• Sonuç bulunamadı

2.2 Acentenin Hakları

2.2.7 Denkleştirme Talebi

Bağımsız bir tacir yardımcısı olan acentenin başlıca görevi, bağlı bulunduğu işletmeye müşteri kazandırmaktır. Bilindiği gibi müşteri, her işletmenin en önemli unsurudur. Mallarını pazarlayamayan bir işletme, sermayesi ne kadar büyük olursa olsun iktisadî kazanç sağlayamaz. Acentenin işletmeye kazandırdığı müşteriler, acentelik

300 Kurtişoğlu, s. 55-56. 301

Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, İcra ve İflas Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2001, s. 585.

302 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce İİK. md. 206’nın ilk beş sırasında yazılı olan alacaklar

imtiyazlı alacak, altıncı sırasında yazılı olan alacaklar ise imtiyazsız alacaklardı. Yapılan değişiklikle alacaklar dört sıra halinde düzenlenmiştir. İlk üç sırada imtiyazlı alacaklar, dördüncü sırada ise imtiyazsız alacaklar bulunmaktadır.

sözleşmesinin sona ermesinden sonra da işletmeyle olan ilişkilerini devam ettirebilirler. Böylelikle müvekkil acentenin faaliyetleri ve emeği sonucu bir müşteri çevresi kazanmış olur. Oysa acentelik sözleşmesi sona erdiği zaman acente, sözleşmenin devamı halinde alacağı ücretten mahrum kalacaktır. Bu nedenle müvekkil, acentelik sözleşmesi sona erdiği zaman, acentenin faaliyetleri sonucu ticari işletmede meydana gelen kıymet artışı ve acentenin emeği sonucu ileride elde edeceği menfaatlerin karşılığını acenteye ödemelidir. Acentelik sözleşmesinin son bulmasına rağmen, müvekkilin acentenin geçmişteki hizmetlerinden yararlanmaya devam etmesinin karşılığını oluşturan bu hakka acentenin

“müşteri tazminatı hakkı’’ denir. Müşteri tazminatı sözünün yerine ‘’portföy tazminatı’’,

‘’çıkış tazminatı’’, ‘’portföy hakkı’’ gibi terimler kullanılmaktadır303

.

Kınacıoğlu, müşteri tazminatını şu şekilde ifade etmektedir; “…Müşteri tazminatı ne

sosyal himaye düşüncesiyle, ne acenteye yardım etmek, ne tazminat olarak -adı tazminat olsa da-, ne müvekkilin haksız zenginleşmesinden dolayı ve ne de acentelik sözleşmesinin hüküm ifade etmesi için konulmuş olup, burada sözleşme münasebetinden doğan bir hak ve bir karşı edim bahis konusudur…” Yazar ayrıca, bu hakkın acentenin gayreti ve çabası ile müvekkilin

yeni yeni müşteriler elde etmesi ve bu yüzden işletmesinin değerinde kıymet artışları olması dolayısıyla ödenen mukabil ivaz olduğunu belirtmektedir.”304

Kender’ e göre acentenin portföyü üzerinde de bir hakkı vardır. Acentenin yapılmasına sebep olduğu sigorta mukaveleleri şirkete bir müşteri çevresi sağlamıştır. Acentelik sıfatı, bu mukavelenin hitamından önce sona erdiği takdirde acente bu portföyü için komisyon alamamaktan mütevellit zarara uğrayacak, diğer yandan acentenin aracılık ederek meydana getirdiği müşteri muhitinden şirket devamlı surette faydalanacaktır. Bu hususlar göz önünde tutularak her ne sebeple olursa olsun acentelik sıfatı sona eren kimseye şirketin bir karşılık ödemesi gerekmektedir305

.

Poroy/Yasaman müşteri tazminatını şöyle ifade etmektedirler; “Acente sürekli bir

faaliyet icra edip, kendi emeği ile iktisadi değer taşıyan bir müşteri grubu meydana getirdiğinden, acenteliğin sona ermesi halinde kendisine veya ölümü halinde mirasçılarına bir tazminat vermesi öngörülür. Bu tazminata doktrinde portföy tazminatı denir….”306

Yeni Ticaret Kanununda ise bu kavramı ifade etmek için “Denkleştirme talebi” kullanılmaktadır. Ancak Moroğlu' na göre, maddenin “Denkleştirme talebi” şeklindeki kenar başlığı içeriği ile uyumlu değildir, çünkü söz konusu maddede sözleşmenin sona ermesi

303 Kurtişoğlu, s. 81. 304 Kınacıoğlu, s. 72.

305 Kender, Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2008, s. 109. 306

nedeniyle bir “portföy tazminatı” mevcuttur, diğer bir deyişle mahsup işlemi değil, bir zarar ve ziyanın giderilmesi söz konusudur307

.

