• Sonuç bulunamadı

Acentelik Sözleşmesinde Yetkisiz Temsil

1.3 Acentenin Yetkileri ve Acentelik İlişkisinde Yetkisiz Temsil

1.3.2 Acentelik Sözleşmesinde Yetkisiz Temsil

Acentenin müvekkili namına sözleşme akdedebilmesi için müvekkili tarafından özel ve yazılı bir yetki belgesi alması gerekir (Yeni TTK madde 107/f. 1). Ancak Yeni TTK’ nın 108. maddesi bu kurala önemli bir istisna getirmiştir. Yeni TTK madde 108 hükmü müvekkili namına yetkisiz hukuki işlem gerçekleştiren acentelere ilişkin şu hükmü getirmektedir:

‘’Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır almaz icazet verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur’’.

TTK’ nın bu hükmü Yeni BK madde 46’ ya paralel bir düzenleme öngörmektedir. BK madde 46 hükmüne göre, bir kişi yetkili olmadığı halde, başkası adına bir sözleşme akdederse, adına hareket edilen kişi akde icazet vermedikçe bu akitle bağlı olmaz. Nitekim söz konusu madde hükmüne göre; ‘’Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir

hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar’’ (Yeni BK

madde 46/c. 1). Temsil olunan kişi eğer yetkisiz temsilcinin yapmış olduğu bu işleme açıkça icazet vermesi gerekir. Adına hareket edilen kişi, akdin yapıldığını öğrendiği halde, buna ses çıkarmaz, icazet vermediğini söylemezse bu davranışından akde zımnen icazet verdiği anlamı çıkarılamaz. Adına hareket edilen kişi, sözleşmeye icazet verdiğini bildirinceye kadar yetkisiz temsilcinin yapmış olduğu bu işlem askıda kalır.

Oysa, TTK madde 122 hükmü gereğince, bir acente, yetkili olmadığı halde, müvekkili adına üçüncü bir şahısla sözleşme yaparsa, müvekkil sözleşmenin yapıldığını haber alır almaz ‘’akde icazet vermediğini’’ yani bu akitle bağlı olmak istemediğini üçüncü kişiye derhal bildirmezse bu akitle ilzam olur. Başka bir ifade ile müvekkilin yetkisiz acentenin yaptığı işlemle bağlanması için icazet verdiğini bildirmesi değil, bağlanmamak için üçüncü kişiye icazet vermediğini bildirmesi gerekmektedir. Müvekkilin susması suretiyle bir onay verilmesi söz konusu olmaktadır166. Dolayısıyla TTK madde 122 hükmü acentenin yetkisiz acente olarak yaptığı hukuki işlemlere ilişkin sorunu çözüme bağlarken, akit yapan acente ile aracı acente arasında herhangi bir hüküm farkı gözetmemiş ve BK madde 38 hükmü ile getirilen genel hükmün tam tersi bir düzenleme getirmişti167.

166 ‘’Sükut ikrardan gelir’’ ilkesi. 167

TTK madde 122 hükmü üçüncü kişiyi haksız biçimde korumaktadır. Yeni TTK madde 108 ise bu haksızlığı ortadan kaldırmıştır. Bu durum madde gerekçesinde de belirtilerek ‘’…müvekkilin derhal bildirimde bulunmak zorunluluğu yoktur. Sessiz kalmışsa

onam vermemiş demektir’’ bu haksızlık giderilmiştir.

Bu hükmün uygulanması için öncelikle, temsil edilen müvekkil ile tacir yardımcısı arasında sözleşme yapma yetkisini haiz ya da aracı olmak üzere bir acentelik sözleşmesinin bulunması gerekir. Acente gibi hareket eden kişi ile müvekkili arasında herhangi bir acentelik ilişkisinin varlığı ortaya konulamamışsa üçüncü kişilerin Yeni TTK madde 108 hükmünden yararlanmaları mümkün değildir. Bundan başka, aracı acentenin müvekkilini temsilen bir hukuki işlem yapması veya sözleşme yapma yetkisini haiz acentenin kendisine yetki belgesi ile verilen yetki sınırlarını aşmış olması gerekir. Ayrıca yetkisiz acente ile işlem yapan üçüncü kişi iyiniyetli olmalıdır. Buradaki iyiniyet TMK madde 3 hükmü anlamında bir iyiniyettir. Yetkisiz acentenin bu durumunu bilen veya bilmesi gereken yani kötüniyeti ispat edilen üçüncü kişiler yetkisiz acentenin yaptığı işleme müvekkilin susması suretiyle icazet verdiğini ileri süremez168

.

Acente yetkisiz temsil yoluyla müvekkili namına bir sözleşme akdetmiş ise bu davranışı acentelik sözleşmesine aykırılık oluşturacağı ve bu durumda müvekkilin, acentelik sözleşmesini haklı sebeple feshedebileceği doktrinde kabul edilmektedir169

.

Doktrinde bir görüşe göre, müvekkilin, yetkisiz acentenin üçüncü kişi ile yaptığı sözleşmeye itirazı, sözleşmeden dönme niteliği taşıyacağından, yetkinin aşıldığı veya acentenin esasen aracı acente olduğu ve icazetin verilmediği yönündeki itiraz ve ihbarı TTK madde 20 hükmüne uygun olarak, noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapılmalıdır. Doğal olarak, bu görüşe göre, müvekkil bu yöndeki itirazını TTK madde 20 hükmüne göre yapmamışsa, bu yaptığı itiraz geçerli sayılamaz. Zira TTK madde 20 hükmü bu bildirim şeklini sıhhat şekli olarak düzenlemiştir170.

Bu görüşe katılmak mümkün değildir; zaten bu görüş yeni TTK yürürlüğe girince önemini yitirmiştir. Çünkü müvekkil yetkisiz acentenin yaptığı sözleşmeye icazet vermediği takdirde bu sözleşmeye hiçbir zaman taraf değildir. Bu bağlamda sözleşmeden dönme ancak geçerli olarak kurulmuş bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olur. Yeni TTK madde 18 hükmünün gerekçesi de bu durumu belirtmiştir. Gerekçeye göre: ‘’Hükümdeki şekil,

geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde

168 Kayıhan age, s. 205-206. 169 Arkan, s. 209.

170

yer alan "muteber olması için" ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur.’’ Yeni

kanun bu durumu düzeltmiştir.

Kambiyo senetlerinde yetkisiz temsile ilişkin bir düzenleme getiren Yeni TTK madde 678 hükmünde yetkisiz temsilciye, üçüncü kişilerin temsil yetkisi eksikliğini bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispatlayarak kurtulma imkanı tanımamıştır. Buna karşın doktrinde ve uygulamada, bir görüş birliği bulunmakta, yetkisiz temsilcinin, üçüncü kişi alacaklının temsil yetkisi eksikliğini fiilen bildiğini ispatlayarak, Yeni TTK madde 678 hükmü ile getirilen sorumluluktan kurtulabileceği kabul edilmektedir171. Sungurbey, aynı imkanın

yetkisiz acenteye de tanınması gerektiğine işaret etmektedir, biz de bu görüşe katılmaktayız172

.

171 Kayıhan age, s. 212. 172

İKİNCİ BÖLÜM

ACENTENİN HAKLARI ve BORÇLARI

2.1 Acentenin Borçları

2.1.1 Müvekkilin İşlerini Görme ve Menfaatlerini Koruma Borcu