• Sonuç bulunamadı

3. İPTAL DAVASI

1.2. Tüzelkişilerin İdari Yargıda Dava Ehliyeti

1.2.1. Özel Hukuk Tüzelkişilerinin Dava Ehliyeti

1.2.1.1. Derneklerin ve Vakıfların Dava Ehliyeti

İdari yargıda dernekler ve vakıflar dava ehliyetine sahiptir. Medeni Kanun’da (m.59);; dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzelkişilik kazanırlar denilmekte, derneklerin taraf ehliyeti de bu anda başlamaktadır.

04.11.2004 gün ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde "Dernek, kazanç paylaşma dışında, kanunlarda yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzelkişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmeleri suretiyle oluşturdukları tüzelkişiliğe sahip kişi toplulukları” olarak tanımlanmıştır. Yönetim kurulu derneğin yürütme ve temsil organıdır. Temsil görevi yönetim kurulunca üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir. (MK, m.85)

120 Erdemir İlter: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Sim Yayınevi. 2.B, Ankara 1998, s. 485.

Derneklerin dava ehliyeti, dernek tüzelkişiliğini doğrudan ilgilendiren konularla sınırlıdır. Tüzelkişiler, ancak kendileri ile ilgili davaları takip edebilirler; üyeleri ile ilgili davaları (kural olarak) takip edemezler. Bu durumda derneğin dava ehliyeti ya yönetim kurulunca ya da yönetim kurulunun yetki vereceği temsilci eliyle kullanılacaktır. Temsil yetkisinin temsil görevi verilen birden fazla sayıda üye tarafından veya bunlardan belli sayıdaki üye tarafından müştereken kullanılması gerektiği kararlaştırılmışsa, dava dilekçesinin bu üyelerin tümü tarafından imzalanması gerekmektedir. Aksi takdirde dava ehliyet yönünden reddedilir.121

Bu konuyla ilgili Danıştay kararlarına baktığımız zaman; Erzurum Arabacılar ve Faytoncular Derneği tarafından açılan davada, Danıştay 11. Dairesi şöyle bir karar vermiştir: "Dernekler ancak bizatihi derneğin menfaatinin ihlal edildiği hallerde dava açma ehliyetine haiz olup, üyelerinin menfaatinin ihlal eden işlemlerden dolayı kanunda açıkça bir hüküm bulunmadıkça dava açmaları mümkün değildir. 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununun 22. maddesinin (M) bendinde yer alan, (dernek üyelerinin çalışma koşullarına giren hususlarda haklarını korumak için Resmi ve özel kuruluşlarda gerek teşebbüslerde bulunmak) hükmü derneğe üyelerinin hakların korumak için dava açma yetkisi veren bir hüküm niteliğinde olmadığı cihetle üyelerinden olan arabacıların menfaatlerini ihlal eden kararın iptali isteğiyle Erzurum Arabacılar ve Faytoncular Derneği tarafından açılan davanın Ehliyet Yönünden Reddine karar verilmiştir."122

Benzer yöne Danıştay 8. Dairesinin vermiş olduğu bir kararda şöyle denilmektedir; "Bir dernek, dernek tüzelkişiliğini ilgilendiren konularda dava açabilir, dernek üyelerini ilgilendiren konularda ise derneğin üyeleri adına bir avukat gibi dava açma olanağı yoktur."123 Danıştay 10. Dairesinin bir kararında da; "Dava, Tuğlacıbaşı Hacı Mustafa Şevki Efendi Vakfının taşınmazının kat karşılığı ihalesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle; bu taşınmazın sarf edildiği komşu parseldeki Tuğlacıbaşı Hacı Mustafa Şevki Efendi Camiini Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından açılmıştır. Menfaat ihlali, davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki

121 Candan, Turgut: Açıklamalı idari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve Hukuk Yayınlan. Ankara 2005, s.698.

