• Sonuç bulunamadı

Demokrasi Kavramının Temel Nitelikleri

II. BÖLÜM: DEMOKRASİ KAVRAMI ve DEMOKRASİNİN DÖNÜŞÜMÜ

2.2. Demokrasi Kavramının Temel Nitelikleri

Hakkında pek çok tartışma olmasına rağmen modern demokrasi kavramının temel nitelikleri üzerinde fikir ortaklıkları bulunmaktadır. Demokrasi Batı dünyasının siyasal ve kültürel yapısı demokratik sistem kurmak isteyen toplumlar için varılması hedeflenen bir ideal olarak sunulmuştur. Buradaki temel varsayım demokrasinin katılımcı olduğu vurgusu, bireyi siyasallaştırmadaki daha yetenekli olduğu, kolektif bir kimlik oluşturma ve birbirinden farklı kimliklerin bir arada uyum içinde yaşayabilme imkanı verdiği düşüncesinde yatmaktadır.

Demokratik sürecin ölçütlerini belirlemeye yönelik pek çok eserde çok farklı tanımlamalar yapılmıştır. Montesquieu’ ye göre demokrasinin karakteristik özelliği, halkın yasa koyucu iktidarı kullanması ile anayasa ve tek tek yasalar konusun da karar verme hakkının olmasıdır. Devlet işlerinin sürdürülmesi için gerekli organların seçilme konusunda yönetim ile görüşmeleri aracılık eder (1998:52). Robert Dahl, Demokrasi Üzerine (2010) adlı eserinde demokrasinin ne anlama geldiğini belirleyen

109

beş standart olduğuna inandığını belirtir. Bu standartlar: Etkin katılım, oy kullanma eşitliği, bilgi edinebilme, gündemin kontrolü ve yetişkinlerin dahil olmasıdır.

Etkin katılım: “Bir politika birlik tarafından kabul edilmeden önce, bütün üyeler, bu politikanın ne olması gerektiği konusundaki görüşlerini diğer üyelerin dikkatine sunmak için eşit ve etkin imkanlara sahip olmalıdırlar” (Dahl 2010:47) şeklinde tanımlanmıştır. Halkın sürekli olarak kendini ilgilendiren politikalarda söz sahibi olabilmesinin tek yolu etkin bir katılımdan geçmektedir. “Katılım, bütün siyasal konularla ilişki içerir. Katılımın amacı, siyaseti ve yönetimi etkilemektir. Yurttaş, siyasal gücü oluşturan birey olarak, toplumu ilgilendiren kararların alınmasına katılır. Böylece yurttaşın etkin olarak kararların üretilmesine ortak olması sağlanır” (Çukurçayır, 2008:16). Katılım, demokrasi kavramının en kilit kavramlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Oy kullanma eşitliği: “Politikanın ne olacağı konusundaki karar sonunda verildiğinde her üyenin oy vermek için eşit ve etkin hakkı olmalı ve bütün oylar eşit değerde sayılmalı” (Dahl 2010:47) şeklinde tanımlanmıştır. Siyasal teorinin demokrasi teorileri alanındaki güncel çalışmalarında, oy vermenin demokrasi açısından ne kadar önemli olduğu ortaya konmaktadır. Oy kullanma etkin katılımın, siyasal hayatta aktif olmanın önemli bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Oy kullanma eşitliğinin olması aynı zamanda toplumun bütün üyelerinin ortak çıkarları sağlama konusunda eşit derecede nitelikli olduğunu göstermektedir.

Bilgi edinebilme: “Zamanın kısıtlı olması göz önünde bulundurularak her üyenin ilgili alternatif politikalar ve onların muhtemel sonuçları hakkında bilgi edinmek için eşit ve etkin imkânı olmalıdır” (Dahl 2010:47). Bilgi edinebilme aynı zamanda siyasal katılımı da etkileyen konulardan birisidir. Kamuoyunun bilgi edinmesinde kitle iletişim araçları büyük önem kazanmaktadır. Geleneksel medya olarak adlandırılan; televizyon, gazete ve radyonun yanında yeni iletişim teknolojileri araçları olan basta internet ve cep telefonu olmak üzere çok sayıda kitle iletişim aracı yurttaşların bilgi edinme kanalları olarak kullanabildiği etkin kanallardır.

110

Gündemin kontrolü: “Üyelerin gündeme konacak maddelerin nasıl ve isterlerse, hangi maddeler olacağına karar verme hakları olmalı. Böylece önceki üç kriterin ortaya koyduğu demokratik süreç hiçbir zaman kapanmaz. Böyle bir şeyi tercih ettikleri takdirde, topluluğun politikası her zaman üyeler tarafından değiştirilebilir” (Dahl 2010:48). Yurttaşların taleplerinin gündeme gelmesi ve devletin bu taleplerle uyumu demokrasinin derecesi hakkında bilgi verir.

