsın ismi Mustafa Paşa olarak geçmektedir.
Tespitlere göre bahsi geçen kişinin Kara Mustafa Paşa olduğuna dair bir ihtimal
bulunmaktadır (İsen, 2012: 197). Ayrıca Divan’daki bir tarih kıt’asında156 da ismi
verilmeden Kıbrıs Fatihi olarak zikredilmesi Lala Mustafa Paşa olduğu ihtimalini güçlendirir:
Ulviyâ didüm hemân târîhini
İki fâtih Kıbrısı feth itdiler (H 242a, Trh. 17/3)
152 Bkz. K.25. 153 Bkz. Msm.37. 154 Bkz. Trh.6. 155 Bkz. Msm.7. 156 Bkz. Trh.17.
134
Beyitlerde dünyaya hâkim olsa da kişi için ölümün kaçınılmaz olduğu ve Mustafa Paşa için dilek ve dualar ifade edilir:
Hâküm olsun rub‘-ı meskûna yine sonı adem
Çünki sultân-ı ecel âhir çeker tûğ u alem (H 63b, Msm. 7/2)
2.1.2.7. Manisa Müftüsü Muallimzâde Ahmed Efendi
Muallimzâde Ahmed Efendi, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yapmıştır. 1556’da Manisa müftüsü olmuştur (Süreyya, 1995: 1/193-194).
Divan’da adına yazılmış bir kaside ve bir gazel ile zikredilir157. Kasidenin medhiye
bölümünden itibaren övgü başlar. Muallimzâde, “bülbül-i gülistân-ı ulûm, müftî-i devr-i zamân, efzâl-i dehr ü felek, mertebe-i âlî-şân, kân-ı kerem, mâlik-i mülk-i belâgat, şeh-i iklîm-i hüner, kevkeb-i burc-ı hidâyet, meh-i nûr-ı Yezdân” gibi sıfatlarla vasıflandırılır. Muallimzâde; beyitlerde cömertliği, ilminin büyüklüğü, fazilet sahibi oluşu gibi çeşitli yönleriyle methedilir. Şair, bir beyitte kadılığıyla halkın zulümden kurtulmasını sağladığını belirtir:
Kâdî oldı çü sa‘âdetle Mu‘allim-zâde
Zulmden kurtılup oldı yine halk âzâde (H 200b, G.559/1)
2.1.2.8. Molla Çelebi/Vusûlî Muhammed Efendi
Âlim şairlerden olan Molla Çelebi’nin rütbesi kazaskerdir. Hubbî Hanım’ın damadı olduğu için “Hubbî Mollası” şöhretiyle de tanınmıştır. Mürettep divanı bulunmasının yanında II. Selim’in nâmına Cihad-nâme” adlı bir eseri de bulunmaktadır (M. Tahir Efendi, 1972: 2/422). Molla Çelebi, Kanunî’nin ölümünden sonra Ulvî’nin İstanbul’a döndüğünde mülazım ve müderrislik yaptığı şahsiyettir. Divan’da onun için yazılmış iki
kaside bulunmaktadır158. Kasidelerin ilki “sünbül” rediflidir. Beyitlerde fiziki
özelliklerinin yanında cömertliği ile de övülür. İkinci kaside ise şairin Molla Çelebi’ye incinip durumunu hikâye ettiği bir kasidedir. Molla Çelebi; fazileti, ilmi, anlayışı ile
157 Bkz. K.20; G.559.
135
övülür. Şair; kendisine yapılan bir haksızlığı, iftirayı kabul etmediğini; memduhtan şefkat beklediğini belirtir:
Bu nâ-murâda revâ mıdur ki iftirâ ideler
Bir iki hâsid ü gammâz u ebter ü etrâk (H 50a, K. 21/10)
Dehânuna dil uzatdumsa bî-zebân varayın
Cenâb-ı Kâdî-i hâcâta mücrim ü gamnâk (H 50a, K. 21/18)
Garîb ü bî-kes olanlara şefkat eyler iken
Cefâ vü cevr idesün yok yire bana hâşâk (H 51a, K. 21 /36)
2.1.2.9. Piyâle Paşa
Piyâle Paşa; Kanunî’nin son, II. Selim’in ilk kaptân-ı deryâsıdır. Saraydan yetişmiş olan Piyâle Paşa; Kıbrıs seferinde donanmaya kumandanlık etmiş, Cerbe’yi zaptetmiştir (Öztuna, 1983: 4/38-50).