122 Danıştay 11. D., 10.05.1973 gün ve E.1973/903, K.1973/1185. DD., 5.27, s. 525.

123 Danıştay 8.D., 25.02.1991 gün ve E.1990/494, K.1991/348. DD. S.82-83, s. 714.

bağı, ilgili ifade etmektedir. İdari işlemle davacının kişisel bir hakkının ihlal edilmiş olması şartı aranmaksızın; işlemle dava açan kişi arasında meşru, güncel ve kişisel bir ilişki söz konusu ise davacının ehliyeti bulunduğu kabul edilecektir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde dava konusu işlemle davacı dernek tüzelkişiliği arasında meşru ve güncel bir bağ, bir ilişki dolayısıyla bir menfaat ilişkisi bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Dava konusu işlemle kat karşılığı ihale edilen mazbut Tuğlacıbaşı Hacı Mustafa Şevki Efendi Vakfına ait taşınmaz, yine aynı vakfa ait komşu parselde bulunan Tuğlacıbaşı Hacı Mustafa Şevki Efendi Camiine şart edilmiş ve bu camiin akarı niteliğindedir. Sonuçta davacı dernek ile amacı ve faaliyet alanını oluşturan camiin akarı niteliğinde olan ve bu camiye şart edilen aynı vakıf taşınmazının kat karşılığı ihale edilmesi işlemi arasında meşru ve güncel bir ilişki ve menfaat ilgisi bulunmakta olduğundan; davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir"124denilmektedir.

Vakıfların ehliyeti ve temsili konusunun Medeni Kanunun yürürlük tarihinden önce kurulan vakıflarla sonra kurulanlar yönünden ayrı ayrı incelenmesi gerekir.

03.12.2001 gün ve 4721 sayılı MK'nın 8. maddesinde belirtildiği üzere; Türk Kanunu Medenisinin yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş bulunan vakıflar hakkında yürürlükte olan özel hükümler saklı kalmaya devam eder. Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre kurulmuş olan vakıflara öncelikle Türk Medeni Kanun hükümleri uygulanır. Ancak kamu hukuku nitelikli özel hükümler saklıdır.

04.10.1926 tarihinden önce kurulan vakıflar, "mazbut" ve "mülhak" vakıflar olmak üzere iki türlüdür. Mazbut vakıfların ayrı kişilikleri yoktur. Bunlar ancak bir bütün halinde tüzelkişiliğe sahip olup, bu nitelikleriyle Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafında idare ve temsil edilirler.

Vakıflar Kanununun 6. maddesine göre, mülhak vakıfların tüzelkişiliği ve dolayısıyla da dava ehliyeti vardır. Bu tür vakıflar, Vakıflar Kanununun 23. maddesine göre mütevellileri tarafında idare ve temsil edilirler. Bu nedenle de mülhak vakıflarla ilgili davaların vakıf mütevellisi tarafından açılması gerekir.

124 Bal, Yakup / Karabulut, Mustafa / Şahin, Yahya: İdari Yargılama Usulü İle İlgili Danıştay 10. Dairesinin Seçilmiş Kararları, Seçkin Yayınları, Ankara 2003, s. 597.

Bu konu ile ilgili Danıştay 12. Dairesi'nin vermiş olduğu bir kararda şöyle denilmektedir. "2762 sayılı Vakıflar Kanunun 23. maddesi mülhak vakıfların temsil salahiyetini mütevellilere vermiş olduğu gibi 5404 sayılı Yasada da cemaatlere mahsus vakıfların bunlar tarafından seçilen kişi veya heyetlerce idare edileceği hükme bağlanmış olduğuna göre; temsil müdürü tarafından açılmış bulunan işbu davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir."125

Medeni Kanuna göre kurulan vakıflar, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzelkişilik kazanır ve böylece medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olurlar. Tüzelkişiler, yetkili organlarınca temsil edildiğinden kişiliğe sahip vakıflar da vakıf senedinde belirtilen organlarınca temsil ve idare edilirler. Böyle olunca da Medeni Kanun hükümlerine tabi vakıfların açacakları davaların, bunların senetlerinde (vakıf senetlerinde) gösterilen yetkili organları aracılığıyla açılması gerekir.