Yetişkinlerin dahil olması: “Bu ülkede sürekli olarak ikamet eden erişkinlerin tümü ya da büyük çoğunluğu, ilk dört kriter tarafından ortaya konana bütün vatandaşlık haklarına sahip olmalıdır. 20. yüzyıldan önce bu kriterler demokrasinin savunucularının çoğu için kabul edilmezdi” (Dahl 2010:48). Demokraside tüm yetişkin vatandaşların, siyasal kararların oluşturulması sürecine dahil olması işçilerin, kadınların ve zencilerin “evrensel yetişkin oy hakkı”nı elde etmeleri temelinde gerçekleşmiştir.

Demokrasi sadece oy verme anlamına gelmez. Çok daha kapsayıcı boyutları vardır. Demokrasi aynı zamanda hak ve özgürlüklerin korunmasını, serbest tartışma hakkının garantiye alınmasını, haber ve yorumların sansürsüz dağıtımının sağlanması, yasalarla belirlenen hak ve yetkilere saygı gösterilmesini içeren karmaşık ihtiyaçların tümünü ifade eder. Bu açıdan bakıldığında demokrasi bir ihtiyaçlar sistemidir (Sen, 1999:9-10).

Demokrasi ile ilgili farklı kaynaklarda Dahl’ın standartlarına ek olarak pek çok özellik gündeme getirilmektedir. Örneğin: Yurttaş odaklılık, adil ve dürüst seçim, siyasal eşitlik, çoğunluk yönetimi, açık tartışmacı, iknacı ve uzlaşmaya dayalı olmak, açık ve sorumlu hükümet, sivil toplum, hukuk önünde eşitlik, iktidarın yalnız bir kişi ya da grubun elinde bulunmaması ve halkın tamamına ait olması, azınlık haklarının korunması, rasyonel temeller üzerine oturtulan yönetim yapıları, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti, yasama yürütme ve yargı güçlerinin ayrılığı, bireyselleşme, laiklik, örgütlenme ve örgütlere katılma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kamu görevlerine girebilme hakkı, haberleşme özgürlüğü, temel insan hakları bu bağlamda ele alınabilir.

111

Ayrıca Dahl’a (2010) göre, demokrasinin uygulanabilir herhangi bir alternatifine göre en az on avantajı vardır:

1) Demokrasi zorbalığı önler: “Demokrasi zalim ve kötü otokratların yönetime geçmesini engellemeye yardımcı olur. Tarih boyunca megolamanlık, paranoya, çıkarcılık, ideoloji, milliyetçilik, dini inançlar, doğuştan üstün oldukları inancından ya da aşırı duygusallıktan ve dürtülerden etkilenen liderler, devletin zor kullanma ve şiddet kullanma imkanlarını kötüye kullanarak kendi amaçlarına hizmet eder hale getirmişlerdir” (Dahl, 2010:57). Demokratik toplumların demokratik olmayanlara göre daha adil ve insan haklarını daha çok göz önünde bulunduran bir yapıda olduklarına inanılmaktadır.

2) Demokrasi temel haklar sağlar: “Demokrasi vatandaşlarına demokratik olmayan sistemlerin sağlamadığı ve sağlayamayacağı pek çok temel hakkı sağlamayı garanti eder. Demokrasi sadece bir yönetim şekli değildir. Haklar, demokratik politik kuramlarda zorunlu unsurlar oldukları için demokrasi aynı zamanda bir haklar sistemini içerir.” (Dahl, 2010:60). Bireyin katılım hakkı, oy kullanma hakkı, siyasi görüşünü belirtme ve tartışma hakkı vb. temel hak ve özgürlükleri esastır. “Çağdaş çoğulcu, temsili demokraside doğal biçimde tanımlanmış, hak ve özgürlüklerle donanmış bir birey anlayışı esastır” (Köker, 1992:162).

3) Demokrasi genel özgürlük tanır: “Demokrasi vatandaşlarına mümkün olan alternatiflerinden daha geniş bir kişisel özgürlük alanı sağlar. Bir yönetimin demokratik olması için gerekli olan hak, özgürlük ve fırsatlara ek olarak, demokratik bir yönetim altında yaşayan vatandaşlar daha geniş özgürlüklere de sahip olurlar” (Dahl, 2010:62). Alain Touraine, demokrasinin gerçekleşmesi için; insan hakları, azınlıkların korunması, devletin ve ekonomik iktidar merkezlerinin iktidarının sınırlandırılmasının gerekli olduğuna değinir (1992:358). İktidarın temel hak ve özgürlükleri kabul ederek saygı duyması bireylerin özgürlük alanlarını genişlemesi anlamına gelmektedir.