2.2.7.2 TTK’ da Denkleştirme Talebine İlişkin Düzenleme

TTK’ da müşteri tazminatına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak müşteri tazminatı hakkı Yargıtay tarafından kabul edilmiş olup bazı kararlarda acente lehine müşteri tazminatına hükmedilmektedir308

. Yeni TTK madde 122 hükmünde müşteri tazminatı hususu düzenlenmiştir. TTK düzenlemesinde yer bulmayan müşteri tazminatı ile ilgili olarak doktrinde bir kısım yazar, denkleştirme talebinin TTK madde 134/2 hükmünü geniş yorumlanmak suretiyle acenteye ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktadır. TTK madde 134/2 uyarınca “Müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına

alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminat acenteye yahut yukarıdaki hallere göre onun yerine geçenlere verilir.” Görüldüğü gibi TTK

madde 134 hükmündeki düzenleme, acentelik sözleşmesinin müvekkilin yahut acentenin ölümü, iflası yahut hacir altına alınması halinde acenteye uygun bir tazminat verilmesi gerektiğine ilişkindir. Oysa, acentelik sözleşmesi sürenin dolması yahut fesih ile bitse dahi, acentenin müşteri portföyü üzerindeki hakkı bakidir ve bu sebeple acenteye uygun bir karşılık ödenmesi gerekmektedir. TTK madde 134 hükmünün geniş yorumlanması ile acenteye müşteri tazminatı ödenmesi gerektiğini savunan Arkan, acenteye müşteri tazminatının ödenmesini yalnızca müvekkil veya acentenin ölümü, iflası, hacir altına alınması halleri ile sınırlı tutulmasını gereksiz bir sınırlama olarak nitelendirerek, söz konusu tazminatın acentenin bir kusuru olmaksızın sözleşmenin sona erdiği tüm hallerde ödenmesi gerektiği görüşündedir. Aynı şekilde Kınacıoğlu da esas olanın sözleşmenin sona ermesi olduğunu, bu sebeple feshi ihbar veya süreyle sınırlı acentelik sözleşmelerinde sürenin dolması ile sözleşmenin sona ermesi hallerinde de acenteye müşteri tazminatı ödenmesi gerektiği görüşündedir. Yine, Kayıhan, müvekkilin kusuru olsun olmasın, isnadı müvekkile kabil bir haklı nedene dayanarak sözleşmenin acente tarafından feshi halinde de acenteye müşteri tazminatı ödenmesi gerektiğini savunmaktadır309

.

307 Moroğlu, Erdoğan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Değerlendirme ve Öneriler, İstanbul Barosu, İstanbul

2005, s. 57.

308

Reva, Zeynep, Acente Portföy Tazminatı ve Türk Ticaret Kanunu Tasarısındaki Yeri, Türkiye Reasürans Şirketleri Birliği Bilim Kurulu Onayına Sunulmayan Eserler; 11. H.D.; 10. 05. 1996 tarih, 1996/2189 E. 1996/3335 K. Sayılı ilamı ve 20.06.1996 tarih, 1996/2084 E. 1996/4544 K. Sayılı ilamı, Sigorta Araştırma Dergisi S:2, s. 229

309

2.2.7.3 Yeni TTK’ da Durum

TTK’ nın acenteliğe ilişkin faslında düzenlenmemiş olan denkleştirme talebi, SK madde 23 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre,“Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden

sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” Görüldüğü

gibi, sigorta acenteleri bakımından öngörülen denkleştirme talebi Yeni TTK madde 122 düzenlemesi ile aynı doğrultudadır. Bu kapsamda, sigorta acentesi, belirtilen koşulları sağlaması halinde, edindiği müşteri portföyü karşılığında sigorta şirketinden denkleştirme talep edebilecektir.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’ nun 121. maddesi hükmü acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde tarafların birbirlerine ödeyeceği iki çeşit tazminattan söz edilmektedir:

Yeni Türk Ticaret Kanunu’ nun 121. maddesinin I. fıkrasına göre, belirli süreli olmayan acentelik sözleşmelerinde ortada haklı bir neden olmadan veya üç aylık feshi ihbar süresine uymadan sözleşmeyi fesih eden taraf, başlamış işlerin henüz tamamlanmaması dolayısıyla diğer tarafın uğradığı zararları gidermekle yükümlüdür.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’ nun 121. maddesinin III. fıkrasında ise, müvekkilin veya acentenin iflâs veya ölümü veya hacir altına alınması nedeniyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranla belirlenecek uygun bir tazminatın acenteye, mirasçılarına ya da kanuni temsilcilerine ödenmesi öngörülmüştür. Burada acenteye tanınan hak, sözleşmenin sona ermesinin gelecekte doğuracağı kayıplara dayanan bir tazminat hakkı değil, geçmişte yapılmış işlerle ilgili olan ve sözleşme sona erdiği için acentenin tamamlama olanağı bulamadığı, ancak sözleşme sona erdikten sonra tamamlandığı takdirde esas olarak acentenin çabası sayesinde tamamlandığı kabul edilecek olan işlemlerden doğan ücret hakkıdır310