Ulvî’nin terci-i bend şeklinde yazdığı kaside159 Piyâle Paşa’nın Cerbe Kalesi’ni fethi
üzerinedir. Kasidede Piyâle Paşa’nın Kanunî döneminde kaptan-ı deryâ olduğu belirtilir. İspanya donanmasını askerleriyle mağlup edip Cerbe Kalesi’ni fethetmesi tasvir edilir:
Mîr-i bahr itdi seni çünki Süleymân-ı zamân
Başı üstünde yir eyler sana her dem deryâ (H 64b, Msm. 8/2)
İdüp İspanya tonanmasını bir bir yağma
Kal‘a-i Cerbeyi feth itdi Piyâle Pâşâ (H 64b, Msm. 8/1)
Ayrıca ölümü için yazılmış bir tarih kıt’ası bulunmaktadır160:
Herkes safâ sürerken bezm-i cihânda Ulvî
Nâ-geh ecel tolısın çekmiş Piyâle Pâşâ (H 241b, Trh. 11/5)
159 Bkz. Msm.8.
136
2.1.2.10. Osman Paşa
Özdemiroğlu Osman Paşa, Osmanlı tarihinin en büyük askerlerindendir. İran Azerbaycanı’nın fethi dönüşünde 1585’te vefat etmiştir (Danişmend, 1971: 22).
Divan’da Osman Paşa için söylenmiş dört gazel bulunmaktadır161. Bir süre Âmid’de
(Bkz. Şehirler) bulunan Ulvî, o yerin valisi Osman Paşa için bu gazelleri adamıştır. Ulvî, Osman Paşa’dan kendisine ihsanda bulunmasını ister (G.375/8). Osman Paşa’yı cömertlik sahibi olarak nitelendirir:
Bir atâ-bahşa kul olmışsın işitdüm Ulviyâ
Var ise ol pür-kerem hazret-i Osmân Pâşâdur (H 177b, G. 453/7)
2.1.2.11. Sokullu Mehmed Paşa
II. Selim’in damadı ve sadrazamı olan Sokullu Mehmed Paşa, büyük bir devlet adamıdır (Uzunçarşılı, 1983: 2/552).
Divan’da Sokullu Mehmed Paşa için yazılmış terkib-i bend şeklinde bir mersiye
bulunmaktadır162. Ulvî, mersiyede onun kaybından dolayı duyduğu üzüntüsünü dile
getirir. Beyitlerde üç hükümdara vezir-i azâm olduğu, büyük bir saltanat dönemi olduğu ve şehit edildiği ifade edilir:
Üç şehin-şâha ol olmışdı vezîr-i a‘zam
Hâtem-i kudretine râm idi halk-ı âlem (H 60b, Msm. 3/2)
Geldi bir zâlim ü hûn-rîz çeküp tîg-ı sitem
Ana ihsân ideyin dirken o sultân-ı kerem (H 60b, Msm. 3/2)
2.1.2.12. Turak Çelebi (Nihânî)
II. Selim’in musâhibi ve nedîmi olan Turak Çelebi, çok itibar görmüş bir şahsiyettir. Düşmanlarının iftiraları sonucu Kanunî tarafından idâm ettirilmiştir (İpekten, 1996: 197).
161 Bkz. G.351; G.375; G.423; G.453.
137
Ulvî; Turâk Çelebi’nin şehadetinden sonra II. Selim’e mersiye ile bir gazel
sunmuştur163. Divan’da ayrıca ölümüne yazılmış bir tarih kıt’ası bulunmaktadır164.
Beyitlerde şair; şehit edilen Turak Çelebi için duyduğu üzüntüsünü samimi bir dille ifade eder:
Sînem gibi hâk olsa n’ola çâk-ı girîbân
Bir tâze civân oldı meded hâk ile yeksân (H 59a, Msm. 2/2)
Ölümü üzerine şairin söylediği tarihte “Turak” kelimesi tevriyeli olarak kullanılır: Gûş idüp Ulvî didi târîhini
Eyledi Hak ana cennâtı turak (H 241a, Trh. 7/5)