4) Demokrasi kendi kaderini tayin yetme yetisi kazandırır: “Demokrasi insanların kendi temel çıkarlarını korumalarına yardımcı olur. Demokratik bir devletin seçmenlerine dahil olsanız da bütün çıkarlarınızın uygun şekilde

112

korunacağından emin olamazsınız; ama eğer dahil edilmiyorsanız çıkarlarınızın ihmal edileceğinden ya da zarar göreceğinden emin olabilirsiniz” (Dahl, 2010:64). Demokratik sürece katılım her yetişkin bireyin kendi çıkarları için siyasal karar alma süreçlerinde söz hakkı sahibi olmasını garantiler. Siyasal katılımda hiçbir vatandaşın çıkarı bir diğerinden daha değerli veya değersiz değildir.

5) Demokrasi ahlaki özerklik verir: “Sadece demokratik bir hükümet insanların kendi kaderini tayin etme özgürlüklerini yaşayabilmeleri, yani kendi seçtikleri kanunlar uyarınca yaşayabilmeleri için azamim fırsat tanıyabilir. (Dahl, 2010:65). Toplumun bütün farklı unsurlarının bir arada uyum içinde beraberce yaşayabilmeleri, siyasal karar alma süreçlerini etkileyerek kendi hayatlarını biçimlendirecek kararlar alabilmeleri demokratik sürecin önemli vaatlerindendir.

6) Demokrasi insani gelişme sağlar: “Sadece demokratik bir hükümet ahlaki sorumlulukların yerine getirilebilmesi için azami fırsatı tanıyabilir. Ahlaki açıdan sorumlu olmanız demek, ahlaki bakımdan ilişkili tercihler alanı içinde kendi kararlarınızı kendinizin vermesi, kendi kendinizi yönetmeniz demektir” (Dahl, 2010:66). Demokrasi kültürünü tam olarak benimsemiş toplumların bireyleri demokrasiyi bir hayat tarzı olarak görür ve karşılıklı haklara ve fikirlere saygı gösterirler.

7) Demokrasi temel kişisel çıkarların korunmasını sağlar: “Demokrasi, insanı gelişimi, mümkün olan herhangi bir alternatifinden çok destekler. Karşı karşıya oldukları sorunlar hakkında diğerleri ile özgür ve açık tartışmalara girebilmeleri gerekir” (Dahl, 2010:67). Bireyler kendi hayat standartlarını belirlerken toplum tarafından sunulan alternatifler arasından istediklerini seçme veya toplumdaki geleneksel iyi hayat anlayışını reddetme hakkına sahiptirler.

8) Demokrasi siyasi eşitlik sağlar: “Sadece demokratik bir yönetim göreceli olarak daha çok siyasal eşitlik sağlar. Demokratik bir yönetimi tercih etmenin en önemli sebeplerinden birisi de vatandaşları arasında, mümkün olan herhangi bir alternatifinden daha çok siyasi eşitlik sağlayabiliyor olmasıdır” (Dahl, 2010:68). Demokrasi siyasal iktidarın halkı oluşturan tüm bireylerin arasında eşit olarak dağıtılmasını hedeflemektedir. Bu nedenle “İlk olarak ırk, cinsiyet, dini aidiyet gibi farklılıklara

113

bakılmaksızın tüm yetişkin vatandaşların kamu ofisine seçilebilme hakkına sahip olması gerekir. İkinci olarak, tüm vatandaşların oy verme hakkı olmalıdır. Üçüncü olarak, tüm vatandaşlar sadece ve sadece bir oy hakkına sahip olmalı ve son olarak da tüm oylar eşit değer taşımalıdır” (Heywood, 1992: 275).

9) Demokrasi barışı sağlar: “Modern temsili demokrasiler birbirleriyle savaşmazlar bunun sebepleri çok açık değildir. Belki aralarında büyük miktarlardaki uluslararası ticaret, onları savaştansa ittifaka yönlendiriliyordur. Ancak demokratik halkın ve liderin uzlaşma sanatını öğrendikleri de bir gerçektir. Buna ek olarak, demokratik ülkelerin vatandaşları diğer demokratik ülkelerdeki insanları daha az tehdit edici daha kendileri gibi, daha güvenilir görme eğilimindedirler” (Dahl, 2010:69). Demokrasi ve barış ile ilgili literatürün demokratik rejime tabi olan devletlerin birbirlerinin askeri güçlerini tehdit olarak algılamadıkları düşüncesi üzerine kurulu olduğu görülmektedir (Doyle, 1986:1151, Chan, 1997:65).