. Doktrinde bir görüşe göre311

, Yeni Kanun’ un 121. maddesinin II. fıkrası, acentenin müşteri tazminatı isteme hakkı dolayısıyla kabul edilmiştir. Ancak bu görüşün savunucuları dahi bu hükmü çeşitli nedenlerle eleştirmektedir. Bu hükümde acenteye sadece müvekkilin veya acentenin iflâsı, ölümü, hacir altına alınması hallerinde tazminat ödeneceğinin

310 Kurtişoğlu, s. 82. 311

öngörülmüş olması gereksiz bir sınırlamadır. Söz konusu tazminat acentenin bir kusuru olmaksızın sözleşmenin sona erdiği bütün hallerde ödenmelidir. Ayrıca bu maddede tazminat miktarının nasıl hesaplanacağı ve acentenin hangi hallerde müşteri tazminatı isteme hakkını kaybedeceği de düzenlenmemiştir.

Doktrinde bizim de katıldığımız bir başka görüşe göre312

, Yeni Türk Ticaret Kanunu’ nun 121. maddesinin V. fıkrasında bahsedilen tazminatta daha çok başlamış işlerin tamamlanmaması hali nazara alınmış, acentenin acentelik sözleşmesi süresince oluşturduğu müşteri çevresi, emeği ve yarattığı iş potansiyeli göz önünde bulundurulmamıştır. Bu nedenle, Türk Hukuku’ nda acentenin müşteri tazminatı isteme hakkını Yeni TTK’ nın 121. maddesinin V. fıkrasına dayandırmak uygun değildir. Kanaatimizce acenteye müşteri tazminatı isteme hakkının tanınmasını, acentenin ücret isteme hakkının (Yeni TTK madde 108) ve hakkaniyet ilkesinin (TMK madde 4) gereği olarak kabul etmek daha yerinde olacaktır. Buna göre, acentenin müvekkile kazandırdığı müşterilerin, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra da o işletmeye gelir sağlamaya devam etmelerine rağmen acenteye bu gelirden pay verilmemesi hakkaniyete uygun değildir. Acentelik sözleşmesinin acentenin kusuru olmaksızın sona erdiği bütün hallerde acenteye, işletmeye kazandırdığı müşteriler dolayısıyla müşteri tazminatı verilmelidir313

.

Müşteri tazminatı tutarının hesaplanması hususunda Türk doktrininde Almanya, İsviçre ve Avrupa Birliği düzenlemelerine atıfta bulunulmaktadır. Buna göre acenteye ödenecek müşteri tazminatı en fazla acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon ya da diğer ödemelerin ortalaması kadar olacaktır. Acentelik ilişkisinin beş yıldan az sürdüğü hallerde hesaplama acentelik sözleşmesinin devam ettiği süreye göre yıllık ortalama üzerinden yapılacaktır. Nitekim Yeni TTK madde 122 hükmüne göre de bu görüş benimsenmiş bulunmaktadır.

Tarafların sözleşmeye acentenin müşteri tazminatı isteme hakkını bertaraf eden bir hüküm koymaları halinde bu hüküm Yeni Borçlar Kanunu’ nun 27. maddesi hükmü uyarınca geçersiz sayılmalıdır. Her ne kadar acentenin tacir olduğu ve bu nedenle sözleşme akdederken basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği kabul edilse bile müşteri tazminatından feragate ilişkin hükümler sözleşmenin güçlü tarafı olan müvekkiller tarafından acentelere dayatılmaktadır. Ancak acentenin, müşteri tazminatından feragatine ilişkin hükmün butlanının tespiti nedeniyle dava açmak ve bu iddiasını ispat etmek zorunda

312 İmregün, s. 137. 313

kalacak olması nedeniyle yapılacak kanuni düzenlemeye bu tazminattan feragati öngören sözleşme hükümlerinin geçersiz olacağı eklenmelidir314

.

Doktrinde yapılan bu eleştiriler ışığında acentenin müşteri tazminatı isteme hakkı, Yeni TTK’ nın madde 122. hükmünde “Denkleştirme talebi” başlığı altında düzenlenerek, tek satıcılık ve benzeri diğer sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de bu hükmün uygulama alanı bulacağı açıkça belirtilmiştir. Çalışmamızın sistematiğine uygun olması bakımından Denkleştirme istemi aşağıdaki “Sona Erme Halinde Acentenin Hakları” başlığı altında incelenecektir.

2.2.8 Sözleşmenin Sona Ermesi Halinde Acentenin Hakları