10) Demokrasi refah getirir: “Demokratik bir yönetime sahip olan ülkeler demokratik olmayanlardan daha zengindir. Modern ekonomiler iletişime dayanır ve demokratik ülkelerde iletişim üzerindeki kısıtlamalar çok daha azdır. Bilgiyi aramak ve ona ulaşmak daha kolay ve demokratik olmayan rejimlerin çoğunda olduğundan daha güvenilirdir” (Dahl, 2010:70). J. Stuart Mill’e göre demokrasinin zemin hazırladığı özgür düşünme ve ifade hem doğru kararlara varma bakımından hem de gelişme bakımından önemlidir (Capaldi, 2011).

Dahl’ın yukarıda avantaj olarak saydığı başlıklar demokrasinin idealist yönünü ortaya koymaktadır. Fakat demokrasi yurttaşların daha özgür, daha eşit, daha zengin ya da daha ahlaklı olması gibi konularda kesin garanti sunamaz. Var olan uygulamalara bakıldığında demokratik rejimlerin yukarıda belirtilen standartların hepsine birden sahip olduğu iddia edilemez. Hükümetlerin uygulama yeteneklerinden ötürü demokrasinin sunduğu vaatlerden çok azını gerçekleştirebildiği görülmektedir. Pek çok eksiği olmasına rağmen demokrasi yine de diğer alternatif rejimlere göre çok daha uygulanabilir bir rejim olarak ele alınmaktadır.

Demokrasinin tercih edilen bir rejim olması onun temel karakteristik niteliklerinden kaynaklanmaktadır. Demokrasi, özgür, eşit seçim hakkı; partiler arası

114

rekabet; bütün yurttaşlar için sağlıklı bilgi edinme, düşünce, muhalefet ve koalisyon özgürlüğü oy hakkı sayesinde yöneticilerin düzenli olarak seçimle gelme seçimle gitme imkanına sahip olmaları ve bütün bunların devlet yönetiminin yapısına yerleşmiş olmaları özellikleriyle karakterize edilebilir (Schmidt, 2002:20).

Schmidt’in karakterize ettiği niteliklerin uygulanabilir olması için demokrasinin güçlü kurumlara ihtiyacı vardır. Dahl modern temsili demokrasinin siyasi kurumlarını şu şekilde ayrıntılandırmıştır: “Seçimle belirlenmiş memurlar, özgür, adil ve sık sık yapılan seçimler, ifade özgürlüğü, alternatif bilgilenme kaynakları, kurumsal özerklik ve vatandaşların dahil edilmesi” (Dahl, 2010:99). Bu şartlar demokratik bir yönetim şekli için olmazsa olmaz koşullardır.

Demokratik rejimlerde politikalarla ilgili hükümet kararlarını kontrol etme işi anayasa tarafından vatandaşların seçimle belirlediği memurlara verilmiştir. Bu yüzden büyük ölçekli demokratik hükümetler temsilidir. Bu memurlar yurttaşların geniş bir katılımı ile sık sık ve adil bir biçimde yapılan seçimlerle belirlenir. İfade özgürlüğü demokrasinin vazgeçilmez yapı taşlarından birisidir. Vatandaşların düşüncelerini dile getirmekten korkmamaları çeşitli cezalarla karşı karşıya olmadan, siyasetten ekonomiye gündelik hayatı etkileyen her türlü konuda özgürce kendilerini ifade etme hakları olmalıdır.

Alternatif bilgilenme kaynaklarına erişim kaynaklarının açık olması yurttaşların bunlara rahat bir şekilde erişebilmesi demokrasinin gelişebilmesi için önemlidir. Farklı dünya görüşlerinin ve bilgi kaynaklarının alternatif ve bağımsız olması yani hükümet ya da herhangi başka baskı gruplarının etkisi olmadan ulaşılabilir olması gereklidir. Demokratik politik kurumların etkin olarak çalışması için kurumsal özerklik sahibi olmaları gerekir. Yurttaşların politik süreçlere dahil edilmesi içinse demokrasinin siyasi kurumlarının etkin olarak işlemesi için gerekli olabilecek özgürlüklere ve fırsatlara eşit şekilde sahip olmaları lazımdır.

Demokrasinin gelişim sürecinde, bireysel özgürlüklerin belli başlı kurallar çerçevesinde sınırlandırılması ve temel hak ve özgürlüklerin kullanımının ve denetlenmesinin toplumun ortak çıkarına hizmet edecek şekilde kurumsallaştırılması, gerekli demokratik alt yapıyı oluşturmuştur. Bu aslında çok uzun bir zamana

115

yayılmış bir süreçtir. Demokrasi kurumları ve kültürü bir anda ortaya çıkmamıştır. Tarihsel perspektiften ele alınırsa; Antik Yunan’daki ilk demokratik uygulamalar, İngiltere’de 1215 yılında deklare edilen Magna Carta’nın bireysel özgürlükleri güvence altına alması, 1689’da İnsan Hakları Bildirgesinin kabul edilmesi, 18. Yüzyılda Fransa’da Toplum Sözleşmesi düşüncesinin etkileri, 1789 Fransız İhtilali ve İnsan Hakları Beyannamesinin İlanı, Sanayi Devrimi ve Liberalizm, 1948’de Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilmesi, demokrasinin doğuşunda ve 20. yüzyılın sonlarına kadar gelişiminde belirleyici rol oynayan olaylar olmuştur (Melen, 1997:21).

Bu açıdan bakıldığına demokrasinin günümüzde sahip olduğu değerin çok yeni olduğu görülmektedir. Demokrasi kuramı Atina demokrasisinin çökmesinden ancak 2000 yıl sonra yaygınlaşan ve tartışılan bir konu olmuştur. 19. yüzyıla kadar demokrasi denilince büyük devletlere değil sadece küçük topluluklara uyan bir hükümet şekli veya devlet yönetimi anlaşılmıştır. O zamana kadar demokrasi tıpkı geçmişte olduğu üzere, doğrudan demokrasi olarak tanımlanmıştır. Demokrasi kuramı ve uygulamasının çoğunlukla pozitif olarak değerlendirmesi ilk defa 20. yüzyılda, Batılı sanayileşmiş ülkeler tarafından geliştirilmiştir. “Özellikle doğuştan kazanılmış ayrıcalıklar düzenini ve mutlakçılığı eleştiren aydınlanma felsefesi, yavaş yavaş demokrasinin kuram ve uygulanmasına ilişkin yeni bir anlayışa yol açtı. Ayrıca, Antik dönemden aktarılmış olan meclis demokrasisi anlayışı yerine temsili demokratik anayasa tasavvuru geliştirildi” (Schmidt, 2002:45). Böylece farklı demokrasi kuramlarının geliştirilmesinin de yolu açılmıştır.

Demokrasi kuramlarının sınıflandırılması ampirik ve normatif olmak üzere iki yaklaşım açısından ele alınmaktadır (Schmidt, 2002). Ampirik açıdan ele alan yaklaşımda demokrasi kavramlaştırmasında yaygın bir biçimde başvurulan sınıflandırma, temsili demokrasi ve doğrudan demokrasi ayrımıdır. Günümüzde en yaygın uygulama olarak karşımıza çıkan temsili demokrasi ise karşılaştırmalı siyaset biliminde, seçim demokrasisi ve liberal demokrasi olarak kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bunun yanı sıra diğer ampirik yaklaşımlarda çoğunlukçu ve oydaşmacı demokrasi modelleri de bir diğer sınıflandırma alanı olarak görülmektedir.

116

Normatif açıdan ele alan yaklaşımda ise demokrasi sınıflandırmaları genellikle liberal demokrasiye getirilen eleştiriler tarafından oluşturulmaktadır. Özellikle liberal demokrasinin yaşadığı sorunlardan yola çıkarak alternatif çözümleri tartışılmakta ve farklı öneriler getirilmektedir. Bunlar arasında en çok tartışılan demokrasi kuramları olarak müzakereci (deliberative) demokrasi, radikal demokrasi, katılımcı demokrasi, sosyal demokrasi ve ekonomik demokrasi modelleri ön plana çıkmaktadır (Schmidt, 2002).

Bu çalışmada demokrasi kuramlarının çağdaş literatürde nasıl tartışıldığına bakılacaktır. Yukarıda tartışıldığı üzere nasıl tek bir demokrasi tanımı yoksa aynı şekilde tek bir demokrasi kuramı da yoktur. Günümüzün modern demokrasi kuramlarını altı başlık içinde ele alan Schmidt; Aristoteles’den yola çıkarak Montesquieu, Jean-Jacques Rosseau, Alexis de Tocqueville, Marx Weber, Joseph Schumpeter ve Anthony Davis’e kadar demokrasi eleştirisine yön veren ilk öncüleri ele alır ve sonrasında 20. yüzyılın demokratik anayasal devletleri ile ilgili bir geniş ve güncel bir sınıflandırma yapmıştır.